Cuma, 27 Rebiu’l Evvel 1447 | 2025/09/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Müslümanların Durumlarını Değiştirmenin Yegane Yolu Hilafettir

  • Kategori Amerika
  •   |  

Tunus, Mısır, Yemen ve Libya'da binlerce ve milyonlarca Müslüman, on yıllarca yıkım ve felaket getiren yöneticilerin ve rejimlerinin değiştirilmesini talep etmek üzere sokaklara döküldü. Müslümanların sokaklara dökülmesi, otoritenin ümmete ait olması hususundaki meşru haklarını vurgulamaktı ki yöneticisini seçebilsin. Bu hak, zalim yöneticiler ve zorba diktatörlüğün ümmetten gaspettiği haktır. Bu bağlamda aşağıdaki hususları vurgulamak isteriz:

1- Yöneticilerin, yemekten ve içmekten başka bir şey düşünemeyecek hale getirecek derecede insanlara zulmederek, baskı yaparak, tutuklayarak ve geçim yollarını tıkayarak altmış küsur yıldır Müslümanların kalplerine saldığı korku, artık geride kaldı ve bundan sonra Müslümanların kalplerinde bir etkisi olmayacaktır. İşte Libya halkı, göğüslerini açarak ve azgın fasit rejim altında kalmak yerine ölümü tercih ederek yöneticisine ve ceberutluğuna karşı koymada müthiş örnekler sergilemekteler. Aslolan işte budur: Korkmamak, tırsmamak ve Allah'ın emrine bağlanmaktır.

2- Yöneticiler, uzun dönemler Batıya hizmet ettiler, ona sadık kaldılar, efendilerine yaranmak için ümmetlerine savaş açtılar ve Müslümanları katlettiler. Batı, kozunun düştüğünü görünce "Bin Ali" ve Mübarek'in durumunda olduğu gibi onları oraya buraya kaldırıp attı. İşte bunda akıl sahipleri için ibret vardır. Zira Batı için önemli olan sadece çıkarı olup bunu ona kimin sağladığına bakmaz. Burada Müslümanlar, bu gerçeği görerek yalan vaatlere, sahte rüyalara, sonradan gelen yönetimlerin vaat ettiği hayalî maslahatlara aldanmamalılar. Hayır, Allah, dini ve Müslümanlar için samimiyettedir.

3- Batı, her gün ikiyüzlülüğünün iğrençlik boyutunu ve Müslümanları önemsemediğini göstermektedir. Zira Batı, Müslümanlara yönelik zulümlerini, servetlerini yağmalamalarını ve işledikleri katliamları görmezden gelerek yıllarca bu yöneticilere yardım etti. Mesela Amerika, bir gün olsun Müslümanlara yaptıklarına aldırış etmeksizin otuz küsur yıl Mübarek rejimini destekledi ve kolladı. Hatta Amerika, başkan yardımcısı Biden'in Mübarek'in devrilmesinden birkaç gün önce açıkladığı üzere Mübarek'i "diktatör" olarak görmedi bile. İşte Amerika, Libya'da askeri güç kullanma sinyali vermekte ve diğer bölgelerde de boş durmamaktadır.

4- Batı ve iktidar rejimleri, Müslümanları doğru değişimin keyfiyeti ve yolu hakkında düşünmekten uzaklaştırmaya çalışmaktadırlar. Zira medyanın, demokratik fikirlere ve vatancılık sloganlara odaklandığını, doğru kalkınmaya dönük herhangi bir İslamî fikre veya slogana, hatta İslam'ın talep edildiği haberlerine değinmediğini görmekteyiz. Batı, Müslümanları aldatmak ve kendisine bağlı rejimleri korumak için yöneticilerin simalarını değiştirme üslubunu kullanmaktadır. Müslümanların hatta tüm dünyanın sorunlarına yönelik köklü çözümün ve Müslümanların durumlarına dönük doğru değişimin Allah'ın emrettiği Hilafet Devleti'ni ortaya çıkarmakla olacağı apaçık bir hal almıştır. Zira Hilafet, tüm insanlığa mutluluk, adalet ve merhamet getirmeye muktedir tek nizamdır. Allah Azze ve Celle'nin katından indirilmiş bir nizamken bu nasıl olmasın ki? O halde haydin ey Müslümanlar! Allah'ın ve resulünün Müslümanlara vaat ettiği bu yeni devleti ortaya çıkarmak için ciddiyetle çalışmaya koyulun. Artık onun zamanı gelmiş ve emareleri görünmüştür. Allahteala, şöyle buyurmuştur:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55]

 

Ve Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: ثمًّ تكونُ خلافةً على منهاجِ النبُوّة "Sonra Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet olacak."

Devamını oku...

Tunus ve Devrimin Hakikati!!

  • Kategori Tunus
  •   |  

Tunus rejimi, geçmiştekilerin ilk etapta arkasına gizlenmeyi alışkanlık edindiği ifadelerin arkasını gizleniyor. Ardından çok geçmeden hiç bir kimsenin Allah'ın hadlerinden savamadığı birer taguta dönüşüyorlar. Uzun bir zaman sonra bu rejim, -diğerleri gibi- söylediklerini doğruluyor. Sonra zorlama, aldatma, hile hatta bazen iğrenç zalimane kanun gücüyle insanlara yüklenmektedir. Ta ki insanlar, tagut Bin Ali'nin yönetiminden beri olduğu, onu ve fasit ailesini kurban ettiği ve bazı simgelerini hesaba çektiği gerekçesine binaen ümmeti prangalara vuran bir rejimin bir devrim rejimi olduğunu söylesinler! Bu rejim, bir taraftan devrim kılıfının arkasına gizlenmeye, insanları aldatmak ve kandırmak üzere şeklen devrimin taleplerini kabullenmeye devam ederken diğer taraftan devrimin korunu söndürmeye ve katliamın artması için çapulcuları insanların arasına salarak devrimi kötüye kullanmaya çalışmaktadır. Ardından da bunu ümmete yamayarak canları ve kanları koruma bahanesiyle ümmete savaş açmak için bir gerekçe oluşturmaktadır! İnsanlar ayaklandıkça ve ses çıkardıkça rejimin yakınlarından yeni birisini kurban etmektedirler. İnsanların değişim yaptıkları hissine kapılmaları için onlara sundukları Gannuşi, bu kurbanların sonuncusu olmayacaktır. Ancak insanlar rejimin değişmesinin, Gannuşi'nin istifa etmesi ve onun yerine başka birisinin getirilmesiyle değil bunun, uzun dönem kendilerine despotluk ederek hayatın tüm yönlerini ifsat eden, servetleri çalıp her türlü zulme, fesada ve ifsada harcayan ve on yıllarca ümmetle savaşan rejimin tamamen değiştirilmesiyle olacağının farkındadırlar. Dolayısıyla bu rejim, devrime kucak açtığını, ona yanıt verdiğini ve taleplerini karşıladığını iddia etmeyi bırakmalıdır. Çünkü bu devrim, zalimliğine, zulmün, despotluğuna ve cürümlerine karşı olmuştur.

Tunus'taki rejim, İslam beldelerindeki rejimler arasında yeni olan bir şey değildir. Zira Mısır'daki gibi o da başka bir devrim rejimidir!! Neye karşı devrim?! Bizzat ümmete karşı yapılmış bir devrimdir. Daha ilk adımlarında Mescid-i Aksa'yı gasp eden devletle yapılan anlaşmaları pekiştirmeye, ona doğalgaz tedarik ederken kendi gölgesinde olan Gazze'ye yasaklamaya, Mısır halkını ölüme terk etmeye, önceki fasit duayenlerin tesis ettiği rejimi koruyacak "alternatifler" sunmaya koşuşturdu. Başka bir devrim, "Fetih Devrimi" lideri ise Kaddafi'dir. İnsanların geneli, kendisine karşı çıkarak "artık yüzünü görmek istemiyoruz" dedikleri bir sırada hala kendisinin devrim lideri olduğunu zihninden silip atamıyor ve topluluklarla gösteri yapmaya koyuluyor!! Peki kime karşı!! İnsanların durumlarını kötüleştirmek için olup ektiğini biçmektedir!! Hiçbir kimse, onu kendisinin bir devrim lideri olmadığına ikna edemedi ve edemeyecektir. Çünkü insanlar, uzun bir dönem onun sapkınlıklarına, takıntılarına ve gaddar tabiatına boyun eğdiler. Hatta insanlar kendisine karşı çıkınca onları birer tarla faresi olarak gördü.

Tüm dünyada devrim, siyasî, ekonomik ve hayatın diğer yönlerine dönük kapsamlı bir değişim olup kötü bir halden iyi bir hale geçiştir. Değişim, ümmetin fasitlerin çaldığı haklarını, heybetini, ve mallarını geri almasıdır. Ümmeti şahsiyetine ve heder olan heybetine geri kavuşturmaktır. Dolayısıyla akıllı bir devrimci, insanların mukaddesatlarını çiğneyen ve ülkenin mallarını çalan Bin Ali'ye karşı çıkarken onun partisini ve rejimin bazı simgelerini kurban etmenin arkasına gizlenerek insanlara hükmeden rejimini olduğu gibi bırakmaz. Akıllı bir devrimci, Batıyla bağlantısı olan bu fasit rejimi kabul etmez veya bu rejimi devrimci zümreden saymaz. Akıllı bir devrimci, ümmete despotluk yapan sömürgecilerin kuyruklarını serbest bırakarak Allah'a savaş açmak ve kafirleri Müslümanlara üstün kılmak üzere sarih küfre izin veren Batılı fikirleri talep etmez, gece gündüz ümmetle ve diniyle savaşan Batıya olan borcu düşünmez.

Devrim, mevcut durumların Allah'ın kitabında açıkladığı ümmetin milleti temeline dayanan köklü ve kapsamlı bir şekilde değişmesiyle olur. Böylece insanlar, Allah'ın diniyle yönetilsin ki onları, aralarında adaleti ikame edecek, fuhşu, şirki, zinayı, faizi, aldatmayı, yalanı, yalancı şahitliği, hileyi, insanı öldürmeyi, malları batıl yolla yemeyi, kafirleri dost edinmeyi, onlara ajanlık yapmayı yasaklayacak, onları gözetimiyle kuşatarak hayır işlemeye, zayıfa yardım etmeye, imdat dileyenlere yardım etmeye, cahili eğitmeye, marufu emredip münkerden nehyetmeye, doğru söylemeye, adaletle hükmetmeye sevk edecek, dünyanın servetlerini yutmaları için Avrupa ve Amerika yolunda değil de Allah yolunda izzet ve cihat meydanlarında onlara liderlik edecek, insanların kendisini ve kendisinin de insanları sevdiği müminlerin emiri yönetsin. Böylece de Allah'ın kendilerine olan sevgisi, muvaffakiyeti ve rahmeti altında hep birlikte ihya olsunlar, birbirlerini öldüren ve birbirlerin malını ve ırzını mubah gören guruplar halinde yaşamasınlar. Öyle bir devrim ki, Amerika'nın ve Batının eli kolu olan IMF'ye insanların maişeti üzerinde otorite vermesin ve ümmetin servetlerini sömürgeci kafirlerin yağması yerine Müslümanlar ve onlarla birlikte yaşayan zimmilere meta kılsın da hem İslam'ın yönetimi ve adaleti hem de Allah'ın zulmü kendisine ve kullarına haram kıldığı dinin yönetimi altında birlikte yaşasınlar. Öyle bir devrim ki insanlara, insan kılıklı tagut ajanlara değil Allah'a teslim olmayı ve boyun bükmeyi, Allah'ın heybetini ve otoritesinin azametini öğretsin ve her hususta hakimiyeti Allah'ın dinine versin.

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُواْ وَاتَّقَواْ لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ وَلَـكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ "O ülkelerin halkı iman edip ittikâ etselerdi üzerlerine semanın ve arzın bereketlerini yağdırırdık. Ancak yalanladılar ve bizde ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik." [Arâf 96]

 

Devamını oku...

Dünya Kadınlar Günü, Kadını Aldatma Günüdür!

  • Kategori Pakistan
  •   |  

8 Mart, dünya kadınlar günü olarak belirlenmiştir. Muhtemelen bu günde kadının gösterdiği ekonomik, toplumsal, siyasî ve genel başarılarına yönelik kutlamalar yapılacak, kadına duyulan takdir, saygı ve şefkat dile getirilecek. Ancak gerçekte ise Pakistan ve tüm dünyadaki kadının vakıası, bu kutlamaları yalanlamaktadır. Ayrıca dünyanın dört bir tarafındaki Müslüman ve Müslüman olmayan kadınların karşı karşıya kaldığı sorunların gerçek nedeni, Batının kadınlar arasında propagandasını yaptığı Batılı fikirdir.

Batı dünyasında ve dünyanın dört bir tarafında Batılı kapitalizmin uygulanması, kadının zulüm ve baskıyla karşı karşıya olması bakımından mevcut bir hakikati ortaya koymaktadır. Zira bugün dünyanın içler acısı bir durumda olmasının nedeni, Batının bireyci, özgürlükçü ve eşitlikçi fikirleridir. Keşmekeşliği güçlendiren, istikrarlı toplumun parçalanmasına ve Allah'ın erkek ile kadın arasında olmasını istediği sevgi ilişkisinin yıkılmasına yol açan işte budur.

Batılı fikirler, erkeğin ve kadının toplumdaki rolüne, aralarındaki ilişkiye, birbirlerine karşı olan hak ve yükümlülüklere müteallik temel meseleleri anlamaya ve çözmeye muktedir değildir. Bu da evliliği zorlaştırmakta, zinaya teşvik etmekte, kadını ve çocuklarını nafaka hakkından mahrum etmektedir. Böylece bu şekildeki kadınlar ordusu, kendisinin ve çocuklarının terbiyesinin nafakası için çalışır hale gelmişlerdir. Bu da istikrarlı ailelerin parçalanmasına, çocuklarda kötü beslenme vakalarının artmasına, Batılı toplumdaki şartların kötüleşmesine, kadının onurunun aşağılanmasına ve genel anlamda erkeğin isteklerini karşılamanın bir aracı gibi tasvir edilmesine yol açmıştır. Bu da kadınların taciz edilmesine, kötü muamele görmelerine ve tecavüze uğramalarına yol açmıştır. Bu bozuk mefhumlar, zenginiyle fakiriyle, ünlüsüyle ünsüzüyle toplumun tüm kesimlerini etkilemiştir.

Batılı fikir, kadına merhamet gösterilmesinde ağır başarısızlığa uğramasına rağmen Batılı hükümetler, Müslüman toplumlarda Batılı değerleri güçlendirmek için yüz milyonlarca dolar tahsis ettiler, kadına zulmedilmesi dinsel kanunların bir sonucudur şeklinde bozuk bir görüşü yaydılar ve bu görüşü, Batının Nasrani Kilisesinden ve İsa Aleyhi's Selam'a indirilen kanunlarla oynamasından edindiği tecrübesiyle desteklediler. Oysa bu tecrübe, dinden, Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın katından ve Nebimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in getirdiklerinden olmaktan tamamen uzaktır. İslam dini, Batılı kadının hayali ile yaşadığı bu hakları kadına bin dört yüz yıl önce vermiştir. Buna rağmen Müslümanların hain yöneticileri, İslam'ın kapsamlı şekilde tatbik edilmesini yasaklarlarken Batılı değerleri var güçleriyle yaymakla övünmektedirler.

Ey Pakistan'daki Müslüman Kadınlar!

Erkeğin ve kadının kıymetini bilen yalnızca İslam'dır. Erkek ve kadın için adaletin ne olduğunu bilen yalnızca İslam'dır. Hem erkek hem de kadın için doğru hak ve yükümlülükleri bilen yalnızca İslam'dır. Allahu [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا "Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, itaate devam eden erkekler ve itaate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır." [el-Ahzab 35]

Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın kadına verdiği bu hakları, herhangi bir yasama organının ondan çekip alması imkansızdır. Mevcut yöneticileriniz, kötü uyguladıkları bir kısım İslamî kanunların yanı sıra beşerî kanunları uygulamaktadırlar. Oysa İslamî kanunlar, toplumda kapsamlı şekilde uygulanmalı ve Batılı kanunlar uzaklaştırılmalıdır.

Kadının eğitim, ekonomik, yargı ve siyasî haklarını tam olarak veren ve bunları hakkıyla gözeten yalnızca İslam'dır. Ayrıca kadına yönelik her türlü kötü muameleyi ve şiddeti de haram kılmıştır. Bu da kadının kendi kazanç gücüne ve ekonomik değerine bağlı kalmaması içindir. İslam, hakların elde edilmesinde sadece kanun yoluna bağlı kalmaz. Bilakis, kadına karşı sorumluluk değerlerinin ve saygın bakış açısının yaygın olduğu Müslüman toplum, kadına yönelik baskıları, kötü muamelenin ve şiddetin yanı sıra haklarda ayrımcılık yapılmasını engellemede temel unsurdur.

İslam, kadının onurunu koruduğu ve kadına yönelik tacizi haram kıldığı gibi itibarının zedelenmesini, güzelliğinin istismar edilmesini veya bedeninin herhangi bir malın veya hizmetin satış aracı olarak kullanılmasını da yasaklamıştır. İslam, kadına karşı bir sorumluluk ve gözetim anlayışı ortaya koymuştur. Zira Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: فاتقوا الله في النساء فإنكم أخذتموهن بأمانة الله "Kadınlar hakkında Allah'tan ittika edin. Zira siz onları Allah'ın bir emaneti olarak aldınız." Annenin çalışmaya hakkı olmasına rağmen yiyecek, içecek ve diğer nafakaları temin etme sorumluğu babanın boynuna binmektedir. İşte bu adil evlilik ilişkisi, bin küsur yıldan beri Hilafet Devleti'nin gölgesi altında Müslüman toplumunda istikrar oluşturmuştur. Bu da güçlü, diri, aktif ve tüm insanlığa lider olacak Müslüman nesiller üretmiştir.

Ey Pakistan'daki Müslüman Kadınlar!

Ey Mümin Erkeklerin Annelerin Kızları!

Tunus'tan Libya'ya, Mısır'dan Pakistan'a, Bangladeş'e ve Endonezya'ya varıncaya kadar dünya, İslam'ın gelmesini bekliyor. Hatta büyük sayıda Batılı kadın, İslam'a inanmaktadır. İslam, Hilafet Devleti'nin altında pratik ve kapsamlı bir şekilde tatbik edilseydi nasıl olurdu acaba? Müslüman kadın, hain yöneticilerin zulmüne rağmen İslam'ın yanında yer almaktadır. Müslüman kadın, salih bir Halifenin gözetimi ve yönetimi altında olsaydı nasıl olurdu acaba?

Hizb-ut Tahrir'in içindeki bacılarınıza kucak açın ve erkeklerle kadınları küfrün zulumatından İslam'ın nûruna çıkaracak olan Hilafet Devleti'ni yeniden kurmak için onlarla birlikte çalışın. Allahu [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmaktadır:

الر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنْ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ "Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları zulumattan nûra, yani Azîz ve Hamid olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." [İbrâhim 1]

Hizb-ut Tahrir Şebabeti

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Irak Vilayeti, Diyala'daki Barolar Birliği'nin Asil ve Cesur Tutumunu Takdir Eder

Allahuteala, şöyle buyurdu: وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ "Birr (iyilik) ve takva üzerine yardımlaşın! Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın!" [el-Mâide 2]

Hizb-ut Tahrir / Irak Vilayeti, Diyala'daki Barolar Birliği'nin asil ve cesur tutumunu takdir eder. Hizbin üyelerinden biri olup kayda değer herhangi bir suçlama olmamasına rağmen güvenlik birimlerinin serbest bırakılmasını reddettiği ve 4 aydan beri tutuklu bulunan Kardeşimiz Avukat Nadi Hazal'ın savunmasını üstlenecek bir komisyon oluşturmalarından dolayı kendilerine içten şükranlarını, yüksek takdir ve saygılarını sunar.

Diyala'daki Barolar Birliği'nin kardeşimizin maruz kaldığı adaletsizliği ortadan kaldırmak için göstermiş olduğu çabalardan dolayı tekrar takdirlerimizi sunar ve mazlumlara yardım etmeleri için kendilerini her türlü hayra muvaffak kılmasını Allah'tan temenni ederiz.

Bununla birlikte söz konusu kardeşimiz, daha önce birçok kez tutuklanmış ve kendisine atfedilen suçlamalar hakkında beraatına hükmeden mahkemeye sevk edilmiştir. Buna rağmen güvenlik yetkilileri, sırf Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafetin kurulup İslamî hayatın yeniden başlatılmasına davet etmesinden dolayı kovuşturulması ve tutuklanmasında ısrar etmektedir! Bizler, herkese Rabbimiz Azze ve Celle'nin şu kavlini hatırlatırız:

وَمَن يَكْسِبْ خَطِيئَةً أَوْ إِثْماً ثُمَّ يَرْمِ بِهِ بَرِيئاً فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَاناً وَإِثْماً مُّبِيناً "Kim bir hata veya günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur." [en-Nisâ 112]

Ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlini hatırlatırız: اتقوا الظلم.. فإنّ الظلم ظلمات يوم القيامة "Zulümden sakınınız... Zira zulüm, kıyamet gününün karanlıklarıdır."

Devamını oku...

27 Mart 2011 ABD elçiliğinde tekbir sesleri

  • Kategori Türkiye
  •   |  

ABD Büyükelçiliği önünde Libya'ya yönelik düzenlenen operasyon protesto edildi.

ABD Büyükelçiliği önünde toplanan Köklü Değişim Dergisi, Hicret-Der, İnsan-Der üyesi gruplar, "Ne Kaddafi, ne NATO tüm zalimlere veto" yazılı bir pankart açtı. Ellerinde Kelime-i tevhid yazılı flamalar taşıyan grup tekbir getirerek, "Katil ABD Ortadoğudan defol" şeklinde slogan attı. Grup adına yapılan açıklamada, 42 yıllık Kaddafi iktidarının bugünlerinde akıl alınmayacak zulümlerin işlendiği katliamların yapıldığı bir duruma gelindiği belirtilerek, insani yardım bahanesiyle BM ve NATO adına gerçekleştirilen operasyonda ise halkların refahına sebep olmayan aksine daha kötü duruma düşmesine neden olan bir durumun sahne olduğu vurgulandı. Eylem sırasında Libya kökenli olduğu öğrenilen üzerinde Kaddafi'nin resminin bulunduğu kıyafeti giyen 5 kişi eylemciler tarafından uzaklaştırıldı. Eylem yapılan duanın ardından olaysız sona erdi.

Kaynaklar:

http://www.hurriyet.com.tr/ankara/17386486.asp?gid=140

Devamını oku...

27 Mart 2011 Kaddafi yanlıları ile karşıtları, ABD Büyükelçiliği önünde karşı karşıya geldi

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Libya'ya yapılan hava operasyonunu protesto etmek isteyen grup ile Muammer Kaddafi yanlısı grup, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin Ankara Büyükelçiliği önünde karşı karşıya geldi. Araya giren polis, Kaddafi yanlısı grubu olay yerinden uzaklaştırdı. NATO'nun Libya işgalini protesto etmek amacıyla Köklü Değişim Dergisi, Medarik Yayınları, Hicret-Der ve İnsan-Der'e bağlı yaklaşık 500 kişilik grup, ABD Ankara Büyükelçiliği önünde bir araya geldi. Protesto öncesi Libya lideri Muammer Kaddafi yanlısı oldukları öğrenilen 4 kişi, taşıdıkları Kaddafi ve Saddam Hüseyin fotoğraflarıyla büyükelçilik önünde toplandı. Bu grup da eyleme katılmak istedi. Ancak organizasyonu düzenleyen gruplar, bu talebe karşı çıktı.

Araya giren emniyet güçleri, 4 kişilik grubu büyükelçilik önünden uzaklaştırmaya çalıştı. Grup olay yerinden uzaklaşmamak için uzun süre direndi. Grubun ayrılmasının ardından, geniş güvenlik önlemleri arasında protesto gerçekleşti.

Yaklaşık 500 kişilik grubun ABD Büyükelçilik önüne gitmesine izin verilmeyince, açıklama Çağdaş Sanatlar Merkezi önünde yapıldı. Sık sık tekbirlerin getirildiği protestoda bir açıklama yapan Köklü Değişim Dergisi yazarı Muhammed Hanefi Yağmur, ümmetin bugünlerde her zamankinden daha çok birliğe, dayanışmaya ve kardeş olduğunu hatırlamaya mecbur olduğunu söyledi. Açıklamasında sık sık ayet ve hadis okuyan Yağmur, yine aynı senaryo, aynı kirli tezgah ile "sizi kurtaracağız" bahanesiyle kanlı operasyon yapıldığını ifade etti.

Yağmur, şöyle devam etti: "Kudüs'ün işgal altında olduğu ve Mescidi Aksa'nın her gün adım adım yıkılmaya ve karanlık bir meçhule doğru gittiği bir zamanda Müslümanlar adına iktidara gelenlerin yüreklerinde zerre kadar iman ve tarih şuuru varsa, bu tehlikeli gidişin bir gün bizim de kapımızı çalacağının farkında olarak, İslam'a dayanarak ve Müslümanları kardeş bilerek hareket etmeli, uluslararası politikalar üretmeleri, kendilerine güven duymuş geniş halk kitlelerinin ve tarihimizin hakkıdır."

Koalisyon güçleri aleyhine yazılan sloganların yer aldığı dövizleri taşıyan grup, konuşmanın ardından dua etti. Grup, protestonun ardından sessizce dağıldı.

(CİHAN)

Kaynaklar:

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1113791&title=kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi

http://www.beyazgazete.com/haber/2011/03/27/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi.html

http://www.haberdar.com/haber/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi-2426736

http://www.stargundem.com/guncel/1158947-kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi.html

http://www.dikkathaber.com/haber/20110327/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi-395074-0.html

http://www.timeturk.com/tr/2011/03/27/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi.html

http://www.timeturk.com/tr/2011/03/27/abd-buyukelciligi-onunde-kargasa.html

http://www.medya73.com/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi-haberi-583671.html

http://www.haber7.com/haber/20110327/Muhalifler-Ras-Lanufu-ele-gecirdi.php

http://www.haberaktuel.com/muammer-kaddafi-yanlilari-ile-muhalifler-karsilasti-haberi-399147.html

http://www.haberciniz.biz/abd-buyukelciligi-onunde-libya-operasyonu-protesto-edildi-1011946h.htm

http://www.haberciniz.biz/abd-buyukelciligi-onunde-eylem-1012056h.htm

http://www.haberpusula.com/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari--abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi-haberi-418656.html

http://www.medya73.com/abd-buyukelciligi-onunde-libya-operasyonu-protesto-edildi-haberi-583679.html

http://www.medya73.com/abd-buyukelciligi-onunde-eylem-haberi-583853.html

http://www.haberx.com/abd_buyukelciligi_onunde_libya_operasyonu_protesto_edildi(17,n,10626657,146).aspx

http://www.haberx.com/abd_buyukelciligi_onunde_eylem(17,n,10626773,147).aspx

http://www.haberaktuel.com/muammer-kaddafi-yanlilari-ile-muhalifler-karsilasti-haberi-399147.html

http://www.nevsehirmedya.com/abd-buyukelciligi-onunde-libya-operasyonu-protesto-edildi-17447h.htm

http://www.nevsehirmedya.com/abd-buyukelciligi-onunde-eylem-17532h.htm

http://www.haber7.com/haber/20110327/Muhalifler-Ras-Lanufu-ele-gecirdi.php

http://www.haber50.com/kaddafi-yanlilari-ile-karsitlari,-abd-buyukelciligi-onunde-karsi-karsiya-geldi-408394h.htm

Devamını oku...

 

  • Kategori Ses
  •   |  

 

NATO'NUN LİBYA İŞGALİNİ PROTESTO EDİYORUZ!

 

27 MART 2011 PAZAR GÜNÜ
SAAT 14:00’DA
ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖNÜNDEYİZ!
TÜM HALKIMIZ DAVETLİDİR

 

(0090) 312 229 27 91

Devamını oku...

Tunus Yöneticilerinin Dininde... "İslam'ı Esas Almak Yasaktır"

  • Kategori Tunus
  •   |  

Tunus'taki insanlar, harekete geçtikleri gün uşaklığın, dalaletin, sefaletin, cehaletin, açlığın ve kamu mallarının yağmalanmasının egemen olduğu İslam'ın dışına çıkma dönemini sona erdirmek amacıyla kokuşmuş kapitalizmin kuyruklarının ve paralı adamlarının diktatörlüğünü bitirmek için harekete geçtiler. Kapitalizme ve ülkemizdeki vekillerine hizmet etmek üzere dizayn edilmiş fasit ve zalimane kanunlarıyla birlikte rejimi tamamen bitirmek için harekete geçtiler. Bizi, insanlık tarihinde benzerine pek rastlanmayan yalan, zulüm, baskı ve hıyanetlerle örülü bir sürece bağlayan her şeyi bitirmek için harekete geçtiler. Böylece insanlar, rahat bir nefes aldılar ve çoğu değişimi gerçekleştirdikleri veya değişme adım attıkları hissine kapıldılar!! Rejimin değişmesi çağrısında bulunan insan toplulukları, artık ümitlerinin gerçekleşme yolunda olduğunu hissetmeye başladılar. Ancak bu ümitler, hızla gerçeği ortaya çıkan birer aldatıcı serap ve vehim oldu.

Gerek geçmişte gerekse şu anda olsun bu rejim, tüm politikalarını insanların iradesini yansıttığını iddia ettikleri kanunları insanları aşarak uygulamaktadır. Mesela sanki Tunus'taki Müslümanlar fırkacı milletmiş ve İslam da fırkacı bir dinmiş gibi fırkacı bir kıyafet sayarak (Allah'ın Müslüman kadınlar için belirlediği kadının) başörtüsüne savaş açmıştır!! Keza bu rejim, aynen şeytan gibi kadınların elbiselerini soymuştur: يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْءَاتِهِمَآ "Ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak..." [el-Arâf 27] Tüm bunları ise kanun namına yapmıştır. İşte bugün aynı rejim, geçmişte yaptığı gibi Allah'ın ümmetten talep ettiği takva ve din elbisesi, İslam elbisesi olan başka bir elbisesini söküp almayı istemektedir: يَابَنِيۤ آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاساً يُوَارِى سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشاً وَلِبَاسُ ٱلتَّقْوَىٰ ذٰلِكَ خَيْرٌ ذٰلِكَ مِنْ آيَاتِ ٱللَّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ "Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp ibret alırlar." [el-Arâf 26] Zira onlar, Tunus halkının Müslüman olduğuna inanmıyorlar. Bilakis Tunus halkı, onların nazarında fırkalar toplamından ibaret olup Müslümanlar fırkası da bunlardan biridir!! Dolayısıyla din temelli bir parti kurmak doğru değildir! Böylece din, Müslümanlar taifesi ile diğer taifeler arasında bir fitneye sebep olmasın!! Bu nedenle onlar, İslam milletine dayalı her hareketi yasadışı hareket olarak görüyorlar. Hizb-ut Tahrir de böyledir. Çünkü o da dine dayalı bir hizbtir ve yeryüzünde Hilafeti ikame etme projesini sahiptir!! Bu ise onların hükmüne göre Hizb-ut Tahrir'i siyasî hayat çizgisinin ve tüm toplumsal hareketler bağlamı dışında bırakmak için yeterli bir sebeptir. Bu da hukukun üstünlüğü gereğidir! Hangi hukuk? Tunus'a ve halkına savaş açtığı ve hayat emarelerini yok ettiği bizzat Bin Ali'nin hukukudur. Lût kavminin hukukudur: أَخْرِجُوۤاْ آلَ لُوطٍ مِّن قَرْيَتِكُمْ إِنَّهمْ أُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; güya onlar temiz insanlarmış." [Lût 56] Tarih boyunca Allah'ın şeriatına karşı çıkanların ve resulleri yalanlayanların hukukudur: وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّـكُمْ مِّنْ أَرْضِنَآ أَوْ لَتَعُودُنَّ فِى مِلَّتِنَا فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ ٱلظَّالِمِينَ "Kafir olanlar resullerine dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zalimleri mutlaka helak edeceğiz!" diye vahyetti." [İbrâhim 13] O halde bu bozuk hukuk, meşruiyetini nereden almaktadır?! Ümmetin akidesine mi ait yoksa onunla çatışmakta mıdır? Nasıl olur da ümmet, çarkıtı çıkmış bir rejimin fesadına karşı ayaklanarak değiştirilmesini talep eder ve sonra da ona muhakeme olabilir?! Bu kişiler hangi meşruiyete dayanarak insanların geleceklerini belirlemekteler ve kendilerine insanların Rablerine itaat etmesini yasaklama hakkı vermektedirler?!

Bizler, bitmiş bir hukuktan geriye kalanlara muhakeme olanlara, onu canlandırmaya çalışanlara ve sahip olmadıkları bir meşruiyet iddiasında bulunanlara seslenir ve onlara deriz ki: Bizler, dinimiz için çalışmak üzere sizden izin istemiyoruz. Zira selefiniz olan tagutun zulmüne rağmen Allah'ın azabından korkarak ve rızasına arzulayarak geçmişte çalıştık, zulmüne, hapsetmelerine ve işkencelerine sabrettik. İzni, sadece çalışmamızı kolaylaştırmak için istedik. Siz de izin vermediniz. Sizin bu izni vermemeniz, bizim tutumuzu zerre kadar etkilemeyecektir. Bilakis bizler, azim İslam ümmetinin evlatları olan Hizb-ut Tahrir'in şebabı olarak Allah'ın dinine nusret verme vaadi gerçekleşinceye kadar yalnızca Allah'a dayanarak ve O'nun gücüne sığınarak İslam'ı yeryüzünde ikame etme projemizi gerçekleştirmeye dönük seyrimizi sürdüreceğimize dair Allah'a söz verdik.

وَلَنُسْكِنَنَّـكُمُ ٱلأَرْضَ مِن بَعْدِهِمْ ذٰلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِى وَخَافَ وَعِيدِ "Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur." [İbrâhim 14]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER