Pazartesi, 19 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir'in Hilafet'in Yıkılışının Yıldönümü Faaliyetleri Sudan'ın Muhtelif Bölge ve Şehirlerinde Devam Etmektedir

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti'nin, İslamî kimliğe yoğunlaşarak gerçekleştirdiği Hilafet'in yıkılışının yıldönümü faaliyetleri, mescitler ve genel alanlardaki seminerler, konferanslar ve konuşmalar şeklinde devam etmektedir. Râyelerin ve livaların dağıtımı eşliğinde genel alanlar ve büyük mescitlerdeki büyük kampanyanın boyutuna gelince; bu, aşağıdaki şekildedir:

 

1- H. 18. Receb 1433 el-Muvafık M. 08. Haziran 2012 Cuma günü Üstad Muhammed Abdullah Abdulmevla, Güney Darfur'daki Nyala şehrindeki Büyük Mescit'te Cuma namazının akabinde, imamın jeneratörleri kapatmasına ve mekanın karanlık olmasına rağmen hala beklemeye devam eden namaz kılan topluluğa bir konuşma yapmıştır.

2- H. 18. Receb 1433 el-Muvafık M. 08. Haziran 2012 Cuma günü Şeyh Muhammed İbrahim, Batı Darfur'un el-Cenine şehrindeki Büyük Mescit'in meydanında katılımcılara bir konuşma yapmıştır.

3- H. 18. Receb 1433 el-Muvafık M. 08. Haziran 2012 Cuma günü Üstad Bilal Nasır, Güney Kardufan'ın Kadugli şehrindeki Büyük Mescit'te Cuma namazının akabinde katılımcı topluluğa bir konuşma yapmıştır.

4- H. 18. Receb 1433 el-Muvafık M. 08. Haziran 2012 Cuma günü Üstad Hüseyin el-Hâdî, Kuzey Kardufan'ın Bara şehrindeki Büyük Mescit'te Cuma namazının akabinde namaz kılan topluluğa bir konuşma yapmıştır.

5- H. 20. Receb 1433 el-Muvafık M. 10. Haziran 2012 Cuma günü Merkezi Temas Lecnesi Başkanı Üstad Nasır Rıza, Hartum Stadyumu civarındaki otobüs durağında insan kitlelerine bir konuşma yapmıştır.

 

Konuşmacılar, batıl kimliklerin kaldırılıp atılarak İslamî kimliğe sarılmaya yoğunlaştıkları gibi katılımcıların, şeri hükümlere bağlanmalarını ve ulusal devletçiklerin bayrakları yerine İslam'ın (Ukab) râyesi ile livasını yükseltmekten gurur duymalarını talep etmişlerdir.

Nitekim konuşmalara, katılımcılar tarafından tekbir ve tehliller karıştığı gibi bu amele görülmemiş bir şekilde övgüler yağdırmalarının yanı sıra amele ve düzenleyenlere de saygı duymuşlardır.

Devamını oku...

Değişimin Adresi... Raşidi Hilafet'tir

  • Kategori Kuveyt
  •   |  

İslam ümmeti, İslamî Hilafet Devleti'nin H. 28. Receb 1342'de yıkılışının doksan birinci yıldönümünü geçirmekte olup ümmetin geçirdiği bu yıldönümünü ayrıcalıklı kılansa; Arap ayaklanmaları atmosferlerini yaşaması ve siyasî rejimleri değiştirmek için çalışması olup aynı zamanda küfrün de ümmetin ayaklanmasına kürtaj yaptırmak, mevcut rejimleri korumak ve ayaklanmayı iktidardaki kişinin değişmesiyle sınırlandırmak için ciddi bir şekilde çalışmasıdır.

Ey Müslümanlar!

Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmaktadır:

وَتِلْكَ الأيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاء وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الظَّالِمِينَ "Biz o günleri insanların arasında döndürüp dururuz. (Bu da) Allah'ın iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez." [Âli İmrân 140]

Allah'ın sünnetlerinden biri de günleri insanlar arasında döndürüp durmasıdır. Zira bu ümmet, Raşid Halifelerin [Radıyallahu Anhum] yönetimi döneminde Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'ne tanıklık etmesinin yanı sıra Emeviler ve ondan sonra gelenlerin yönetimi döneminde de ısırıcı hanedanlıklara tanıklık etmiştir ki onlar, Allah'ın kitabı ve Nebisinin sünnetine göre hükmetmelerine rağmen Hilafet'i veraset olarak bırakmışlardır. Dolayısıyla Hilafetin yıkılışından günümüze kadar ümmet, zorba diktatörlere de tanıklık etmiştir. Bu ise insanlara Allah'ın indirdiklerinden başkasıyla olan bir yönetimi zorla kabul ettiren, Müslümanları demir yumrukla İslam'dan uzaklaştıran ve kafirlerin İslam ülkelerindeki çıkarlarının bekçiliğini yapan ajan yöneticilerin dönemidir. Zira Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

تكون النبوة فيكم ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعَها، ثم تكونُ خلافةٌ على منهاج النبوة فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعُها إذا شاء اللّه أن يرفعَها، ثم تكون ملكا عاضا فيكون ما شاء الله أن يكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها، ثم تكون ملكًا جبريّة فتكون ما شاء الله أن تكون ثم يرفعها إذا شاء أن يرفعها "Allah'ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı hanedanlık olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır." Nitekim Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in hadisi, ümmete olan müjdesiyle son bulmuştur ki o da; Hilafet'in, ikinci kez Nübüvvet Minhacı Üzere geri dönmesidir. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur:

... ثم تكون خـلافة راشدة على منهاج النبوة، ثم سكت "...Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olacak. Sonra sustu." [Ahmed rivayet etti] Allah'ın izniyle çok yakında buna şahit olacağız.   

Ümmetin bugünkü mübarek ayaklanması, Allah'ın izniyle diktatör yönetimlerin en son koyduğu durumlardan kurtulmak için olduğu gibi onun talepleri de İslam'ın tatbik edilmesi, Allah'ın indirdikleriyle hükmedilmesi ve Allah'ın izniyle Resulullah Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın müjdelediği gibi diktatör yönetimin ardından Raşidi Hilafet'in kurulmasının girişi olan İslam Devleti'nin kurulmasıdır.

 

Ey Müslümanlar!

İslam'da yönetim sistemi Hilafet olup onun kurulması da İslam Devleti'nin kurulması, Allah'ın şeriatının tatbik edilmesi ve Allah'ın indirdikleriyle hükmedilmesi anlamına gelmektedir. O halde taleplerimizi birleştirelim ve bunu da Raşidi Hilafet yapalım ki böylece o, mevcut durumları değiştirmenin adresi olsun. Dolayısıyla değişimin adresi, ümmetin hedefi ve ayaklanmanın metodu olarak Hilafet'in kurulmasından daha azını kabul etmeyelim.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55]

Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdelediği gibi Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet'in kurulması, öncelikle otoritenin bizzat ümmete ait olmasını gerektirdiği gibi otoritenin bizzat ümmete ait olması için de ümmetin, kendi imkanlarını kullanıp bir tek Allahu Subhânehu'ya tevekkül ederek kendi gücü ve çabalarıyla çalışması kaçınılmazdır. Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:

وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلْ الْمُؤْمِنُونَ "Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." [Âli İmran 160]

Ayrıca ümmet, (Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa ve İslam ülkelerine tamah eden tüm ülkelerin) olduğu kafirlerin nüfuzundan kurtulmak için de bunu yapmalıdır. Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:

وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً "Muhakkak ki Allah, kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (egemenlik) kılmayacaktır!" [en-Nîsa 141]

Böylece otorite, bizzat ümmetin olacağı gibi ümmet, kendi geleceği hakkında karar vermeye, kendi iradesini uygulamaya, Rabbisinin kitabını tatbik etmeye ve Hilafetini de kurmaya muktedir olacaktır.

 

Ey Nusret Ehlinden Olan Müslümanlar!

Sizlere yakışan, İslam Nizamı olan yönetimi ikame etmek için ümmete nusret vermektir. Zira Hilafet'in fecri doğmakta olup emareleri de ortaya çıkmıştır. O halde Batı'ya bağlı kalmak üzere bahse gitmeyin, bilakis Rabbinizi razı etmek üzere bahse girin ve bu dine nusret vermek ve Allah'ın kelimesini yüceltmek için ümmetin muhlis evlatlarıyla birlikte çalışın. Zira tagut yöneticilerin, ne dünyada nede ahirette size bir faydası dokunacaktır. Çünkü onlar yok olacak ve ümmet kalacaktır. Allah'ın nusreti ise yakındır.

 

Ey Müslümanlar!

İslam'dan başka kurtuluşunuz olmadığı gibi Allah'ın şeriatı tatbik edilmedikçe de üzerinizden zulüm kalkmayacaktır. Zira sizler, sosyalizmi, kapitalizmi, kavmiyetçiliği ve vatancılığı denediniz ve insanların halinin hayatın her alanında gerilediğini gördünüz. O halde Sykes-Picot bayraklarını kaldırıp atınız, Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in râyesini yükseltiniz ve tek kurtuluşunuz olan İslamî Raşidi Hilafet Devleti yoluyla Allah'ın şeriatını tatbik etmek için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışınız. Zira Allah sizinle beraberdir ve asla amellerinizi eksiltmeyecektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللَّهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (O'nun dinine) yardım eder, zafere ulaştırırsanız, Allah da size yardım eder, zafer verir ve ayaklarınızı (dini üzere) sabit kılar." [Muhammed 7]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hilafet'in Yıkılışının Doksan Birinci Yıldönümünde Hizb-ut Tahrir / Filistin'den, El-Halil ve Gazze'deki Faaliyetlerine Katılıp Kapak Yapmaları için Medya Organlarına Bir Davet

Hizb-ut Tahrir / Filistin, 17.06.2012 Pazar günü akşam saat 17:00'de el-Halil'deki İbn-u Rüşd Okulu'nun meydanlarında kalabalık bir konferans düzenleyecektir. Kadınlar için özel bir alan olduğu da bilinmelidir.

Aynı şekilde 18.06.2012 pazartesi günü öğle saat 13:30'da Gazze'de, es-Sâmir kavşağından Meçhul Asker Meydanı'na kadar büyük bir yürüyüş olacaktır.

Bu ise; Hilafet'in yıkılışının doksan birinci yıldönümü münasebetiyle, "Ey Ayaklanan Müslümanlar! Hilafet, Rabbinizin Bir Farzı, Vahdetinizin Adresi ve Topraklarınızın Kurtuluşu İken Sivil Devlet ise Düşmanlarınızın Bir Projesi Olup Rabbinizin Şeriatının Askıya Alınmasıdır" sloganı altında olacaktır.

Hizbin Filistin Medya Bürosu, ümmetin meselelerine destek vermek amacıyla bu faaliyetlere katılıp kapak yapmanız için sizleri davet etmekten şeref duyar.

"Katılımınız, hasenat mizanınıza yazılacağı gibi ümmetin meselelerine de hizmet etmiş olacaktır."

Devamını oku...

Köklü Değişim Dergisi 30 Haziran 2012 Cumartesi Günü Şanlıurfa'da "Şeyh Said Ve Hilâfet" Başlığında Bir Panel Düzenledi

  • Kategori Video
  •   |  

Şeyh Said'in (Rahimullah) Şehadetinin 87. Yıldönümünde Şanlıurfa Hadarat Kitabevi'nde Düzenlenen "Şeyh Said ve Hilâfet" Paneliyle Anıldı

Hilâfet'in ilga edilmesine karşı verdiği mücadelenin bedelini 29 Haziran 1925'te İstiklâl Mahkemesi'nin verdiği kararla idam edilerek ödeyen Şeyh Said-i Kurdî, Şanlıurfalılar tarafından şehadetinin 87. yıldönümünde Hadarat Yayıncılık'ın organize ettiği panel ile anıldı.

M.Taha Yılmaz Hoca'nın Ahzab Suresi'nden işlenen konuya muvafık ayetleri okuduğu Kur'an tilavetiyle başlayan panel, Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Cevher Kara'nın Şeyh Said ve Kıyamı hakkında yapmış olduğu sunum ile devam etti. Konuşmasında Şeyh Said'in asıl gayesinin Hilâfet olduğuna vurgu yapan Cevher Kara, bugün Şeyh Said'i Kürtçülük davasını gütmekle itham edenlerin veya onu bir İngiliz ajanı olarak göstermek isteyenlerin meseleyi çarpıtma gayesinde olduklarını ifade etti. Kürtçülük iddialarının bizzat Şeyh Said'in mahkemedeki ifadeleri tarafından boşa çıkarıldığını belirten Kara, İngilizcilik iftirası hakkında ise; bu iftiranın bizzat iddia sahiplerinin beyanatları tarafından tekzip edildiğini ifade etti.

Ardı sıra söz alan Köklü Değişim yazarlarından Mahmut Kar, Şeyh Said kıyamına şer'i açıdan nasıl bakılması gerektiği konusu üzerinde durdu ve Şeyh Said'in ‘Hilâfet'in kaldırılması neticesinde Ümmet'in başına gelecek olan bela ve musibetleri bildiği için, şer'i bir yükümlülük olarak baktığı kıyamını gerçekleştirdiğine' vurgu yaptı.

Cevher Kara'nın "Zulme Karşı Yürümek: Şeyh Said ve Hilâfet" adlı kitabının 29 Temmuzda çıkacağı duyurusunun da yapıldığı panel Mahmut Kar'ın yaptığı konuşmadan sonra sona erdi.

Kaynak: Köklü Değişim Dergisi

 

 

Konuşmacı: M.Taha Yılmaz

 

 

 

Konuşmacı: Mahmut KAR

 

 

Devamını oku...

Köklü Değişim Dergisi 27 Haziran 2012 Pazar Günü Van'da "Suriye'yi Ne Unuttuk, Ne De Unutturacağız!" Başlığında Bir Konferans Düzenledi

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Sessiz mi kalacağız Suriye? Unutmadık! Unutturmayacağız! sloganı ile Türkiye'nin bir çok şehrinde Suriye deki direnişe destek vermek ve katliamlara dur demek için Konferanslar düzenleyen Köklü Değişim Van'da da "Suriye'yi Ne Unuttuk, Ne De Unutturacağız!" Konferansını gerçekleştirdi.

Depremin yaralarını sarmaya çalışan Van halkının katılımı ile gerçekleşen Konferans Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Suriye de yaşananlar hakkında ve Suriye deki katliama sessiz kalan yönetici ve âlimler hakkında iki ayrı sinevizyonun seyrettirildiği programda katılımcılar duygulu anlar yaşadılar. Programda ilk olarak M. Hanifi ERGİN Konuştu. ERGİN konuşmasına Van depreminin yaralarını yeni yeni sarmaya başlayan bizlerin her ne olursa olsun, Suriye deki zulme ve katliama da sessiz kalmamamız gerektiğini hatırlatarak konuşmasına başladı ve şöyle dedi: Van'ı deprem yıktı, ve Allah'tan gelen afete bizler sabredip teslim olduk. Katil Beşşar Esed Suriye'nin şehirlerini tek tek yıkıyor. Zalim zalimliğini, tağut tağutluğunu yapıyor. Ancak bu yıkıma dünya sessiz kalıyor, insanlık sessiz kalıyor, bizler sessiz kalmayacağız. Suriyeli Müslümanların garip Müslümanlar olduğunu belirten ERGİN "İslam garip başladı ve yine garip olarak geri dönecektir, gariplere müjdeler olsun." Hadisini okuyarak İslam'ın yeniden tatbik edilmesini sağlayacak Hilafet'in gariplerin diyarı Şam beldesinde ikame edilmesi için Rabbimizden dua ve niyazda bulunuyoruz diyerek konuşmasını tamamladı.

Programda ikinci konuşmacı olarak yazarlarımızdan Mahmut KAR sunum konuşması yaptı. Konuşmasına Şam beldesine ve Şam ehline selam ve müjdeler göndererek başlayan KAR, Şam ehlinin yalnız Rabbimiz Allah dedikleri için öldürüldüğünü, Kuran ve Sünnete bağlı oldukları için katledildiklerini ve bunun için Allah'ın Şam'ı ve Şam ehlini sevdiğini söyledi. Allah Rasülü (s.a.v)'in "Şam'a ne mutlu, Şam'a ne mutlu, Şam'a ne mutlu. Çünkü Rahmanın melekleri Onun üzerinde kanatlarını geriyorlar" hadisini okuyarak konuşmasına devam eden KAR, Şam beldesinin Müslümanlarının bu İslami direnişini Allah'ın zaferle sonuçlandırmasını niyaz etti. Mahmut KAR, zalim Beşşar Esed'in katillerinin Müslüman gençlere ve çocuklara yaptığı eziyet ve işkencelerden bir iki yaşanmış olayı anlatırken katılımcıların duygulu anlar yaşadıkları görüldü. KAR, Konuşmasının son bölümlerinde bu katliam karşısında Müslümanların, Yöneticilerin ve Alimlerin imtihanına değindi. Özellikle Suriye deki direnişte Katil Baas rejiminin yanında yer alan İran yönetimine ve Müslümanların güçlerinin zayıflaması için sürecin uzatılması siyasetinde ABD ve Batının yanında yer alan Türkiye yönetimine yüklenen KAR, Allah'ın Şam ehlinin beklediği yardımı göndereceğini, Onları yardımsız bırakmayacağını, ancak Onları yardımsız bırakan yönetici ve âlimlerden de hesap gününde ihanetlerinin intikamını alacağını ifade etti. Mahmut KAR konuşmasının sonunda katılımcıları duaya davet etti. Güçlü bir atmosferle yapılan dua ile program son buldu.

Kaynak: Köklü Değişim Dergisi

 

Konuşmacı: Mehmet Hanifi ERGİN

 

 

 

Konferans Reklamı

 

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER