Haber-Yorum

Müslüman Bacılarımız, Hilafetin Koruması ve İzzeti Olmadan Tek Başlarına Ölüme Terk Edildiler!

Haber:

85 yaşındaki İngiliz Müslüman Sudan’ı terk etmek zorunda kalırken, özel ihtiyaçları olan Müslüman eşi İngiliz konsolosluğunun yardım etmeyi reddetmesi üzerine Sudan’da kalmasının ardından açlıktan öldü.

Yorum:

Bu korkunç olay, çift bizzat İngiliz Büyükelçiliği’nin karşısında yaşarken meydana geldi.Dolayısıyla bacının, İngiliz pasaportu sahibi olarak konaklamasından sorumlu olan devlet dairesinden sadece birkaç adım uzakta olduğu anlaşıldı.

BBC, Londra’da oteli olan 85 yaşındaki Abdullah Şalkami’nin, özel ihtiyaçları olan 80 yaşındaki eşi Ulviye Raşvan ile Hartum’daki İngiliz diplomatik üssünün yakınında yaşadığını söyledi.

Rapora göre Şalkami’ye Sudan’dan ayrılması için bir yardım teklif edilmedi, aksine Hartum’un 25 mil dışındaki bir havaalanına gitmesi talep edildi. Bir tahliye uçuşuna binmek için aktif savaş bölgesini kendisinin geçmesi bekleniyordu.

Açlık ve susuzluk ile karşı karşıya kalan Şalkami, yardım almak için karısını terk etmek zorunda kaldı. Kaybolduğu sırada bölgedeki keskin nişancılar tarafından eline, göğsüne ve belinin altına üç kurşun isabet etti. Hartum’un başka bir bölgesindeki bir aile ferdinin yanına götürülmesinin ardından hayatta kaldı.

Aile, Şalkami’nin karısının kendi haline bırakıldığını ve keskin nişancılarla çevrili bir bölgede kendisine ulaşmalarının imkânsız olduğunu söyledi. Sonuç olarak, yalnızken açlıktan öldü.

Bir aile üyesi, “büyükanne ve büyükbabamın başına gelenler, yalnızca Hızlı Destek Kuvvetleri ve Sudan ordusunun değil, İngiliz büyükelçiliğin de bir insanlık suçudur dedi; çünkü bunun büyükanne ve büyükbabamın başına gelmesini engelleyebilecek tek kişi onlardı.”

Hartum’da doktor olan oğlu tarafından anestezisiz olarak gerçekleştirilen ameliyatın ardından tedavi gören Şalkami, Mısır’a kaçmayı başardı.

Savunmasız bir kadının yalnızlığa terk edildiği korkunç olay, Müslüman ülkelerdeki mevcut rejimlerin vahşetinin bir kanıtıdır. Oysa Raşidi Hilafetin liderlerinin böyle bir olayı kabul etmeleri akıl ve mantık dışıdır. Nitekim ikinci Halife efendimiz Ömer Faruk Hilafeti üstlendiğinde, onun halkına karşı şöyle dediği nakledildi: “Allah arkadaşımın (vefatından) sonra beni sizinle, sizi de benimle imtihan edecek. Vallahi sizden birinin bir sorunu bana geldiği zaman elimden geldiğince çözmeye çalışacağım. Benden uzakta yaşayanların sorunu ise atayacağım güvenilir dirayetli valilerle çözeceğim.Allah’a yemin olsun ki onlar iyilik yaparlarsa ben de onlara iyilik ederim, eğer kötülük yaparlarsa ben de onları cezalandırırım.”

Bu vacibi yerine getirmek için var gücümüzle çalışarak İnşaAllah insanlık için en güzel vizyona geri döneceğiz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrana Muhammed