- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Eğer Doğru Sözlü İseniz Bize Bilgiye Dayalı Olarak Haber Verin!
Müminleri Hapse Atanlar ve Suçlu Tiranları Affedenler Nasıl Büyük İslam Devleti’ni Kurabilir?!
Devrimlerin sünnetleri, her zaman ve sonsuza dek devrimcilerin evlatları ile pusuda bekleyip duran düşmanlarının tuzakları arasındaki çatışmadan ibaret olacaktır ki bugün Şam bunun tercümesidir; zira her devrimin evlatları, devrimcileri, muhlisleri, düşünürleri ve siyasetçileri olduğu gibi öte yandan, devrimin tuzak kuran düşmanları, hainleri, paralı askerleri ve hırsızları da vardır. Otoritesi düşmanları tarafından gasp edilen İslam beldelerimizdeki her devrimin, onu yöneten tiranı ve devrimin kendisine karşı olduğu tiran sistemleri vardır; dolayısıyla tiranlığı insanların bağrına çöreklenmiş olan mevcut rejim, sonra asıl düşman sömürgeci kafir Batı, tiran ve sisteminin varlık sebebidir. Bu nedenle tiran ve sistemleri, sömürgeci kafirin sömürgeciliğini sürdürmesinin yanı sıra İslam'ı ve ümmetini ezme, küfrün ve devletlerinin üstünlüğünü sağlama konusundaki hedef ve gayelerini gerçekleştirmek için bir araç ve vasıtadan başka bir şey değildir.
Herhangi bir devrimin alfabelerinden biri, devrimcilerin gerçeğini, devrimcilerin özünü, projeyi, hedef ve gayeyi bilmek ve düşmanların, hainlerin, pusuda bekleyip duranların, gizli tuzağın, habis kurnazlığın ve ihanet iplerinin hakikatini ifşa etmek olmalıdır. Müslüman ülkelerin kalbi ve İslam yurdunun merkezi olan ve stratejik tehlikesi tüm tehlike ve risklerin ötesine geçen Şam, hala kafir Batı'nın tuzak ve kurnazlığının merkezinde olmaya devam etmektedir. Batı’nın politikasının ve sömürgeci stratejisinin önceliklerinin başında, İslam’a ve ümmetine karşı küresel Haçlı savaşı gelmektedir. Şam’ın mübarek devrimi ise, kâfir Batı'nın istihbarat servislerinin ve onun korkunç tuzak ve kurnazlıklarının merceği altındadır; zira İran, onun partisi ve suçlu milisleri, Rusya ve onun kasabı Putin ve Erdoğan, sömürgeci kafir Batı'nın, özellikle de şerrin ve terörizmin başı Amerika’nın devrimcileri yakmak, hain ajanlar türetmek, münafıkları yerleştirmek, devrimi saptırmak ve sonunda devrimi öldürmek için kullandığı araçlar ve vesilelerdir.
Şam meselesi de dahil olmak üzere İslam ümmetinin tüm meselelerinin en riskli yönünün, siyasi yön olduğu bilinmelidir; bu da bir fikir ve metot olarak İslam’a ve bir sistem ve devletler olarak küfrün gerçekliğine dair siyasi ve ideolojik bir bilinci gerektirmektedir. Bugün mübarek Şam devrimiyle ilgili tüm habis siyasi tuzak ve kurnazlık, Amerika tarafından Ankara deccali Erdoğan’a emanet edilmiştir; zira Şam’daki kirli görevin sahibi Erdoğan olduğu gibi Şam devrimini kahredip kana bulayan ve devrimin gruplarını ABD'nin çözüm dosyasındaki kartlar haline getiren de odur. Nitekim kurnazlığı ve kötü niyetiyle bu siyasi boyut açısından bugün Şam denkleminin aktörü Erdoğan olup bu, Şam kasabının kaçmasının ardından daha da artmış ve böylece Şam’daki sahneye, cihat sarığını çıkarıp siyaset elbisesini giydikten sonra Ahmed eş-Şara’ya dönüşen Colani’nin başını çektiği Ankara ve onun arkasındaki ABD’nin şarlatan araçları egemen olmuştur.
Colani’nin laik Türkiye rejimiyle olan ilişkisi, hiç kimse için gizli kalmayacak kadar açık hale gelmiştir; çünkü o, devrimi saptırmak ve öldürmek için bir araç olduğu gibi Amerika’nın devrime ve devrimcilere yönelttiği bir kurşundur. Bu yüzden onun (Colani) İdlib’deki hapishaneleri, onun ihanetine icabet etmeyen samimi mücahitlerle ve Colani, Türkiye ve Amerika’ya meydan okuyup onların entrikalarını ve Şam halkına karşı büyük tuzaklarını ifşa ederek alemlerin Rabbinin şeriatını hakim kılmak için çalışan azim İslam'ın davet taşıyıcılarıyla doludur. Bu kişiler hala onun zulmünün boyunduruğu altında hapishanelerinde çürümeye devam ediyorlar. Dolayısıyla Colani’nin hapishaneleri dışındaki Şam’daki diğer hapishanelerin kapılarının kırılıp boşaltıldığı bilinmelidir; gerçekten bu Colani’nin, kötü bir karaktere, şerli bir vicdana ve kapkara bir tuzak ve kurnazlığa sahip olduğunu haber vermektedir.
Sonra bakın işte o, suçlu kafir rejimi dönüştürmeye ve sömürgecinin havzasını ayakta tutmaya çalışarak en iğrenç bir münkeri gerçekleştirmektedir; zira Şam kasabı Esad’ın Başbakanı Gazi El Celali ile otoritenin geçişini koordine etmek, yani suçlu kafir rejimin ve onun sistem ve aygıtlarının devamlılığını koordine etmek için günahkâr bir görüşme gerçekleştirmiş ve bunun öncesinde de Şam’ın lanetli tiranlarının suçlu seri katillerinden oluşan günahkârların affedildiğini ilan etmiştir!
Sanki sen, Allah'ın ayetlerini işitiyor ama akletmiyor, onları okuyor ama anlamıyor gibisin! Zira Mûntakîm (intikam alan) ve Cebbar olan Allah, Şam kasabından, onun dostlarından ve küfür içinde olan tiran sisteminden daha öncekilerin yaptıkları hakkında şöyle buyurmaktadır:أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ * إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ * الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ * وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ * وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ * الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ * فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ * فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ * إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ“Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.” [Fecr 6-10] Dolayısıyla Mûntakîm, Cebbar, Adil ve Hüküm sahibi Allah, fesatları, kötülükleri, zulümleri ve tiranlıkları çoğalan ve yaygınlaşan bir kavmin yaptıklarını ve onların üstüne azap kamçısı yağdırdığını haber vermiştir; alemlerin Rabbinin kelamının üslubundaki büyük mucizelerden biri de, azap kamçısını yağdırmaktan, yani onları yutup gidecek büyük ve şiddetli bir azaptan bahsetmesidir!
Bozgunculuk eden tiranların ölümü ve Cebbar olan Allah'ın mümin kullarının intikamını alması hakkındaki bu açıklamadan sonra Colani size, bozgunculuk ve fesat saçarak, tahrip ederek, öldürerek, işkence ve eziyet ederek Şam topraklarında bozgunculuk çıkaran suçluların azgınlıklarını yağdırmak için geliyor. Ayrıca o, Şam halkının dökülen kanlarını kan şelalesine dönüştürenlere, onların ırzlarını gasp edenlere, paralarını çalanlara, evlerini başlarının üzerine yıkıp harabeye çevirenlere, kasap ve zebanilerinin derilerini yüzmek, gözlerini çıkarmak, organlarını kesmek, kemiklerini kırmak, yakmak, eritmek, zehirli gazlar sıkmak, varil bombaları atmak, özgür kadınlara saldırmak ve tecavüz etmek gibi dehşet verici işkencelere maruz bıraktıkları insanları diri diri toprağa gömenlere aflar yağdırıyor, onları hoşgörüye boğuyor ve onlar için şefaatçi oluyor; hatta Şam kasabı ve zebanilerinin Şam halkına karşı işledikleri tüm suçlar, Ad, Semud ve Firavun’un zulmünün bile ötesine geçmiştir.
Bütün bu lanetli barbarlık ve vahşetten ve elli yılı aşan, şayet dağların üzerine dökülmüş olsa onları eritip havaya uçuracak olan, gökler ve yeryüzü onları taşımaktan çökecek olan ve şayet yeryüzü halkına dağıtılmış olsa onları boğup taşacak olan Şam'ın ezilen ve işkence gören halkına yönelik bu işkenceler ve eziyetlerden sonra, evet bütün bu lanetli suçlardan sonra, bunun karşılığı af ve şefaat midir?! Gerçekten bu bir ihanet, çirkin bir suç ve iğrenç bir zulümdür; dolayısıyla Mûntakîm ve Hakim olan Allah'ın ve İslami fikir ve duygulara bağlı olanların intikamı ile günahkarlara af çıkaranlar arasında ne kadar da büyük bir fark vardır.
Üçüncü ve affedilemez suça gelince; ajan rejimi dönüştürme ve onun sistemini, cihazlarını ve zebanilerini suçlu ve terörist Amerikan devletine hizmet edecek şekilde sürdürme çabasıdır; inanın bu da apaçık bir hüsrandır; zira bu, Şam’ın topraklarında dökülen tüm bu saf kanların bedelinin, Allah'a isyan eden, O'nun kutsallarının çiğneyen ve O’nun şeriatından başkasıyla yöneten sivil, laik ve kâfir bir devletin olması demektir!
Şam'ın mümin devrimci evlatları ve onun muhlis mücahitleri: Bakın işte kanıtlar, münakaşaya ihtiyaç olmayacak şekilde önünüzde durmakta olup arkadaşınız aleyhine şahitlik etmektedir; dolayısıyla artık onun hakkında herhangi bir anlaşmazlık kalmamıştır. Zira sizlere söylesin bakalım; eğer samimiyse müminleri hapsedip suçlu tiranları affeden ve Amerika’nın simsarı Ankara deccalinin terkisine binip kasabın rejimini ve onun tiran sistemini alternatif yüzlerle yeniden dönüştürmeye çalışan biri, nasıl sizin için azim İslam’ın devletini kuracak acaba?!
Şam'ın mümin devrimci evlatları ve onun muhlis mücahitleri: İşte bu, sizin perçemlerinizin sahibinin dini ve şeriatı ve İmamınız ve Peygamberiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vasiyetidir: كَلَّا، وَاللهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنْ الْمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدَيْ الظَّالِمِ، وَلَتَأْطُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً، وَلَتَقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللهُ بِقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ لَيَلْعَنَنَّكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ“Hayır. Allah’a yemin olsun ki elbette marufu emredip münkerden nehyedeceksiniz. Ya zalimin elinden tutup onu hakka döndürürsünüz ve onu hak üzere tutarsınız ya da sizin de kalplerinizi birbirine çarptırır. Sonra da onları lanetlediği gibi sizleri de lanetler.” Allah'a yemin olsun ki arkadaşınız, hiçbir bir Müslüman için bir mazeret bırakmamıştır; peki ya bir devrimci ve mücahit için nasıl acaba?! Peki içinde Allah’a karşı çıkılan, O'nun şeriatına isyan edilip reddedilen, şeriatı ve İslam'ı ile savaşılan kâfir bir sivil devlet ile nasıl hüküm hiçbir ortağı olmayan Allah için olacak, nasıl “O Allah İçindir, O Allah İçindir” şeklindeki ahdiniz ve vaadiniz gerçekleşecek ve nasıl hiçbir tartışma olmaksızın sadece Allah’a kulluk olacak ki?! Allah aşkına, imanıyla çelişen bir hayat yaşayan ve hem kendisi hem de devleti Allah’a isyan eden, küfür olan insan yapımı kanunlarla hükmeden bir kişinin imanı nasıl olur acaba?! Allah rahmet eylesin Fizılalil Kuran’ın sahibi şöyle diyor: “İslam, iki şahitliğin telaffuzuna eşlik eden harekettir; zira o, cahiliye toplumundan, onun tasavvurlarından, onun liderliğinden, otoritesinden ve yasalarından bir kopuştur.”
Şam’ın mümin devrimci evlatları ve onun muhlis mücahitleri: Devrimcinin, kendisini ve devrimini gözetleyip duran düşmanlarının cahili olması mazeret değildir; zira devrimcinin düşmanların tuzak ve kumpaslarının cahili olması onun intiharı ve helak olması demektir. Lanetli tiranın, tiranlık tahtından düşmesi, devrime ve onun samimi devrimcilerinin ve mücahitlerinin doğruluğuna atfen Allah'ın bir ikramıdır. Dolayısıyla bu, on yılı aşkın bir süredir dökülen tertemiz kan şelalelerinin suladığı tohumların hasadıdır ki devrimin hırsızları bu fedakârlıkları çalmaya ve bu çabaları sömürgecinin amaçları doğrultusunda tahrif etmeye çalışmaktadır. Zira onların her devrimde yaptıkları şey, sömürgeci kafir Batı’nın ve onun kuyrukları ile yandaşlarının habis tuzağıdır; dolayısıyla kafirin tüm bu tuzağına göz yummak ya da tiranın devrildiği bahanesiyle düşmana ve onun araçlarına göz yummaya çağırmak, sömürgecinin uçurumuna düşmek ve intihar için atılan ilk adımdır.
Samimi Mücahitler, halaka ve sancağın sahipleri için: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sancağı indirilmek için yükseltilmediği gibi Şam’ın semalarında sizin ellerinizle lanetli kafirlerin Sykes ve Picot paçavrasını dalgalandırmak için de yükseltilmedi. Bugün sizin davanız, tiran rejimi, sistemini ve cihazlarını devirerek, suçlularından intikam alarak, devrimin hırsızlarını ifşa edip açığa çıkararak, kafir Batı'nın iplerini ve onun mübarek Şam'ımızdaki hain ve günahkar kollarını keserek, tüm küfrün enkazı üzerine İslam Devleti'ni kurarak ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin altında Allah’ın şeriatıyla hükmederek devriminizi tamamlamaktır.
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ
“Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah’tan daha güzel olan kimdir?” [Maide 50]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed