Çarşamba, 21 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/12
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Mübarek Iyd-ul Adha Kutlaması

Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti, mübarek Iyd-ul Adha münasebetiyle tüm İslam ümmetine kutlama ve tebriklerini sunar. Azim olan Allah'tan, onu ümmetimize tekrar nasip etmesini, ümmetin kelimesini birleştirmesini, mücrim yöneticilerinden kurtulmasını ve fedakarlıklarını Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'ni kurmakla sonuçlandırmasını niyaz ediyoruz. Yine Subhânehu'dan, Şam topraklarındaki kardeşlerimize yardım ve desteğini göndermesini, onları korumasını, onlara nusret vermesini, Beşar'ı, avanelerini ve kuyruklarını rezil etmesinin yanı sıra Doğu ve Batı'daki kafir güçleri rezil etmesini ve onların tuzaklarını boşa çıkarmasını niyaz ediyoruz.

 

Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber,

Lâ İlahe İllallah, Allahuekber, Allahuekber, Ve Lillehilhamd

 

Allah ibadetlerinizi kabul etsin ve her yılınız hayır üzere olsun

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Mübarek Iyd-ul Adha Kutlaması Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber

Tagut yöneticilerden ve Amerika ile Batı'nın özellikle Dâr-ul İslam merkezi Şam ülkesi olmak üzere İslam ülkeleri üzerindeki hegemonyasından kurtulmak için ümmetin büyük fedakarlıklar gösterdiği böyle bir zamanda;

Hizb-ut Tahrir / Filistin olarak bizler, Allah'tan bu mübarek bayramda ve bu muazzam günlerdeki bu fedakarlıkları zayi etmemesini niyaz ediyor ve İslam'ın ve Müslümanların izzeti için çalışanların çabalarını başarıyla taçlandırması, bizleri mücrim yöneticilerden kurtarması,

Ümmetin ordularının Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber tekbirleriyle cihat meydanlarına hareket edeceği Raşidi Hilafet'i kurmayı nasip etmesi, Filistin ile işgal edilmiş bütün İslam ülkelerinin kurtulması, insanların fedakarlıklarını ve kurbanlarını birleştirmesi, ve işte o gün nusret ve iktidar sevinciyle birlikte bayram sevincinin birleşmesi için Subhânehu'ya yalvarıyoruz. Bu, Aziz olan Allah'a hiçte zor değildir.

Bu Iyd-ul Adha münasebetiyle Hizb-ut Tahrir / Filistin Medya Bürosu olarak bizler, tüm İslam ümmetine ve özellikle de medya alanlarında çalışanlara en güzel kutlama ve tebriklerimizi gönderiyoruz.

Allah ibadetlerinizi kabul etsin ve her yılınız hayır üzere olsun

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Fas, Tüm Müslümanların ve Özellikle de Fas Halkının Mübarek Iyd-ul Adha'sını Kutlar

Ey Müslümanlar ve Ey Fas Halkı!

Hizb-ut Tahrir / Fas, mübarek Iyd-ul Adha vesilesiyle sizleri kutlama fırsatını kaçırmayarak Allah'tan, onu sizlere ve ailenize tekrar nasip etmesini ve sizlerin sıhhat, afiyet, güven ve iman elbisesi içerisinde hoşnut olmanızı niyaz ederiz. Allah kurbanlarınızı kabul etsin.

Ey Müslümanlar ve Ey Fas Halkı!

Bu nebevî yılı yaşatmaya dönük hırsınızı ve çabanızı görmekten dolayı mutluluk duyarız. Bizler çok iyi biliyoruz ki içinizden büyük bir kesim, bazı eşyalarını satmaya başvurmakta yada kendi ve ailesi için sıkıntı çekmekte, dahası kurban parası için borçlanmaktadır. Dolayısıyla bizler şu hususa dikkat çekeriz; genelde faiz özelde ise zaruretten çok uzak olması vasfıyla kurbanlık satın almak için borçlanmak caiz değildir. Bundan dolayı bizler, Allah katında kurbandan daha büyük bir şeyin olduğunu vurgularız ki onun gerçekleşmesi için gereken bütün çabayı göstermek daha evladır. Dikkat edin bu, O'nun şeriatı ile hükmetmek ve O'nun kitabı ile Nebisi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in sünnetini tatbik sahasına indirmektir. İşte biz sizleri, buna davet ediyoruz. O halde sünnetleri uygulamak sizleri farzları uygulamaktan alıkoymasın. Nitekim kutsi bir hadiste Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:  مَا تَقَرَّبَ إِلَيَّ عَبْدِيْ بِشَيْءٍ أَحَبُّ إِلَيَّ مَمَّا افتَرَضْتُ عَلَيْه "Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir." [Buhari rivayet etti]

O halde laik demokratik sivil bir devlete razı olacağınız bir değişim için acele etmekten sakının. Dolayısıyla kurbanı bizlere sünnet kılan Aleyhi's Salatu ve's Selam, bizim için zorba yönetimin ardından Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet'i de istemiştir. Zira Aleyhi's Salatu ve's Selam, şöyle buyurmuştur:   ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "Sonra Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet olacak."

O halde ılımlılık yada başka bir isimden dolayı sakın Hilafet'ten vazgeçmeyiniz ve onu, talebinizin ve fedakarlıklarınızın maksadı kılınız.

Ey Müslümanlar ve Ey Fas Halkı!

Sizler, bayram ve sevinç atmosferinde aileniz ve dostlarınızla kaynaşırken sakın bu atmosferlerden mahrum kalan Suriye, Irak, Myanmar, Somali, Nijerya ve diğer İslam ülkelerindeki kardeşlerinizi unutmayınız... Ve sakın salih dualarınızda onları unutmayınız. Umulur ki Allah onlara çok yakında bir çıkış yolu verir. Dolayısıyla sadece Allah'ın izniyle çok yakında kurulacak olan Hilafet'in onların acılarına ve hüzünlerine son vereceğini unutmayınız. O halde bizimle birlikte Hilafet'e doğru acele edin. Umulur ki Allah, onu kurma ecrini sizlerin sayfalarına yazar.

Ve's Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Mübarek Iyd-ul Adha Vesilesiyle Kutlama

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak bizler, kerim İslam ümmetinin mübarek Iyd-ul Adha'sını kutlamaktan dolayı mutluluk duyar ve Subhânehu'dan, ibadetlerimizi ve salih amellerimizi kabul etmesini, bize onu bir daha nasip etmesini ve İslam ülkelerinin [لا إله إلا الله محمد رسول الله] râyesi altında birleşmesini niyaz ederiz.

Bu yıl bayram, İslam ümmetinin köklü değişimin ve azim olan İslam'a geri dönmenin sancısını yaşadığı bir sırada gelmiştir. Nitekim o, Mısır, Libya, Tunus ve Yemen'in olduğu asrın dört tagutunu söküp atarak bunu bir parça başarmış olup cesur Şam halkı da kadınların, yaşlıların ve çocukların kanlarını yalayan, evleri yıkan, halkını sürgün eden, mescitleri harabeye çeviren ve daha önce de babasının hamisi ve destekçisi olduğu Yahudiler dışında zulmünden emin olmayan Suriye tagutunu söküp atmak için cihat etmektedir.

Ancak değişim saati yaklaşmış ve batılın yok olacağı hakkın zamanı gelmiştir.  إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا "Zaten batıl yok olmaya mahkumdur." [el-İsrâ 81] Bizler, Şam'da gerçekleşecek olan değişimin, Allah'ın izniyle Habibimiz Muhammed [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in, ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "Sonra Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet olacak." şeklinde müjdelediği gibi Raşidi Hilafet'in olduğu İslam esası üzere olan ümmetin istediği bir değişim olacağından eminiz. Zira Şam, [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in buyurduğu gibi Dâr-ul İslam'ın merkezi olacaktır: الشام عقر دار الإسلام "İslam Dârı'nın merkezi Şam olacaktır." İşte onun evlatları, bunu gerçekleştirmek için çalışmaktadırlar.

Sudan'daki bizim vacibimiz, Şam'daki kardeşlerimizin yanında yer almak, onları desteklemek ve bütün her yerdeki muhlis Müslüman evlatlarından, özellikle de güç ve kuvvet ehlinden onları desteklemelerini talep ederek ellerini sıkmaktır. Zira şimdi zaman, Hilafet zamanıdır. Ta ki Hilafet'in askerlerinden olabilelim. O halde Hilafet'i geri getirmek için muhlislerle birlikte ciddi olarak çalışın ve onu geri getirmek için çalışanlara destek verin. Böylece hepimiz, Allah Azze ve Celle'nin rızasına nail olalım ve Hilafet'in adaletinin ve rahmetinin gölgesi altında tüm dünyayı mutlu mesut edelim.

 

Her Yılınız Hayır Üzere Olsun.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- (Allah Celle Celâluhu'nun Şeriatını Tatbik Etmek İçin Çalışarak Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e Destek Ver) Kampanyası

Yeryüzünün dört bir tarafındaki Müslümanların, sevgili Nebileri Muhammed [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e destek verdiklerini ifade ettikleri kamusal öfkeye rağmen İslam dünyasındaki mevcut rejimlerin aşağılayıcı sessizliklerine mukabil Rahmet Nebisi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in maruz kaldığı şiddetli saldırının ve bunu da kindar kafirlerin Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e dönük saldırgan davranışlarının takip etmesinin gölgesinde Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti, aşağıdaki başlık altında bir savunma kampanyası düzenlemiştir:

Allah Celle Celâluhu'nun Şeriatını Tatbik Etmek İçin Çalışarak Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e Destek Ver

Kampanyaya, genel birçok etkinlikler ve ameller dahil olacaktır. Dolayısıyla Nebileri [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e destek vermek için yanıp tutuşan bütün Müslümanları; bu davete icabet etmeye ve diğer Müslümanları teşvik etmek ve onlara, kerim Nebimize dönük gerçek desteğin onun şeriatıyla hükmedecek, onun râyesini yükseltecek, onun şerefli onuru ile Müslümanların onurlarını savunacak bir devleti kurmakla olacağı uyarısında bulunmak için Hizb-ut Tahrir şebâbı ile birlikte işbirliği yapmaya davet ederiz. Bu ise ancak Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti ile olacaktır.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Ürdün Rejimi, Yahudilerin Cürümlerine Mukabil Yeni Bir Büyükelçi Atamıştır!

Ürdün rejimi; gözetici bir tutum ortaya koyan, el-Ubeydat Aşireti'nin atanan Büyükelçi'nin reddedilmesiyle ilgili bir gösteri yaptığı ve bu atamanın reddedilmemesini kendisine intisap ettiği ve Ürdün halkının gerçek tepkisinin, başta hain Wadi-Araba Anlaşması olmak üzere Yahudi varlığıyla olan ilişkinin bütün şekillerini reddeden İslamî akidelerinden kaynaklandığını ifade eden Ürdün'deki Müslümanların duygularına meydan okuyarak kendisine yöneltilen hızlı bir sinyalle Yahudi varlığına kalıcı bir Büyükelçi atama noktasında tereddüt bile etmemiştir.

Ayrıca daha atamanın mürekkebi bile kurumadan rejim, kınama ibarelerini kullanmaya ve medya da Yahudilerin Mescid-i Aksa'nın avlusuna zorla girişini reddetmeye başlamıştır. Peki rejimin, Yahudileri hoşnut etmek için yalvarıp durduğu ve her iki taraf arasında bir saat bile kesintiye uğramayan mevcut diplomatik ilişkilere rağmen Büyükelçi'nin atanmasını geciktirmeye bile cüret edemediği bir sırada bu kınamayı onaylamak mümkün müdür?!

Yahudi varlığının, Filistin'deki halkımıza ve mukaddesatlarımıza yönelik saldırılarına, kınamakla, reddetmekle, olağanüstü toplantılar ve konferanslar yapmakla ve sonuç bildirileri yayınlamakla cevap verilmez. Bilakis bu saldırılara, savaş ilan etmekle ve sadece Mescid-i Aksa'dan değil tüm Filistin topraklarından Yahudilerin kökünü kazımak için orduları harekete geçirmekle cevap verilir.

Ey Müslümanlar! Halbuki sizlerin, bir devleti ve İslam livası altında ordularınıza liderlik edecek, dininizi, ırzınızı, topraklarınızı ve mukaddesatlarınızı koruyacak bir emiri olmuş olsaydı Filistin toprakları ve diğer işgal edilmiş İslam ülkeleri sömürgeci kafirlerin talan ettikleri yerler olmazdı. O halde hala izzetinizin yolunu görmenizin zamanı gelmedi mi?

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Yahudilerin Cürümleri ve El-Aksa'ya Dönük Ardışık Saldırılar Peki Ya Resullerinin Mesrasının Kirletilmesine Karşı Müslümanların Orduları Nerede?!

Geçen üç günden, hatta perşembeden bu yana Yahudi çetelerinin Mescid-i Aksaya'ya dönük saldırıları kesintisiz devam etmektedir. Bunu ise dün, yani Cuma günü işgalci Yahudi güçlerinin mescide dönük saldırıları ve namaz kılanların üzerine plastik mermi ve göz yaşartıcı gaz sıkmaları takip etmiş ve namaz kılanların aralarından yaralananlar olmuştur. Dolayısıyla bu olaylar, Yahudilerin cürümsel doğalarını ve batıl varlıklarını teyit etmek için gerçekleşmiş olup özellikle gerek helak olmuş gerekse ayaklanmalardan sonra yenilenmiş Arap rejimler olmak üzere İslam dünyasındaki rejimlerin uşaklığını ifşa etmiştir. Zira bu rejimler, kabir sessizliğine bürünmekte olup terörle mücadele sloganı altında ümmetin evlatlarını katletmenin ve ümmetin evlatlarından olan ayaklanmacıların ayakları altına düşen rejimleri korumanın dışında ordularını harekete geçirmemektedirler. Dolayısıyla özellikle Kudüs ve Aksa şarkısı söyleyenler ve onu gözettiklerini iddia edenler olmak üzere yöneticiler ve Müslümanların orduları tarafından bir tepki olmaksızın cürümler tekrarlanmaya devam etmektedir. Halbuki yöneticiler ve Müslümanların orduları, Mescid-i Aksa'yı çıplak elleri ve göğüsleriyle savunan silahsız murabıtları seyretmekle yetinmektedirler.

Bu mücrim Yahudiler ile Mescid-i Aksa'nın içerisinde gezip dolaşan vahşî ordularının görüntüsü, her bir mümini Haramey'nin üçüncüsü ve iki kıblenin ilkine karşı kıskançlıktan çıldırtması gerekir. Dolayısıyla Müslümanların içindeki kuvvet ehlinin savunması gereken kayda değer manzara işte budur.  Dolayısıyla da bu mescit ile tüm Filistin'i Yahudilerin pisliklerinden kurtarmaya liderlik edecek olan ordular harekete geçmelidirler. Yoksa ümmetin evlatlarından olan özgür askerlerin, saldırıları sindirebilmeleri imkansız olduğu gibi aşina oldukları manzaranın gerçekleşmesi de imkansızdır.

Bu saldırıların bir tepki olmaksızın devam etmesi, Kudüs'ü koruduklarını iddia edenlerin iddialarını boşa çıkarmaktadır. Dolayısıyla Kudüs onlardan beridir. Zira Mescid-i Aksa'yı destekledikleri ve onun kimliğini korudukları iddiasıyla işgalcinin mızrakları altında Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmesi için diplomatlarını ve politikacılarını gönderenler bizzat onlardır. Şimdi de o mescit, günlük olarak saldırılara maruz kalmakta ve çöküşün eşiğine gelsin diye Yahudiler onun temellerini yıkmaktadır. O halde ey Filistin'i ve el-Aksa'yı koruduklarını iddia edenler sizler ne yapıyorsunuz?!

Ayrıca bu tekrar eden saldırılar, saçma sapan eylemlerle ve absürd sözlerle meşgul olmasının yanı sıra Birleşmiş Milletler'de üye olmayan bir devlet statüsünü elde etmek için ateşli bir şekilde çalışarak kendisini eğlendiren Filistin otoritesini ifşa etmektedir. Bu arada otorite, bu siyasî saçmalıkları ve sahte eylemleri kendisine ait "başarılar" olarak nitelendirmektedir. Dolayısıyla kamuoyunu bununla meşgul etmekte ve kamuoyunun el-Aksa, Kudüs ve Filistin'in kurtuluşuyla ilgili dikkatlerini dağıtmaktadır. Dahası mücrim Yahudi varlığını ve yerleşimci sürülerini korumak için siyasî aldatmaca cürümlerinin üzerine bir cürüm daha eklemektedir.

Bu saldırılar ile mücrim işgalcinin daha önceki cürümlerine dair gerçek tepki, Yahudilere Şeytan'ın vesveselerini bile unutturacak bir ders vermek ve varlıklarını kökünden söküp atmak için sadece silah, mermi ve füzelerin vızıltıları aracılığıyla olmalıdır. Dolayısıyla ümmetin onların arkalarından gezip dolaşacağı ve Yahudileri, Müslümanların mukaddesatlarına, kanlarına ve ırzlarına saldırmaya tevessül eden herkes için bir ibret kılacak olan tepki, işte bu tepkidir. Öyle ki o mücrimler ve benzerlerine şöyle denilecektir: Vallahi, bir tek Müslüman kadın bile kesinlikle sizden korkmayacak ve bugünden sonra hiçbir mescidin kutsallığı ihlal edilmeyecektir. Ancak bu, sadece abdestli bir elle olacağı gibi Allah'ın izniyle buda Müslümanların, zamanı gelip geçmiş bile olan Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidi Hilafeti'nin gölgesindeki müminlerin emirinin komutasında ve Ukab râyesinin altında gerçekleşecektir. Allah'ın izniyle bizler bunun çok yakın olduğuna inanıyoruz.

فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ لِيَسُوؤُواْ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُواْ الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُواْ مَا عَلَوْاْ تَتْبِيرًا "Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Süleyman Mabedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)." [İsra 7]

Devamını oku...

بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم Hizb-ut Tahrir'in Emiri Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta'dan Şam Topraklarındaki Sadık Ayaklanmacılara Bir Hitap

  • Kategori Video
  •   |  


Es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh;

Bu günlerde tagut Beşar'ın, insanlara, ağaçlara ve taşlara dönük zulüm, katliam ve yıkım gibi cürümleri gittikçe tırmanmaktadır! Dolayısıyla ekinleri ve nesli helak etmekte ve tohumları ve hayvanları da yakmaktadır... Hatta cürümleri içerisinde, silahlarla, tanklarla, uçaklarla, patlayıcı varillerle ve parça tesirli bombalarla saldırmakta vardır... dolayısıyla da bunlar, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara isabet etmektedir... Bu silahları Filistin ve Golan gaspçısı Yahudi varlığına karşı kullanmak tagutun aklına bile gelmediği, dahası neredeyse görülmeyecek bir şekilde yuvalarında saklandıkları, hatta Yahudi uçaklarının sarayının üzerinde uçtukları bir sırada (!) şimdi o bu silahları, halkı olduğunu iddia ettiği insanları öldürmek için çıkarmaktadır...!

Aynı zamanda siyasî manevralar, gülünç anlaşmalar, dışarıdaki Ulusal Konseyin konferansları ve sonra da içerideki rejimin yaratıklarının konferansları tırmanmakta... ve elçilerin uluslar arası maratonları, sürekli renk değiştirmektedir! Ayrıca anketler ve sabahtan akşama kadar gerçekleşen turlar, bayram içerisindeki ateşkesin arkasında yatan müzakereye dönük yıkık bir çağrıya neden olmakta ancak katliamlar ve cürümler yeniden devam etmektedir! Ardından bir tarafta rejim diğer tarafta ise ayaklananların olduğu cellat ile kurban arasında dönmesini istedikleri trajikomik bir diyalog gerçekleşmektedir. Buda her iki taraf arasında bir geçiş hükümeti oluşturmak, tagutun cürümünü silmek ve onun sorgusuz sualsiz dolaşmasını garantilemek içindir!

Rejimin vahşeti, büyük ve küçük devletlerin göreceği şekilde apaçık ortada olup herhangi bir ankete de gerek yoktur. Ancak tiyatro oyuncuları bunu, askerî olarak tırmandırmaya ve siyasî olarak ta sürüncemede bırakmaya terk etmektedirler. Tüm bunlar da tagutun devrilmesinden sonraki boşluğu, İslam yönetiminin doldurması ve Şam topraklarında Hilafet'in ikame edilmesi korkusundan dolayıdır. Zira onlar, Müslümanların kendisiyle korunacakları ve arkasında savaşacakları bir Halifelerinin varlığındaki Müslümanların izzetini ve sömürgeci kafirlerin zilletini tecrübe etmişlerdir... Bu nedenle de sadece alternatifini buluncaya yada onu türetinceye kadar ajanının devrilmesini istemeyen Amerika değil, bilakis aynı şekilde Avrupa, Rusya, Çin, müttefikler ve tabiiler, çıkarlarda  ve açgözlülükte ihtilaf etmelerine rağmen bir araya gelmişlerdir. Dolayısıyla bu, rejimi bazen açık bazen de gizli olarak desteklemek, ona birbiri ardına mühlet verip silah üzerine silah yardımında bulunmak ve üçüncü olarak da ona karşı herhangi bir kararı engellemek içindir... Ajanlara, tabilere ve efendisinin arkasında yürüyen bütün herkese gelince; Türkiye vicdanlı bir yol, Ürdün ahlaklı bir peçe ilan ederlerken Ulusal Konsey de Talas'ı memnuniyetle karşılamakta ve rejimin rahminden düşen biri olduğu halde onu, rejim için bir darbe saymaktadır... Katar ve Suudi Arabistan, paranın çokluğundan ve sadık müminlere ulaşmaması hesap edilen silah azlığından dolayı ateşin etrafında gezinip durmaktadırlar. İran da rejim ile birlikte savaşırken tabiileri de direnme ve mukavemet gösterme gerekçesiyle aynı şekilde yapmaktadırlar! Halbuki rejim bundan, doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar uzak olup o, çok kötü bir arkadaştır!

Onlar Şam halkına karşı, sadece gürleyen tekbirler ve Allah'tan başkasının önünde asla eğilmeyeceklerini ve halkın Hilafet'i ve Allah'ın indirdikleriyle yönetimi istediğini ilan eden apaçık sloganlarla savaşmak için bir araya gelmişlerdir... İşte bu sloganlar, bu ülkelerin kulaklarını çınlatmaktadır. Dolayısıyla Hilafet'e karşı olan korku onları bir araya getirmekte, ardından da kendisiyle övünüp durdukları insanlık suçu, soykırım, vahşi katliam ve insan hakları gibi lafızları sırtlarının arkasına atmaktadırlar... İşte tüm bunlar, kamuslarından çıkarılmış olup bunların tamamı, onlar nezdinde caiz, dahası şayet güç yetirebilirlerse Hilafet'in geri dönüşünü engellemek için vacip olmuştur... Hakeza onlar, İslam'a ve ehline yönelik tuzaklarında ve kinlerinde, bugün de daha önce de böyledirler.

لاَ يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلاًّ وَلاَ ذِمَّةً وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ "Onlar hiçbir mümine yakınlık göstermez veya ahdini gözetmezler. Onlar saldırganların ta kendileridir."[Tevbe 10]

قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ "Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür." [Âl-i İmrân 118]


Ey Suriye'deki Ayaklanmacılar:

Bizler aranızdan azınlık bir gurubun, Batı kültürüyle aldatıldığının, onun fikirleri ve mefhumlarıyla sırtlanlaştığının, Batı'nın söylediklerini söylediğinin ve dini devletten ayıran laik demokratik sivil devlete çağrıda bulunduğunun farkındayız... işte bu azınlık, İslam'ın hükmünü istememekte, bilakis kendisine bağlanıp sürüklendiği Batı sistemlerini takip etmek istemektedir. Böylece yüzlerin, kuklaların ve kuyrukların değişmesiyle birlikte beşeri sistem kalmaya devam edecektir! İşte onlar, yıkıp mahvettikleri gibi onların hiçbir ağırlıkları da yoktur. Zira onların ağırlıkları, fasit rejim ile efendileri tarafından ipotek edilmiştir. Dolayısıyla bu rejim ile o efendilerin alevi söndüğü zaman bu gurubun da alevi sönmektedir. Zira hem o hem de onlar, birbirlerine göbekten bağlıdırlar!

Yine bizler aranızda, sayıları bu azınlıktan daha fazla olduğu gibi ağırlıkları da daha fazla olan başka bir azınlık gurubun olduğunun da farkındayız... İşte onlar, gözlerine perde çekilmiş olan Müslümanlardır. Çünkü onlar, İslam'ı sevmekteler, Hilafet'i istemekteler ve Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in râyesine de aşıktırlar ancak hem sömürgeci devletlerin hem de ulusal şarlatanların kışkırtılmasından korktukları için ne sevdikleri ve istedikleri şeyleri açıklamaktalar nede râyeyi yükseltmektedirler! Biz onlara hatırlatıyoruz. Umulur ki onlar, düşünüp aklederler! Yine onlara, kendilerinin ne kafir Batı'nın nede onun tabiileri olan ulusalcı çığırtkanların bağlarından tek bir üzüm bile hasat edemeyeceklerini de hatırlatırız. Dahası onlar, Batı'nın kışkırtılmamasını ve onun öfkesinden uzaklaşmayı gözettikleri sürece Batı'nın yardımını kazanacaklarını zannetmektedirler. Ancak onlar, hayal gördükleri halde kendi ciltlerinden çıkmaktalar, dahası Allahu Subhânehu ile Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in düşmanlarını razı etmek için dinlerini terk etmektedirler.

وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ "Yahudiler de Nasraniler de sen onların dinine tabi olmadıkça asla senden razı olmayacaklardır." [el-Bakara 120]

Aynı şekilde bizler, aranızda sadık olan, tekbir getiren, Hilafet'e çağıran ve Allah'tan başkasının önünde asla eğilmeyeceklerini haykıran birçok ayaklanmacıların olduğunun da farkındayız... İşte mihenk taşları onlardır ve işte bizler de bu beyanda onlara seslenmekteyiz. Zira onlar, Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in buyurduğu gibi imanlarının önündeki fitneleri kıran kimselerdendirler:

أَلاَ وَإِنَّ الإِيمَانَ حِينَ تَقَعُ الْفِتَنُ بِالشَّامِ "Dikkat edin! Fitne koptuğu zaman iman Şam'dadır." [Hahim tahriç etti]

Bizim seslendiğimiz sizlerseniz ey sadık ayaklanmacılar! O halde uyanık olun. Zira ümidinizi kesmeniz ve ister başı isterse de dalları olsun rejim ve kuyruklarıyla oturmayı kabul etmeniz için sizlerin üzerine askerî ve siyasî saldırılar gerçekleşmektedir. Sakın ha onlarla oturmayınız. Zira onlar, aynı hıyanetin ve ajanlığın içerisindedirler. Dolayısıyla bu rejim ve efendileri, zaten hain bir facirden başkasını da üretmezler. O halde aman ha onlardan sakının!

هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ "Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onları katletsin (kahretsin)! Nasıl da döndürülüyorlar." [el-Munâfikûn 4]

Haram olan Zilhicce ayının ilk onuncu gecelerindeki bu beyanı, sizlere yöneltiyoruz ey sadık ayaklanmacılar! O halde uyanık olun! Zira görüntüsü güzelleştirilip süslense ve güzelliği de dikkat çekici olsa bile bu rejimle yapılacak olan herhangi bir anlaşma, tertemiz kanlarınızı Subhânehu için akıttığınız yaratıcıyı öfkelendirir ve sonunda yine rejimin size zulmetmesine imkan verir. Dolayısıyla hıyanet, bu hain ajanların alışkanlıklarındandır. Zira onlar, gizli ve açık olarak sizleri bekleyip durmaktadırlar. Dolayısıyla da şayet bekleyen biri varsa oda Subhânehu'nun şu kavli gibi olsun:

قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَآ إِلاَّ إِحْدَى ٱلْحُسْنَيَيْنِ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ أَن يُصِيبَكُمُ ٱللَّهُ بِعَذَابٍ مِّنْ عِندِهِ أَوْ بِأَيْدِينَا فَتَرَبَّصُوۤاْ إِنَّا مَعَكُمْ مُّتَرَبِّصُونَ "De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz. Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz. Haydi bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz." [Tevbe 52]

Dolayısıyla sizler, hak üzere sebat gösterdiğiniz sürece Allah'ın izniyle nusret bulanlardan olacaksınız: O halde çalışmalarınızdaki niyetinizi Allah'a has kılınız ve çalışmanızda Hilafet'i kurmak için azminizi bileyiniz, pazarlıklara, orta çözümlere ve anlaşmalara karşı uyanık olunuz ve ister başı isterse dalları olsun rejimin tek bir izinin kalmasını dahi kabul etmeyiniz...


Ey ayaklanmalarında sadık olan ayaklanmacılar!

Bir komutan, ehline asla yalan söylemez. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir, sizleri uyarmakta ve sizlere nasihat etmektedir. Zira o ve sizler, aynı hakkı talep etmektesiniz... Ayrıca Hizb-ut Tahrir sizleri, adı her ne olursa olsun bu rejimle yapılacak olan herhangi bir uzlaşmaya karşı da uyarmaktadır. Dolayısıyla onun adı, Arap Birliği veya uluslar arası örgüt veya rejimin başı yada uzuvları ile kuyruklarının gözetimindeki geçici yada kalıcı olsun fark etmez. Zira onlar, birbirlerinin boyunlarına sarılan ve başı sonundan farklı olmayan kötülüğün ve hıyanetin bir halkasıdırlar... O halde sizler, bu rejim ile erkanlarını kabre gömmenizin dışındaki hiçbir duruma imkan vermeyiniz ve onun yerine Raşidi Hilafet'i ikame ediniz... Dolayısıyla Şam topraklarını dolduran tertemiz kanlara sadık kalmak için Allah'ın ve Resulünün gerçek dostları olunuz. Yoksa bu toprakların tek bir karışana dahi akan şehidin bir tek damla kanı ile yaralının iniltisinin etkisi boşa gitmiş olacaktır. Böylece her iki dârda da kurtuluşa erenlerden olacaksınız. Öyleyse müminleri müjdele.


Ey ayaklanmalarında sadık olan ayaklanmacılar!

Rejimin, gittikçe tırmanan saldırıları, ölümle dans etmek olup buda onun ümitsizliğinin bir kanıtıdır. Sizlerin ümitsizliğe düşmemesi ise Allah'ın rahmetindedir. O halde iyi biliniz ki nusret, sabırla birlikte gelecektir. Nitekim sizler, yirmi aydır hak için rejimle mücadele etmektesiniz. Öyleyse biraz daha sebat gösterin. Zira rejim, neredeyse düştü düşecek. Nitekim rejim, yerin dibine girmeden önce ümitsizliğiniz üzerinden bahis oynamaktadır. Dolayısıyla da o, belki kendisi için bir çıkış yolu bulabilirim diye vahşi saldırılarını tırmandırdığı gibi müzakere anlaşmalarını da tırmandırmaktadır. Sakın onun, bunu yapmasına imkan vermeyin ki hareket edemez halde iken hareket eder hale gelmesin ve öldükten sonra da tekrar dirilmesin.

فَلاَ تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمْ الأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ ْ "Sakın gevşekliğe kapılmayın ve sakın üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Muhakkak ki Allah sizinle beraberdir ve O, amellerinizi asla heder etmeyecektir." [Muhammed 35]

 

Ve's Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Kardeşiniz, Hizb-ut Tahrir Emiri Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta

 

H. 04 Zilhicce 1433 el-Muvafık M. 20 Ekim 2012

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER