- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Batılın Gücü İle Hakkın Ulaştığı Sıkıntı Arasındaki Dönüşüm Noktası
Haber:
Fransız "l'humanité” Gazetesi 5 Aralık 2023’te yayınladığı bir makalede, 7 Ekim 2023'ten bu yana Fransa'daki üniversitelerde ve araştırma laboratuvarlarında Filistin ve Arap dünyasıyla ilgili konularda bir sansür iklimi yayıldığını açıkladı. Zira gazete, tamamı bu kısıtlamaya tanıklık eden 20’ye yakın araştırmacıyla röportaj yaptı ve iletişime geçilen tanıkların birçoğu, kariyerlerini tehlikeye atabilecek tehdit ve kınamalar nedeniyle kimliklerinin gizlenmesini talep etti. Ayrıca araştırmalarının konusunu değiştirmeleri istenen doktora öğrencileri de olduğu gibi çalışanların sırf Filistin halkına desteklerini ifade ettikleri için bazı içeriklere erişimlerinin engellendiği de tespit edildi. Bunun yanı sıra Filistin meselesine ilişkin bilgileriyle uluslararası alanda tanınan uzmanların açıklama ve tartışma yapmaları ve kamuoyunu aydınlatmaları da engelleniyor. Dergi, bunun Fransa’daki siyasi tartışmalar açısından büyük bir sorun oluşturduğu, zira bağlam olmadan, tarih olmadan, sosyoloji olmadan ve tüm bu temel unsurlar olmadan bu “çatışmayı” anlamanın imkânsız olacağı sonucuna vardı.
Yorum:
Fransız hükümetinin ikiyüzlülüğü, gösterileri engellemesi, kamu ve özel kurumlarda Filistin davasını destekleyen herkese yönelik kısıtlamaları ile bazen Yahudi varlığına ve uluslararası hukuka göre kendini savunma hakkına koşulsuz destek veren çelişkili açıklamaları, bazen de Emmanuel Macron’un daha önceki tutumlarında yaptığı değişiklikte ifade ettiği gibi Gazze’deki durum hakkında “endişe duyması” ve sivillerin bombalanması ve öldürülmesine son verilmesini talep etmesi ve diğer bazı zaman da Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın belirttiği gibi iki devletli bir çözüme varılması yönündeki görüşmelere geri dönülmesi de dahil olmak üzere rehinelerin serbest bırakılmasına ve daha fazla yardım ulaştırılmasına devam edilmesinin gerekli olduğu düşünülerek ateşkesin durdurulmasından pişman olması arasında… Evet tüm bunların arasında Fransa, daha önce yaptığı gibi gerçeklerin bilinmesini sağlayan tüm kaynakları kurutmaya ve medyada yanıltmacaların propagandasını yapmaya çalışmakta ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin 2007’de ve ardından Başbakan Manuel Valls’ın 2016’da "Açıklama yapmak bir dereceye kadar mazeret üretme isteği anlamına gelir" şeklinde söylediği gibi pratikte açıklamaya ve açıklığa kavuşturmaya yer vermemektedir. Nitekim sömürgelerinde yaptığı gibi tarihi yok etme konusunda başarılı olan Fransa için bu durum şaşırtıcı değildir; zira Fransa, sadece kanlı toplu katliamlar yapmakla kalmamış, aynı zamanda bu suçları belgeleyen arşivlere erişim yasağı da getirmiştir.
Yahudi varlığının isteği üzerine 1.9 milyon kişi Gazze’den güneye sürülmüş, buna rağmen gâsıp varlık tarafından bombalanmış, 7 binden fazlası çocuk olmak üzere 17 binden fazla insan öldürülmüş, elverişli içme suyu eksikliği nedeniyle 40.000 kişinin şiddetli ishalden muzdarip olduğu salgın hastalıklar yayılmış ve Gazze’deki bu katliam ve soykırıma rağmen Avrupa’daki sayaç sadece 7 Ekim 2023 sabahından itibaren okunmuş ve gâsıp işgalcinin daha önceki tarihinin üstü örtülmüştür.
Öte yandan bu karartma ve yok etme sürecine rağmen insanlar gruplar halinde (fevc fevc) Allah’ın dinine giriyorlar ve onlar, kararlılığın, sabrın, sükunetin, mutmainliğin ve Gazze halkının Allah katında olanın daha hayırlı ve daha kalıcı olduğuna dair inancının sırrını araştırıyorlar.Elektronik iletişim sitelerinde dolaşan ve Avrupa İslami Kuruluşlar Birliği Başkanı Abdullah Bin Mansur tarafından da teyit edilen şey işte budur; zira o şöyle demiştir: “Fransa'da 40 yıldır, özellikle de Gazze'deki olaylardan bu yana gördüğümüz gibi Fransız gençleri ve çocukları arasında İslam'a geçme arzusuna tanık olmamıştık; zira yeni Müslümanların resmi sayısı bazen günlük 80’den 400’e çıkmakta olup her gün yeni Müslüman olan Fransız sayısı 300’den az değildir.”
Allah rahmet eylesin Şeyh Muhammed Gazali şöyle demiştir: “Hak ile batıl arasındaki savaş zirvesine ulaşıncaya kadar alevlenir ve her iki taraf da bu savaşı kazanmak için son cehdini kullanırsa, işte o zaman batılın zirvesine, hak olanında en büyük sıkıntısına ulaştığı kritik bir saat vardır; bu şiddetli saatte sebat etmek bir dönüşüm noktası olup müminlerin imanına yönelik kesin imtihan işte o zaman başlar; şayet sebat ederse her şey onun lehine döner, burada hak yukarı doğru çıkar, batıl da aşağı doğru inmeye başlar, böylece Allah’ın adıyla beklenen sona karar verilir.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Durra El-Bakuş