Cumartesi, 17 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Ey Suriye'deki Müslümanlar! Helak Olmuş Suriye Rejimi, Cürümleri İçin Bir Kılıf Olduğuna İnandığı Uluslararası Pozisyondan Esinlenerek Davranmaktadır Sizlerin Davranışları İse İslami Hilafet'i Kurmanızı Farz Kılan İslam Akidesinden Esinlenerek Olsun

  • Kategori Hizb
  •   |  

Arap Birliği'nin, Güvenlik Konseyi'ne gittiği ve 04.02.2012 cumartesi günü düzenlenen oylama oturumu sırasında da Rusya ve Çin'in vetosunun yanı sıra Suriye'deki yönetime barışçıl bir geçiş çağrısı yapmasıyla sonuçlanan çözüm mücadelesinin ardından Arap Birliği, 12.02.2012 Pazar akşamı Kahire'deki Bakanlar toplantısının sonunda, Güvenlik Konseyi'ne Suriye'de "ateşkesin uygulanmasını denetlemek amacıyla Birleşmiş Milletler ve Arap ülkelerinin oluşturacağı ortak barış gücü oluşturma kararı yayınlama çağrısında bulunma" kararı almasının yanı sıra Arap gözlemcilerinin görevinin sona ermesi kararı ile Şam ile bütün diplomatik ilişkilerin durdurulması kararı almıştır. Ayrıca Arap Birliği, "Tunus Cumhuriyeti'nin, bu ayın, yani şubat ayının 24'ünde yapılması kararlaştırılan Suriye'nin Dostları Gurubu Konferansı'na ev sahipliği yapma çağrısında bulunmasından ve Arap Devletleri'nin bu konferansa katılıma istekli olmasından dolayı" mutluluk duymuştur.

Bu alınan kararlarlar, Suriye'deki halkın maruz kaldığı katliama dönük bir çözüm üretmeyi öngörmediği gibi uygulanması için önemli bir mekanizmaya da sahip değildir. Bilakis o, insanların güvenliğini koruyacak güçler göndermesi amacıyla Güvenlik Konseyi'ne yönelik kararlardır. Halbuki Güvenlik Konseyi, kendi çıkarlarına göre kontrol eden büyük devletlerin veto haklarından dolayı kendi güvenliğini bile koruyamamaktadır! Nitekim onun, özellikle mübarek Filistin arzı olmak üzere Müslümanların sorunlarına yönelik kararları hala zihinlerden silinmiş değildir...

Bu ve benzeri kararlar, insanların bilinçli olması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Zira o, Arap Birliği tarafından alınan kararlar olmayıp bilakis Suriye toprakları üzerinde çatışan özellikle Amerika'nın olduğu sömürgeci devletler tarafından alınan kararlardır. Arap Birliği de bu çatışmanın arka bahçesidir!

Bu çatışmada etkin olan devlet, bizzat Amerika'dır. Zira yönetimin dizginlerini tutan bizzat odur. Çünkü Esad ailesini getiren ve kendi maslahatları ile Yahudilerin maslahatlarını gerçekleştirmek için onları destekleyen de bizzat Amerika'dır... Dolayısıyla Amerika, şu anda "Beşar'ın", otoritedeki istikrarı sağlamaya muktedir olamadığının ve bölgedeki çıkarlarını gerçekleştiremediğinin farkındadır. Bu nedenle o, Beşar'ın yerine geçecek başka bir ajan araştırmaktadır. Ancak insanların aldanabileceği ve daha kolay kabullenebileceği fazla kirlenmemiş bir yüz araştırmaktadır. Bu nedenle de alternatif olgunlaşıncaya kadar katliam ve zulüm eylemlerine devam etmesi için "Beşar'a" mühlet vermektedir...

Ey Müslümanlar!

Beşar rejimi, devrilmek üzeredir. Zira bu, iki gözü olan herkesin farkında olduğu bir gerçektir. O halde Amerika'nın, bir ajanı başka bir ajanla değiştirmesine ve Suriye'deki yönetime tutunmaya devam etmesine imkan vermeyiniz. Aksi taktirde kanlarınız heder olur ve fedakarlıklarınız boşa gider. Bilakis sizler, yönetime daha layık ve daha ehilsiniz. Dolayısıyla sizlerin ve Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın izniyle nusret verecek kuvvet ehlinden olan muhlis ordunuzun göstereceği fedakarlıklarla bunu yapabilirsiniz. O halde sorunlarınızı çözmesi için Güvenlik Konseyi'ne meyletmeyiniz. Zira bu, şeran haram olup siyasi bir intihardır. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, alışık olduğu üzere meselelerinize hainlik ve hıyanet eden Güvenlik Konseyi'nde meydana gelenlerden ibret almanızı istiyoruz... Ulusal Konsey ve Arap Birliği'nin, ayaklanmazın üzerindeki ellerini durdurunuz. Zira çözüm; öncelikle Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya iman etmeye, sadece ondan yardım dilemeye, değişimde Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in metoduna tabi olmaya, masum olmayan hedeflere sahip olan dış güçlerle ilişkileri kesmeye bağlı olduğu gibi... Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın yardımıyla çok güçlü ve etkili olacak olan zati güçlerine bağlıdır ki böylece birçok sistem ondan korkacak ve ona dönük bin bir hesap yapmaya çalışacaktır. Ayrıca bu güçler, iman dolu bir şekilde değişim sürecine katılmak için Suriye halkının bütün evlatlarına doğru yöneleceği gibi aynı zamanda iman dolu bir şekilde dinlerine yardım etmek ve halklarını korumak amacıyla Suriye ordusu içerisindeki evlatlarına doğru da yönelecektir. Yine bu güçler, dünya halklarından size karşı koyan herkesin karşısında sizlerin yanında yer alabilmek amacıyla iman dolu bir şekilde yöneticilerinize ve yöneticilerine karşı yardım etmek amacıyla İslami halklardan olan kardeşlerinize doğru da yönelecektir...

Ey Suriye'deki Meydan Okuyan Subaylar ve Askerler!

Suriye'deki gerçek değişim, sizlerin elindedir. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Halık, Müdebbir, Hakim, emreden ve nehyeden bir tek Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya olan imanımızla sizlere yöneliyor... bu rejimi kökünden söküp atmak, kafir Batı'ya güvenmeyerek onun nüfuzunu ortadan kaldırmak, kafir kapitalist Batı ile laik sivil söylemi tekrarlayıp duran tabiilerinden Ulusal Konseyin istediği gibi laik sivil bir devleti değil de Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet'in olduğu İslam Devleti'ni kurmak için Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya söz veren tertemiz ellerimizi sizlere uzatıyoruz... O halde sizler de İslam'ın ve Müslümanların, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın ve dininin ensarları olarak isimlendireceği onurlu bir nişaneye nail olacağınız onurlu bir anlaşma yapmak için ellerinizi Hizb-ut Tahrir'e uzatınız. Böylece Allah [Subhânehu ve Te'alâ] sizlere, aziz bir nusretle nusret verecektir. Zira Allahu Te'alâ, şöyle buyurmuştur:

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a [Dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [Dini üzere] sabit kılar." [Muhammed 7]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hilafet'in ve İnsanları Onu Kurmaya Davet Etmenin Farziyetini Tanıtmak Amacıyla Yemen'de Kapsamlı Bir Kampanya Başlamıştır

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti, 27 Ocak Cuma günü, Hilafet'in farziyetini, onu kurmak için çalışmanın ve insanları ona davet etmenin vacip olduğunu tanıtmak amacıyla kapsamlı bir kampanya başlatmıştır. Kampanyaya, "Hilafet'in Zamanı Gelmiştir" ibaresinin geçtiği on binlerce posterler dahil olmakla birlikte Yemen'deki dokuz eyaletin başkentlerdeki büyük şehirlerin caddeleri hedef alınmıştır. Nitekim İnsanların Hilafet'e daveti desteklediklerine dair hizible bağlantı kurmaları gibi kampanyaya büyük bir talep olmuştur. Ayrıca insanlardan çoğu, İslam ile yönetmek için bu farzı yerine getirmek, Ukab rayesini yükseltmek, Müslümanların ülkelerini birleştirmek ve 1924 yılında Hilafet Devleti'nin yıkılmasının ardından Müslümanların başına diktiği, onları gözettiği ve desteklediği iktidar rejimlerinin zulmüne karşı ayaklanmalar patlak verinceye kadar Müslümanların ülkelerinde kalmak için planlar yapan sömürgeci Batılı devletlerin nüfuzunu kovmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmak amacıyla ona katılmayı talep etmişlerdir. Buna rağmen onun, "Hilafet'in Zamanı Gelmiştir" kampanyası, çelişkili ve haksız bir kampanyaya maruz kalmıştır. Mesela, Hilafet kelimesinden ve hayatın bütün alanlarının İslam ile yönetilmesinden rahatsız olan iktidar rejimi ve tabiilerinin, posterleri ortadan kaldırmaları gibi.

"Hilafet'in Zamanı Gelmiştir" kampanyası, 3 Şubat Cuma gününe kadar devam etmiştir. Zira hizbin şebabı, kampanyayı kapsayan bütün bölgelerde, insanların İslam'daki yönetim sisteminin bizzat Hilafet olduğu ve onun alemlerin Rabbinin farzlarının tacı olduğu hakkında ortaya attıkları sorulara cevap vermeyi hedefleyen, Sahihay'den Hâkim'in Müstedrik kitabında varit olduğu üzere Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in, لَتُنْتَقَضُ عُرَى الإِسْلَامِ عُرْوَةٌ عُرْوَةٌ فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَتْ بِالَّتِي تَلِيهَا وَأَوَّلُ نَقْضِهَا الْحُكْمُ وَآخِرُهَا الصَّلَاةُ "İslam'ın kulpları [hükümleri] birer birer yıkılacak, bir kulp yıkılınca, [insanlar] sonrakine tutunacaklardır. Bunların ilk yıkılanı yönetim, sonuncusu da namazdır." şeklindeki hadisinin doğruladığı yönetim ilmeğinden ayrılmanın tehlikesini açıklayan ve Hilafet Devleti'ni kurmak için insanları kendisiyle birlikte çalışmaya davet eden ve "Hilafet'in Zamanı Gelmiştir" kampanyasındaki aynı başlığı taşıyan neşriyatlar dağıtmışlardır.

Ayrıca neşriyatlar, siyasi, ekonomik, içtimai ve öğretim gibi muhtelif alanlarda şu anki yaşam vakıasıyla Hilafet Devleti'nde İslami yönetimin gölgesindeki yaşam vakıası arasındaki mukayeseyi ele almasının yanı sıra birçok boş iddialarla başkalarının işlerine müdahale eden sömürgeci Batılı devletlere dönük harici siyaseti de ortaya koymaktadır.

Bu amel; Yemen'deki ayaklanmanın başlamasından, rejimin devrilmesiyle ilgili gayesine ulaşamamasından, rejimin Hilafet Sistemi'yle yer değiştirmemesinden, Yemen'in İkinci Raşidi Hilafet Devleti'nin irtikaz noktası kılınmamasından, diğer Müslüman ülkelerin ona ilhak olmamasından, değişimin Devlet Başkanı'nın şahsıyla sınırlı kalmasından ve Tunus, Mısır ve Libya'nın her birinde meydana geldiği gibi rejimin hayatta kalmasıyla birlikte yardımcısının kendisiyle yer değiştirmesinden bir yıl sonra gerçekleşmiştir.

Kampanya, sadece Yemen'de değil dünyadaki Müslümanların bütün sorunlarının çözümünün Hilafet olduğuna dikkat çekmekle birlikte Müslümanlar için bir müjde de taşımaktadır ki o da; artık kapitalizmin fikri fesadı, siyasi çıkmazlığı ve ekonomik sorunları insanlar için açığa çıkmasının ardından Hilafet'in zamanın çok yaklaştığıdır.

İmam Ahmed'in Müsnedi'nde Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğu geçmektedir:

تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ "Allah'ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhacı üzere [Râşidî] Hilafet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı meliklik olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Râşidî] Hilafet olacaktır." Sonra sükut etti.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti'nin Daveti Üzerine Büyük Bir Kalabalık, Mücrim "Esad" Rejiminin Büyükelçilik Binası Önünde Toplanmışlardır

Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti'nin, mücrim "Esad" rejiminin Ürdün'deki Büyükelçilik binası önünde toplanmaya dönük davetine büyük bir kalabalık icabet etmiştir. Bu toplantı aralarında, Şam topraklarındaki halkımıza karşı vahşi katliamlar işleyen mücrim rejimi kınayan birçok sloganlar atılmasının yanı sıra konuşmacılar, özellikle Suriye ordusu olmak üzere Müslüman orduların içerisindeki muhlislere, küstah mücrimlerin elleriyle soğukkanlılıkla katledilen hürleri, çocukları, yaşlıları ve savunmasız insanları kurtarmaları için harekete geçme çağrısında bulunmuşlardır. Ayrıca katılımcılar tarafından ayırt edilir bir şekilde mücrim rejimi kınayan, ayaklanmada kararlı olunmasını talep eden, Hilafet'i kurmak için çalışmaya, ayaklanmanın sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ] için olmasına, ayaklanmaya sabırla ve kararlılıkla bağlanmaya, ayaklanan kardeşlere destek vermeye ve kafir Batı'nın eşiğinde duran atıkları ayaklanmanın bünyesinden atmaya davet eden sloganlar ve marşlar yükselmiştir. Nitekim bu sloganlar da ülkelerimizdeki açgözlü kafir Amerika ve Batı gibi kafir devletler kınanırken bir bütün olarak Arap Birliği devletleri de kınanmıştır.

Bu toplantı esnasında, kalabalığın üzerine polis güçleri tarafından kısa süreliğine ani bir saldırı gerçekleşmiştir. Buda kalabalıktan bazılarının yaralanmasına yol açmıştır. Zira katılımcılardan biri başından yaralanmış ve başından kanlar akmıştır. Aynı şekilde yaşlı birinin de yaralanmasının yanı sıra çocuklar da endişeye kapılmışlardır. Halbuki hizbin davetine icabet eden katılımcılardan herhangi birinin polise hiçbir kötülükte bulunduğunun görülmediği bilinmesine rağmen. Dolayısıyla bizler, bu kişiler için Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan acil şifalar diliyor ve ecirlerini kat kat artırmasını temenni ediyoruz.

Suriyeli katılımcı kardeşlerden bazıları bize, ulaştıkları bilgiye göre mücrim ve hayalet Büyükelçiliğin, kalabalıklara baskı yapmaları ve onlara eziyet etmeleri amacıyla provokatif eylemlerde bulunmaları için birçok kuyruklarını gönderdiğini ulaştırdılar. Zaten bu, kanla beslenen vahşi mücrim rejime, hiçte uzak olan bir şey değildir. Ancak Allah [Subhânehu ve Te'alâ] onları başarısız kılmıştır.

Nitekim bu toplantı, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın düşmanlarının nefret ettikleri şeyleri işitmeleriyle son bulmuştur. Yine toplantı esnasında, zalimler burunlarını sokmalarına rağmen Ürdün ve Şam halkından olan katılımcılar toplantı yerini sarsacak şekilde "Hilafet'ten Başka Çözüm Yoktur" çığlıkları attıkları gibi tekbir çığlıkları da yükselmiştir. Yüce Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan, Beşar tagutuna rağmen Şam'daki kardeşlerimize acil nusret vererek yardım etmesini, Beşar'ı ve ordusunu yok etmesini, onlar için bize izzetini ve gücünü göstermesini temenni ederiz. Yine Subhânehu'dan, Suriye'deki ayaklanmayı sadece Kendi rızası için kılmasını, ayaklanmayı şehitlerin kanlarını istismar edip pazarlık konusu yapanlardan kurtarmasını, ayaklanmanın sonunda Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'ni kurmayı nasip etmesini temenni ederiz. Zira O, her şeye kadirdir ve hamd, alemlerin Rabbi olan Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya mahsustur.

Devamını oku...

Ey Suriye'deki Müslümanlar! Helak Olmuş Suriye Rejiminin Korkunç Cürümleri İşlemesi, Vaktinin Yaklaştığını Hissetmesinden ve Ayakta Kalma Umudunu Kaybetmesinden Dolayıdır

  • Kategori Hizb
  •   |  

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin sona ermesinden hemen önce, 1982 yılındaki korkunç Hama trajedisinin otuzuncu yıldönümünde Suriye'deki Müslümanlara dönük hile ve tuzağının halkaları, kahraman bir şekilde ayaklananların "Cuma günü", "canavar rejimi" rahatsız etmesinin ardından vahşi Esad rejiminin cürümleri ve zulümleri silsilesiyle tamamlanmıştır. "Ey Hama! Üzgünüz... Bizi bağışlayın." Zira 03.02.2012 Cuma gecesi, farklı kanlı bir gece olmuştur. Çünkü bu gecede, Hama'nın kardeşi Humus, Şam şehirleri, Halep ve ayaklanmanın olduğu bütün Suriye toprakları 245'den fazla kişinin ölmesi ve 700'ü aşkın kişinin yaralanmasıyla şoke olmuştur. Nitekim Humus'taki hür Suriye ordusunun çeşitli operasyonlarından, Beşar'ın birçok hayaletlerini esir almasından ve özellikle de onları, Babaömer ile Halidiye'de teşhir etmesinden sonra Beşar ve çeteleri cinnet geçirmişlerdir. Bu helak olmuş rejim, katliamların, sefil yönetiminin temellerinin sabit bir kuralı olduğunu kanıtladığı gibi Beşar da cürümlerde babasının oğlu olduğunu kanıtlamıştır. Zira baba, ebeveynleri katlederken oğul da evlatları katletmektedir.

Özellikle Suriye ordusundaki ayrılma hareketinin genişlemesinden ve ayaklananların Şam ve Halep'in kapılarını çalmasının ardından Beşar'ın, cinayet, bombalama ve imha gibi korkunç katliamlar işlemesi, vaktinin yaklaştığını hissettiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu katliamlar, ne kadar acı taşıyorsa o kadar da umut taşımaktadır. Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın izniyle bu rejimin çöküşü öncesinde Beşar'ın, güvenlik birimlerinin ve hayaletlerinin tüm zorbalıkları ile uluslararası ilişkileri belli aralıklarla olacaktır...

Suriye'deki krizin çözümü için Güvenlik Konseyi'ne başvurmak demek, Müslümanların meselesinin büyük düşman devletlerin eline verilmesi ve onun, uzlaşma, pazarlık ve komplo konusu yapılması ve İslami değil de Batı kimlikli bir değişim gelene kadar şartların dayatılması demektir. Sefil Suriye rejimini, ne Güvenlik Konseyi'nin nede muhalefetin ortadan kaldırmasına gerek vardır. Zira laik demokratik sivil devletin çözümleri bir dilenci gibi kapısında beklemeyip durmaktadır... Bilakis gerçek başvurunun, sadece Allah Celle ve Celaluhu'ya olması gerektiği gibi ilk başta olduğu üzere safların da sıklaşması gerekmektedir. Buda bu zalim rejimin ayak bastığı hiçbir yer kalmayacak şekilde ayaklanmanın, Suriye'nin dört bir tarafına yayılmasını gerektirdiği gibi kuvvet ehlinin de dinlerine nusret vermesini ve halkını kurtarmasını gerektirmektedir. Belki de bu iki husus, rejime aklını kaybettirebilir. Ayrıca rejimin korkusu, Güvenlik Konseyi'nden değildir; zira şayet böyle olsaydı Konseyin, Suriye olaylarını tartışmak için toplandığı akşamı bu katliamları işlemezdi. Çünkü rejimin, birçok destekçisi vardır ki bunlardan ilki de açıklamalarının görüntüsünün aksine Amerika Birleşik Devletleri'dir.

Ey Sabrederek Ayaklanan Müslümanlar! Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın İzniyle Yakında Suriye'de Nusret Bulacaksınız!

Bugün meydanlarda sebat göstermiş ve çığlıklarınız gökyüzüne ulaşmıştır. Sizleri bekleyen ölüm makinelerine rağmen bunları önemsememeniz, bu rejimin yıkılması karşılığında ölüm yada yaşam kararı aldığınızın açık kanıtıdır. Hizb-ut Tahrir sizleri, dünyanın ve ahiretin izzetini kazanmak amacıyla İslam Dârı'nın merkezi Şam ülkesinde Hilafet Devleti'ni kurma yolunda Hizb-ut Tahrir ile birlikte gece gündüz ölüm yada yaşam kararı almanız için Allah [Subhânehu ve Te'âla]'ya davet etmektedir. Zira Allah [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmuştur:

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لا يَعْلَمُونَ "Oysa izzet Allah'ın, Resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmezler." [Münafikun 8] Duruşunuzun, sabrınızın ve cüretinizin karşılığını sadece Allah'tan bekleyiniz, Güvenlik Konseyinden, büyük devletlerden ve sahte muhalefetten hiçbirini O'na ortak koşmayınız. Şehitlerinizin sevabının karşılığını da sadece Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan bekleyiniz ve halis ve muhlis bir şekilde deyiniz ki: "Onlar Allah içindir... Onlar Allah içindir."

 

Ey Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın İzniyle Suriye'de Hak İçin Canlanmış Olan Muhlis Subaylar ve Askerler!

İyi biliniz ki sizler; savunmasız halkımıza yardım etme ve katledilen aileler karşısında Allah Azze ve Celle önünde sorumlusunuz. Dolayısıyla daha özür dileyeceğiniz ve izin talep edeceğiniz günler gelmemiştir. Dolayısıyla da artık Müslümanların meydanlarda ayaklarıyla çiğnediği korku düğümünden kurtulmanızın zamanı gelmiştir. Zira Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya olan imanınızdan kaynaklanan gücünüzle, Esad'a, istihbarat birimlerine ve hayaletlerine kat be kat güç vermektesiniz. Dolayısıyla Allah [Subhânehu ve Te'alâ] için olan muhlis doğru bir hareket, yılanın başını koparacak, meseleyi derhal çözecek ve ardından da fareleri deliklerine kaçıracaktır. Vallahi Allah [Subhânehu ve Te'alâ], dininize nusret verecektir. O halde onun ilk sahipleri sizler olunuz. O halde hakkı gerçekleştirecek, batılı yok edecek, adaleti yayacak, zulmü ortadan kaldıracak olan ve Müslüman ve gayrimüslimin sağlıkta olacağı sarsılmaz Raşidi Hilafet kalesini kurması ve otoriteyi ümmete vermesi için Hizb-ut Tahrir'e yardım ediniz. İşte o zaman müminler, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın nusretiyle sevineceklerdir.

Allah [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ "Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun." [Saf 14]

Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

أَلا إِنَّ رَحَى الْإِسْلامِ دَائِرَةٌ، فَدُورُوا مَعَ الْكِتَابِ حَيْثُ دَارَ، أَلا إِنَّ الْكِتَابَ وَالسُّلْطَانَ سَيَفْتَرِقَانِ، فَلا تُفَارِقُوا الْكِتَابَ، أَلا إِنَّهُ سَيَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ يَقْضُونَ لأَنْفُسِهِمْ مَا لا يَقْضُونَ لَكُمْ، إِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ، وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ أَضَلُّوكُمْ» قَالُوا: يَا رَسُولَ اللهِ، كَيْفَ نَصْنَعُ؟ قَالَ: كَمَا صَنَعَ أَصْحَابُ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ، نُشِرُوا بِالْمَنَاشِيرَ، وَحُمِلُوا عَلَى الْخَشَبِ، مَوْتٌ فِي طَاعَةِ اللهِ خَيْرٌ مِنْ حَيَاةٍ فِي مَعْصِيَةِ اللهِ "Şüphesiz İslam değirmeni dönmektedir. O halde siz de kitapla birlikte onun döndüğü istikamette dönün. Dikkat edin! (Bir zaman için) kitap (Kur'an) ve otorite (devlet) birbirinden ayrılacaktır, fakat siz kitaptan ayrılmayın. Dikkat edin! Başınıza öyle emirler (yöneticiler) geçecek ki kendi nefisleri için yaptıklarını sizin için yapmayacaklardır. Eğer onlara karşı gelirseniz sizi öldürürler. Yok eğer onlara itaat ederseniz sizi saptırırlar. Dediler ki: Ey Allah'ın Resulü! Nasıl yapalım? Dedi ki: Tıpkı Meryem oğlu İsa'nın taraftarlarının yaptığını yapın. Onlar demir testerelerle kesilip çarmıha gerilmişlerdir. Zira Allah'a itaat ederek ölmek Allah'a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır." [et-Tabarâni el-Kebir'de tahric etmiştir]

Devamını oku...

Hilafet'in Zamanı Gelmiştir

  • Kategori Yemen
  •   |  

Doksan yıldır vakıalarındaki yokluğunun ardından Müslümanların zihinlerinden kaybolan, hatta İslam'daki yönetim sistemi olmasına rağmen Müslümanların unutmak üzere olduğu Hilafet ismi, artık zaman zaman ortaya çıkmakla birlikte Müslüman ülkelerdeki devrilen mevcut iktidar rejimleri de Batılı devletlerle anlaşarak Müslümanların göğsüne çöreklenmek için Hilafet'i gizlemeye kastetmektedirler.

Hilafet, alemlerin Rabbinin farzlarının tacıdır. Zira Hilafet, İslam'daki yönetim sistemi olup onunla İslam tatbik edilir ve onun yokluğunda ise Sahihay'den Hâkim'in Müstedrik kitabında varit olduğu üzere Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in, لَتُنْتَقَضُ عُرَى الإِسْلَامِ عُرْوَةٌ عُرْوَةٌ فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَتْ بِالَّتِي تَلِيهَا وَأَوَّلُ نَقْضِهَا الْحُكْمُ وَآخِرُهَا الصَّلَاةُ "İslam'ın kulpları [hükümleri] birer birer yıkılacak, bir kulp yıkılınca, [insanlar] sonrakine tutunacaklardır. Bunların ilk yıkılanı yönetim, sonuncusu da namazdır." şeklindeki hadisinin doğruladığı şekilde İslam'ın düğümü parçalanır.

Ayaklanma başladığından bu yana, İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague ile Lordlar Kamarası Üyesi Emma Nicholson'un 09.02.2011'de yaptıkları ziyaretler yoluyla İngiltere'nin sizlere nasıl müdahalede bulunduğunu, sömürgecilerin bakanı Ulster Brett'in açıklamalarını, bu ikisinin ardından İngiltere Büyükelçisi Jonathan Wilkes'in açıklamalarının yanı sıra 07.10.2011'de Şark-ul Avsat Gazetesi ve 10.11.2011'de Es-Sahva Gazetesiyle yaptığı röportajlarıyla birlikte sanki İngiliz Kraliyet sömürgecilerinin yüksek temsilcisiymiş gibi Yemen hakkında yaptığı siyasi açıklamalarını da gördünüz. Bunlarla birlikte Avrupa Birliği'ni temsilen 17.12.2011'de Aden'i ziyaret eden Sana'daki Avrupa Birliği Misyonu'nun Başkanı Mchaelih Servonyh Dorjsu ile en son olarak da Avrupa Birliği'nde Orta Doğu ve Komşu Ülkeler Sorumlusu olan Hogg Mengjrala'nın, 24.01.2012'de Sana'ya yaptıkları ziyareti de gördünüz. İşte tüm bunlar, Salih rejimini desteklemek ve ülkeyi sömürmeye devam etmesini garantilemek için olmuştur. Bunun yanı sıra bu rekabete, elinden geleni yapan Amerika da müdahalede bulunmuştur. Zira Heather'in, 19.03.2011'de talep edilen sivil devletle ilgili fikri başlatmak amacıyla ayaklanma sahasını ziyaret etmesinin yanı sıra Filtmen ve Brennan da Salih'in gitmesini talep etmek için Sana'ya ziyarette bulunmuşlardır. Ayrıca Hillary Clinton, Sana'yı ziyareti sırasında muhalefetten Salih için bir alternatif önermelerini ve Yemen'deki otoritenin transferini denetlemek amacıyla kendisinden bir çalışma programı hazırlaması için yönlendirdiği Yemen'deki Büyükelçisi Gerald Firestein'in çalışmalarını talep etmiştir. En son olarak ta Yemen'i, 25.01.2012'de Obama'nın elçisi Teddy Scheidemann ziyaret etmiştir.

Hilafet'in kurulması demek, Müslümanların gözetiminin Batı ve onun yönlendirdiği fikirlerle değil İslam'ın fikirleriyle gözetilmesi anlamına gelmektedir. Ekonomiye gelince; ülkenizin doğal ve insani servetlerinin zenginliğini, onun yöneticiler ile açgözlü Batılı devletler arasında yağmalanarak nasıl ortadan kaybolduğunu çok iyi bildiğiniz gibi faizle muamele etmeye ve birbirini takip eden kuşaklara krediler yükleyerek mızrakları altında kalmanız için Batı'dan krediler almaya götürecek kadar temel ve lüks ihtiyaçlarınızda kendi dışınızdakilere güvenmenizden dolayı nasıl fakirleştiğinizi de çok iyi bilmektesiniz. Nitekim Dünya Bankası, 23.01.2012'de Yemen'deki faaliyetine geri dönmüş, Birleşmiş Milletler Yemen'e 447 milyon dolar kredi vermeye karar vermiş ve Uluslararası Para Fonu [İMF]'de ülkenizdeki çalışmalarına geri dönecektir.

Hilafet'in geri dönmesi demek, derhal kredi alımını durdurmak, faizsiz bir şekilde ana parasını ödemek ve hibenin hiçbir şeklini kabul etmemek yoluyla Batı'nın üzerinizdeki tüm hakimiyetinin uzaklaştırılması, mallarının çalıntı olmasından dolayı yöneticiler tarafından yağmalanan her şeyin geri iade edilmesi, petrol, doğalgaz, madenler gibi kamu mülkiyetleri ile devlet mülkiyetinin arasının ayrılması, bu ikisinin birbirine karıştırılmaması, Beyt-il Mâl'in gelirlerinin taksim edilmesi ve onun paralarının karıştırılmaması anlamına gelmektedir. Ayrıca Hilafet'in geri dönmesi demek, ithalata ve Batı'ya güvenmek yerine gerekli olan şeyleri üretmek amacıyla ilk kurulduğu günden itibaren üretime başlamak anlamına geldiği gibi buğday gibi stratejik tarımsal ürünler de dahil tarımsal ürünlerin sağlanması için tarımsal üretime özen gösterilmesi, tarım için toprakların genişletilmesi ve ikta edilmesi, barajların ve kuyu sondajlarının kurulması anlamına gelmektedir.

Öğretime gelince; bugün, yüz binlerce kalabalığın mezunluğa uygun olmadığı halde farklı bilim alanlarından mezun olmasının yanı sıra dünyadaki eğitim müfredatını hazırlayan Bilim ve Kültür Örgütü [UNESCO]'ya olan saygınlıktan dolayı Arapça dilini okuma ve yazma yeterlilikleri bile bulunmamaktadır.

Hilafet'in kurulması demek, Kur'an-il Kerim'in dili olan Arapçaya önem verilmesi, Müslümanın dinini öğrenmesi için İslam akidesinin esaslarının öğretilmesi ardından da bilimi geliştirmek amacıyla tecrübi bilimlerin öğrenimine başlanması ve geçmişte olduğu gibi yeniden Müslüman alimler topluluğunun geri dönmesi anlamına gelmektedir.

İçtimai nizama gelince; bugün Batı'nın, ailelerin dağılmasına neden olan şeyleri üreten özgürlük ve eşitlik sloganları altında İslam'ın mefhumlarının ve hükümlerinin geri kalanlarını bulanıklaştırmak için sürünmeye devam ettiğini, kadın erkek arasındaki hakların ve görevlerin durmaksızın çatıştığını ve gelir azlığı gerekçesiyle doğum kontrolü yoluyla nüfuz planlamasının yapıldığını görmekteyiz. Şayet gelirler yetersizse, neden nüfusu azaltmak yerine aç karınları doyurmak amacıyla onu geliştirmek ve artırmak için çalışmıyoruz ki?

Batı, Mustafa Kemal'in eliyle 1924 yılında yıkılan devletinizin ve siyasi varlığınızın yaklaştığını bildiğinden ılımlı İslam hakkında konuşmak, yönetimde ve siyasette Batı fikirlerini kabul etmek, sizlere demokrasi vaadinde bulunmak, hakka değil de sadece hevaya tabi olmak, sizi dininizden döndürmek ve sizleri kendilerinin tabiileri kılmak için dini devletten ayırmaya devam etmek yoluyla Hilafet'in yolunu kesmeye çalışmaktadır. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Velev kafirler kerih görseler de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır." [es-Saff 8]

Ve sizlere para vaadinde bulunmaktadırlar. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ "Şüphesiz ki kafirlik edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar, daha da harcayacaklardır. Sonra bu onlar için hasret (yürek acısı) olacak ve sonra (nihayetinde) mağlup olacaklardır. Kafirlikte ısrar edenler ise Cehenneme toplanacaklardır." [el-Enfâl 36]

Hizb-ut Tahrir, Hilafet'i kurmak için aranızda çalışmaktadır. O halde tüm bu hayırların gerçekleşmesi için ona yardımcı olunuz. Dolayısıyla insan, ben ne yapabilirim ki diyerek kendisini küçümsemesin bilakis bugün üzerinde olduğumuz durumu kabullenmeyerek Allah'ın emrine uyup onu yerine getirmeye ve artık zamanı gelmiş olan Hilafet'i kurmak için çalışmaya azmetsin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ "Ey iman edenler! Allah ve resulü sizi, size hayat verene davet ettiğinde icabet edin." [el-Bakara 183]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Şam Topraklarındaki Halkımıza Destek Çağrısı

Özellikle Amerika olmak üzere kafir devletlerin müsamahası ve desteğiyle Mücrim Suriye rejiminin, Şam topraklarındaki halkımıza karşı işlediği vahşi saldırı altında,

Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti,

Ürdün'deki Müslümanları, mücrim rejimin Büyükelçilik binası önünde toplanmaya davet etmektedir ki bu, ayaklanmada şehit olanlar için bir düğün ve Allah'ın nusreti için bir yakarış olsun. Zira Allah'ın dışındaki yöneticilerimizin zayıflığı altında yaşamak bize göre değildir.

Toplantı, 08.02.2012 Çarşamba günü, akşam salahından gece saat sekize kadar devam edecektir.

Kardeşlerinizin katledilmeleri, hak bir kelimeden yada nusret için dua etmekten daha aşağı değildir.

Herkes davetlidir.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, Suriye'deki Ayaklananları Desteklemek Amacıyla el-Masna ve Trablus'ta Olmak Üzere İki Gösteri Düzenlemiştir

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, 05.02.2012 Pazar günü iki büyük gösteri düzenlemiştir:

Birincisi: Öğle vakti, Lübnan-Suriye sınırında bulunan el- Beka'daki el-Masna bölgesinde gerçekleşmiş.

İkincisi: Akşam vakti, Ebi Samra bölgesindeki Trablus'ta gerçekleşmiştir.

Bu gösteri, en sonuncusu gururlu Humus'ta bulunan el-Hâlidiyye mahallesindeki katliam olmak üzere vahşi Suriye rejiminin katliamlarını kınamak için yapılmıştır. Her iki gösteride de tagut devrilinceye kadar Lübnan halkının, Suriye'deki ayaklananları desteklemeye devam edeceğini vurgulayan ve Suriye ordusunu, ayaklananlara katılmaya ve Esad ailesi ile Baas partisini devirmeye çağıran sloganlar atılmıştır. Bunun yanı sıra 10.02.2012'de, yani gelecek Cuma salahının akabinde Trablus'un merkezinde yapılacak olan gösterinin davet çağrısı da yapılmıştır.

Her iki gösterinin sonunda, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya dualar edilmiş ve Suriye halkı ile yeryüzündeki diğer mazlumların tasalarını gidermesi ümit edilmiştir.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, Suriye'deki Ayaklanmayı Desteklemek Amacıyla Beka'da Bir Gösteri Düzenlemiştir

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti'nin daveti üzerine Beka bölgesinde, hala şu ana kadar Esad ailesinin yönetimini pekiştirmek için insanların kanlarını içen ve masumları katleden Baas rejimine karşı gösterdikleri kahramanlıkları karşılığında Suriye halkını desteklemek amacıyla bugün öğlen Cuma salahından sonra büyük bir gösteri başlamıştır.

Göstericiler, Saadnayel ve Tala Bay şehirleri arasında yürümüşler ve gösteriye bölgenin ileri gelenleri de katılmışlardır. Burada göstericiler, "لا إله إلا الله ve Esad Allah'ın Düşmanıdır " ve "Allah'tan Başkasının Önünde Eğilmeyeceğiz" sloganları atmışlardır.

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Merkezi İletişim Lecnesi Üyesi Dr. Mahir Savvân, gösterinin sonunda göstericilere bir konuşma yapmış ve tagut kasabın karşısında duran Suriye halkının kahramanlarına övgüler yağdırmasının yanı sıra Lübnan'da onlara destek veren kardeşlerine de övgüler yağdırdığı gibi bu vahim çatışmada sabırlı olma çağrısı yapmıştır. Zira nusret, sabırla birlikte gelir.

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER