6 Ağustos 2024 tarihinde Ürdün Haber Ajansı Petra’nın yayımladığı bir habere göre, “Uluslararası Tahkim Mahkemesi, Ürdün hükümetinin veya Ulusal Elektrik Şirketi’nin Attarat Power Company’e herhangi bir ödemesinin bulunmadığına hükmetti.” Bu haber, bir manipülasyondur, Ürdün hükümetinin gerçek kaybını örtbas etmek için tasarlanmış bir haberdir. Tahkim Mahkemesi, kararında “Uluslararası Tahkim Mahkemesi sözleşmenin geçerli olduğuna ve aşırı bir adaletsizlik içermediğine karar verdi” dedi. Başka bir deyişle hükümet, dört yıldır süren uluslararası tahkim davasını kaybetti ve sekiz milyon dinarlık dava masraflarını ödemek zorunda kaldı. Kaldı ki zaten 2020’de açılmadan önce davanın kaybedileceği biliniyordu!
Medya, rejimin yolsuzluklarını örtbas etmek, gerçekleri gizlemek ve çarpıtmak için kullanılıyor. Ürdün rejimi, ümmetin meselelerine karşı dürüst bir duruş sergilemek, gerçekleri açığa çıkarmak ve yolsuzlukları ifşa etmek yerine halkı bilinçlendirmekten kaçınıyor. Gerçekleri paylaşarak halkı bilinçlendirmek ve ciddi tavır almasını sağlamak yerine rejim ve hükümetin oynadığı oyunlar örtbas ediliyor. Bu yüzden rejimin yolsuzluklarının ifşa edilmesi, enerji krizi ve özellikle de Attarat Power Company projesinin arkasındaki gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması kaçınılmaz:
- Ürdün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, kısa bir süre önce Ürdün’ün topraklarının %60’ından fazlasında 116 milyar tondan fazla petrollü şeyl bulunduğunu, ortalama yüzde 10,5 petrol içeriğine sahip olan Ürdün şeylinden petrol ve elektrik üretimi için faydalanılabileceğini açıkladı.
- Bakanlığın 2020-2030 Enerji Sektörü Stratejisi’ne göre, doğal gaz ve yenilenebilir enerjinin yanı sıra petrollü şeylin elektrik üretimine katkısı 2030 yılına kadar yüzde 15 olacak.
- Ekim 2014’te Abdullah Ensour hükümeti döneminde, 2,1 milyar dolar yatırım maliyetiyle, Attarat Umm Al Ghadran bölgesindeki petrollü şeylden elektrik üretmek, bunu Ulusal Elektrik Şirketi’ne (NEC) satmak ve 30 yıl boyunca Krallığın yıllık elektrik ihtiyacının %15’ini karşılamak üzere Çin, Malezya ve Estonya’dan şirketlerin oluşturduğu bir konsorsiyum olan Attarat Enerji Şirketi ile bir anlaşma imzalandı. 2,1 milyar dolarlık yatırım maliyetinin 1,6 milyar dolarlık kısmı Çin bankaları tarafından finanse edildi. Temmuz 2023 başında 470 MW’lık Attarat Enerji Santrali açıldı.
- Bu projenin, Ürdün’ün stratejik enerji güvenliğini artıracağı tahmin ediliyordu, çünkü güvenli bir yerel ürün olup, Gazze savaşı sonrasında olduğu gibi Yahudi devletinden gelen dış gaz arzının kesintiye uğraması olasılığından etkilenmeyecekti. Ancak yolsuzluk, hükümetin kötü planlaması, yanlış sözleşmeler ve siyasi kölelik, Ürdün hükümetini Paris’teki Uluslararası Ticaret Odası tahkimine başvurmak mecburiyetinde bıraktı.
- 2016 yılında Ürdün Ulusal Elektrik Şirketi ile Amerikan (İsrail) şirketi Noble Energy arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma uyarınca Yahudi varlığından 2020 yılından itibaren 15 yıl boyunca 10 milyar dolar tutarında 45 milyar metreküp doğalgaz tedarik edilmesi öngörülüyordu.
- Hükümet, 2020 yılında Ürdün’ün elektrik üretim fazlası olduğunu tespit edince tahkime gitti. Ürdün halkı, işgalci Yahudi varlığından 15 yıllığına 15 milyar dolarlık bu aşağılayıcı gaz ithalatı anlaşmasını reddetti. Ancak hükümet, işgalle yapılan gaz anlaşmasını iptal etmek yerine büyük bir adaletsizliğin olduğu gerekçesiyle Çin ile Attarat projesi üzerinden kriz yaratmayı tercih etti. Ayrıca hükümet, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) gözden geçirmelerine boyun eğdi. IMF, enerji üretim maliyetlerini enerji üretim projelerine bağladı ve özellikle petrollü şeyl projesine vurgu yaptı.
- Ürdün’ün Çin ile olan ekonomik çıkarları ile ABD’nin küresel egemenlik arayışında Ürdün rejiminin ABD’ye olan siyasi, ekonomik ve askeri köleliği, özellikle Al-Attarat projesi gibi Çin projelerinin önünde büyük bir engel teşkil ettiği ortaya çıktı. Hükümet ayrıca, Huawei’nin 5G sözleşmesini doğrudan ABD’nin tehdidiyle Nokia ve Ericsson şirketleri lehine iptal etti.
- Ürdün Değişim Örgütü Başkanı Hussam Al-Abdallat, Arabi Post’a verdiği özel bir röportajda, “Ürdün’deki enerji ve petrol dosyası, nihai onay almadan önce Kraliyet Divanı’na, ardından da doğrudan krala sunulur. Onay aldıktan sonra yürürlüğe girer” dedi.
- Associated Press’in 5 Temmuz 2023 Çarşamba günü yayınladığı “Pekin Amman’ı borç batağına sürüklüyor” başlıklı haber, Ürdün ve Çin arasında Attarat petrollü şeyl elektrik santrali ortaklık sözleşmesi konusunda yaşanan hukuki anlaşmazlık medyada büyük yankı uyandırdı. ABD, projeden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker yaptığı açıklamada, “Gerçekten de demokrasi, şeffaflık ve yolsuzluk konusunda bazı endişelerimiz var, ancak otoriter devletler Çin ile uyum içinde hareket ediyorlar ve ona yaklaşıyorlar.” dedi. Rapor, Yahudi varlığından doğal gaz ithalatı anlaşmasının devam etmesini ve enerji sektörü üzerindeki hakimiyetini teşvik ediyor. Ürdün-Çin ortaklık anlaşmasını ise “borç tuzağı diplomasisi” olarak nitelendiriyor, oysa bu tanımlama Amerika için daha uygun.
- Ürdün Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin (JESC) 2020 Ülke Raporu’nda “Enerji güvenliği siyasi ve ekonomik kararlar arasında gidip gelmeye devam etmektedir. “İsrail” gaz anlaşması, görünüşte enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin bir parçası gibi görünse de uzun vadede enerji güvenliğini zayıflatacaktır. Ayrıca, “İsrail” gaz anlaşması lojistik, idari ve finansal açıdan şeffaf değildir.” ifadeleri yer aldı.
- Yine aynı kurumun, 2021 raporunda “Şu anda Attarat Şirketi tarafından doğrudan petrollü şeyl yakma projesi uygulanmakta olup, bu proje, yerel enerji kaynaklarının kullanımı açısından enerji sektörü için stratejik projelerden biridir.” ifadeleri kullanıldı.
- Son olarak Enerji ve Maden Kaynakları Bakanı Salih el-Harabeşe, 2030 yılına kadar elektrik sektöründeki zararın 10 milyar dinarı bulacağını söyledi. Elektrik jeneratörlerinin 2022 yılı sonundaki ithalat değeri yaklaşık 3,5 milyar dinar. Ancak hükümet, Katar, BAE ve Cezayir gibi doğalgaz zengini ülkelerden rekabetçi fiyatlarla gaz ithalatıyla pek ilgilenmiyor.
Ürdün’deki enerji krizi, yolsuzluk ve para israfı gibi konular buzdağının sadece görünen kısmı. Tüm bunlar, rejimin başta Amerika ve Avrupa olmak üzere sömürgeci kafir Batılı ülkelere olan bağımlılığı ve köleliğiyle bağlantılıdır. Allah hakkında hiçbir yemin ve ahit gözetmeyen uşak yöneticilerin dünyası uğruna ahiretlerini satan hükümet ve adamlarıyla bağlantılıdır. Yukarıdakilere dayanarak şunları belirtiyoruz:
- Sorunun özü, siyasi irade ve siyasal sistemdir. Ülke zenginliklerinin kullanımı, siyasi iradeden yoksundur. Ülke ekonomisine katkı sağlayabilecek ekonomik projelerde yapılan yolsuzluklar da bu sorunun bir parçası.
- Ürdün’deki petrollü şeyl, tükenmez bir mineraldir, kamu malıdır, bu nedenle devlet bu mineralleri bireylere veya şirketlere veremez. Devlet, bu kaynakları Müslümanlar adına ve işlerini gütmek için bizzat kendisi çıkarmalıdır. Çıkarılan her şey tebaanın ortak malıdır.
- Ürdün silahlı kuvvetlerinin, Gazze ve Filistin savaşında Filistinlilere yardım etmemesi, rejimin Yahudi varlığının yanında yer alması, kara köprüsü kurarak Yahudi varlığına gıda ve lojistik destek sağlaması, imzalanan ekonomik projelere devam etmesi, Ürdün ve halkını ipotek altına almakta, Ürdün halkını vahşi bir düşmanın insafına bırakmaktadır. Yahudiler, çatışmaların olası genişlemesi durumunda elektrik ve suyu kesmekten asla çekinmeyeceklerdir. Bu nedenle ülkenin kaynaklarını peşkeş çeken, çarçur eden ve düşmanları yararına çalışan herkese karşı ciddi ve samimi bir duruş sergilenmelidir.
- Ürdün, sahip olduğu öz kaynaklarıyla Ürdün rejiminin sağladığı mevcut kötü durumdan daha iyi bir ekonomik yaşam sağlayabilir. Ancak Ürdün ve başka yerlerde yaşanan ekonomik sıkıntılara köklü çözüm, Nübüvvet metodu üzere Hilafettir. Ürdün, zenginliklerin bütünleştiği, enerji projelerini yabancı etki ve borçların hakimiyetinden uzak kendi kaynaklarıyla finanse eden bir devletin bir parçası olmalıdır. Halife, bu devleti İslam sistemiyle yönetecektir.
Ey Ürdün Müslümanları! Kuşkusuz zillet ve aşağılanmanız, ulaşabileceği en uç noktaya ulaştı. Ürdün rejimi size karşı aşırı azgınlaştı. Rejim, çocuklarınızın rızkını çalıyor, malınızı gasp ediyor, servetinizi yağmalıyor, Yahudi varlığı ve kafir Batı lehine ümmetinize komplolar kuruyor. Tüm bunlar karşısında sessiz kalıp hiçbir şey yapmamanız küstahlığını ve zorbalığını daha artırmaktadır!
Ey Ürdün Müslümanları! İçinde bulunduğunuz bu durumdan, yalnızca Hilafet ile kurtulabilirsiniz. Hilafet, Rabbinizin farzı ve izzetinizin kaynağıdır. Düşmanınızı kahrı perişan edecek, topraklarınızı özgürleştirecek, ülkelerinizi ve zenginliklerinizi koruyacak, Allah’ın size bir hak olarak verdiği kamu mallarını muhafaza edecektir.
وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]