Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Tiran İmamali, Tacikistan’da Müslüman Gençleri Araştırıyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Tiran İmamali, Tacikistan’da Müslüman Gençleri Araştırıyor!

Haber:

1 Ekim 2024 tarihinde Carntime haber ajansı şu haberi aktardı: “Tacikistan’da yetkililer ve devlet memurları kapı kapı dolaşarak kampanyalar yürütmek ve halkı radikalleşme ve aşırıcılık konusunda eğitmekle görevlendirilmiştir.Ülkenin güneyindeki Hatlon bölgesindeki liderlik, -çoğunluğu eğitim, sağlık ve yerel meclis üyelerinden oluşan- 1.800 devlet memurunu bu tür görüşmeler yapmakla görevlendirdi.

Yetkililer bu tür görüşmelerin tek amacının gençlerin radikalleşmesini önlemek olduğunu iddia ediyor.İnsanlarla yapılan toplantılarda kadınların milli kıyafetlerini tartışıyorlar (yetkililer başörtüsünün aşırılık yanlıları tarafından takıldığına inanarak başörtüsü yerine bunu teşvik ediyorlar), yurtdışında yaşayan ve aşırı dinci olabilecek akrabaları hakkında soruyorlar ve gençleri orduda hizmet etmeye teşvik ediyorlar.

Hatlon bölge başkanı Davlatali Said daha önce kampanya görüşmelerini yürüten yetkililerin bölge sakinleriyle iletişim kurma konusunda özel kurslardan geçtiğini ifade etmiş ve şöyle demişti: “Tüm bölgelerdeki bu grupları eğitmek için uzmanların katılımıyla seminerler düzenledik.”Bu yılın ilk yedi ayında grupların yaklaşık 622.000 evi ziyaret ettiklerini belirterek bir rehber kitapçık hazırlandığını açıkladı.

Yorum:

Tiran Rahmanov’un insanların İslam’a yönelik uyanışını durdurma girişimleri Mısır Firavununun çılgınlıklarına benzemektedir. Zira Firavun, akıbetinin İsrailoğulları içinde doğan bir adam tarafından olacağını öğrendikten sonra korkuya kapılmış ve tüm erkek çocukların öldürülmesini emretmişti.

Bugün de Tacikistan’ın Firavunu Rahmanov insanların İslam’a yönelik uyanışını görünce tüm enerjisini onları İslam’dan uzaklaştırmaya yöneltmiştir. Ordu, polis, ona bağlı imamlar, televizyon ve tüm devlet aygıtı onun emri altındadır. Bu yüzden şu anda devlet memurlarını kullanıyor ve gençlerin İslam’ı öğrenmesini ve kadınların başörtüsü takmasını engellemek için onları insanların evlerine gönderiyor. İslam’a davet edenleri de aşırıcılık ve terörizmle suçluyor.

Kamusal alanda başörtüsü takanlara fahiş para cezaları, çocukları camiye giden ebeveynlere cezai kovuşturma, İslam davetini taşıyanlara hapis cezaları ve cezaevlerinde işkence ve kötü muamele dayatılıyor; ama tüm bunlar Tacikistan’daki Müslümanları korkutmuyor; bunun aksine Firavun Rahman’ın her yeni tehdidinden sonra insanlar daha büyük bir şevkle İslam’a yöneliyorlar.

Bu gerçeklik, İslam ümmetinin alemlerin Rabbi olan Allah’ın şeriatına göre yaşamaya istekli olduğunu ve tüm zorluklara ve engellere rağmen İslami hayatı yeniden başlamasına hazır olduğunu bir kez daha teyit etmektedir.

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.” [Tevbe 32]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin

Devamını oku...

Sinvar ve Onun Şehadetinin Yarattığı Şaşkınlık!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Sinvar ve Onun Şehadetinin Yarattığı Şaşkınlık!

Haber:

Yahudi Ordusu, İslami Direniş Hareketi Hamas’ın siyasi büro başkanı Yahya Sinvar’ın güney Gazze Şeridi’ndeki çatışmalar sırasında öldürüldüğünü vurguladı. (El Cezire Net)

Yorum:

7 Ekim’den bu yana medya aygıtı bizi, Sinvar'ın bulunduğu yerlerin yanı sıra onun tünellerin derinliklerinde olduğu, ailesini koruduğu ve ailesini yanan Gazze halkına karışmaktan uzak tuttuğu, onun ve liderlerden çoğunun çocukları ve aileleriyle birlikte milyonlarca Dolarlarla Gazze’den ayrıldıkları ve Gazze halkından çaldıkları yardım paralarıyla satın aldıkları otellerde ve dairelerde yaşadıkları hakkında yalan yanlış efsanelerle bombardımana tutmuştu.

Bütün bir yıl boyunca yakıcı savaş ve yıkım makinesi, Gazze'de yıkmak, öldürmek, yakmak ve tahrip etmek için çalışmakta olup çok daha tehlikeli bir makine olan medya aygıtı ise Müslüman mücahidin sembolik imajını adım adım yok etmek için çalışmıştır. İman etmiş olduğu akidesiyle silahlanmış, onun için yaşayıp onun için ölmüş olan Müslüman savaşçının örnek alınması gereken bu imajı, Kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bisetinin doğuşundan itibaren parlak tarihimiz boyunca kahramanlığın, feda etmenin, şehitliğin, arkalarını dönmeden en değerli ve kıymetli şeyleri feda etmenin en harika örneklerini gösteren Ebu Bekir, Ömer, Halid, Ali, Selahaddin, Zahir Baybars ve Kutuz gibi ümmetin ilk şövalyelerinin imajıdır.

Kahraman mücahit Yahya Sinvar'ın şehadeti, tünellerde değil yerin üstünde gerçekleşmiş, mücahitlerle cihadını, bir lokma ekmeğini ve yaşamlarını paylaşmış, elinde silahı düşmanını vurmuş, molozların ve yıkılmış evlerin arasında dolaşmış ve avını avlarken bizzat kendisi av haline gelmiştir.

Milyonlarca kişi tarafından gözetlenen Sinvar’ın ve bulunduğu yerlerin ortaya çıkması, dünya halklarının salyalarını akıtırken ahiret ehli için ise dünya değersizleşmiş ve dünya metaı gözlerinden düşmüştür. Dolayısıyla her kim canını avucunun içine koyar ve kendini Allah'ın rızasını arayarak O'nun için satar ve sonsuza dek bunun peşinde koşarsa, onu arkasını dönmeden Allah'a yönelmiş olarak bulacaksınız; çünkü Allah katında ebrarlar yani iyiler için daha hayırlısı vardır.

Yahudi varlığının medya aygıtı Sinvar’ın öldürülmesini kahramanca süper bir eylem olarak göstermek istedi. Zira bir yıl süren kovalamacanın ardından ancak onu bulabilmişlerdi. Onların iddialarına göre Sinvar,tünelden tünele, bodrumdan bodruma, sokaktan sokağa saklanmış ve avcısından kaçan bir av gibi peşindekilerden kurtulmuş ve güvenli bir yer bulmuştu. Ama onun ecel tablosu Rabbinin yardımıyla yüzde yüz farklı olarak geldi; zira bir fare gibi kaçtığını söyledikleri Sinvar, sahada ve savaşçıların ön saflarında savaşı yöneten biri olarak ortaya çıktı. Aynı zamanda erkek ve kadınlarıyla gururlu ve görkemli Gazze Şeridi’nin enine boyuna avını kovalayan da oydu. Nitekim yeri düşman tarafından açığa çıkınca, kendisini hareketsiz bırakan bir tank mermisiyle vurulana kadar düşman tüm maddi ve askeri imkânlarını kullanmasına rağmen saatlerce süren şiddetli bir çatışmada düşmanla çarpıştı. Ancak sonra elini bir iple sardı, üzerine yaslanmak için asasını aldı ama bacakları onu taşımıyordu. Bu yüzden kâfirleri öfkelendirmek ve onların kalplerine nefret ettikleri şeyi yerleştirmek için geri dönmeden ölüm ona gelene kadar eski püskü bir kanepede oturdu ve Allah’ın önüne koyduğu cihadının şehadetiyle makamına yükseldi. Zira o, kendisine verilen görevi yerine getirdi ve sahip olduğu her şeyi, yani nefsini ve bedenini feda etti.

Sonuç olarak: varlığın liderleri ve ordu subayları, Allah'ın kafirleri öfkelendirmek, onun sayesinde yüzlerini kötü göstermek, yalan propagandalarının ve anlatılarının sahteliğini ortaya çıkarmak için bu kahramanla fotoğraf çektirmek için yarıştılar; böylece onların, Allah’ın kitaplarında ve Nebilerinin ve Rasullerinin dilleriyle lanetlediği yeryüzünün sapkınları ve katilleri olduğu dünyanın önünde ortaya çıkmış oldu.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Salim Ebu Sebeytan

Devamını oku...

Yahudilerin Gazze’ye Yönelik Savaşının Gölgesinde Fransa Konferansı!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Yahudilerin Gazze’ye Yönelik Savaşının Gölgesinde Fransa Konferansı!

Haber:

Fransa, Lübnan’a destek amacıyla 24 Ekim Perşembe günü Paris’te düzenlenecek konferansa onlarca ülkeyi davet etti ve güneyden gelen Lübnanlı mültecilere destek olmayı hedefleyen bu konferansa, aralarında ABD'nin de bulunduğu 70 ülkeden temsilcilerin katılacağı teyit edildi.

Yorum:

Sömürgeci Fransa devleti 1920’de Lübnan devletini kurarak onu Müslüman ülkelerden ayırdı ve İslami yönetim sistemine alternatif olarak o zaman Fransız anayasa taslağını temel alan bir anayasa oluşturdu; bu yeni devlette taifeci ve mezhepsel bölünmeler ve iç işlerine uluslararası müdahale gibi her alanda krizler tırmandı ve sömürgeci Batı tarafından Filistin toprakları üzerinde kurulan Yahudi varlığı için bir özlem haline geldi.

Bu konferans, Yahudi varlığının bir yılı aşkın bir süredir Gazze’de ve yaklaşık bir aydır da Lübnan’da, Batılı ülkelerin desteğiyle ve Batılı silah ve mühimmatlarla öldürerek, yıkarak, yakarak ve yerinden ederek bir imha savaşı yürüttüğü bir zamanda düzenleniyor.

Konferansın düzenlenmesi münasebetiyle Lübnan halkına aşağıdaki hususları hatırlatırız:

Birincisi:Fransa’nın suçu Yahudi varlığından daha az değildir; peki Fransa’nın askerlerinin eliyle iki milyondan fazla Müslümanın şehit edildiği Kuzey Afrika’ya, özellikle de Cezayir’e ne yaptığını unuttunuz mu? Lübnan’da sömürgeciliğe karşı çıkanlara yaptıklarını unuttunuz mu?

İkincisi:Fransa da dahil olmak üzere sömürgeci ülkeler sadece kendi çıkarlarını düşünmekte ve Lübnan halkını ya da başka hiç kimseyi umursamamaktadır; bu yüzden onlardan herhangi bir hayır beklemeyin; zira onlar, kötülüğün kaynağı olup kantar kantar kazanmadıkça bir gram dahi vermezler.

Üçüncüsü: Bu konferansa, Gazze ve Lübnan’a yönelik savaşlarında Yahudilerin ilk destekçisi olan Amerika da dahil olmak üzere Batılı ülkelerin katılması, bu konferansın Batı’nın çıkarlarını yerine getirmek ve belki de Yahudiler için savaş yoluyla elde edemediklerini elde etmek dışında Lübnan’ı desteklemede başarısız olduğunu göstermektedir.

Dördüncüsü:Eğer Fransa ve destekçi ülkeler Lübnan’ı önemsemiş olsalardı, Yahudilerin suçlarına son verir ve barbarca savaşı durdururlardı.

Beşincisi:Gazze, Lübnan gibi tek başına zayıf ve kardeşleriyle güçlüdür; dolayısıyla bizler insanların Rasulü Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti olan İslam ümmetinin bir parçasıyız; bu yüzden bizim ümmetimizin dışında bir şanımız olmadığı gibi sömürgeciliğin onların dallarını kökenlerinden ayırdıktan sonra kurduğu ülkeleri de itibar etmeyiz. Dahası Yahudiler tarafından Gazze ve Lübnan’ın seçilmesinin tek nedeni, sömürgeciliğin ümmeti Allah’ın hakkında bir Sultan indirmediği iğrenç ulusal devletlere bölmektir. Oysa Allah bu devletleri bize haram kılmış ve bizleri birleştirecek tek bir devletin, yani Allah’ın şeriatıyla yöneten Hilafet Devleti’nin altında birleşmemizi emretmiştir.

Altıncısı:Yahudi varlığı en kutsal topraklarımızı gasp eden bir varlık olup bize saldırmakta, Filistin'le yetinmemekte ve bugün de Lübnan'a karşı barbarca bir savaş yürütmekte ve onun topraklarına göz dikmektedir. Bu yüzden bizim, krizlerimize neden olan kötü niyetli ülkelerin zararlı konferanslarıyla dikkatimizi dağıtmak yerine, bu gaspçı varlığı ortadan kaldırarak Allah'ın bize vacip kıldığı şeye yönelmeliyiz. Bu da ancak Müslüman orduları seferber ederek Yahudi varlığıyla savaşmak ve onun varlığını ortadan kaldırmakla mümkün olabilir ve Allah Subhanehu’nun vaadinden ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesinden dolayı da bu olacaktır. Allah’tan bunu, en kısa zamanda gerçekleştirmesini niyaz ediyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Şeyh Muhammed İbrahim - Lübnan

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER