Pazartesi, 19 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Rusya'nın Müslümanlara yönelik tutumu ve özellikle Müslüman bayanlara yönelik tutuklamaları ve zulmü Brüksel'deki Rus Büyükelçiliği önünde lanetlendi.

  • Kategori Belçika
  •   |  

Rusya Güvenlik Birimlerinin Uygulamalarının Keşmekeşliği


Rusya iç güvenlik birimi [F.S.B], 19 Mayıs 2011 sabahı Moskova şehrinde 1976 doğumlu Sıddikova Omidjan Ganevna adındaki Müslüman bir bacıyı tutukladılar ve yerini haber vermesi için telefon açmasına bile izin vermediler. Ayrıca 1999 doğumlu kızı Mirmihan, 2001 doğumlu oğlu Nusratullah ile 2003 doğumlu oğlu Salahaddin olmak üzere üç evladı teslim alınarak yetimhaneye yerleştirildi.

Daha önce de 1972 doğumlu olan eşi, Sıddikov Farroh Fadloddinoviç, 4 aralık 2010 tarihinde siyasî bir hizbin mensubu olmak suçlamasıyla tutuklanmış... mazlum kadın ise işlemediği bir suçu itiraf etmesi için eşine baskı yapması amacıyla tutuklanmıştı. Bugün ülke liderlerinin, Rusya'nın insan haklarına bağlı medenî bir ülke olduğunu göstermeye çalıştıkları bir sırada gerçekte onların, hedeflerini gerçekleştirmek için nasıl davrandıklarını ve anne ile evlatlarının arasını ayırdıklarını görmekteyiz. Nitekim mahkeme, Sıddikova'nın iki ay hapsine hükmetti.

Mayısın 23'ünde de Ufa şehri ve civarlarındaki evlere haksız yere operasyonlar yapılmış ve Müslüman kadınlar evlerinde tutuklanmışlardı.

Yine Milli Güvenlik görevlileri, 23 mayıs 2011 tarihinde, evi Ufa şehrinin Mohanikova sok: 11 Daire no: 617'de bulunan bayan Manabova loyola Kazayhanova'nın evini aramışlardı. Ardından bu bayanı, 55 /a Kalinina caddesine çıkardılar, tornavida ve tığ ile tehdit ettiler ve psikolojik hasta ve sapık diye bağırdılar... Bayanın üzerinde manevî baskı oluşturmak için evlatlarını tutuklamakla tehdit ettiler. Tüm bunlar, yaklaşık gün boyu tekrar etti. Bu sırada bayanın meme emen bebeği ile beş yaşındaki küçük çocuğu tek başlarına evde kalmışlardı.

Ayrıca 1985 doğumlu olup Ufa şehrinin Karliva caddesinde oturan ve sekiz aylık hamile olan Minnibiva Elmira Ionnerova adındaki bayanın da evi aranmış ve arama hukuka aykırı bir şekilde yapılmıştı. Zira adres evraklara hatalı yazılmış olup arama esnasındaki şahitler birlikte aramaya katıldıkları aynı birimlerdendi. Nitekim güvenlik birimi ajanları, bacının yüzünü net bir şekilde tasvir etmek için tüm yaşananları kameraya çektiler. Kameraya çeken Vislav adındaki görevli de kamerasını tamamen bayanın üzerine odaklamıştı.

Tüm bunlar yaşanırken bayanın eşi Tahir Vanisoviç ile bir yaşındaki evlatları Alîm, odada olup birimin ajanlarının uygulamalarına ve kirli ayaklarıyla Kur'an ayeti içeren kitaplara bastıklarına tanıklık ettiler.

Onlar bu davranışlarıyla tüm müminlerin duygularını hakir gömüşler, uygulamaları sonucunda bayanın üzerinde stres belirtileri, kalp atış hızında artış ve alt karın bölgesinde ağrı görülmüş ve ambulans çağrılmıştır. Doktor muayenesinin ardından bayanın durumunun sinersel olduğu ve çocuğunu kaybedebileceği sonucuna vardı. Bayana yatıştırıcı ilaç verdikten sonra Haviva caddesinde bulunan 6 nolu doğum hastanesine naklettiler. Muayenesinin ardından hastanenin dolu olduğu gerekçesiyle hastane girişinin yapılmasını reddettiler.

Yine 6 yaşında Zeynep, 4 yaşında Salahaddin, 2 yaşında Ali, 1 yaşında Cennet olmak üzere 4 evladı olan 1982 doğumlu Şakirova Leyla Ramilva ile ailesi, güvenlik birimleri tarafından baskıya maruz kalmışlardır. Zira bacının evine 23 Mayıs 2011 sabahı saat yedide iki otomobil gitmiş, otomobillerden aralarında bazı kadınlarında olduğu birçok adam çıkmış ve daha sonra bu kadınların arama sürecine tanık oldukları ortaya çıkmıştır. Bu sırada bacı, 282/1. madde gereği 22 eylül 2010'dan beri hapse mahkum olan kocası Şakirov Albert Zakayoviç ile görüşmek için evinden çıkmıştır. Böylece bu aile, geçimini sağlayan kimseyi ve koruyucusunu kaybetmiş olmaktadır. Ayıca bu kişiler, bacının etrafını çepeçevre kuşatmışlar ve hiçbir sebep olmaksızın zorla cep telefonunu çekmeye başlamışladır. Ardından eski alışkanlıklarına göre davranmaya başlamışlar, bacıya arama iznini göstermişler ve içeri girmek üzere kendilerine kapıyı açması için onu zorlamışlardır. Yasak edebi malzemeleri arama sırasında her şeyi aramışlar ve onları oraya buraya fırlatmışlardır. Hatta evde bulunan tüm kitaplar bu ülkede yayınlanmasına rağmen buzdolabının buzluk kısmı bile onlardan nasibini almıştır. Sonra gözlerinin gördüğü eşyalarla yetinmemişler tahtadan olan duvar levhalarını parçalamakla tehdit etmeye ve küçük çocukları korkutacak şekilde bağırmaya başlamışlar, onları uykularından uyandırmışlar ve bacı, uzun bir süre çocukları sakinleştirmeye çalışmıştır. Yeniden sakinleşmeleri için bugün daha kaç çocuğun zamana ihtiyacı var bilemiyoruz.

Aramanın ardından bacıyı, 55 /a Kalinina caddesindeki 218 oda numaralı asıl bölüme götürmeleriyle olay başladı. Olayın özeti şöyledir: Bu kişiler, içerisinde bacının köktenci olduğunu itiraf ettiği yazılı bir kağıt hazırladılar ve bacıdan bunu zorla imzalamasını istediler. Bacı avukatın çağrılmasını talep etti, onlara Rusya Federasyonu anayasasının 51. maddesini hatırlattı ancak bu onları hiç etkilemedi. Bilakis cevapları, bacıyı hapse atmak ve çocuklarını alıp yetimhaneye koymakla tehdit etmek şeklinde oldu. En yakın yetimhanenin adresini bildirmeleri için yönetimle iletişim kurarak bacının yüzüne karşı tığ ve bıçak sallamaya başladılar.

....

23 Mayıstan beri bu bacılardan hiçbir haber alınamamıştır. Bu zamana kadar da tutuklanmaları hakkında herhangi bir gerekçe verilmemiştir. İnsan hakları derneklerinin, İslami derneklerin ve cami imamlarının Rusya güvenlik birimlerine bu bacıların serbest bırakılıp çocuklarıyla birleştirilmesi hususundaki talepleri de ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır.

Hizbut Tahrir, Müslümanların onurunu ve şerefini koruması adına İslam ülkelerinde İslam devleti olan Hilafet sistemini tekrar hakim kılmak istediği için Rusya güvenlik birimleri kendilerini Rus mafyasının uygulamalarına inecek kadar aşağıladılar. Bu uğurda kendi koymuş oldukları yasaları dahi hiçe sayıyorlar.  Kendi polisleri tıpkı birer mafya gibi davranıyor. Acımasız birer diktatör çehresinde hareket edip bu uğurda çocukları dahi görmezden geliyorlar.

Fakat Hizb-ut Tahrir ve üyeleri Allah'ın huzurunda söz verdiler ki küfre ve eziyete mağlup olup boyun eğmeyecekler. Rusya'nın bu işkencelerine de boyun eğmeyecekler. Hizb-ut Tahrir Müslümanları tek bir çatı altında birleştiren sistemlerin ve yönetimin en doğrusu ve şereflisi olan İslam hükümleriyle bir araya getirmek için çalışmalarına hiç durmadan ve yılmadan devam edecektir.

İnsanlara bu bilgiyi vermemizdeki gaye de onlar da bizler için Allah Celle Celaluhuya dua etsinler ki O Subhanehu ve Teala bizlere bu zor günlerde güç ve sabır versin. Kendisini korumaktan aciz olan ailelerimizi Allah (cc) koruyup kollasın çünkü O’ndan (cc) daha iyi gözetip koruyan yoktur ve Allah (cc) en kısa zamanda Hizb-ut Tahrir'e bu uğurda başarıyı ve nusreti nasip etsin inşaallah.

Çünkü biz biliyoruz ki İslam devleti olan Hilafet o zaman bu Rusya güçlerinden hesap soracak ve bizleri koruma altına alacaktır. Tıpkı dünyadaki bütün Müslümanları güvenliği ve koruması altına alacağı gibi.

Belçika'nın başkenti Brüksel'deki Rusya Büyükelçiliği önünde toplanan Müslümanlar, Rusya güvenlik birimlerinin Müslümanlara yönelik baskısını protesto etti.

Rus yönetimi, Avrupa'nın değişik ülkelerinden gelen Müslümanlar tarafından Rusya'nın Brüksel Büyükelçiliği önünde düzenlenen bir gösteri ile protesto edildi.

Avrupa Hizb-ut Tahrir'in organize ettiği gösteriye onlarca kişi katıldı. Rusya'da mafyavari tutuklann Müslüman kadınların derhal serbest bırakılmasını isteyen göstericiler sık sık tekbirler getirdiler. Polisin sıkı önlemler aldığı gözlemlenen toplantı Kur'anı Kerim okunmasıyla başladı. Daha sonra Hollandaca, Fransızca, Rusca olmak üzere üç dilde yapılan basın açıklamasından sonra dua ile sona erdi. Yapılan duanın ardından elçiliğe iletilmek üzere kapalı bir zarf içerisinde bir mektup verildi. Mektubu alan emniyet müdürü daha sonra elçilik yetkililerine mektubu teslim etti. Toplantıya katılanlar daha sonra  sessizce dağıldılar.

----------------------------

Protesto hakkında Belçika medyasında geçen haberler:

Ukkel'de İki Yüz Müslüman Gösteri Yapıyor

18 Haziran Cumartesi günü İslami siyasi parti "Hizb-ut Tahrir Avrupa" nın yaklaşık iki yüz üyesi Belçika Ukkel'da Rus büyükelçiliği karşısında protesto yaptılar. Bu şekilde parti üyelerinin eşlerinin Rus güvenlik servisleri tarafından tutuklanmalarına hoşnutsuzluğunu gösterdiler.

Protestocular bu bayanların derhal serbest bırakılmasını talep ettiler.

23 Mayıs gününde bazı Müslüman kadınlar Rus şehri Ova da "yasadışı aramalar" sonucunda tutuklandılar. Aramalar sonucunda cocukları da ellerinden alındı. Kocalarının kaderi hakkında büyük belirsizlik sürmektedir. Bir diğer tutuklamada 19 Mayıs tarihinde bir parti üyesinin eşi tutuklandıktan sonra gerçekleşti. Bu bayanın çocukları yetimhaneye götürüldü.

Protestocular kadınların işkenceye maruz kaldıklarını iddia ettiler. Onlar "Rus yetkililerin mafya uygulamalarından" söz ediyorlar.

Ukkel'de İki Yüz Müslüman Gösteri Yapıyor

18/06/11, 17:16

İslami siyasi parti "Hizb-ut Tahrir Avrupa" üyelerinden oluşan yaklaşık iki yüz kişi Belçikanın Ukkel şehrinde Rus büyükelçiliği önünde toplandı.

Mayıs ayında Rus güvenlik güçleri tarafından çeşitli parti üyesi eşlerinin tutuklanmalarını protesto ettiler. Protestocular tutuklamaların hiçbir sebep olmaksızın yapıldığını ve bayanların derhal serbest bırakılmaları talep ettiler.

Tutuklamalar
Hizb ut Tahrir üyeleri 23 Mayıs tarihinde bazı Müslüman kadınların yasadışı aramalar sonucunda tutuklandıklarını iddia ediyorlar. Ayrıca çocukları da götürüldüler. Kocalarının kaderi hakıkında şu ana kadar büyük bir belirsizlik sözkonusu.

Diğer bir tutuklama 19 Mayıs'ta bir parti üyesinin eşi tutuklandığı zaman Moskova'da gerçekleşti. Onun çocukları da yetimhaneye götürüldü.

İşkence
Şimdiye kadar kadınlarla temasa geçilememiş, ve tutuklama nedeni henüz belli değil. Hatta burada işkence sözkonusu ve protestoculara göre bu olay "Rus yetkililerin mafya uygulamasıdır" (Belga / sam)


Fotoğraflar için tıklayınız...

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Rusya'nın Ankara Büyükelçisi, Hizb-ut Tahrir/Türkiye Vilayeti Adına Bir Heyet ile Görüşmekten Kaçındı!

H. 09 Receb 1432 el-muvafık M. 10 Haziran 2011 Cuma günü, Hizb-ut Tahrir/Türkiye Vilayeti adına bir heyet, Müslüman kadınlara yönelik Rusya güvenlik birimlerinin uyguladığı baskı, tehdit, hukuksuz tutuklama, eşkıyaca tutum ve zulümleri ifşa eden ve Hizb-ut Tahrir/Rusya tarafından hazırlanmış olan "Rusya Güvenlik Birimlerinin Uygulamalarının Keşmekeşliği" başlıklı bir beyanı iletmek ve konu hakkında bilgi vermek amacıyla Rus büyükelçi ile görüşmek üzere, Rusya Federasyonu'nun Ankara'daki Büyükelçiliğine gitti. Ancak Rus Büyükelçiliği heyet ile görüşmekten kaçındığı gibi beyanı almaktan da imtina etti. Heyet, daha sonra ikinci kez görüşmek istediyse de Rus büyükelçi bundan da kaçınmıştır. Bunun üzerine heyet, Rus büyükelçiye iletmek istediği beyanı, elçiliğin posta kutusuna bırakarak elçilikten ayrılmıştır.

Söz konusu beyanda;

- Rus güvenlik birimleri tarafından Sıddikova Omidjan Ganevna'nın işlemediği bir suçu itiraf etmesi için eşi Sıddikov Farroh Fadloddinoviç'e baskı yapmak amacıyla haksızca tutuklanması ve üç evladının yetimhaneye yerleştirilmesi,

- Manabova Loyola Kazayhanova'nın cadde ortasında gün boyu tornavida ve tığ ile tehdit edilmesi, birimlerin psikolojik hasta ve sapık diye bağırtıları arasında, bayanın üzerinde manevî baskı oluşturmak için evlatlarını tutuklamakla tehdit etmesi,

- Sekiz aylık hamile olan Minnibiva Elmira Ionnerova'ya, güvenlik birimlerinin çocuğunu kaybetme tehlikesi pahasına uyguladığı psikolojik baskı, mahremiyetine fütursuzca saldırı ve bacımızın uğradığı hakaretler,

- 4 evlat anası Şakirova Leyla Ramilva'nın yine güvenlik birimlerinin uyguladığı baskı, tehdit ve hakaretler, bacımızın evlatlarının korkutulması ifşa edilmiş, İslam ümmetini bacılarımızın yardımına koşmaya, toplumun bütün kesimlerinin haberdar edilmesine ve medya organlarının dikkatinin, bu olaya ve hükümetin davranışlarının keşmekeşliğine odaklanmasına ve Müslüman şahsiyetler ile aktivistlerden, bu sorunun çözümüne katkıya teşvik edilmesi için çağrıda bulunulmuştur.

Ayrıca beyanda, bu felaketlerin, İslami ümmetin bir imamının olmaması durumunda devam edeceği ve tekrarlanacağı hatırlatılmıştır. Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu hadisine yer verilerek: إنّما الإمام جنة يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam [Halife] bir kalkandır onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur." Müslüman kadınların ırzlarını koruyacak olanın Müslümanların yöneticisi olduğunun altı çizilmiş ve o yöneticinin, Müslüman kadınların ırzlarını koruduğu ve Beni Kaynuka'yı cezalandırdığı gibi aynı şekilde Müslüman bir kadının çığlığını işiten Halife Mutasım'ın, onu kurtarmak için doğrudan bir ordu gönderdiği hatırlatılmıştır.

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ "Onlardan sadece, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam alıyorlar." [el-Buruc 8]

Yılmaz Çelik
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Türkiye Vilâyeti

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Salih'in, Koşulsuz Olarak Yemen'den Çıkması Güvensiz Bir Hale Gelmesi Üzerine Salih, Sana'yı Yaralı Olarak Terk Ediyor

Ali Abdullah Salih, başbakan Ali Mücaver, 27 Nisan 2011'de yapılamayan parlamento seçimleri sırasında görevi sona eren Meclis ve Şura Konseyi Başkanı Abduaziz Abdulgâni, savunma ve güvenlik işlerinden sorumlu başbakan yardımcısı Reşad el-Alîmî, iktidar partisi Genel Halk Kongresi Genel Sekreter Yardımcısı Sadık Ebu Ras ve diğerleri, 03 Haziran 2011 cuma günü, başkent Sana'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki camiye cuma salahı sırasında atılan havan topu saldırısına maruz kaldılar. Bunun üzerine Salih, aynı cuma akşamı televizyon ve radyoların kısa bir sesli mesajını yayınladığı askeri hastaneye nakledilirken Salih ile birlikte yaralanan beş yetkili cumartesi günü, tedavi için Kuzey komşunun başkenti ve Yemen'deki iktidar rejiminin büyük kız kardeşi Riyad'a nakledildi.

Kendisinin saldırıyla herhangi bir ilişkisinin olduğunu reddeden Şeyh Sadık el-Ahmar ve ardından el-Kaide'ye dönük suçlamalara rağmen şimdiye kadar ki olasılık, havan topunun Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan atıldığını ve parmak izlerinin, Amerika Birleşik Devletleri'nden dönen, yakın bir zaman önce Ahmed Ali Abdullah Salih'in yerine cumhuriyet muhafızlığı komutanlığına atanan ve girişiminin başarısızlığı üzerine aynı günde öldürülen, Ali Abdullah Salih'e yakın Ali Salih el-Ahmar'a ait olduğunu göstermektedir.

Bu olay Salih'in, sonuncusu 22 Mayıs pazar akşamı yapılan, kendisinin iktidardan uzaklaştırılmasını, kendisi ile birlikte bir dizi güvenlik liderliklerinde sorumlu olan aile fertlerinin yargısal kovuşturma olmaksızın güvence altına alınmasını sağlayan Körfez Girişimini imzalamayı dört kez ardı ardına reddetmesi ve iktidar rejimi güçlerinin, başkent Sana'daki el-Husba semtinde büyük bir kabilenin şeyhi olan Şeyh Sadık el-Ahmar'ın evine açtığı savaşın patlak vermesi üzerine gerçekleşmiştir.

Salih'in, Yemen'in 17 ilindeki gösterilerin başlamasından beri iktidara tutunmaya hırs gösterdiği, sonra yüzsuyunu gösterdiği, ardından bir takım şartları ortaya çıktığı, sonra iktidar koltuğunda kalabilmek için kaçamaklar yaptığı ve iktidar koltuğundan uzaklaştırılmasına karşı korkutmak ve intikam almak için Sana, Taiz ve Ebin gibi Yemen'in birçok bölgesinde yangın ateşini tutuşturmaya başladığı sırada iktidar koltuğundan ayrılmasına muvafakat edilmesi için Salih'e yönelik yerel ve uluslararası baskılar artmıştır.

Böylece Körfez Girişimi'ne göre Salih'in ayrılması üzerindeki örtü aralanmış ve Salih, Yemen dışında gecelemeye başlamıştır. Dolayısıyla İslamî ümmetin evlatları, yöneticilerinin kendilerine engel olan beladan başka bir şey olmadıklarını bildikleri ve Müslümanlara isabet edenlerin yokluğundan dolayı isabet ettiği, izzetin ancak onun gölgesinde olacağı ve onsuz izzetin asla gerçekleşmeyeceği Hilafet Devleti'ni kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalıştıkları için Tunus, Mısır ve Yemen gibi iktidar koltuklarına mumyalanan yöneticilerin ayrılış biçimleri çok yönlü olmuştur.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Kamerun, Engelleme Politikasıyla Müslümanları Zorla Özgürlükçü Değerlere Dönüştürme Hususundaki Yenilgisini Kabullenmektedir

Hükümet, engelleme stratejisini düzenlemeye başlamadan önce, şiddet yanlısı aşırıcılık ile şiddetle hiçbir ilgisi olmayan ancak basitçe laik özgürlükçü değerlerle çelişen İslamî akidelerin arasında bağlantının kurulduğu geniş raporlar yayınlandı. Şimdiki İngiltere hükümeti, despotik eğilimler göstererek Müslümanları, hükümetin onayladığı ortak değerler öbeğinin mensubu olmaya zorlamaktadır.

Bunların, bu saldırgan yönteme başvurduklarını fiilen kabullenmeleri, Müslümanları delil ve tartışma yoluyla ikna etmede tam başarısızlığa uğradıklarının itirafıdır.

Hizb-ut Tahrir'in İngiltere Medya Temsilcisi Taci Mustafa, engelleme stratejisinin gözden geçirilmesi noktasında şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Bu politikanın güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur. Ancak bunun, akideleri basitçe laik özgürlükçü standartlarla örtüşmediğinden dolayı topluma bir dizi değerleri dayatmakla ilgisi vardır. Buda liberallerin totaliter olabileceğini göstermektedir."

"Afganistan ve Pakistan bombalanırken sayın Kamerun, sanki İslamî akideler Birleşik Krallığın güvenliğini tehdit ediyormuşçasına insanlardan hala liberal vehimlere inanmalarını mı beklemektedir? Nitekim ciddi gözlemcilerin birçoğu; hala kendi çıkarlarına hizmet eden ve finansmanları bu tür saçmalıklara dayanan bazı politikacılar, araştırma kurumları ve akademisyenler tarafından propagandası yapılan bu güvenli olmayan küresel bakış açısından vazgeçmektedirler."

"Bu muhafazakar-liberal hükümet, Kamerun'un tanımladığı "İngiliz" değerlerini dayatmak ve Müslümanları, hükümetin "aşırıcılık" olarak nitelendirdiği İslamî değerleri terk etmeye zorlamak için  -İslamî toplumun finansmanını kesmekle- tehdit ederek İslam'a karşı olan düşmanlığını açıkça ifşa etmeye karar vermiştir. Kayda değerdir ki Blair Brown hükümeti "aşırıcılığı" tanımlarken,İslam dünyasında İslamî Hilafet yönetim sistemine inanılmasını, erkekler ile kadınlar arasındaki samimi ilişkiler ile ilgili İslamî değerleri ve İslam dünyasındaki Batılı işgale mukavemet gösterilmesi çerçevesindeki bakış açılarını da dahil etmiştir."

"Bu mesajımız İslamî toplumadır: Kendi finansmanını rezerve eden ve bizleri İslamî değerlerimizi bırakmaya çağıran bu hükümeti bırakın. İslamî toplum, engelleme stratejisinin finanse edilmesini büyük bir şekilde reddetmekte ve bu fondan yararlananlara şüpheyle bakmaktadır. Bundan dolayı bu fondan "çekilmenin" birçoğuna etki etmesi olası değildir. Nitekim bu toplum, hükümetin finansmanı olmaksızın büyük bir şekilde binlerce mescit ile okul inşa etmiş ve ekonomik işler ortaya çıkarmıştır. Bunu da bireysel girişimleri, ciddi çalışması, bundan daha da önemlisi Allah'ın yardımıyla yapmıştır. Dolayısıyla İslamî ilkelerimizden ve değerlerimizden vazgeçmemizin boyutu ne olursa olsun hükümetin finansmanı telafi edemez."

"Kamerun ve hükümeti, bizden istediği şeyleri uyguladığında tamamen büyük haksızlık yaparak toplumumuzu kendisine çekecek, ağır işlerle on yıllarını heder edecek ve tüm İslamî ümmeti kendisine sadık ve bağımlı kılacak bizler de; İngiliz kuvvetleri sömürgecilik savaşında Müslümanları katlederken mutluluk hissedecek, cinsî serbestlik ve ahlakî yozluk hususundaki bakış açısını kabullenmeyi sürdürecek ve İngiliz dış politikasıyla çeliştiğinde ümmete zulmederken sessiz kalmaya devam edeceğiz ha!"

"Batı'daki insanların; kapitalist ekonomik sistemiyle, Batının dünyada yıkıcı sömürgeciliği istismar etmesiyle, gençler arasında cinsiyet kültünü yaygınlaştırılmasıyla, aile hayatının yıkılmasıyla, hakirliğin ve anti-sosyal davranışların artmasıyla ilgili ciddi kuşku duydukları bir sırada sayın Kamerun, gerçekten -İngiltere yada diğer yerlerdeki- Müslümanlardan, kendi toplumlarına dahası tüm dünyaya uygun cevaplar bulmaları için İslam'ı görmemelerini mi bekliyor?"

"İslamî değerleri engellemek ve Batılı çıkarları garantilemek için uzun yıllar boyunca İngiltere ile Amerika'nın paralarını kabul eden Orta Doğu'daki hükümetleri bugün, zulüm gören ve istismar edilen halklarının cevabını hasat etmektedirler. Görünen o ki sayın Kamerun, şimdi bu utanç verici sömürgecilik bakış açısını, İngiltere'deki İslamî toplumlara kazandırmayı arzulamaktadır. "

"İslamî toplumun, bir vatandaşlık koşulu olarak İslamî değerlerimiz üzerinde pazarlık yapmaya çağıran bu tür önerileri reddetmesi gerekir. Hatta bunun yerine İslamî değerleri korumak ve desteklemek, geniş toplum içerisindeki insanlarla bu muhteşem değerlere binaen muamele etmek için ciddi olarak çalışmalıdır."

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Endonezya'nın, H. Receb 1432 Konferansları Hakkında

Hizb-ut Tahrir / Endonezya, H. Receb 1432 el-Muvafık Haziran 2011'de, Nebi el-Mustafa'nın İsra ve Mirac yıldönümü münasebetiyle aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere Endonezya'nın 29 şehrinde Receb konferansları düzenleyecektir:

Tarih

Şehirler

Katılım Sayısı

06.02.2011

Güney Kalimantan-Banjarmasin- 17 Mayıs Stadyumu

7500

12.06.2011

Kur'an Okuma Yarışması İçin Kendari'deki Öğretmen Anıtı

20.000

12.06.2011

Sgeiri Smarendy Stadyumu

5000

12.06.2011

Bandar Lampung- Soberh Vemody Stadyumu

1500

12.06.2011

Palangkaraya'daki Kamu Solunu

500

12.06.2011

Fallout'da Özel Lise Salonu 1

500

12. 06.2011

Masefako Jayapura Oteli

200

12.06.2011

Ktabang Hacılar Konutu

500

12.06.2011

Tomangun Abdulcemal Batam Rio Stadyumu

150

12.06.2011

Berjalan Kadın Kompleksi

500

18.06.2011

Valembang Hacılar Konutu

1500

18.06.2011

Philly Turnati Oteli

500

19.06.2011

Merkezi Cakarta Fuarı

10.000

19.06.2011

Merdeka Vkanbaro Oteli

2000

19.06.2011

Tapig Vadang Hacılar Konutu

2500

19.06.2011

Novotel Fangkalpinang Oteli

2000

19.06.2011

Bengkulu Kültür Bahçe Şehir Tiyatrosu Binası

800

19.06.2011

Sindang Lubbock LingoWare Sinema Binası

500

19.06.2011

Tlani segera Jambi Hükümet Radyo Salonu

500

19.06.2011

Dayan Dawood Embun Aceh Salonu

1500

19.06.2011

Wicca Mataram Salonu

1000

26.06.2011

Fontaianak Hacılar Konutu

500

26.06.2011

Juliana Guruntalu Binası

250

26.06.2011

Celikta Meydanı

3000

26.06.2011

Celibs Makassar Salonu

10.000

26.06.2011

Sidoarjo Delta Stadyumu

30.000

26.06.2011

Rio Tanjung Venang Adası Vali Salonu

400

29.06.2011

Jalak Harova Bndong Stadyumu

25.000

29.06.2011

Cakarta Ebak Paulus Stadyumu

26.000

H. Receb 1432 konferansları, "Hilafet'in Gölgesinde Müreffeh Bir Hayat" başlığı altında, ümmeti kültürlendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla yapılacaktır.

 

1- Evet, Endonezya sakinlerini, özellikle yaşam standartlarında, içtimai ve ekonomik alanlarda karmaşık sorunlar kuşatmıştır. Ortada, yoksulluk, cehalet, boşluk, çok sayıda kişinin okulu bırakması, eğitim ve sağlık hizmetleri maliyetinin yükse olması, cürümlerin artması, utanç verici resimlerin ve amellerin yayılması, ekonomide zulmün artması ve benzerleri gibi birçok sorun vardır. Bunlar ise uzun zamandan beri siyasî ve ekonomik olarak kapitalist rejimin tatbik edilmesi sonucunda olmuştur. Evet, rejim bazı maddî ilerlemeler gerçekleştirmiş ancak bundan, ülke nüfusunun küçük bir kısmı yararlanırken geriye kalan büyük çoğunluğu ise ciddi acılar çekmektedirler.

2- Binaenaleyh bu sorunların çözülmesi için, Hilafet Devleti'nin gölgesinde şeriatın bir bütün olarak tatbik edilmesi amacıyla çalışmak, farz olmanın ötesinde kesinlikle gereklidir. Allah'ın izniyle vaat edilmiş müreffeh hayat bu yolla gerçekleşecektir. İslam'ın alemler için bir rahmet olmasıyla birlikte Allah'ın vaadinin yerine getirilmesi işte budur.

3- İslamî Hilafet, bu Receb ayında yıkıldı. Dolayısıyla bu ameller, acı münasebetiyle ağıtlar yakmak için değildir. Bilakis şeriatın tatbik edilmesine ve Hilafetin yeniden kurulmasına götürecek amelleri yapmaları için Müslümanlar arasında coşkuyu ve kaynaşmayı yaymak amacıyladır. Bu ameller ise ihlasın ve ciddiyetin ortaya çıkmasını ve bütün Müslümanların desteğini gerektirmektedir. Görünür şekildeki bu destek, Allah'ın izniyle bu konferanslardaki katılımlarla teyit edilmektedir.


Muhammed İsmâ’îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Endonezya

Devamını oku...

Rusya'nın Müslümanlara karşı baskısı protesto edildi

  • Kategori Avustralya
  •   |  

13 Haziran 2011, Sidney, Avustralya  - Rus yönetiminin özelde Müslüman bayanlar olmak üzere Müslümanlara karşı uyguladığı baskısı Sidney'deki Rus Konsolosluğu önünde protesto edildi.

[Bu konudaki bildiriye ulaşmak için tıklayınız...]

Hizb-ut Tahrir / Avustralya'nın açıklaması şöyle: (İngilizce)


Demonstration against Russian repression of Muslims

13 June 2011, Sydney, Australia - Muslims gathered outside the Russian Consulate in Sydney today demonstrating against repression of Muslims, women in particular, by Russian authorities.

The following messages were delivered:


1. Muslims in Australia, and around the world, strongly condemn Russia's continued targeting of Muslims. In spite of presenting a new face of civilisation and progress to the world, Russia continues to use barbaric tactics of repression and extra-legal measures whenever expedient.

2. The use of the pretext of fighting terrorism to target and silence Muslims is old and lame. Russia does not fool anyone by its cheap tactics.

3. The targeting of Muslim woman in particular - as has occurred recently in the city of Ufa - is a low that Russia should be ashamed of, and it highlights the severity of her crimes. The honour of our mothers, sisters and wives is absolutely sacrosanct, and a matter Muslims do not take lightly at all.

4. Russia should not think that the Muslims within her borders are a small minority which she can deal with as she pleases. The Muslims of Russia are not a minority; they are an inextricable part of the global Muslim nation.

5. Russia should not take advantage of the fact that the current regimes in the Muslim World are all lackeys of the West that do not care for the welfare of Muslims around the world. The time when these regimes will be relegated to the dustbin of history and replaced with the Caliphate is near. The excesses that Russia commits now will not be forgotten and the Caliphate will deal with those who oppress Muslims swiftly and severely.

Ends.

Media Office
Hizb ut-Tahrir Australia

 

 



 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER