Cuma, 04 Rebiu’l Evvel 1446 | 2024/09/06
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hilafet Ortadan Kalkınca Ümmetin Başına Ruveybida Yöneticiler Musallat Oldular!!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Hilafet Ortadan Kalkınca Ümmetin Başına Ruveybida Yöneticiler Musallat Oldular!!

Haber:

21/05/2024'te Nabd Sudan web sitesinde şu başlıklı haber yer aldı: “Yerinden edilmiş 110 kişi öldü... Kıtlık, Darfur’daki binlerce sakini tehdit ediyor.” Haberde şöyle geçti: Güney Darfur eyaletindeki “Kalma” Kampı’ndan bir yetkili Salı günü yaptığı açıklamada, yaklaşık yerinden edilmiş 110 kişinin açlık ve hayat kurtaran ilaç eksikliği nedeniyle öldüğünü duyurdu.Tamamen milislerin kontrolünde olan Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala kentinde bulunan “Kalma” Kampı’nda yaşayanlar aylardır uluslararası kuruluşların yaptığı yardımların durdurulması nedeniyle gıda ve hayat kurtaran ilaç sıkıntısından şikayet ediyorlar.

Darfur bölgesinin geniş bölgelerinde ciddi gıda kıtlığı yaşanıyor ve bu da binlerce sakini tehdit eden kıtlık belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.

Yorum:

Sömürgeci kafir Hilafeti yıktığından bu yana her geçen gün hayatın tüm sistemlerinde ve her alanlarında ciddi bir gerileme yaşıyoruz. Zira insanların rahatını sağlayacak, işlerini gözetecek ve sürüsünün (tebaasının) durumu hakkında güvence verinceye kadar gözünü dahi kırpmayacak çobanı (Halifeyi) kaybettik. Bunun da öncesinde insanların işlerini yönetme, sorunlarına çözüm bulma ve devletin gücü yettiği sürece onların her türlü ihtiyaçlarını karşılaması konusunda Müslümanların Halifelerinin takip ettiği yaklaşımını kaybettik. Nitekim yüzyıllardır tüm dünyanın ilgi odağı olan Hilafet Nizamının gölgesinde Müslümanlar ve İslam Devleti’nin tebaasından olan zimmet ehli müreffeh bir hayat yaşıyorlardı. Ama bu devleti kaybettikten ve insanlar, yoksulları daha da yoksullaştıran kapitalist bir sistem tarafından yönetilmeye başladıktan sonra, zenginler bile fakirleşti, devasa sermaye sahiplerine kaos ve kargaşa egemen oldu ve yoksulluk durumu ise durumun efendisi haline geldi. Bu istatistikler bize çok da uzak değildir; zira Sudan gibi dünyanın ekmek ambarı olan bir ülkede insanlar açlıktan ölüyorlar!!

Yöneticiler, insanları besleme-barındırma işini, bu ülke halkının iyiliğini istemeyen şüpheli örgütlere bırakmaktan hiç utanmıyorlar! Sanki bu insanlar, devletin otoritesi altında değillermiş gibi! Oysa 110 kişinin hayatını kaybettiği ve binlerce kişinin bekleyip durduğu gıda başta olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz kaldıklarında bu insanları doyurmak devletin görevlerinden biridir; zira onlar geçimlerini sağlayacakları şeyleri kaybettiler ve terk derdi tebaanın parasını toplayıp onu haksız bir şekilde yemek olan devletin gözetiminin kaybolmasından dolayı ölüm bu insanları biçmeye başladı. İnsana zerre kadar değer vermeyen ve onun gözetmekle ilgilenmeyen kapitalist sistem işte budur; böylece tüm dünyayı perişan etmiştir.

Bugün ümmetin, insanları ıslah edecek ve onların işlerinin gözetecek bir yönetim sistemine şiddetle ihtiyacı vardır; zira insanları yöneten tüm ilkeler başarısız oldu ve yeryüzü zulüm ve baskıyla doldu. Dolayısıyla bu insanlığı ıslah edecek ve onu kapitalizmin vahşi bataklığından çekip çıkaracak İslam Nizamından başka hiçbir sistem yoktur; zira İslam Nizamı, içinde insanların işlerini Allahu Teala’nın istediği şekilde gözetecek ve bu gözetim konusunda ihmalkarlık göstermeyecek Halife’nin olduğu Rabbani bir nizamdır. Çünkü Allah Halife’ye tebaası hakkında soracaktır.

Ata İbn Ebu Rebah şöyle dedi: Ömer İbn Abdülaziz’in karısı Fatıma bana şunu rivayet etti: Ömer’in yanına girdim ve o elini yanağına dayamış namaz kıldığı yerde oturuyor ve gözyaşları sakalından aşağıya akıyordu. Bunun üzerine dedim ki:Ey Müminlerin Emiri, nedir bu halin? O da şöyle dedi: Ey Fâtıma! Bu ümmetin en ağır yükünü omuzlarımda taşıyorum. Ümmet içindeki açlar, fakirler, hasta olup da ilâç bulamayanlar, sırtına giyecek elbisesi olmayan muhtaçlar, boynu bükük yetimler, yalnızlığa terkedilmiş dul kadınlar, hakkını arayamayan mazlumlar, küfür ve gurbet diyarlarındaki Müslüman esirler, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmaya takati olmayan muhtaç yaşlılar, aile efradı kalabalık olan fakir aile reisleri... yakın ve uzak diyarlardaki böyle mümin kardeşlerimi düşündükçe yükümün altında ezilip duruyorum. Yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunlar için bana itap ve serzenişte bulunursa, ben nasıl cevap vereceğim diye korktum; bu yüzden kendime acıdım ve ağladım.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdulhâlik Abdûn Ali - Sudan

Devamını oku...

Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz!

Haber:

Helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan için Tahran'daki Uluslararası Konferans Merkezi'nde düzenlenen merasime çok sayıda ülkeden devlet başkanı, başkan yardımcısı, bakan, meclis başkanı ve özel temsilciler katıldı. Başkentteki taziye merasimine İran'ın geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir ile Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri ev sahipliği yaptı. (Ajanslar, 23/05/2024)

Yorum:

Şüphesiz bir kişinin karakteri hakkında malumat sahibi olmak isteniyorsa, o kişinin sözlerinden ziyade özellikle gerçekleştirdiği eylemlere bakmak gerekir. Çünkü kişinin karakterinin şekillenmesinde sözlerin de payı olsa da önemli olan o sözlerin davranışa yansımasıdır. Aksi takdirde sözlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Nitekim Allahu Teala bunu şu kavlinde açıkça bildirmiştir: يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ * كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَYapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” [Saff 2-3]

İşte gerek İran’ı gerekse İslam ülkelerini temsil eden yöneticilerin durumu tam da bu şekildedir. İran’a gelince; milyonlarca insanın İslam’ı temsil ettiğini düşünerek destek verdiği İran, Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de milyonlarca Müslümanın katledilmesine fiilen ortak olmuş ve sekiz aydır Gazze’de, kadın, çocuk ve yaşlıların vahşi Yahudi varlığı tarafından katledilmesinden dolayı -boş açıklamaları dışında- kılını dahi kıpırdatmamıştır. Nitekim bu durumu, İran liderlerinin şayet İran olmasaydı Amerika Afganistan bataklığında boğulacaktı diye açıklamalarda bulunup Riyad Zirvesi Konferansı’nda katil Beşar Esad ile birlikte İbrahim Reisi’nin de bulunması net bir şekilde açıklamaktadır.

Şimdi özellikle Afgan yöneticileri ve sözde Hamas’ı temsil eden İsmail Heniye olmak üzere tüm Müslüman ülkelerinin başındaki yöneticilerin koşar adımlarla İbrahim Reisi’nin cenaze törenine katılmaları ne anlama geliyor? Afgan yöneticilerinin, İranlı yetkililerin Afganistan hakkındaki açıklamalarını bile bile Reisi’nin cenazesine katılmaları bir garabet değil midir? Daha da garip olanı ise, İran boş açıklamalarla yetinirken vahşi Yahudi varlığının kendi çocukları ve torunları da dahil olmak üzere Gazzeli Müslümanları sekiz aydır her gün, her saat ve her dakika katlettiğini fiilen yaşayıp gördüğü halde İsmail Heniye’nin Reisi’nin cenaze törenine katılması bir akıl tutulması değil de nedir Allah aşkına?!

Aksa Tufanı operasyonu tüm hain ve ajanların İslam ümmetini temsil etmediklerini ifşa etmiştir. Birçok yerdeki Müslümanlar, elleri İslam ümmetinin evlatlarının kanlarına bulanmış İran Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın ölümünden dolayı bir nebze olsun kalpleri ferahlayıp sevinç çığlıkları atarken bu yöneticilerin bu katillerin cenazesine katılmaları, İslam ümmetinin bir vadide, bu yöneticilerin de başka bir vadide olduğunun net resmidir. Nitekim şöyle denilir: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Efendilerine Allah’tan daha çok güvenen bu hainlerin durumunu, Allahu Teala şu kavlinde ne kadar da güzel tasvir etmiştir: وَاِذَا لَقُوا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قَالُٓوا اٰمَنَّاۚ وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَيَاطٖينِهِمْۙ قَالُٓوا اِنَّا مَعَكُمْۙ اِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُ۫نَİman edenlerle karşılaşınca “inandık” derler, şeytanlarıyla (efendileriyle) baş başa kaldıklarında ise “Biz sizinleyiz, biz yalnızca alay etmekteyiz” derler.” [Bakara 14] قَاتَلَهُمُ اللّٰهُۘ اَنّٰى يُؤْفَكُونَAllah onları kahretsin! Nasıl da (gerçeklerden) döndürülüyorlar!” [Münafikun 4]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ramazan Ebu Furkan

Devamını oku...

Mübarek Toprak - Filistin, Kalkilya: "Gazze ve Refah'a Destek İçin Büyük Protesto!"

  • Kategori Filistin
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Mübarek Toprak Filistin:

"Gazze ve Refah'a Destek İçin Büyük Protesto!"

18.05.24 Cumartesi günü, Hizb-ut Tahrir'in Gazze ve Refah'ı desteklemek için halka seslendiği Mübarek Toprak - Filistin'de, valilik ve komşu bölgelerden gelen büyük kalabalıklar Kalkilya şehrinin merkezinde toplanarak: "Ey Müslümanlar, Gazze'den sonra Refah da yardım istiyor, onları kurtarın!" başlığı altında bir protesto gösterisi düzenledi.

Erkek, yaşlı ve çocuk binlerce insan toplandı ve hepsi hüzünlü ve öfkeli sesleriyle ümmete ve ordularına çağrıda bulundu ve zafer ve güç sahibi insanları çok geç olmadan Gazze'deki çocukların, kadınların ve mücahitlerin yardımına koşmaya çağırdı.

Katılımcılar Gazze ve Refah'ın nusretini talep eden pankartlar ve sloganlar kaldırdı ve ümmeti ve ordularını çok geç olmadan Gazze'nin çocuklarını ve kadınlarını kurtarmak için acil harekete geçmeye çağıran sloganlar attı.

Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu üyesi Mühendis Bahir Salih kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada Arap ve Müslüman yöneticilere, özellikle de Mısır ve Ürdün yöneticilerine Gazze'yi desteklemedikleri ve Gazze'yi, çocukları ve kadınları kurtarmak için ordu göndermedikleri için çattı. Şöyle dedi: "Eğer yöneticilerin korkaklığını ve terk edilmişliğini görmemiş olsaydı, korkak canavar varlık Gazze'ye saldırmaya cesaret edemezdi. Bunu yapmaya cesaret edemezdi ve ölümden kaçan çocuklara, kadınlara ve mültecilere saldıramazdı, bu yüzden onlar için çiğnemeden bir kırmızı çizgi, geçmeden bir sınır ve toz içinde bırakmadan hiçbir prestij bırakmazdı, bu yüzden erkeklerin öfkesiyle öfkelenmediler."

Konuşmasında Gazze'nin, varlığın savaşmaya uygun olmadığını kanıtladığını ve Gazze bunu yoğunlaştırdıktan sonra kuşatma ve yıkım yanılsaması altında kararlılık ve zafer aradığını, bunun da ümmeti efsanevi savaşlarında Gazze halkıyla birleşmeye teşvik etmesi gerektiğini vurguladı.

Bahir Salih, İslam dünyasındaki Müslümanları yöneticilere güvenmeye devam etmemeleri konusunda uyararak şunları söyledi: "Bilin ki bu yöneticiler sizi korumayacak, vatanınızı ya da toprağınızı korumayacak ve şu anda Gazze'ye karşı komplo kurdukları gibi size karşı da ilk komplo kuranlar olacaklar! Ve ihanetlerinde ve savaşlarında yaptıkları gibi boyunlarınızı düşmanlarınıza teslim edecekler." Kim Batı Şeria'yı teslim ederse Doğu Şeria'yı savunamaz, kim El Aksa'yı ve mübarek toprakları terk ederse Kahire'yi savunamaz ve kim Ekim ayında Mısır ordusunu teslim ederse ve zaferlerini yenilgiye ve teslimiyete ve ardından hain bir anlaşmaya dönüştürürse İskenderiye'yi savunamaz."

Salih konuşmasını ümmete seslenerek ve fırsatın henüz geçmediğini, aksine geldiğini hatırlatarak tamamladı. O şöyle dedi: "Korkak, kindar varlık en kötü günlerini, belki de son günlerini yaşıyor, tükeniyor ve parçalanıyor, insanlardan gelen ipi kesilmek üzere, Allah'tan gelen bir ipi yok ve işte kendi elleriyle köklerini dünyadan söküyor. Çirkinliği tüm dünyaya, hatta Batı'daki destekçilerinin ülkelerinde bile açık hale geldi ve acımasız yüzünü ortaya çıkardı ve bunu gizleyemez... Öyleyse seferberliğinizle Allah'ı destekleyin ve hain yöneticilerin tahtlarını devirin! Aksa'nıza ve Peygamberinizin Mescidine doğru yürüyün, mübarek Filistin topraklarınızı özgürleştirin ve çok geç olmadan Gazze ve Refah'ı kurtarın."

Protestonun sonunda Dr. Muhammed Afif Şedid, Gazze ve Filistin'i kurtarması, onları özgürleştirmek için ordular hazırlaması, mübarek Mescid-i Aksa'yı arındırması ve Raşidi Hilafet'in kurulmasını hızlandırması için Allah Subhanehu ve Teala'ya dua etti.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi'nin
Mübarek Toprak - Filistin'deki Delegesi

Cumartesi, 10 Zilkade 1445 Hicri - 18 Mayıs 2024 Miladi

filistin

- Protesto Kapsamında Video Röportajlar -

Dr. Muhammed Afif Şedid

 

Şeyh Misbah Beni Şamsa

Şeyh Ebu Abid Muaz Kasım

Şeyh Burhan El-Samman

Şeyh Ebu El Vasık

Şeyh Ziyad Ceradat

Şeyh Ebu Musab El Zuyud

filistin

filistin

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#ArmiesToAqsa
#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش
#Aqsa_calls_armies
#AqsaCallsArmies

filistin

İlgili Bağlantılar:

 

Devamını oku...

Avrupa ülkeleri, Yahudi Varlığını Ümmetin Gazabından ve Şehitlerinin İntikamından Koruyacak Bir Filistin Varlığını Tanıyarak Yahudi Varlığını Suçlarından Dolayı Ödüllendiriyorlar

Haber-Yorum

Avrupa ülkeleri, Yahudi Varlığını Ümmetin Gazabından ve Şehitlerinin İntikamından Koruyacak Bir Filistin Varlığını Tanıyarak

Yahudi Varlığını Suçlarından Dolayı Ödüllendiriyorlar

Haber:

İspanya, Norveç ve İrlanda, Filistinlilerin memnuniyetle karşılaması ve “İsrail’in” ezici öfkesi arasında 28 Mayıs’ta yürürlüğe girecek bir adımla Filistin devletini resmi olarak tanıyacaklarını açıkladı. Nitekim Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, ülkesinin 28 Mayıs'tan itibaren Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanıyacağını söyledi. Ayrıca Store, tanımanın amacının Filistin otoritesi temelinde siyasi olarak uyumlu bir Filistin devleti kurmak olduğu eklemesinde bulunarak iki devletli çözümün Yahudi varlığının çıkarına olduğunu belirtti.

Filistin başkanlığı, resmi haber ajansı (Wafa) tarafından aktarılan açıklamada şunları söyledi: “Bu kararların, Filistin halkının kendi topraklarında kendi kaderini tayin etme hakkının tanınmasına ve iki devletli çözümün uygulanmasını desteklemek için fiili adımlar atılmasına olan katkısına büyük değer veriyoruz.” İslami Direniş Hareketi (Hamas) ise Norveç, İrlanda ve İspanya'nın Filistin Devleti'ni tanıma duyurusunu memnuniyetle karşıladı ve bunu "topraklarımız üzerindeki hakkımızı teyit etmek için önemli bir adım" olarak değerlendirdi. Hareket, ülkelere, “ulusal haklarımızı tanıma ve Filistin halkımızın kurtuluş, bağımsızlık ve işgale son verme mücadelesini destekleme” çağrısında bulundu.

Öte yandan Yahudi varlığı, bu iki ülkenin Filistin Devleti’ni tanıma yönünde harekete geçmesinin ardından İrlanda ve Norveç'teki büyükelçilerini “acil istişarelerde bulunmak üzere” çağırdı. Yahudi Dışişleri Bakanı Yisrael Katz yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bugün İrlanda ve Norveç'e sert bir mesaj yöneltiyorum: “İsrail” bu konuda sessiz kalmayacaktır.” Ayrıca Kıbrıs’ın yanı sıra Avrupa Birliği'ne üye 8 ülkenin de (Bulgaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Slovakya, Macaristan, İsveç) Filistin devletini tanıdığını belirmekte fayda vardır. (El Cezire)

Yorum:

Yahudi varlığının Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği etnik temizlik katliamları ve uluslararası sessizlik ve onun suç ortaklığının ortasında 24 saat televizyonda yayınlanan Batı Şeria'daki aktivistlere yönelik kovuşturma, dünya halklarını bunları kınamak ve Filistin'in kurtuluşunu talep etmek için protesto yürüyüşleri ve gösteriler düzenlemeye ve şu sloganı atmaya sevk etti: “Nehirden Denize.” Nitekim katliamların yedi ayı aşkın bir süre devam etmesinden sonra, -başta Amerikalı siyasetçiler olmak üzere- dünyadaki siyasetçiler, hepsinin suçlandığını ve bu suçlara bulaştıklarını ve insanların, yaptıkları ittifaklardan dolayı kendilerini sorumlu tutacaklarını -ki zaten yapmaya başladılar- anladılar. Zira Batılı bir yetkili ayağa kalkıp orada ve buradaki insanlara konuşmaya başlar başlamaz katılımcılar arasından biri ona karşı ayaklanıyor, onu sorumlu tutuyor ve suçlu Yahudi varlığıyla suç ortaklığından ve Gazze halkına ve genel olarak Filistin halkına ihanetinden dolayı ona hakaret ediyor. Bu nedenle dünya liderleri, gerek kendi güvenilirliklerine gerekse özgürlük, insan hakları, eşitlik, kadın ve çocuk hakları, hatta hayvan hakları, doğanın korunması ve benzerleri gibi insanların Batı’nın iddia ettiği ilkelere olan güvenin bozulmasına bir son vermek zorunda kaldılar…

Amerika Birleşik Devletleri'nin yörüngesindeki ülkeler arasında yer alan bu üç Avrupa ülkesinin açıklaması, Amerika’nın bir talebinden ya da ondan gelen yeşil ışıktan başka bir şey değildir. Ayrıca bu, Batı medeniyetinin çöküşüne çare olma girişimi olduğu gibi aynı zamanda tanımanın sanki Filistin halkı ve Batı değerleri için bir zafermiş gibi görünmesi amacıyla olayın istismar edilmesidir. Gerçek tamamen farklı olsa da, bu "tanıma", otuz yıl önce bizzat Norveç'te imzalanan Oslo Anlaşmasında belirtilen Filistin devletinin tanınmasından önce Yahudi varlığının Filistin topraklarının yüzde 80’inden fazlası üzerindeki “hakkının” tanınması olup sözde Filistin devletinin tanınması ise, gerçekte Yahudilerin mübarek Filistin topraklarındaki “hakkının” teyit edilmesi ve küresel çapta Filistin davasının tabutuna son çivinin çakılmasıdır. Bu nedenle Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, "İki devletli çözüm “İsrail’in” çıkarınadır” derken doğru söylemiştir -ki aslında o yalancıdır.-

Filistin Otoritesinin ve onun izinden giden -hem ulusal hem de İslami- Filistin hareketlerinin rolü, Filistin meselesini tasfiye etmek ve mübarek Filistin topraklarındaki Yahudi varlığını güçlendirmek için komplo kuran ve İki devletli çözüm projesini Filistin ve Gazze halkının zaferi olarak gösteren Arap ve Müslüman yöneticilerin rolünün bir uzantısıdır. Bu ne kadar büyük bir komplodur! Amerika projesini Filistin’de hayata geçirip bunu Biden lehine bir seçim kartı olarak kullanacakken Yahudiler ise bu projeyi tamamen reddediyormuş gibi görünüyorlar. Bu arada son seksen yılda verilen binlerce şehit ve yaralı, “sözde” bu “zaferi” gerçekleştirmek için verilmiş gibi bu proje ortaya çıkarılıp Filistin için destekleyici bir zafermiş gibi sunuluyor! Gerçekten bizler, fitnelerin ve tuhaflıkların olduğu bir zamanda yaşıyoruz ve bu ihanetin ve tuzakların boyutunu ancak aklı başında olan insanlar anlayabilir.

Amerika ve Amerikan yanlısı olanların Gazze ve Refah sonrası hakkındaki konuşmaları, ister Yahudiler reddediyormuş gibi yapsınlar isterse gerçekten kokuşmuş mizaçları ve aptallıkları nedeniyle reddetsinler, dava sahipleri ve İslam ümmetine iki devlet projesinin dayatılmasına yol açacak bir çözüm hakkındaki konuşmadır. Ancak ümmetin Gazze ve Refah sonrası planının, tüm mübarek toprak Filistin üzerindeki haklarını teyit etmek, hem şehitlerin kanlarının hem de Yahudilerin çiğnediği kutsalların ve namusların intikamını almak için olması gerekir; zira siyasi ve askeri liderliğiyle ümmetin Gazze halkını yüzüstü bırakıp onların parça parça doğranmalarının ardından Amerika’nın mübarek topraklara yönelik komplo projesi kabul edilemez, hatta tartışması dahi yapılamaz. Dolayısıyla Filistin halkının kanı, yöneticiler ve liderler de dahil olmak üzere kendilerini yüzüstü bırakan herkesi yakan bir kor olmalıdır. Bu yüzden ümmet ve onun orduları içindeki muhlisler, bu yöneticilere karşı isyan etmeli ve onların yerine, kendilerini birleştirecek ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için ordulara liderlik edecek bir Halife getirmelidirler. تُقَاتِلُكُمْ الْيَهُودُ فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ Yahudiler sizinle savaşacak, siz onlara musallat kılınacaksınız. O kadar ki taş: Ey Müslüman, işte bu bir Yahudidir, arkama saklanmıştır, onu öldür, diyecektir.” [Sahih-i Müslim]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Muhacir – Pakistan

Devamını oku...

Gazze’de Soykırım Tüm Hızıyla Devam Ediyor ve Ordular da İzliyorlar!!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Gazze’de Soykırım Tüm Hızıyla Devam Ediyor ve Ordular da İzliyorlar!!

Haber:

Gazze’deki savaş... devam eden “İsrail” katliamları ve Birleşmiş Milletlerin açlığın yayılması konusundaki uyarısı.

Yorum:

Gazze’ye yönelik imha savaşı halen devam ediyor ve savaşın tüm cephelerindeki şiddetli çatışmaların ortasında Yahudi varlığının güçleri, Gazze Şeridi'nin kuzey ve güneyindeki şehirleri ve illeri bombalamaya devam ediyor...

Buna rağmen asil direniş Yahudi ordusuna ve onun saflarındaki paralı askerlere zarar vermeye devam ediyor.Direniş, ekipman ve teçhizat eksikliğine, açlığa, susuzluğa ve erzak eksikliğine rağmen savaşmaya devam ediyor; yaraların derinliğine ve Yahudi varlığının Gazze Şeridi’ndeki savunmasız sivillere karşı işlediği savaş suçlarına rağmen direnmeye ve Yahudilerin gücünü kırmaya devam ediyorlar; direnmeye ve sıfır mesafeden kahramanlık destanları yazmaya devam ediyorlar.

Arap rejimi, özveriyle alçaklığa, ümmetin meselelerine ve kutsallarına ihanet etmeye ve Amerika’nın önderlik ettiği günümüz Haçlılarının arzuları doğrultusunda zelil bir şekilde itaat etmeye devam ediyor; başta çevre ülkeler olmak üzere Arap rejimi, Yahudi varlığını korumaya ve ümmetin Filistin’deki halkımızı desteklemek için harekete geçmesini engellemeye devam ediyor.Arap rejimi, Batı'nın çıkarlarına hizmet etmek, ümmetin yeniden birliğine, gücüne ve enerjisine dönmesini ve sorunlarını kendisinin çözmesini engellemek için bölge halkları arasındaki bölünmeyi ve parçalanmayı derinleştirmeye devam ediyor.

Müslüman orduları ve askerlerine gelince; onların sessizliği kabirlerin sessizliğine benziyor! Ama ne zamana kadar? Hiç kanınız kaynamıyor mu?! Allahu Teala’nın şu kavlini işitmediniz mi: وَقَاتِلُوا الْمُشْرِكِينَ كَافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَافَّةًMüşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın.” [Tevbe 36] Yahudiler, Haçlılar ve diğerleri, Filistin ve direnişle topyekûn savaşıyorlar, o halde neden sizler de direnişle birlikte topyekûn savaşmıyorsunuz?! Neden onları yalnız bırakıp topuklarınız üzerine gerisin geri dönüyorsunuz ve yüz çeviriyorsunuz?! Şayet liderleriniz ajan ve hainlerse, peki ya sizler nesiniz ey Müslüman orduları içerisindeki subaylar?!

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْEğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Memduh Ferec

Devamını oku...

İran liderliği Artık İslam'ın ve Ümmetin Yanında Yer Almayacak mı?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

İran liderliği Artık İslam'ın ve Ümmetin Yanında Yer Almayacak mı?

Haber:

20 Nisan 2024’te Washington Post, "ABD, Gazze savaşı için olası bir son oyunun parçalarını bir araya getiriyor" başlıklı bir makalede, “Görünen o ki Gazze savaşı kontrol altına alınmış olup bu da bundan sonra birçok kişinin korktuğu bölge çapındaki yangından kaçınılmasına yol açıyor” dedi. Hamas 7 Ekim’de Yahudi varlığına saldırdı ve bu da kısmen, geçen hafta Amman’da McGurk ile selefi Pazar günü Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin hayatına mal olan kazanın ardından helikopterde hayatını kaybeden İran'ın yeni Dışişleri Bakanı Yardımcısı Ali Bagheri Kani arasında yapılan toplantı da dahil olmak üzere İran ve ABD arasındaki sessiz görüşmelerden kaynaklanıyor.

Yorum:

Amerikan karşıtı söylemlerine rağmen İran liderliği sürekli olarak “Büyük Şeytan” ABD’ye yardım ediyor.Böylece İran, Yahudi varlığının Gazze’ye yönelik savaşının kontrol altına alınmasını kolaylaştırmak için Amerika ile gizli görüşmelerde bulundu ki bu da pratikte Gazzeli Müslümanları soykırıma ve açlığa terk etmek anlamına geliyordu.

Ayrıca Financial Times’ın 14 Mart 2024 tarihli “ABD, Kızıldeniz saldırılarına ilişkin İran'la gizli görüşmelerde bulundu” başlıklı haberinde, “ABD’nin bu yıl İran’ı ikna etmek amacıyla onunla gizli görüşmelerde bulunduğu" belirtildi.Amerikalı ve İranlı yetkililere göre Tahran, Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları sona erdirmek için Yemen Husi hareketi üzerindeki nüfuzunu kullanacak.Amerikan heyetine Beyaz Saray Ortadoğu Danışmanı Brett McGurk ve onun İran elçisi Abram Paley başkanlık etti.Aynı zamanda Tahran’daki baş nükleer müzakereci olan İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri Kani, İslam Cumhuriyeti'ni temsil etti.(Finansal Times) Böylece İran liderliği, nüfuzu altındaki silahlı hareketleri desteklemek için silahlı kuvvetlerini seferber etmek yerine, Yahudi varlığına yönelik tehdidi kontrol altına almıştır.

İran rejiminin Amerikan çıkarlarını bu şekilde kolaylaştırması, siyasete İslam ve onun şerî hükümleri açısından bakan bir Müslüman için hiç şaşırtıcı değildir. Hatta Böyle bir Müslümanın, İran rejiminin ihanetine dair deliller bulmak için siyasi metinleri derinlemesine araştırmasına bile gerek yoktur. Zira bu, İran liderliğinin davranışlarının şerî hükümlerle çelişmesinde ortaya çıkmaktadır.

Birincisi: İran rejimi Allah'ın indirdikleriyle hükmetmiyor. Oysa Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerdir.” [Maide 45] Bunun yerine İran ekonomisi, tarım arazileri, madenler, enerji, kurumsal yapılar, finans ve vergilerle ilgili şerî hükümlere aykırı olan kapitalist bir ekonomidir. Ayrıca İran, ırklarını ve fikri mezheplerini gözetmeksizin tüm Müslümanlar için tek bir İmameti veya Hilafeti öngören İslami yönetim sistemiyle çelişen milliyetçilik üzerine kurulu ulus bir devlettir.

İkincisi: İran, Suriye tiranı Beşar Esad’ın yüzbinlerce Müslümanı korkunç ve uzun süreli bir katliamla öldürmesine ve şehit etmesine yardım etti. Suriyeli Müslümanlar onun zulmüne karşı “Halk rejimi devirmek istiyor” sloganıyla ayaklanmıştı. Zira Müslümanlar, İslam'daki vacipleri olan İslam esası üzerine tirana karşı çıktılar. Çünkü Allah'a ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e isyanda, emir sahibine itaat yoktur. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِي الْأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللهِ وَالرَّسُولِEy iman edenler! Allah’a itaat edin. Rasul’e ve sizden olan ululemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a ve Rasul’e götürün” [Nisa 59] İran liderliği, Suriye'deki Müslümanların şerî vaciplerini yerine getirmelerini desteklemek yerine, Amerika'nın ajanı Beşar’ı iktidarda tutmak için Rusya ile birlikte yoğun, maliyetli ve tam bir çaba içinde çalışmıştır.

Üçüncüsü:İran liderliği Gazze'ye destek vermek için ordu gönderme görevini ihmal etmiştir. Hem de Allah Subhanehu ve Teala’nın şöyle buyurmasına rağmen: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُوا فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌEy iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.” [Tevbe 38]İran, İran'ın güçlü silahlı kuvvetleri liderliğinde Yahudi varlığına karşı ümmet düzeyinde cihat ilan etmek yerine, kendisini insansız hava araçları ve füzelerle kolayca püskürtülebilecek sınırlı saldırılarla sınırlandırdı.

Dördüncüsü:İran liderliği, Filistin için Amerika'nın, mübarek toprakların çoğunu işgalci Yahudi varlığına teslim edilmesini içeren iki devletli çözümünü kabul etmenin yolunu açmak için çalışıyor. Hem de Allah Subhanehu ve Teala’nın şöyle buyurmasına rağmen bunu yapıyor: وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِSizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.Fitne, savaştan (adam öldürmekten) daha kötüdür.” [Bakara 191]Nitekim 24 Nisan 2024’te İran Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinin sonrasında Pakistan İslam Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasında yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüme desteklerini bir kez daha teyit ettiler…”

Bunlar, İran liderliğinin İslam’a ve ümmetine karşı işlediği suçlardan sadece birkaçıdır.İran liderliğinin, Allah'ın izniyle geri dönüşü yaklaşan Raşidi Hilafet ile nasıl muamele edeceğini zaman gösterecek.Derin İran milliyetçiliğine ve mezhep düşmanlığına teslim olmak gibi büyük bir hata mı yapacak, yoksa tövbe edip Amerika’nın başını çektiği sömürgeci Batı düşmanlarına karşı İslam’ın ve ümmetinin yanında yer almak gibi cesur bir adım mı atacak?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Musab Umeyr – Pakistan

Devamını oku...

Pakistan Vilayeti: Naveed Butt'ın 11 Mayıs 2012 tarihinden bu yana zorla alıkonulması Demokrasi ve ifade özgürlüğü yalanlarını ifşa etmektedir!

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Naveed Butt'ın 11 Mayıs 2012 tarihinden bu yana zorla alıkonulması Demokrasi ve ifade özgürlüğü yalanlarını ifşa etmektedir!

#FreeNaveedButt

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

Pazar, 26 Şevval 1445 H - 05 Mayıs 2024 M

Basın açıklamasını okumak için Tıklayınız

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Mısır Rejiminin Küstahlığı Yahudi Varlığına Karşı Değildir, Aksine Mutant Varlığın Gazze Halkını Kuşatmasını, Aç Bırakmasını ve Katliamını Tamamlamaktadır

Çarşamba günü ABD Dışişleri Bakanlığı, Mısır’ı Gazze Şeridi’ne insani yardım akışını sağlamak için elinden gelen çabayı göstermeye çağırdı. Kahire ise, yardım alabilmek için Refah Sınır Kapısı’nda Filistinli bir tarafın bulunmasını şart koştu. ABD Dışişleri Bakanı, Temsilciler Meclisi’ndeki bir oturumda yaptığı konuşmada, Gazze Şeridi’nin güneyine açılan Refah Sınır Kapısı’nın, Yahudi ordusunun 7 Mayıs’ta kontrolü ele geçirmesinden bu yana kapalı olduğunu söyledi. Blinken, “Sınır kapısının yakınındaki çatışmaların, yardım misyonunu zorlaştırdığını, ancak yardım akışının hala mümkün olduğunu sözlerine ekledi. Görünüşe göre Refah yakınlarındaki açık Kerem Şalom Sınır Kapısı’na atıfta bulundu. Blinken, “Refah Sınır Kapısı’ndan giren yardımların güvenli bir şekilde geçmesinin bir yolunu bulmalıyız. Ancak Mısırlı ortaklarımızı yardımların akışı için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyoruz” dedi. Yahudi varlığının Refah’taki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasından bu yana Gazze Şeridi’nin güneyine yardım erişimi kesintiye uğradı. BM, bu adımın yaklaşık 900 bin kişiyi kaçmaya zorladığını ve Mısır’la gerilime yol açtığını söyledi.

Mısır Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan, Kahire Haber Kanalı’na verdiği demeçte, “Mısır’ın Refah Sınır Kapısı’ndan yardım alabilmek için Filistinli bir tarafın varlığını şart koştuğunu ve işgalci bir güç olduğu için (İsrail)i sınır kapısında muhatap almayacağını” söyledi. Geçen pazartesi Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, “(İsrail) ordusunun askeri varlığı ve (İsrail) ordusunun yürüttüğü operasyonların, kamyon şoförlerini tehlikeye attığını ve sınırdan geçen yardımların durmasına yol açtığını” belirtti. (23.05.2024 el-Cezire)

Ne hikmetse sonunda Mısır rejimi, sanki Gazze’deki halkımızın kutsallarını çiğnememiş gibi, sanki yapay sınırları ve hatta rejimle yapılan hain anlaşmayı ihlal etmemiş gibi ve sanki Gazze Şeridi’ne paralel Selahaddin sınır eksenini kontrol ediyormuş gibi Yahudi varlığının işgalci bir güç olduğunu hatırladı! Yahudi varlığı, tüm bunları ihlal ettiği halde tüm kukla rejimler gibi Mısır rejimi de sanki dökülen kan korunması gereken ümmetin kanı değilmiş gibi, sanki gasp edilen topraklar kurtarılması gereken ümmetin toprakları değilmiş gibi, sanki ihlal edilen ve kirletilen kutsallar iade edilmesi ve Yahudilerin pisliğinden arındırılması gereken ümmetin kutsalları değilmiş gibi, hala parmak sallamaya ve yanıt verme hakkını saklı tutmaya devam etmekte.

Yahudi varlığına verilecek yanıt, aç ve savunmasız bir halka yapılan yardımları kesmek yerine Harun Reşid’in Nekfur’a verdiği yanıt gibi bir yanıt olmalı. Müslümanların yöneticisi ve imamından Yahudi köpeğine, arkasındakilere ve onu destekleyenlere “Gördüğünüz şey duyduğunuz gibi olmayacak. Allah’a yemin ederim ki, size kum gibi ordular göndereceğim, sizi ve mutant varlığınızı kökünden söküp atacağım. Mübarek Toprak halkına, İslam’ı ve halkını gururlandıracak bir zafer bahşedeceğim” yanıtını vermeli. Ama maalesef ümmetin çağrısına ve özgür kadınların yardım çığlıklarına yanıt verecek, “Ben ümmeti için varım, ben ümmet için varım” diyecek, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağını hakkıyla taşıyacak, mutant varlığı koruyan bu rejimleri kökünden söküp atacak, orduları bir kurtarıcı olarak Mübarek Toprağa doğru seferber edecek olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini yeniden kuracak böyle bir kişi nerede?

Yahudi varlığının yaptıkları ve yapmakta oldukları, hangi rejim ve hangi yasa altında olursa olsun, orduların derhal seferber edilmesini gerektirir. Bize ne oluyor ki, dinimiz ve akidemiz, oradaki savunmasız halkımızı desteklemek ve topraklarını özgürleştirmek için orduları harekete geçirmemizi emretmiyor mu? Filistin toprakları tüm ümmete aittir ve kurtarılması, tüm ümmete farzdır. En yakın, en güçlü ve en yetenekli olması hasebiyle Mısır ve ordusuna daha da farzdır. Yüzüstü bırakması veya hiç desteklememesi kesinlikle caiz değildir.

Ey Kinane askerleri! Ey orduların en hayırlısı! Hayırlı bir ordu olmanız, bu dine, insanlarına ve kutsallarına verdiğiniz destekle bağlantılıdır. Bunlar, zayi olduklarında sizde hiçbir hayır yok demektir. Hadi yeniden hayırlı bir ordu olun, hakkıyla buna layık olun. Batı’nın ve uşaklarının saldırısı karşısında ümmete bir kalkan olun. Onu ve ülkesini, Batının emrini yerine getiren kukla rejimlerden kurtarın. İslam’ı Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde uygulamak için çalışanlara nusret verin. Hilafet, sizin ellerinizle ümmeti birleştirecek, sizi, İslam topraklarını kurtarmak ve mazlumlara yardım etmek için seferber edecektir.

Hadi Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağını hakkıyla taşıyın, sizi dünya ve ahiretin izzetinden alıkoyan yöneticileri kökünden söküp atın. Allah ve Rasûlü’nün destekçileri olun. Umulur ki Allah, bunu sizden kabul eder ve size zafer bahşeder de büyük bir kurtuluşa erişmiş olursunuz.

وَلَيَنْصُرَنَّ اللهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ * الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ“Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Onlar öyle kimselerdir ki, şayet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin akıbeti Allah’a aittir.” [Hac 40-41]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER