Haber-Yorum

Dezenformasyon ile Mücadele Yasası

Haber:

Sosyal Medya Yasası olarak da adlandırılan Dezenformasyonla Mücadele Yasası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi. Yasaya göre, sosyal medyada halk arasında endişe, korku veya panik oluşturacak şekilde ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak.

Yorum:

Bu yasayı birkaç yönü ile ele almak mümkündür.

1- Hükümet bu yasa ile 2023 Haziran ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sosyal medyada hükümet aleyhine kamuoyu oluşturabilecek, hükümete olan halk desteğinin azalmasına yol açabilecek haber ve bilginin paylaşılmasını kontrol altına almayı ve sınırlandırmayı amaçlamaktadır.

Hükümet gerçekten bu yasa ile halkını sosyal medyanın zararlı etkilerinden korumayı amaçlıyor olsaydı sosyal medyada yapılan müstehcen içerikli, cinsel içerikli, lgbt propagandası yapan ya da toplumsal ve ahlaki çöküntüye neden olan paylaşımları da yasaklardı.

Ya da görsel ve yazılı basın da yine toplumsal ve ahlaki çöküntüye neden olan cinselliği, lgbt’yi, fuhşiyatı, aldatmayı, ihaneti, şiddeti, mafyayı, alkol ve uyuşturucuyu, adaletsizliği, yabancı kültür, hayat tarzı ve değerlerini öven/özendiren gazeteleri, dergileri, haberleri, dizileri, sinemayı da yasaklardı.

Dolayısı ile hükümet bu yasayı çıkarırken halkından daha çok kendi iktidarını korumayı esas almıştır.

2- Bu yasanın anahtar kavramı yanıltıcı bilgi/dezenformasyon kavramıdır. Yanıltıcı bilgi konusunda neyin esas alınacağı yasada belirtilmemiştir. Ucu açık ya da yoruma açık bir yasa yapılmıştır.

Durulan yere ya da bakış açısına göre değişebilen dezenformasyon konusu neye göre belirlenecektir.

Ya da bir bilginin/haberin devletin güvenliğini ilgilendirip ilgilendirmediğini, kamu düzenini/barışını bozucu olup olmadığını, halk arasında panik, endişe ve korkuya yol açıp açmadığının tayini nasıl olacaktır.

Bu belirsizlikler yargının takdirine bırakılmıştır. Gerçek/doğru olan bir haber ya da bilginin hükümetin/iktidarın aleyhine olması durumunda yargıç tarafından yanıltıcı bilgi olarak değerlendirilmesi mümkündür. Hükümet bu yasayı sosyal medya kullanıcıları üzerinde adeta iki tarafı da kesen keskin bir kılıca dönüştürmüştür.

Şüphesiz ki Allah Teala yalan söylemeyi, yalan haber ve bilgi yaymayı yasaklamıştır. Bununla birlikte zalim sultana karşı bile olsa hakkı/gerçeği söylemeyi de emretmiş, övüp, yüceltmiştir.

3- Asıl olan suçu üreten kaynağı doğru olarak tespit etmek ve bu kaynağı yok ederek suçu önlemektir. Suçu üreten kaynağı yok etmeden sadece suçluları cezalandırma yoluna gitmek suçu önlemeyeceği gibi aksine suç oranlarının artmasına yol açacaktır.

Sosyal medya paylaşımları incelendiğinde halkımızın ne denli büyük bir çöküntü, aşınma, yozlaşma, bozulma, çürüme, kokuşma ve seviyesizlik içinde olduğu görülmektedir.

Bu duruma 99 yıldır halkı yöneten ve iktidarda olan, kapitalist nizamı ve onun özgürlük, laiklik, demokrasi, serbest piyasa ekonomisi gibi temel değerlerini esas alan Türkiye Cumhuriyeti yol açmıştır. Bu durumun gerçek sorumlusu ya da suçlusu odur.

İfsat edici/bozguncu kapitalist düzenin ürettiği bütün sorun ve kötülüklerde insanı suçlayarak/cezalandırarak asıl suçlu bozguncu düzeni görmezden gelen günümüzdeki siyaset anlayışı da bozguncu düzenin suç ortağıdır.

Bu nedenlerle doğru çözüm kanunun bozduğunu kanunla düzeltmekten geçmektedir. Küfür kanunlarının uygulaması olan Kapitalist nizamın bozup çöküntüye uğrattığı halkımızı ancak Allah Teala’nın kanunlarını esas alan İslam Nizamı düzeltebilir, yeniden kalkındırabilir, yeniden en seçkin ve hayırlı ümmet konumuna yükseltebilir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Remzi Özer