Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Ey Müslüman Ülkelerin Yöneticileri! Utanmıyor Musunuz? Dünya Hayatının Alçak ve Perişanlığından ve Ahiretin Azabından Korkmuyor Musunuz? Akletmiyor Musunuz?

  • Kategori Hizb
  •   |  

Şüphesiz, Yahudilerin işlediği suçları, evleri yerle bir ettiklerini, direnişçileri yerin altında ve üstünde takip edip öldürdüklerini hem işitiyor hem de görüyorsunuz. Önce Gazze’de sonra tüm Filistin’de suç işlemeye başladılar ve halen de işlemeye devam ediyorlar. Binlerce kişiyi öldürdüler, on binlercesini yaraladılar. Sonra Dahiye bölgesini de suçları arasına eklediler, direnişin diğer liderleriyle toplantı halindeyken Dahiye’de direnişin liderini hedef aldılar. Ardından suçlarını Lübnan’ın geniş bölgelerine yaydılar. Böylece Yahudilerin Şam halkına yönelik suçları gittikçe artıyor. Tüm bu olup bitenlere rağmen bırakın bir orduyu seferber etmeyi uzak veya yakın Yahudilere ufacık bir acı ya da eziyet bile vermiyorsunuz! İçinizden en aklı başında olanları ise, şehitleri sayıp Yahudilerin duygularını incitmemek için onları ölü olarak adlandırıyor! Allah sizi kahretsin! Nasıl da döndürülüyorsunuz!

Şüphesiz ki, Yahudileri yaptıklarını yapmaya cüretkâr hale getiren şey, çevrelerinde karşılarında duracak tek bir devlet bile bulamamalarıdır! Lübnan’da kendi partisini kuran İran bile partisini yalnız bıraktı. Dahiye yoğun saldırı altında olduğunda bile Dahiye’yi savunmak ve yıkımdan kurtarmak için uçaklarını, insansız hava araçlarını ve füzelerini göndermemiştir! Filistin’e komşu olan veya olmayan diğer yakın ülkelere gelince, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Suriye, Türkiye vb. gibi, sanki bu durum onları ilgilendirmiyormuş gibi hareket ediyorlar... Harekete geçer korkusuyla sağdan soldan ordularını gözlemliyorlar. Hatta insanlar bir yürüyüş ya da gösteri düzenlediğinde ve orduların harekete geçmesi çağrısında bulunan bir söz söylediklerinde, bunu bir haddi aşma olarak kabul edip tutuklama yoluna gidiyorlar! Uzaktaki ülkeler ise, yakın olmadıkları için mutlular.

أَلَا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ  “Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!” [Ankebut 4]

Ey Müslümanlar! Yahudiler savaş ehli değildir, çünkü Kaviyy ve Aziz olan Allah şöyle buyurmuştur:

لَنْ يَضُرُّوكُمْ إِلَّا أَذًى وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ  “Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşa koyulurlarsa, geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” [Ali İmran 111] Allah’tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmadıkça ayakta kalamazlar.

ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ  “Allah’tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmadıkça, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, onlara alçaklık damgası vurulmuştur” [Ali İmran 112] Peygamberlerine isyan ettiklerinden beri Allah ile olan ipleri kopmuştur, sadece insanlarla olan ipleri kalmıştır. Yahudi varlığı kurulurken İngiltere ve ajanları onların ipleriydi. Şimdiyse Amerika ve İslam beldelerindeki ajan yöneticileri, onların yeni ipleri. Ajan yöneticiler, sömürgeci kâfirlerin emirlerini yerine getirmek için orduları Yahudiler ile savaşmaktan alıkoyan ve böylece Yahudileri desteklemek ve varlıklarını korumak için uzatılan bu ipin kopmamasını sağlayan en etkili unsurlardır... Onlar ile arkalarındakileri de dağıtacak ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünü gerçekleştirecek olan dürüst ve samimi bir lider önderliğinde girişilecek bir savaş ancak bu ipi koparacaktır. Müslim, Sahih’inde Nafi’ kanalıyla İbn Ömer’den Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ   Yahudilerle savaşacaksınız ve onları alabildiğine öldüreceksiniz.”

Ey Müslüman ülkelerin askerleri! İçinizde, özellikle Mısır, Şam ve Fatih’in topraklarından askerlere liderlik edecek, diğer orduları da peşine takacak, Allah’ın zaferiyle orduların ve arkalarından da ümmetin tekbirler getireceği hiç aklı başında bir adam yok mu?

إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ  “Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” [Mümin 51] Artık bıçak kemiğe dayanmıştır ey askerler! Artık özür dileyen için bir özür, bahane getiren için bir bahane kalmamıştır. Düşmanlarınıza karşı hiçbir şey yapmadan öfkeyle dişlerinizi sıkmanız yeterli değil. Aksine Aziz ve Hâkim olan Allah’ın buyurduğu gibi yapmalısınız.

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ  “Onlarla savaşın ki Allah sizin elleriniz ile onları cezalandırsın, rezil rüsva etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Müminlerin kalplerine şifa versin.” [Tevbe 14]

Haydi, ey askerler! Kardeşlerinize yardım etmek için harekete geçin. Allah’a yardım edin ki O da size yardım etsin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ * وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ   “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” [Muhammed 7-8]

Devamını oku...

Yahudi Varlığı Lübnan'daki Askeri Stratejisini Değiştiriyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Yahudi Varlığı Lübnan'daki Askeri Stratejisini Değiştiriyor!

Haber:

Wall Street Journal Gazetesi, Yahudi varlığının savaş stratejisini, misilleme saldırıları politikasından, Lübnan’daki füze depolama alanlarını, fırlatma alanlarını ve İran partisinin askeri komutanlığını yok etmeye yönelik önleyici saldırılar yönünde değiştirdiğini bildirdi.Gazete, Yahudi varlığının, Yahudi ordusunun saldırılarının kapsamını sınırlamaya çalışan ABD de dahil olmak üzere Batılı ortaklarının çatışmaya ilişkin tutumlarını kasıtlı olarak görmezden geldiğine dikkat çekti.(RT, 30/9/2024)

Yorum:

Yahudi varlığı, 8 Ekimden bu yana bir yıldır Lübnan’daki İran'ın partisini, onunla savaşmak istemediği konusunda aldatıyor; çünkü o, 7 Ekim 2023 saldırısında Hamas’a katılmamıştır; işte bu aldatma, Yahudi varlığının angajman kurallarına bağlı kalacağını ve kendisi sınırlı saldırılar başlattığında Yahudi varlığın da saldırılarını artırmadan misliyle karşılık vereceğini zanneden partiyi yanıltmıştır.

Ancak Yahudi varlığı Lübnan cephesinde gerilimi tırmandırmaya başladı ve çağrı cihazı ve telsiz patlamalarıyla, ardından da herhangi bir kırmızı çizgiye bağlı kalmadan parti başkanına, Beyrut’a, Bekaa’ya ve Güney’e kadar uzanan derin ve şiddetli bir suikast kampanyalarıyla tırmanışı hızlandırdı;hatta bazıları İran’ın Lübnan’daki partisinin bu şiddetli darbelerin ağırlığı altında çökeceğini düşündüler. Bununla birlikte birçok kişi tarafından göz ardı edilen ve içerisinde büyük dersler ve ibretler olan bazı gerçekleri hatırlamak gerekir:

Birincisi: Yahudi varlığı 2//1/2024’te Şeyh Salih el-Aruri’ye suikast düzenlediğinde Lübnan’daki İran partisi karşılık verme fırsatını kaçırdı. Oysa suikast Beyrut’un güney banliyösünde, yani kendi kalesinde gerçekleşmişti. Nitekim karşılık vermeyince Yahudi varlığı geri döndü ve 30/7/2024 günü partinin en üst düzey askeri yetkilisi Fuad Şükrü’ye aynı banliyöde suikast düzenledi ve ardından da Tahran’da İsmail Haniye’ye suikast düzenlendi. İran partisinin, İran’la koordinasyon bahanesiyle yanıt verme konusunda kafası karışmış ve çeşitli taraflarca bilgilendirildikten sonra 13/4/2024’te zayıf ve soğuk bir yanıt vermiş ve bu zayıf yanıtı püskürtmek için Yahudi varlığı ile birlikte ABD iyi bir şekilde hazırlık yapmıştır. Genel olarak tepki zayıftı ve Yahudi varlığı bunun zayıf olduğunu anladı; bu da onu bombalama ve suikastlarda ısrarcı olmaya sevk etti.

İkincisi: Lübnan direnişi kendisini İran’a sıkı bir şekilde bağlayarak İran’ın Lübnan’daki partisi haline geldi ve bu da özellikle sahip olduğu hassas füzeler ve insansız hava araçlarından oluşan ağır cephaneliği kullanma konusunda karar alma mekanizmasını kaybetmesine neden oldu. İran ise bunları kullanmasını istemiyor ve Yahudi varlığının nükleer programına saldırması halinde kendisini savunmak için bunları tedarik etmek istiyor. Bakın işte Hizbullah, sanki bu silahlar yokmuş gibi bu silahları kullanmadığından derin ve ağır kayıplar verdi ve bu da Yahudileri önleyici saldırılara geçme konusunda cesaretlendirdi.

Üçüncüsü: Bırakın bir partiyi, bir ülke bile etrafı çok sayıda düşmanla kuşatılması durumunda Yahudi varlığı gibi Batı tarafından desteklenen bir varlıkla savaşamaz. Nitekim İran’ın partisi Suriye, Irak ve Yemen’de farklı düzeylerde savaşlar yürüttü ancak Lübnan’da askeri makine eşliğinde siyasi mücadeleye girdi. Böylece çok sayıda düşman bir araya geldi. Yahudi varlığına saldırma konusunda kendisini destekleyenler çoğunlukta olmasına rağmen ancak Hizbullah kendisine verilen desteği reddederek İran ile kollarının desteğiyle yetindi. Bu zayıf destek de partiyi suikastlardan ve ağır bombardımanlardan koruyamadı.

Tüm bunlar olurken Yahudi varlığı yeni bir aşamaya geçme konusunda cesaretlendi ve herhangi bir kırmızı çizgiyi ya da angajman kuralını umursamadan önleyici saldırılar gerçekleştirdi. Dahası kara savaşına hazırlandı, ardından Hizbullah’ın ağır silahlarını etkisiz hale getirip onu Litani’nin gerisine iterek şartlarını dayattı.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Et-Temimi

Devamını oku...

El-Vakiye TV: Allah’ın Rasulü'nü (Sav), Onun Düşmanlarını Yücelterek mi Yüceltiyorsunuz?

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye TV:
Allah’ın Rasulü'nü (Sav), Onun Düşmanlarını Yücelterek mi Yüceltiyorsunuz?

Hizb-ut Tahrir Üyesi Faziletli Şeyh Yusuf Maharize’ye (Ebu Humam) Ait Bir Kesit - Mübarek Toprak (Filistin)

Yapım: El Vakiye TV Medya Prodüksiyonu

#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
الجيوش_إلى_الأقصى#

H. 29 Rabiu’l Evvel 1446 M. 2 Ekim 2024

Devamını oku...

Amerika El-Burhan’a Söz Veriyor; Amerika’nın Ona Söz Vermesi Aldatmadan Başka Bir Şey Değildir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Amerika El-Burhan’a Söz Veriyor; Amerika’nın Ona Söz Vermesi Aldatmadan Başka Bir Şey Değildir!

Haber:

Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, bağımsız haber sitesi Pass Blue’ya yaptığı açıklamada, ABD’nin, Hızlı Destek Kuvvetleri’ne silah sevkiyatını durdurması için BAE’ye uyguladığı baskının boyutuna ilişkin bir soru sorulduğunu söyledi ve Amerika'dan bu konuda gerekli önlemleri alacaklarına dair söz aldıkları eklemesinde bulundu. (Sudan Ahbar, 1/10/2024)

Yorum:

BAE'nin Hızlı Destek Kuvvetleri’ne silah, savaş aracı, askeri teçhizat ve benzerlerini tedarik etmesi yeni bir konu değildir; zira iki ülke arasındaki işbirliği, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir döneminden ve Sudan’dan altın sevkiyatı karşılığında Amerika’dan yeşil ışık almasından bu yana başlamıştır. Sudan altınlarının sevkiyatı için El Beşir, altın zengini Cebel Amir'e, kamu malı olmasına ve tüm ümmete ait olması nedeniyle devletin satış veya hediye yoluyla elden çıkaramamasına rağmen Hızlı Destek Kuvvetleri komutanına verdi; bu ise sahibi olmayan birinin, hakkı olmayan birine vermesi gibidir! BAE ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki bu ilişki, ordu komutanlarının hiçbir itirazı olmaksızın Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu arasında savaşın patlak vermesine kadar devam etti.Çünkü bu, ordunun Hızlı Destek Kuvvetlerine üstün gelmemesi için Amerika’nın bir talebiydi. Zira Amerika’nın planı, savaşın her iki taraf için de ezici bir askeri zafer olmadan devam etmesidir. Nitekim Amerika’nın savaşın ilk gününden bu yana Sudan’da zehirli yahnisi pişene kadar elçilerinin dili üzerinden tekrarlayıp durduğu şey işte budur. Bu ise ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri aracılığıyla Sudan üzerinde tek nüfuza sahip olmak amacıyla İngiliz ajanlarını ortadan kaldırıp onları yok etmek için olup ordunun kefesinin ağır basmaması için bu kuvvetlere silah ve benzerlerini tedarik etmeye devam edecektir.

El-Burhan’ın Amerika’nın BAE’ne silah sevkiyatını durdurması için baskı yapacağına dair söz verdiği şeklindeki konuşması ise gözlere kum serpmekten ibarettir; zira kendisine söz veren Amerika’nın Başkanı Biden, birkaç gün önce Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sırasında BAE Emiri Muhammed bin Zayid ile bir araya geldi ve aralarında Sudan konusunu görüşmelerine rağmen Hızlı Destek Kuvvetleri’ne silah sevkiyatının durdurulması konusuna değinilmedi! Nitekim France 24'ün 24/9/2024 tarihli haberinde şöyle geçti: “Biden ve bin Zayid, çatışmaların kalıcı olarak durdurulması, siyasi sürece geri dönülmesi ve sivil liderliğindeki yönetime geçişin sağlanması için somut ve acil adımlar atılması gerektiği konusundaki kararlı tutumlarını vurguladılar.”Açıklamada, el-Burhan’ın Hızlı Destek Kuvvetleri’ne silah sevkiyatının durdurulması için baskı yapıldığı yönündeki iddiasına değinilmedi; dolayısıyla Amerika’nın el-Burhan’a verdiği sözü, şeytanın takipçilerine verdiği yalan sözler gibidir; tıpkı Allahu Teala’nın şöyle buyurduğu gibi: يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُوراً(Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.” [Nisa 120] Aynı şekilde Amerika da el-Burhan’a söz verip ümitlendiriyor ve Amerika’nın söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.

Daha da kötüsü ise Müslümanların başındaki yöneticilerin ümmetin kaderini düşmanlarının ellerine teslim ederek ümmeti tehlikenin kaynaklarına sürüklemeleridir.Ümmet, sömürgeci kâfirlerin nüfuzundan ancak itaatkâr ajan rejimleri devirmek ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafetin olduğu izzet ve adalet devletini kurmak için çalışarak kurtulacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İbrahim Osman (Ebu Halil) - Sudan

Devamını oku...

Allah’ın Yardımı Yaklaşıyor, O Halde Pozisyonlarınızı Alın!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Allah’ın Yardımı Yaklaşıyor, O Halde Pozisyonlarınızı Alın!

Haber:

Beyaz Saray salı akşamı yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden’ın ABD ordusuna, Tel Aviv’in İran saldırılarını püskürtmesine ve Yahudi varlığını hedef alan füzeleri vurmasına yardım etme emrini verdiğini söyledi.Yetkililer salı günü yaptığı açıklamada, Başkan Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in, İran’ın Yahudi varlığına yönelik saldırısını Beyaz Saray Durum Odası’ndan izlediklerini ve ulusal güvenlik ekiplerinden düzenli olarak güncelleme aldıklarını söyledi. (RT ve ABC)

Yorum:

Başkan Biden’ın ABD ordusuna İran’ın saldırılarını püskürtmek için Yahudi varlığına yardım etme emri vermesi, kendisinin ve yardımcısının da Beyaz Saray Durum Odası’ndan olup bitenleri izlemesi, bunun bir savaş olduğunun ve bu varlığı savunmanın da, kendisi ve rejimi için bir emniyet supabı olmasının yanı sıra ümmetin bedeninin her bir azasını parçalamak, toprakları işgal etmek ve halkları köleleştirmek için kullandığı bir silah olması itibariyle Amerika’nın önceliklerinden biri olduğunun açık göstergesidir.

Şüphesiz bu, ikisinden birinin diğerinin yanında yaşaması imkansız olan iki milleti (dini) bir araya getiren bir savaştır ki bu savaş, var olmayı ya da olmamayı gerektiriyor. Zira hadari ve akidevi bir savaş, bir hadaratın galip gelmesi ve diğerinin de yok olmasıyla sonuçlanır. Dolayısıyla bu savaş, akidelerin ve hadaratların en güçlü olarak kalmak için mücadele ettiği bir savaştır.

Bu hakikat İslam ümmetinin düşmanlarının gözünden kaçmamıştır ve bundan emindirler; bu yüzden uzun zamandan beridir savaşlarını sürdürüyorlar, suçlarına ve ihlallerine meşruiyet damgası vurmak için her türlü silahları kullanarak geniş başlıklar altında gizleniyorlar; böylece terörle mücadele ve dünyada barışı yayma bahanesiyle halkları yok ediyorlar, masum kadın ve çocukları öldürüyorlar, hayatta kalma ve meşru müdafaa bahanesiyle toprakları işgal edip insanları yerlerinden ediyorlar.

Ancak bu hakikat, Müslümanların zihinlerinden kaybolmuş veya Allah’ı, Rasulü’nü ve müminleri dost edinme akidesi çarpıtılarak kaybettirilmiş ve böylece düşmanları takip etmeye ve onların arkasından kertenkele deliğine girmeye başlamışlardır! Böylece de izzet ve onurlarının yolundan uzaklaşmışlar, dinleriyle savaşanlara boyun eğmişler ve dinlerin uzlaşması ve ötekini kabul etme adı altında onlarla bir arada yaşamaktadırlar!

Ancak bizimle onlar arasındaki savaşın hakikatine dair bilinç düzeyi yükselip artmaya başlamış ve ümmetin evlatlarının birçoğu için bu düşmanların kurduğu tuzaklar ve İslam ve halkıyla savaşmak için omuz omuza verip birleştikleri açık hale gelmiştir. Kararmış yüzlerdeki maskeler düşmüş ve uzun süredir gizledikleri niyetlerini ilan etmişlerdir; her şey elinde olan ve kulları üzerinde mutlak güç sahibi olan Allah’a hamd olsun; Allah’tan, ümmet için, bu suçlulara karşı savaşta liderlik edecek ve bu varlıkla normalleşen ve ümmete ve dinine zarar vermesi için ona yardım eden hain yöneticileri ortadan kaldıracak birini hazırlamasını niyaz ediyoruz.

Savaş hâlâ devam ediyor ve bu insanlar hâlâ savaşı kazanmak için ellerinden geleni yapıyorlar; peki ya siz ne hazırladınız ey İslam ümmeti?Bu varlık sizi ortadan kaldırmayı planlıyor ve başbakanı şöyle diyerek bununla övünüyor: “Yeni Ortadoğu haritasını uygulamaya başladık.” Yani gerçekleştirdikleriyle övünüyor; peki siz, onunla ve onunla birlikte olanlarla nasıl savaşacaksınız?Onlar hazırlık yapıyorlar ve birbirlerini sadık kalıyorlar; peki ya sizin çocuklarınız ne yapıyor? Ordularınız ne yapıyor?

Biden ordusuna harekete geçme ve Yahudi varlığına yardım etme emri verdi; çünkü Yahudi varlığı savaş halinde ve savaşa girmesi için ordusunu teşvik etmesi gerekiyor; peki ya siz ne yapıyorsunuz?Ordularınız nerede? Onlara, kışlalarından çıkıp cephelere doğru gitmesini emredebilir misiniz? Peki bu düşmanlara karşı İslam’ı ve ehlini savunmak için orduları teşvik edip ona emir verebilir misiniz?

Ey İslam ümmeti: Bu, küfür ehlinin dininize karşı açmış olduğu bir savaştır; bu yüzden evlatlarınızı öldürüyorlar ve ülkenizi gasp ediyorlar; peki siz bu olup bitenlerin neresindesiniz? Bu ya var olacağız ya da olmayacağımız bir varoluş savaşı değil midir? Şayet O’nun dinine yardım eder ve O’nun düşmanlarıyla savaşırsanız Allah size zafer ve iktidarı vaat etmiştir; o halde tahtları yıkıp orduları harekete geçirmek için pozisyonunuzu alıp otoritenizi yeniden elde etmeyecek misiniz?!

وَعْدَ اللهِ لَا يُخْلِفُ اللهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Bu Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz; ama insanların çoğu bunu bilmezler.” [Rum 6]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zinet es-Sâmit

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER