Cumartesi, 17 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Mümtaz Gençlerinden Ekrem Yağmur'un Vefatını İlan Eder

Sadık ve muhlis bir İmam olarak yıllar boyunca insanları İslâmî bakışlarıyla aydınlatan değerli Âlim, kıymetli insan ve örnek dava adamı Ekrem Yağmur, 24.02.2012 Cuma sabahında, kısa bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat etmiştir.

إِنَّا لِلَّهِ وإِنَّآ إِلَيْهِ راجِعُونَ

"Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döneceğiz." [el-Bakara 156]

 

Üstad Ekrem Yağmur (Rahimehullah) yeryüzünde Allah'ın hükmünü ikame etmek amacıyla Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafeti yeniden tesis etmek için çalışan ihlâslı dava adamlarından biriydi. Küçük yaşta İslami ilimler tahsil eden ve Arapça öğrenen Yağmur, aynı yaşlarda hafızlığını tamamlamış ve öğrendikleri ile amel eder bir pozisyonda hayatını devam ettirmiştir. Allah kendisini hayırla mükâfatlandırsın ve hesap günü amel sayfalarını nurlandırsın, İnşaAllah.

Hastanede Hakk'ın rahmetine kavuşmadan saatler önce bile etrafındaki insanlara bir şeyler anlatabilmenin telaşı ve gayreti içerisinde olan Ekrem Hoca, ömrünü de aynı bu şekilde geçirmiştir. Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın buna şahit olduğu gibi, bizlerde şahidiz.

Rabbimizden, değeri Üstadı rahmetiyle kuşatmasını, ailesine sabr-ı cemil ihsan etmesini niyaz ediyor, yakınlarına, sevenlerine ve dava arkadaşlarına da başsağlığı diliyoruz.

 

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا

"Müminlerden, Allah'a verdiği ahdi yerine getiren nice adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. (Onlar) Ahitlerini hiç değiştirmemişlerdir." [el-Ahzab 23]

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir / Hollanda - Suriye Protestosu

  • Kategori Hollanda
  •   |  
25 Şubat 2012, Cumartesi günü Hizb-ut Tahrir / Hollanda - Avrupa gençleri, Suriye'deki katliamcı zalim tiran rejimini defetmek isteyen Suriyeli Müslüman kardeşlerine destek olmak ve Müslümanlara tüm bu zalim, eli kanlı katil, hain, kukla yöneticilerden kurtuluşun ve gerçek adaleti ve huzuru sağlayacak olanın ancak İslam devleti Hilafet'in ikamesinde olduğu hatırlatıldı.

Suriye Konsolosluğu önündeki protesto duruşundan görüntü ve kareler:

Konuşmacı: Okay Pala


Konuşmacı: Ebu Hişam

 

Diğer fotoğraflar için tıklayınız...

Devamını oku...

Özbekistan Devlet Başkanı Katil Kerimov İle Zümresinin Cürümlerinden Bazıları ve Amerika İle Avrupa Birliği'nin Onunla Nasıl Muamelede Bulundukları

  • Kategori Özbekistan
  •   |  

Kerimov ve zebanileri, Özbekistan'ın birçok cezaevlerinde özellikle "Hizb-ut Tahrir" şebabı olmak üzere düşünce suçlusuyla dolu mazlumlara vahşi işkencenin her türlüsünü kullanmaktan geri durmamışlardır. Dolayısıyla bu işkence durmamış, bilakis yıllarca devam etmiştir. Halbuki bu hizbin, siyasi bir hizib olup şiddet eylemlerine karışmadığı bilakis amelini fikirle sınırlandırdığı bilinmektedir. Hatta bu, küresel olarak bilinen bir gerçektir.

Hiz-ut Tahrir şebabından yüzlercesi, bu işkence altında şehit edilmişlerdir. Bu şehit edilenlerden sonuncusu ise 1972 yılında Andican şehrinde doğan merhum Selahaddinov Kazım Aye'dir. Nitekim cezaevi polisi, 16.02.2012'de onun mübarek cesedini "San Karad'tan" Andican'daki evine getirmişlerdir. Hatta -özel emirler vererek ölüme varan işkenceler işleyen- mücrim Kerimov, bununla yetinmemiş bilakis her zaman olduğu gibi zebanilerine, şehit yakınlarını cenazeyi acil olarak defnetmeye zorlamaları emrini vermiştir ki insanlar yoğun bir şekilde toplanmasınlar ve rejimin Devlet Başkanı'nın cürümlerine tanıklık etmesinler. Ey be Salahaddin, sen ve kardeşlerin, Firdevs-ül Ala'nın Naim cennetlerine girersiniz inşallah. Mücrim Kerimov ve zebanilerine gelince; Kaddafi gibi sizlerinde sonu çok yakındır Allah'ın izniyle. Bu, dünyada olacak olandır. Ama ahirette, hep birlikte cehennemde olacaksınız.

Kerimov ve zümresi, "Hizb-ut Tahrir" şebabı ve onlar gibi İslam'a ve Raşidi Hilafet'i kurmaya davet edenleri tutuklamak, uzun yıllar zorla yönetmek ve yıllar boyu işkenceye devam etmekle yetinmemekteler bilakis cezaevi kurallarına uymadıkları gerekçesiyle ilk hapis müddeti sona eren mahkumların hapis sürelerini yenilemektedirler. Nitekim onlar, hapis müddetini sadece İslam'a davet ettikleri için uzatmaktadırlar. Oysa öldürme, hırsızlık, zina, yok kesme, esrar ve eroin bağımlılığı gibi gerçek suçtan hapis yatanların hapis sürelerini uzatmamaktalar dahası genellikle bunları, süreleri bitmeden çıkarmaktadırlar.

Hapis süreleri yenilenen "Hizb-ut Tahrir" şebabından bazıları şunlardır:

- 1973 doğumlu Hamde Mahoçiyev Kudratallah. 51/64 . RY cezaevinde yatmaktadır. İlk hapis süresinin bitmesinin ardından süresini ikinci defa yenilemelerinin yanı sıra ikinci süresinin bitmesinin ardından da hapis süresini üçüncü kez yenilemişlerdir ki bunun süresi ise 4.5 yıldır.

- 1976 doğumlu Nurmatov Sadık. "Caslık" cezaevinde yatmaktadır. Buna da yeni bir hapis süresi eklenmiş olup bu süre 5 yıldır ve kendisi "Zarafşan'a" nakledilmiştir.

- Bayan şabbe Miraç, Taşkent'teki "KIN-7" cezaevinde yatmakta olup ilk hapis süresi olan 6.5 yılın sona ermesinin ardından buna 3 yıl daha eklenmiştir.

2012 Ocak ayında ilk hapis süreleri sona eren bayan şebabatlar şunlardır:

- Karoso şehrinden Ganbove Omidah

- Hoca Abad şehrinden Kolnerah.

- Pola Kabaşi şehrinden Mevlüde

Bunlardan her birine 3 yıl hapis süresi eklemişlerdir.

Resul (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), işkence gördükleri sırada Yasir ailesine şöyle demiştir:

صبراً آل ياسر فإن موعدكم الجنة "Sabredin Yasir ailesi! Zira size, cennet vaat edilmiştir."

Bizler de zalimlerin cezaevlerindeki bu bayan şebabatlara, onların bacılarına ve kardeşlerine deriz ki; "Sabrediniz! Zira batıl devlet, bir saatlik olup hak devlet ise kıyamet gününe kadardır. İnşallah sizlere, yakın bir nusret ve Allah'ın fazlıyla ahirette de cennet vaat edilmiştir."

Kerimov, 1999'da bir komplo kurarak "Hizb-ut Tahrir'e" darbe indirmek amacıyla bu hizbi, kendisine suikast düzenleme girişiminde bulunmakla suçlamıştır. Şimdiye kadar hala onun cezaevlerinde bu hizbin şebabından sekiz bin (8000) küsur kişi bulunmaktadır. Bir zamanlar o, parlamentoda ayağa kalkıp göğsüne vurarak şöyle demiştir: "Bizler, söze sözle, fikre de fikirle mücadele ederiz." Ve şöyle eklemiştir: "Bizler, ne kadınları nede çocukları cezalandırırız." Böyle söylediği halde masum kadınları cezalandırmakla kalmamakta bilakis her ne zaman onların ceza süreleri sona erse bu cezalara bir yenisini eklemektedir. Ey zalim! Ne kadar yaşarsan yaşa bir gün sen de öleceksin.

Ülkede büyük servetler bulunmasına rağmen Özbekistan'daki insanların geneli aşırı yoksulluk içerisinde yaşamaktadırlar. Mesela şehirlerde yaşayan insanlara günlük olarak 8-10 saat elektrik verilmekte olup köylerdeki insanlar ise çoğu zaman ardı ardına 3-4 gün elektrikten mahrum edilmektedirler. Hakeza doğalgazın durumu da aynı şekildedir.

İktidar, mevcut rejimi şikayet eden yada onu eleştiren herkesi cezalandırmak amacıyla casuslarını ve ajanlarını ülkenin dört bir tarafındaki insanların arasına yaymaktadır. Nitekim insanların ağızlarının kapanmasında 2005 yılındaki Andican katliamının büyük etkisi olmuştur.

Rejimin, cezaevleri ve toplum içerisindeki halka uyguladığı bu baskı ve vahşi işkenceye rağmen Batılı devletler, bu rejimin cürümlerine karşı gözlerini kapayıp kulaklarını tıkadıkları halde baskıcı diktatörle mücadele ettiklerini, özgürlüklere ve insan haklarına hırs gösterdiklerini iddia etmektedirler. Ancak onlar, yalan söylemektedirler. Zira onların yalanları, bu rejime dayattıkları yaptırımları çoğu kez durdurmalarında açığa çıkmaktadır. Mesela Avrupa Birliği, 2005 yılında Andican katliamını işlediği sırada Kerimov rejimine karşı birtakım yaptırımlar benimsemiş ama 2009 yılında bu yaptırımları durdurmuştur. Yine Amerika Birleşik Devletleri, 2004 yılında bu rejime karşı bir takım yaptırımlar benimsemiş ama 2011 yılının sonlarında bu yaptırımları durdurmuştur. Onların bu yaptırımları durdurma gerekçeleri ise yaptırımları işe yaramaz olarak görmeleridir. Aslında onları bu yaptırımları durdurmaya yada ortadan kaldırmaya zorlayan şey, insani eylem ve halkların özgürlükleri değil bizzat çıkarlarıdır. Zira onlar, ülkede bulunan birçok servetlere Çin ve Rusya'nın egemen olmasından korkmaktadırlar. Mesela Almanya'nın, Tirmiz beldesinde kendisine ait askeri bir üssü bulunmaktadır ki bu üs, Özbekistan rejimi için güçlü bir koruma oluşturmaktadır. Ayrıca Hillary Clinton, Özbekistan'ı ziyaret ettiğinde şöyle demiştir: "Daha önce dayatmış olduğumuz yaptırımları ortadan kaldırmayı bir görev biliriz. Çünkü Özbekistan, insan hakları koşullarını iyileştirme yönünde ilerlemektedir."

Ey Özbekistan'daki Müslümanlar! Birçok Arap ülkelerindeki kardeşlerinizin nasıl harekete geçtiklerine, Kerimov rejimi benzeri zalim baskıcı rejimlere karşı nasıl korku engelini kırdıklarına ve o zalimleri nasıl devirdiklerine bir bakınız. Zira onlardan bazıları dışarı kaçmışlar ve bazıları da masumları hapsetmelerinin ardında cezaevinde yatmaktadırlar. Bu hareketlerin enfeksiyonu yakında sizlere de bulaşacaktır inşallah.

Sakın kafir devletlere meyletmeyiniz. Zira onlar, insani meselelerle ilgilenmiş gibi görünen iki yüzlülerdir. Çünkü onlar, asla kendi çıkarlarından başkasıyla ilgilenmezler.

 

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ "Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordu. Şüphesiz Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır." [et-Enfâl 30]

Devamını oku...

CD: Hizb-ut Tahrir Uluslararası Kadınlar Konferansı Düzenliyor

  • Kategori Multimedya
  •   |  

CD: Tunus; 2012 Kadınlar Konferansı

nisa-conf

 

 

(İngilizce)

Women of Hizb ut-Tahrir Launch International Campaign:

"The Khilafah: A Shining Model for Women's Rights and Political Role"

 

Women of Hizb ut-Tahrir from across the world have launched a global campaign entitled, "The Khilafah : A bright Model for Women's Rights and Political Role"" that will culminate in a truly historic International Women's Conference in Tunisia on the 10th of March, the week of International Women's Day. The conference will gather female opinion makers from across the Muslim world and beyond to present a detailed vision of what the Khilafah ruling system based purely upon Islamic laws and principles would mean to the status, rights, and lives of women. Both the campaign and conference aim to explain how the Khilafah holds credible, viable, and practical solutions to the multitude of political, economic, and social problems afflicting women across the Muslim world. It will also challenge the worn-out narrative of women's oppression under Islamic rule.

The campaign will include video messages, delivered by women of Hizb -ut-Tahrir from the Arab world to North Africa, Europe to the Middle East, Pakistan to Indonesia, Russia to Australia, that will be disseminated internationally. They will explain why they believe the Khilafah system is one that will liberate women within their lands and be a true model for securing the rights of women globally.

Dr. Nazreen Nawaz, Central Media Representative, Hizb ut-Tahrir commented, "For decades, women across the whole of the Muslim world have suffered oppression, poverty, and indignity under corrupt repressive regimes, dysfunctional economies, and incompetent autocratic governments that have turned a blind-eye to abuses against women and stripped them of basic rights. Whether monarchies, theocracies, democracies or dictatorships - every single one has failed to secure the respect and rights that every woman deserves , which shows the sever need of a new political vision that can make the real change for all- male and female , Muslims and non-Muslims .

"From Tunisia, a place that was once a bastion of secularism in the Muslim world and hailed as a model for women's rights by many in the West, the women of Hizb ut-Tahrir will aim to show that it is the Islamic system of governance that can bring true liberation to the region's women."

"For too long, many have spoken on behalf of the women of the Muslim world, presenting an outdated, false narrative that Muslim women view Islam as their oppressor, that they reject Islamic governance, and that they seek liberation through the secular liberal democratic system.

"These age-old lies about Islamic governance and women's oppression deserve the same fate as dictators - to be discarded into the dustbin of history:

(كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِنْ يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا)

"It is a grievous thing that issues from their mouths as a saying: What they say is nothing but falsehood" ( Alakahf: 5)

The Khilafah offers a detailed unique strategy for how to secure the dignity of women, strong family units, and the political, economic, and educational rights of all -male and female, Muslim and non-Muslim."

"We call all women who believe in creating real change in improving the lives of women to join us at this truly historic conference that will present a true model by which to establish honour, security, and justice for the mothers and daughters of the Muslim world and that will stand as a beacon for women's liberation globally."


Notes to Editor:
(1) The conference will take place at 9am on March 10th 2012 at Tunisia.
(2) The campaign website that will include video messages from the women of Hizb ut-Tahrir can be accessed here
http://women.hizb-ut-tahrir.info/

 

 

 

 

 

 

 

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER