Perşembe, 05 Recep 1447 | 2025/12/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti'nden Rasul (SAV)'e Nusret Kurultayı

  • Kategori Sudan
  •   |  

Hicri zilkade 3 Çarşamba 1433, 19 Eylül 2012 miladi tarihinde  Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Hartum'un Zubeyr uluslararası konferans salonunda Rasul (SAV)'e nusret hususunda "Lebbeyke ya Rasulallah... Habibullah'a nusret" konusunda ilmi metod başlığı altında kurultay düzenledi.

Kurultayda Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti yönetim kadrosunda yer alan Üstad Abdullah Abdurrahman ve Resmi Sözcü Üstad Ebu Osman ve Merkezi İletişim Kurulu Başkanı Üstad Nasır Rıza birer konuşma yaptılar..

Kurultaya siyasilerden, gazetecilerden medyanın ileri gelenlerinin de içinde yer aldığı geniş bir halk kitlesi katıldı ve hepsi de büyük bir ilgiyle konuşmacıların sunumunu dinlediler. Hepsi de Hizb-ut Tahrir'in  ümmetin kalkınması konusundaki  çabalarından övgüyle bahsettiler. Yüce Mevla amellerimizi kabul eylesin.

Fotoğraflar için tıklayınız...

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Sıkıntı Üzerine Sıkıntı!

Geçmişte 27.01.2010'da Londra'da, 27-28.02.2010'da Riyad'ta, 29.03.2010'da Ebu-Dabi'de, 04.06.2010'da Berlin'de, 24.09.2010'da New York'ta ve 23.05.2010'da Yemen'e dönük Uluslararası Bağışçılar Konferansları düzenlenmiştir.

Aha işte bu, şu anda da aynı gidişat üzerinde devam etmektedir: Zira haber ajansları ile yazılı ve görsel medya organları, bu eylül ayının dördüncü ve beşinci günlerinde Riyad'ta Yemen hükümetine destek vermek için Yemen'e dönük Bağışçılar Konferansı düzenleneceğini aktarmışlardır. Nitekim bu konferansa, Yemen'e önem veren Batılı ülkeler ile İMF ve Dünya Bankası'nın yanı sıra bu ikisine hizmet eden topluluklar katılacaklardır. Bunu ise aynı ayın yirmi yedisinde Yemen'in Dostları'na dönük New York Konferansı takip edecektir.

Bu konferansın tekrar edilmeleriyle birlikte hissedilen manzara, sanki bu konferansların katı tavsiyeleriymiş gibi Yemen'deki fakirlik oranlarının giderek kötüleşmesinin yanı sıra ekonomik sıkıntılar ile güvenlik ihlallerinin daha da artış göstermesidir.

Her kim yabancılaşırsa düşmanını dost sanır.... Kendi nefsine saygısı olmayana da saygı gösterilmez

Yemen'deki ekonomik sorun, diğer İslam ülkelerinde de olduğu gibi ülke servetinin kötü dağıtımında gizlidir. Zira İslam ülkeleri, her ne kadar halklarının büyük bir bölümü dünyanın en fakirleri olsalar da dünyanın en zengin ülkeleridir. Nitekim Müslümanların siyasî varlıkları olan "Hilafet Devleti", var olduğu dönem boyunca hayatın tüm alanlarında çok güçlü olmuştur. Ta ki İslam'ı yönetimden uzaklaştırıp onu, İslam'ın fikirlerine aykırı olan ve bunlarla çelişen Batılı rejimlerle değiştiren diktatör yönetimler gelinceye kadar.

Ey Yemen Halkı! Bu konferansların düzenlenmesi sizler için olmayıp bilakis sadece sizlere komplolar kurmak içindir. Zira bu konferanslar, sizlere prangalar vurmanın bir türü olup böylece bunların ardından hayatın bütün alanlarında teslimiyet göstermeniz için düşmanın sizlere dönük bütün şartlarına razı olasınız. Ta ki böylece onlar da sizlerin işlerine müdahalede bulunabilsinler. Halbuki vallahi sizler için, Allah'ın şeriatı ile hükmetmekten ve sizden önceki Müslümanlara genişlediği gibi dünya sizler için de genişleyinceye kadar buna biraz sabır göstermekten başka izzet yoktur.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Filistin Otoritesinin Tahran Zirvesindeki Başarıları, Filistin'in Büyük Bir Kısmından Feragat Edildiğini Pekiştirmek ve Yahudi Varlığının Meşruiyetinin Propagandasını Yapmak İçindir

Filistin otoritesinin liderleri ile Filistin Kurtuluş Örgütü, 31.08.2012 Cuma günü sona eren Tahran zirvesindeki başarılı olmayan başarılarını şakıyıp durmaktadırlar. Nitekim Abbas'ın Diplomatik Danışmanı Mecdî el-Hâlidî, otoritenin geri dönüş hakkı, Kudüs, Filistin Kurtuluş Örgütü ve esirlerle ilgili zirve kararlarına dönük memnuniyetini ifade etmiş ve Erekat Mean Haber Ajansı'na, Abbas'ın İran Cumhurbaşkanı'na Filistin diplomatik çalışmalarının uluslar arası kanun ile başkenti Kudüs'ün olduğu 67 sınırları üzerindeki Filistin devletine yoğunlaştığını ve bunun Arap Barış Girişimi ile 2003 yılında Tahran'da yapılan İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları zirvesinde onaylanan maddeler olmasından dolayı çok net sabiteler olduğunu vurguladığını söylemiştir.

Hib-ut Tahrir olarak bizler, Filistin halkının Filistin otoritesi ve benzerlerine, sabah akşam kendileri ile Filistin'e karşı sürekli yapılan cürümleri ilan ettiklerinin farkında olduğumuz gibi aşağıdaki hususları da vurgularız:

Otorite liderlerinin Tahran zirvesindeki kararlara dönük memnuniyetleri, bu kararların pazarlanmasıyla birlikte hain otoritenin Filistin'in büyük bir bölümünü 67 yılında işgal edilen kıytırık bir devlet karşılığında Yahudilere feragat etmesinden kaynaklanmaktadır.

Otorite, Yahudi varlığını, yerleşimlerini ve yerleşim birimlerinin güvenliğini korumak için feragat etmekle, cürümsel ifratıyla, emniyet birimlerini aşağılamakla ve Filistin halkından mücrim Yahudilerin savaş makinelerine karşı kendisini savunmayı düşünenleri takip etmekle yetinmemekte, bilakis feragatinin Filistin halkının talepleri olduğunu bölgesel ve uluslar arası çevrelerde pazarlamaya çalışmamaktadır.

Filistin otoritesi, Filistin'i kamil bir şekilde kurtarmaya ve Yahudi varlığını yok etmeye dönük her türlü eğilimi reddedip savaş açmasının yanı sıra İran Cumhurbaşkanı'nın konuştuğu gibi medya yaygarası yoluyla olsa bile kurtuluş hakkındaki her türlü konuşmayı da reddetmektedir. Bundan dolayı Abbas, Nejad'a Filistin diplomatik çalışmalarının uluslar arası kanun ile 67 sınırları üzerindeki Filistin devletine yoğunlaştığını vurgulamıştır.

Bunun içindir ki Erekat, İran Televizyonuyla yapmış olduğu röportajda Hamaney'in, yeni Yahudileri kapsamayan ve Yahudi varlığını tanımayan referandum hakkındaki konuşmasının, evet "Hamaney'in konuşmasının, gerçekçi olmayan bir konuşma olduğunu ve Filistin hakkındaki konuşmanın, onun başkenti Doğu Kudüs, bizim başkentimizde Kudüs'ün olduğu 67 sınırları çerçevesinde iki devletli çözüm temelindeki uluslar arası kanun üzerine yoğunlaşmayı ve bütün esirlerin işgalcilerin cezaevlerinden çıkmasını gerektirdiğini ifade etmiştir."

Otorite, İran liderlerinin açıklamalarının, medya yaygarasından dolayı artmadığını, İran'ın Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye'de Amerika'ya hizmet ettiğini ve Filistin'in yararı için ciddi olarak harekete geçmediğini bilmesine rağmen insanlara Filistin'i ve otoritenin aşağılık feragatini hatırlatan bu açıklamalardan dolayı öfke kusmaktadır. Dolayısıyla otorite, tüm çevrelerde ve tüm bağlamda kurtuluş fikrine savaş açmaktadır: Mesela Filistin evlatlarına, Filistin'in Batı Şeria ve Gazze olduğunu öğreten öğretim metotlarında ve konuşmasında tüm Filistin'in kurtuluşunun muharremattan olduğunu ifade eden medya ve uluslar arası çevrelerde olduğu gibi. Bu sırada onun kuyrukları da analizlerde bulunarak sanki büyük günahlardanmış gibi Filistin'in kurtuluşu hakkında konuşulmasını engellemektedirler. Dolayısıyla Filistin otoritesi ile Filistin Kurtuluş Örgütü, Filistin'in bir bütün olarak kurtuluşu hakkındaki her türlü konuşmanın kalplerindeki bir yara olduğunu ifade etmekteler ve bu fikrin ölmesi ve kitlelerin zihninden uzaklaşması için çok büyük bir çaba sarfetmektedirler.

Filistin ve halkına karşı gerçek başarı, feragat müzakereleri, Birleşmiş Milletleri ve 67 yılında işgal edilmiş kıytırık bir devletin kurulmasının vurgulanması yoluyla olmayacağı gibi yine aynı şekilde medya yaygaraları yoluyla da olmayacaktır. Ancak gerçek başarı, Amerika ile Yahudilere hizmet etmek için orduları, Irak, Afganistan, Suriye, Sina ve Pakistan Kabileler Bölgesi'nde Müslümanları katletmeleri için kullanmak yerine Yahudi varlığını bir kerede ebediyen yok etmek amacıyla orduları Filistin'e doğru harekete geçirmek yoluyla olacaktır. Ancak heyhat ki heyhat! Zillet, aşağılık ve ajanlık üzerinde ısrar edenlere Allah, Filistin'in kurtuluşunu nasip etmeyecektir. Ancak bunu, Hilafet Devleti'ndeki muhlis kullarına nasip edecektir. Buda kafirler istemese de Allah'ın izniyle çok yakında olacaktır.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- "Bağışçılar Konferansı, Ajanları Korumak ve Ülkeyi İpotek Etmek İçindir" Başlıklı Basın Konferansına Davet

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti Medya Bürosu, 06.09.2012'de Perşembe sabah saat 10:30'da Sanaa-İcal Otel'de "Bağışçılar Konferansı, Ajanları Korumak ve Ülkeyi İpotek Etmek İçindir" başlıklı bir Basın Konferansı düzenleyecek ve konferans, kapitalist ekonomik sistemin tatbik edilmesinden kaynaklanan ekonomik durumlar nedeniyle Batı'nın Yemen'deki iktidar rejimini korumak ve onu desteklemek için oynadığı rolü ele alacaktır. Özellikle de 04-05.09.2012'de düzenlenecek olan Riyad Konferansı'nın akabinde.

Kapitalist Batılı fikirler ile rejimlerinin insanlar üzerine tatbik edilmesinin yanı sıra aynı şekilde ülkede, mevcut ekonomik sorunlara çözüm bulmak yerine ekonomik sorunları kat kat artıran kapitalist ekonomik sisteminin tatbik edilmesi nedeniyle Yemen'deki iktidar rejiminin sarsılması hiç garip değildir. Bu ise ekonomik sorun ve bunun çözümü hakkında İslam ile kapitalist ideolojiler arasındaki bakış açısının farklı olmasından dolayıdır.

Ayrıca Yemen'deki ekonomik durumların sıkıntılı olmasının ve bunun da çöküşün eşiğine kadar ulaşmasının, "bugün Yemen'in Dostları Gurubu'nun dahil olduğu" gibi petrol ve hububat türlerine olan desteğin artırılmasını ve şu an meydana gelenlere neden olan hazine havaleleri ile ücret ve maaş stratejilerinin yayınlanmasını garantileyen Dünya Bankası'nın 1995 yılında dayattığı malî ve idarî reform programlarıyla bağlantılı olduğu da bilinmektedir. Buda İngilizleri, 2006 yılında Londra'da Yemen'e dönük Bağışçılar Konferansını, ardından Yemen'de Sanaa'da düzenlenen Gelişim Fırsatları Konferansı'nı düzenlemeye ve son olarak da 27.01.2010'daki Londra Konferansı'nda Yemen'in Dostlarını oluşturmaya sevketmiştir.

Konferans, Yemen'deki ekonomik çağrıların tehlikesini, bunun Yemen'in siyasî durumuna olan etkisini ve bu husustaki Batılı müdahaleyi ele alacağı gibi ayrıca konferansta, Hilafet Devleti'nde ekonomik çözümlerin İslam'ın bakış açısına göre tatbik edilmesi keyfiyetine de cevap aranacaktır.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Sol Portal Haber Sitesi Genel Yayın Yönetmenine

Haber sitenizin 17 Eylül 2012 Pazar günkü "İstanbul'dan Urfa'ya: Hizb-ut Tahrir'den Suriye Bahanesiyle Hilafet Propagandası" başlıklı haberde, tamamen hatalı ve maksadını aşan ifadeler bulunmaktadır. Haber içeriğindeki asılsız iddiaları ve iftiraları ele almadan önce şunu söylemekte fayda görüyoruz. Haber sitenizin düşünce misyonu ne olursa olsun, hangi siyasi düşünce ve politikaya hizmet ediyorsanız edin, habercilik ilkesi gereği haber yapmadan önce, en azından o konu ile ilgili kısa bir araştırma yapmanız gerekir. Ancak siz yapmış olduğunuz haberde hiçbir araştırma yapmadan iftira ve karalama maksatlı bir amaç gütmüşsünüz. Hizb-ut Tahrir hakkında ortaya attığınız iddia ve iftiralara, İslam'ın ve Müslümanların en azılı düşmanları olan Batılılar dahi gülerler. Çünkü onlar, Hizb-ut Tahrir'in neyi amaçladığını ve nasıl bir siyasi parti olduğunu çok iyi bilmektedirler.

1- Haberde, Türkiye genelinde 15 ilde gerçekleştirilen konferanslarla ilgili, hem AKP hükümetinin, hem de Batı ve işbirlikçi yönetimlerin, Suriye politikalarının bu tür kalabalık konferansların düzenlenmesine olanak sağladığı ifade edilmiştir. Bu konuda şunu söylemek isteriz: Ne ABD, ne Batı, nede AKP hükümetinin Suriye politikası, Müslümanların maslahatını gözetmemektedir. Zira ABD, Batı ve Türkiye, Suriye'de Baas rejiminden sonra demokratik bir rejimi amaçlamaktadır. Hizb-ut Tahrir ise kurulduğu günden bu yana çalıştığı tüm beldelerde ve bugün Suriye'de Raşid-i Hilafet Devletinin ikamesi için çalışmakta ve bu konuda hiçbir devletin himayesini de asla kabul etmemektedir.

2- Haberde, Hizb-ut Tahrir'in kuruluş yeri, kurucusu ve kuruluş tarihi hakkında vermiş olduğunuz bilgiler cehaletin doruk noktasıdır. Zira Hizb-ut Tahrir'in 1953 yılında değerli âlim Şeyh Takiyyuddin en- Nebhani tarafından kurulduğunu herkes bilmektedir. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir'in 1980'li yılların ortalarında Suriyeli bir kişi tarafından İngiltere de kurulduğunu söylemek akla ziyan koca bir yalandır!

3- Haberin son bölümünde maksatlı bir şekilde Hizb-ut Tahrir'in MI6 ve CIA gibi emperyalist devletlerin dış istihbarat servisleri tarafından bazı operasyonlarda kullanıldığı iddiasına yer vermeniz ise daha büyük bir iftiradır. Bahsettiğiniz istihbarat servisleri ancak Hizb-ut Tahrir'in gerçekleştirmek istediği Raşid-i Hilafet Devletinin ikamesini geciktirmek için çalışırlar. Yine bu servisler, ancak Hizbin şebabını tutuklamak, eziyet etmek ve işbirlikçi bölge devletlerin istihbarat servisleri ile ortaklaşa hareket ederler. Ayrıca gerek bu servisler gerek de bu servislere sahip olan sömürgeci devletler, şimdiye kadar Hizb-ut Tahrir'i kendi benimsediği fikir ve metodundan kıl kadar saptıramamışlar ve bundan sonra da asla saptıramayacaklardır. Çünkü Hizb-ut Tahrir, benimsediği bu fikir ve metod üzerinde sebatla yürümekte ve Allah'ın izni ile bu hayırlı yolda sona yaklaşmaktadır.

Tüm bu hakikatlerden sonra, ilgili habere yönelik olan bu reddiyemizi haberin verildiği aynı sayfada yayınlamanızı, ilkeli, dürüst ve insanlar arasında ayrım gözetmeyen habercilik anlayışına göre hareket etmenizi talep eder, kamuoyuna önemle duyururuz.

Devamını oku...

İstanbul-Avrupa Yakası'nda Köklü Değişim Konferansına Yoğun İlgi (16.09.2012)

  • Kategori Video
  •   |  

Suriye kıyamına bugüne kadar düzenlediği konferanslar, paneller, basın açıklamalarıyla destek veren Köklü Değişim Dergisi; Türkiye genelinde başlattığı “Suriye Halkı Ne İstiyor? Biz ne Yapmalıyız?” konulu konferans serisinin İstanbul-Avrupa yakası ayağını da gerçekleştirdi.

Yoğun katılımın gözlendiği ve coşkulu anların yaşandığı etkinlikte katılımcılar sık sık “Eş-Şa’b yurid Hilafe İslamiyye”, “Lailaheillallah ve’l Hilafe va’dullah“, Lebbeyk, Lebbeyk, Lebbeyk Ya Allah!” Türkçe ve Arapça sloganlar attılar.

Konferansımıza katılan konuşmacılarımız, Efendimize ve İslam’a hakaret içeren filmin gösterilmesine sert tepkilerini ifade ederek, yaşanan bugünlerin Ümmetin uyanışına vesile olmasını ve İslam ümmetinin sahipsizliğinin son bulması duaları ile niyazda bulundular.

Avrupa yakasında büyük ilgi gören konferans, Bülent Kurşun’un sunumu ve Mehmet Koçak’ın Kur’an tilavetiyle başladı. Suriye’de gelinen noktayı anlatan bir Sinevizyonun akabinde ilk sözü ilahiyatçı-yazar Abdurrahim Şen “Suriye Direnişinin Geldiği Nokta” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında; Suriye meydanlarında “Bizim isteğimiz Hilafet’in geri dönmesidir” sloganlarının dillendirdiğini belirterek. Bu direşin yerli işbirlikçilere, Batı yanlısı siyasi aktörlere, Devrimi çalmaya çalışan hain yöneticilere bırakılmayacağını, Suriye halkanın kesinlikle demokratik bir yapıyı istemediğini, Suriye halkının isteklerini; atılan sloganlarda, gösterilerinde, açtıkları pankartlara bakarsanız açıkça göreceksiniz ki Sürüye halkı İslami bir devrimi talep etmektedir dedi.

İkinci konuşmacı Şam Gençliği adına Ahmed El-Ahmed-i “Suriye’de Müslümanlar ayaklandıklarında devrimlerin sadece Suriye ile sınırlı olduğunu zannediyorlardı. Ancak süreç açığa çıktı ki; Suriye devrimi Ümmetin devrimidir! Onlar bütün bir ümmet adına direnmektedir. Her kim onların devrimini desteklerse Allah’ın huzurunda sunabileceği bir mazerete sahip olabilir…” diyerek sözlerine devam etti.

İkinci Konuşmanın sonrasında Suriyeli Müslümanlar adına, konferansımıza videoyolu mesaj ile katkıda bulunan Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Büro Başkanı Osman Bahaş ve Hizb-ut Tahrir Suriye Medya Büro Başkanı Haşim el-Baba’nın Suriye devrimine katkıda bulunan Türkiye’de yaşayan Müslümanlara teşekkürlerini belirterek, Raşid olan Hilafet’in ayak seslerinin duyulduğu müjdesini verdiler.

Son konuşmacı olarak Araştırmacı-yazar Haluk Özdoğan, “Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte ve birbirlerine sımsıkı sarılmakta müminler bir vücut gibidirler. hadisi gereğince, Suriye’deki kardeşlerinin acısını kendi vücutlarında hissederek buraya gelen müminlere selam olsun. Diyerek sözlerine başlayan Araştırmacı-yazar Haluk Özdoğan; “Peki, Suriyeli Müslümanlar gerçekte ne istiyor? Bu sorunun cevabını esasında kahraman Suriye halkı çoktan vermiş durumda. 19 aydır binlerce şehit verilmesine rağmen aralıksız devam eden Cuma gösterilerinin isimlerinde bu sorunun cevabı yatmaktadır. İşte onlardan bazıları:

“Allah bizimle beraberdir” Cuması,

“Nusret Allah’tandır ve Zafer yakındır” Cuması,

“Allah’tan başka hiç kimseye eğilmeyiz” Cuması

“Allahu Ekber” Cuması

“Allah’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder” Cuması,

Suriye halkı gerçekte ne istiyor sorusunun cevabı yine yiğit Suriyeli direnişçilerin attığı sloganlarla ortaya konulmuştur. Diyerek sözlerine devam etti.

 

Konferansımız Cengiz Kaptan kardeşimizin katılımcılar ile ayakta yaptıkları dua ile coşkulu anlar yaşanarak, Kaptan’ın yeniden İkinci Raşidi Hilafeti bizlere nasip et duasına salon güçlü bir aminle karşılık vererek son buldu.

Kaynak: Köklü Değişim Dergisi

Konuşmacı: Abdurrahim Şen

Konuşmacı: Haluk Özdoğan

Suriye Konferansı İstanbul (Bağcılar) Kuran Tilaveti

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER