Cin şişeden çıktı. Pakistan’ın sivil ve askeri liderliği, Keşmir’i açıkça satıyor, Hindu devleti ile normalleşiyor, zor anında Modi ile gizlice işbirliği yapıyor. Bu nedenle Pakistan ordusu ve siyasi ortamdaki samimi kişilerin, ne pahasına olursa olsun Keşmir davasına ihaneti durdurmasının zamanı gelmiştir. Biden-Modi planının önünde aşılmaz bir duvar olmalıdır. Dahası, yetmiş yıllık hatanın tekrarlanmaması için net bir strateji ile harekete geçmelidir. Keşmir’i kurtarmayı istemiyor, oysa Keşmir’i kısa sürede kurtarabilir.

Şimdiye kadar, ister askeri operasyonlar, ister asimetrik savaş isterse diplomatik girişimler olsun Keşmir’in kurtarılması için yapılan her türlü mücadele, Keşmir’de referandumu kabul etmek için sadece Hindu devleti üzerinde baskı oluşturdu. Azad Keşmir’i kurtardığımız gibi işgal altındaki Keşmir’i askeri operasyonla kurtarmalıyız. Uluslararası düzenin kurallarına boyun eğmek ölümcül bir hatadır. 1940’larda kuruluşundan bu yana uluslararası düzen, mevcut sömürgeci büyük güçlerin tekelinde bir sistemdir. ABD ve Avrupa’nın güdümündedir. Rusya ve Çin ise bölgesel çıkarlarını savunmanın derdindedir. Adalet temelinde Birleşmiş Milletler’den işgal altındaki Keşmir’i bize teslim etmesini beklemek, kurdun koyunlara merhamet etmesini beklemek gibidir. Öyleyse, sömürgeci aracı BM’nin vicdanlı ve iyi niyetli olmasını, işgal altındaki Keşmir’i İslam ümmetine vermesini nasıl bekleyebiliriz? Aynı uluslararası düzen, para ile devletlere şantaj yapmak için IMF’yi kullanmıyor mu? IMF, muhalif ülkeleri boyun eğdiren ve üçüncü dünya ülkelerinin sanayileşmesini önleyen sömürgeci bir araçtır. Dünya Bankası, Pakistan’ın enerji sektörünü yok etmek için bir politika geliştirmedi mi? IMF de şimdi bunun üzerinde çalışıyor. FATF rejimi, Keşmir’deki cihat karakterini yok etmek için iç politikamıza, dış politikamıza ve mevzuatımıza pratik olarak müdahale etmiyor mu? Hindu devleti, böylece işgal altındaki Keşmir’in kırılgan ilhakını pekiştirebilecektir. Uluslararası düzenin Uluslararası Adalet Divanı, terörist Kulbhushan Yadav’ı idam etmemizi engelliyor, VIP konuğuymuş gibi davranmamızı istiyor. Uluslararası düzen, Baglihar Barajı da dâhil olmak üzere Hindu devletinin Pakistan nehirleri üzerinde inşa ettiği barajlara karşı ordumuzun harekete geçmesini engelliyor. Müfredatımızı, dinimizi ve aile hayatımızı düzenleyen yasaları sürekli olarak bozuyor. İran’dan petrol ihracat etmemizi yasaklıyor. Afganistan’dan Hindu devletine ve enerji açısından zengin Orta Asya’ya geçiş yolları tedarik etmemizi talep ediyor. Şimdi de silahlı kuvvetlerimizin harcamalarını ve envanterini tırpanlamaya çalışıyor. Nükleer silahlarımızı yok etmek için uğraşıyor. Dolayısıyla uluslararası düzenin prangalarına vurulmuşken egemen çıkarlarımızı nasıl koruyabiliriz?

Doğası gereği Hizb-ut Tahrir, sömürgeci düzenden kurtulmaya çalışan dünyanın en büyük İslami siyasi partisidir. Sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya kulluk ederek sömürgeci tiranlıktan kurtulabiliriz. Atalarımızın Roma ve Pers dünya düzenini yok ettiği gibi Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması, mevcut çökmekte olan dünya düzenini yıkacaktır. Bu düzen başarısız ve yanlış bir ideolojinin çarpık temelleri üzerine inşa edilmiştir.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri subayları! Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Sömürgeci dünya düzeninin prangalarını kırın, İslam’ın egemenliği altında yenidünya düzenine kapı aralayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun.”^{[Enfal 24]}