- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Orta Doğu’nun İslami Yönetimin Gölgesindeki Eski Dönemine Geri Dönmesinin Zamanı Gelmiştir!
Beşar Esad’ın, Erdoğan’ın kendisine yönelik daveti reddetmesinin ardından 8 Aralık Pazar günü şafak vakti kaçması, dünyayı şaşırtan benzeri görülmemiş bir olaydı; zira Erdoğan 25 Ekim’de Putin’den “Ankara ve Şam arasındaki normalleşme görüşmelerini ilerletmek için çalışmasını ve Beşar’ın kendisiyle görüşme davetini kabul etmesini” talep etmiş, ancak Beşar icabet etmemiş, aksine Türk kuvvetlerinin geri çekilmesini şart koşmuş ve bunu ertelemişti.
Nitekim devrimci güçlerin, 11 milyon kişinin öldürülmesine, tutuklanmasına ve yerinden edilmesine göz yuman sömürgeci Batılı ülkelerin yıllardır dondurduğu cepheleri açmak için baskı yapmasının ardından Şam tiranı devrilmiştir.Hem Tahran hem de Ankara, 2000 yılından bu yana Şam’ın bağrına çöreklenen Beşar ve rejiminin korunmasında Batılı ülkeleri desteklemişlerdir. Ama cephelerin açılması, dizginlerin ellerinden kayıp gideceğinden korkan ve Şam’ın İslam ümmetinin liderliğinde eski dönemine geri dönmesini engelleyen sömürgeci çevrelerin Beşar’ın yerine bir halef türetme ve iktidarı ona teslim etme planlarını başarısız kılmıştır.
Peki mantıklı olan laik bir rejimin yıkılıp onun yerine başka bir laik rejimin gelmesi mi?! Yoka Sykes-Picot sınırlarına dayalı sistemi devirip bir asır önce kesintiye uğrayan İslam Nizamına yönelik yürüyüşe devam etmek midir?!Nitekim Ortadoğu, İslam’ın ve onun tek devletinin yerine, Allah’ın hakkında bir sultan indirmediği yapay sınırların ve sömürgeci kafire boyun eğen zararlı rejimlerin gelmesinin ardından birçok felaketlerin acısını çekmiştir.
Bu bağlamda bizler sadece, devrimi bitirmek için sömürgeci Batılı ülkelerin desteği ve komplosuyla oradan buradan gelen on binlerce savaşçıyla desteklenen, vahşi rejimin baskısına rağmen Allah’ın yardım ettiği ve kendisini Şam’a ulaştırdığı Şam devrimiyle birlikte çalışıp Allah’a şükretmek ve O’na hamd etmek istiyoruz, yoksa O’nun yardımına isyan ederek ve O’nun hükmünü bertaraf ederek karşılık vermek istemiyoruz!Ki böylece tüm İslam ümmeti, başladığı günden itibaren “O Allah içindir, O Allah içindir” ve “Ebedi Önderimiz Efendimiz Muhammed'dir” olan devriminin meyvelerini toplasın. Hillary Clinton'ın "Zor Seçimler" adlı kitabında "şeytani ikilem" olarak adlandırdığı bu durumdan bu yana inisiyatif, Tunus'tan Mısır'a, Libya'dan Yemen'e, Cezayir'den Fas'a, kendilerinden uzak kaldıktan sonra ve Batılı sömürgeci ülkeler tarafından desteklenen ve ülkelerimizde küfür sistemlerini uygulayan yöneticilerin zulmünden mustarip olduktan sonra İslami yönetimin geri dönmesi çağrısında bulunan Müslümanların eline geçmiştir. Çünkü Müslümanlar Ortadoğu’yu, Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’ye hicret edip İslam Devleti’ni kurduğu zamandan Hilafetin son başkenti olan İstanbul'a kadar olan siretine geri döndürmek istiyorlar.
Müslümanların servetleri Arap Yarımadası tarafından yağmalanmakta olup burası küfrün filolarının karargahları haline geldiği gibi Hindu pagan tapınaklarının, sinagogların, kiliselerin ve heykellerin dikilmesi için bir hedef haline gelmiştir!Tüm ümmetler arasında rehberlik eden ümmetin merkezinde, siyasi, ekonomik, içtimai ve benzeri gibi hayatın tüm işlerinde Rabbine başvurup O'na boyun eğmek olmalı ve Allah’ın, Subhanehu’nun emrine muhalefet edip bundan dolayı azap ettiği geçmiş milletler hakkında bize haber verdiği kıssalarından ders çıkarmak olmalıdır; zira Allah bizi, Hilafet Devleti'nin yıkılıp vahşi kapitalizmin hakim olmasının ardından hiçbir değişim ve tebdil olmaksızın yeryüzünde İslam’ın hükmüyle hükmedecek son risaletin ümmeti kılmıştır!
Dünya Bankası’na, Dünya Gıda Fonu'na ve diğer Batılı kuruluşlara kredi ve yardım verme tekliflerini bırakmalarını söylüyoruz;zira bunlar, bizi zincire vurmak ve bizi arabasının arkasından sürüklemeyi hedefleyen şeytanın tuzaklarıdırlar. Dolayısıyla bizler, oradaki insanların yaşamlarını sürdürebilecekleri şeyleri sağlamak için Şam’daki toprakları işlemeye başlamalıyız. Ayrıca müthiş mekanik icatların sahibi Takiyyuddîn Şami gibi seçkin bilim adamlarının elleriyle sanayileşmeye geri dönmeliyiz. Bu yüzden Ortadoğu halklarının Ortadoğu’da İslami yönetimi tesis etme çağrısında bulunmasının ve daha önce yenilgiye uğradıkları gibi Haçlı Seferleriyle yüzleşmenin ve onları yenilgiye uğratmasının zamanı gelmiştir.
Yahudi varlığı Beşşar'ın düşüşünden korkması ve bu olayı öngöremeyen istihbaratı, Şam beldesinde ilerlemesine ve kendi ölümüne neden oldu. 360 kilometrekarelik Gazze'de bir yıldan fazla bir süredir aldığı askeri yenilgisi göz önüne alındığında, Yahudi varlığı, Müslümanlar tarafından yenilgiye uğramış olup askerleri bizimle karşılaşmaktan korkmaktadır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: لَأَنْتُمْ أَشَدُّ رَهْبَةً فِي صُدُورِهِمْ مِنَ اللهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَ يَفْقَهُونَ * لاَ يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعاً إِلاَّ فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعاً وَقُلُوبُهُمْ شَتَّى ذَلِكَ بِأنَّهُمْ قَوْمٌ لاَ يَعْقِلُونَ * كَمَثَلِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَرِيباً ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيم“Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah’a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar.Yahudilerin hâli, kendilerinden az bir zaman önce, yaptıklarının cezasını tatmış olanların durumu gibidir. Ahirette ise onları pek acı bir azap beklemektedir.” [Haşr 13-15]
Artık Müslümanlar, bir asırdan fazla bir süredir göğüslerine çöreklenen küfür rejimlerinin yönetimi altındaki zillet tozunu üzerlerinden silkeleyip atsınlar ve Allah’ın olmasını istediği gibi tek bir ümmet haline geri dönebilmeleri için Şam’ın ve diğer Müslüman ülkelerin dört bir tarafında Ukab Rayesi’ni dalgalandırarak taçlandırsınlar. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلا تَفَرَّقُوا “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” [Al-i İmran 103] Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur: وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطاً لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيداً “İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resul’ün de size şahit olması için sizi vasat bir ümmet kıldık.” [Bakara 143] Dolayısıyla artık önce Şam beldesini, ardından en yakın olanı, sonra en yakın olanı ilhak ederek, Sykes-Picot, Sevr ve San Remo anlaşmalarını iptal ederek ve tek olan Müslüman ülkelerin kötü bölünmüşlüğünü ortadan kaldırarak Ortadoğu’yu, İslami yönetimin altında olduğu gibi yeniden şekillendirmenin temel taşını atmanın zamanı gelmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mühendis Şefik Hamis – Yemen