Cumartesi, 28 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Yahudiler, Hâlâ Müslümanları Öldürmeye Devam Ediyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Yahudiler, Hâlâ Müslümanları Öldürmeye Devam Ediyor!

Haber:

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tubas valisi Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “İsrail” ordusunun son 24 saat içinde Tubas ve Tamun kasabasında beş Filistinliyi öldürdüğünü ve 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria'da ölenlerin sayısının 926’ya yükseldiğini açıkladı.

Filistin haber ajansı “Wafa’ya” göre Çarşamba günü, Tubas’ın güneydoğusundaki Tamun kasabasında bir grup gencin “İsrail” insansız hava aracı tarafından bombalanması sonucu üç genç hayatını kaybetti.

“Wafa’nın” güvenlik kaynaklarından aktardığına göre “İsrail” güçleri cesetleri alıkoyarken, Filistin Kızılay Derneği de işgal güçlerinin ekiplerinin hedef alınan bölgeye ulaşmasını engellediğini söyledi. (Sky News Arabia)

Yorum:

Yahudi varlığı hâlâ mevcut! Yahudi varlığı hâlâ Gazze ve Filistin’deki Müslümanları öldürmeye devam ediyor! Müslüman ordular ise Müslümanları korumak için harekete geçmediler!

Peki ama neden?! Siz ey Müslümanlar neyle meşgulsünüz? Müslüman ordular neyle meşguller acaba? Şayet Müslümanları korumayacaklarsa, onlar neden varlar?Ülkenizdeki ölüm sahnelerini görmeye ve yıkım haberlerini duymaya alıştınız mı yoksa? Ya da Şehitleri, yaralıları ve yerinden edilenleri saymakla mı yetiniyorsunuz?

Nitekim Müslümanlar yöneticilerinden ellerini çekmişler, başlarına gelenlerin ve kafirlerin üzerlerindeki tasallutunun sebebinin yöneticiler olduğunu ve ülkelerindeki bu ajan Ruveybida yöneticiler olmasa kafirlerin yaptıkları şeyleri yapamayacaklarını idrak etmişlerdir; ancak garip ve şaşırtıcı olan şey, Müslümanların kafirlere ve kafirlerin ajanlarına karşı sessiz kalmaları ve sanki ölüm ve yıkım kendileri, kardeşleri ve aileleri arasında olmuyormuş gibi hayatlarını yaşamaları, yemeleri ve içmeleridir!

Daha ne zamana kadar ey Müslümanlar?

Daha ne zamana kadar ey Müslüman ordular?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halife Muhammed – Ürdün

Devamını oku...

Gürlediğini İşitiyoruz Ama Yağdığını Görmüyoruz!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Gürlediğini İşitiyoruz Ama Yağdığını Görmüyoruz!

Haber:

İslami Direniş Hareketi Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinin ardından İran’ın bir karşılık vereceği beklentilerinin ortasında Tahran 7/8/2024 Çarşamba günü, ordusunun, ülkenin doğusundaki hava savunma bölgesini füze ve radar sistemleri ve insansız hava araçlarıyla donattığını vurguladı. Zira İran Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanı Hamid Vahidi şunları söyledi: “İran’ın topraklarını savunmak için askeri yeteneklerini hazırlamak ve geliştirmekten başka bir seçeneği yok.” Ülkesinin askeri hazırlıklarını yaptığını açıklayarak şöyle bir eklemede bulundu: “Her türlü tehdide karşı koyma kapasitesini güçlendirmeyi ve geliştirmeyi ciddi bir şekilde takip ediyoruz.” Ve Vahidi şöyle dedi: “Siyonist varlık ve Amerika Birleşik Devletleri bölgemizdeki ve dünyadaki felaketlerin kaynağıdır.” Bu açıklama, Tahran’da İsmail Haniye ve Lübnan’da önde gelen askeri komutan Fuat Şükrü’nün öldürülmesinin ardından bölgede yükselen tansiyonun ortasında geldi.Devrim Muhafızları Başkomutanı Hüseyin Selâmi Gazeteciler Günü dolayısıyla Tahran’da yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İsrail” doğru zamanda ve yerde bir darbeyle karşılaştığında, hesaplarında hata ettiğini anlayacaktır.” (El Cezire)

Yorum:

İslam öncesi cahiliye Araplarında, bir kişi birine eman verip bunu ilan etmesi halinde, hiç kimsenin ona kötülük yapamayacağına dair bir gelenek vardı; örneğin Celil Sahabi Osman İbn-i Maz’un Radıyallahu Anh Velid İbn-i Muğire’nin emanındaydı ve diğer Müslümanlar işkence görüp terk edilirken hiç kimse ona bir kötülük yapamıyordu; ta ki diğer Müslümanlara işkence edildiğini görünce Velid İbn-i Muğire’den emanını geri iade etmesini talep edinceye kadar böyleydi. Velid İbn-i Muğire İslam’a ve Müslümanlara düşman olan biriydi ancak bu, İslam’dan önce Arap kabileleri arasında kimsenin karşı çıkmaya cesaret edemediği bir gelenekti. Rasul Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mut'im bin Adiy’den eman istediğinde de aynı şey olmuştu; zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem Taif’e gidip onlardan nusret talep ettiğinde onların çocukları ve ayak takımları O’na hakaret ettiler ve O’na taş attılar; bunun üzerine Mekke’ye giremedi ancak bir Müşrik olan Mut'im bin Adiy’in eman vermesiyle girebildi; zira Mut'im çocuklarını toplayıp Kabe’yi tavaf etti ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e eman verdiğini ilan etti. Nitekim İslam geldi ve müşrikler için bile eman vermeyi meşru saydı. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَإِنْ أَحَدٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّى يَسْمَعَ كَلاَمَ اللهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْلَمُونَVe eğer müşriklerden biri senden eman dilerse, Allah’ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona eman ver, sonra (Müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.” [Tevbe 6]

İslami Hilafet Devleti olan ümmetin devleti yıkıldıktan sonra ümmetin başına musallat olan Müslüman ülkelerdeki iktidar rejimlerine gelince; bunlar, bir dokunuşla bile karşılık vermediler, aksine halklarına karşı sert, düşmanlarına karşı ise yumuşak oldular; örneğin İran rejimi, İslam düşmanı Amerika'ya hizmet etmek için dört Arap başkenti olan Bağdat, Şam, Beyrut ve Sana’yı düşürdü ve Afganistan’ı işgalinde Amerika’ya yardım etti ve nükleer bilim adamları ve askeri liderleri suikasta uğradığında da ya sessiz kaldı ya da göstermelik bir tepki verdi!

Kendisini Şam halkının mübarek devriminden korumak için dünyanın tüm güçlerini getiren şu suçlu Beşar Esad rejimi, Şam halkına karşı kimyasal silah ve varil bombaları kullanarak milyonları öldürüp yerinden etti ve Yahudi varlığı tarafından vurulduğunda da cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz dedi!

Amerikan uçakları Babil vilayetinin Curf Sahar bölgesindeki Halk Seferberlik Güçlerini bombalayıp dördünü öldürdüğünde Irak ülkemizdeki rejim de aynı şekilde davrandı; eğer bu eylem ülke halkından biri tarafından işlenmiş olsaydı, dünya ayağa kalkar ve o kişi de dördüncü madde uyarınca terörizmle suçlanırdı. Ama bu eylemi işgalci Amerika yapınca ajan rejim, Halk Seferberlik Güçleri’nin sayısı 150.000 savaşçı ve Irak’taki ABD askerlerinin sayısı ise 2.500 olmasına rağmen uygun şekilde bir karşılık vermedi! Bu da Müslüman ülkelerdeki iktidar rejimlerinin ulaştığı aşağılanmanın ve zilletin boyutunu göstermektedir.

Türkiye rejimine gelince; ordusunu Kuzey Irak’ta Kürtlerle savaşmak ve Amerikan çıkarlarına hizmet etmek amacıyla Şam ülkesindeki suçlu Beşar rejimini korumak için gönderdiği gibi, Bayraktar uçaklarını da Ukrayna’ya gönderiyor ama bunları Gazze halkını Yahudilerin bombalamasından kurtarmak için göndermiyor ve ümmetin duygularını okşamak için de medyatik tantanalar ve gösterilerle yetiniyor!

Aynı şekilde Ürdün’deki rejim de Gazze’deki kardeşlerimizi desteklemek için ordu göndermedi, aksine işgalci varlıkla olan sınırlarda nöbet tuttu ve gönüllülerin bombalanan, aç ve susuz kalan kardeşlerini desteklemek için Filistin’e girmelerini de engelledi!

Gazze’deki halkımızın sadece birkaç metre ötesindeki Mısır rejimi de, Müslümanların topraklarını işgal eden Yahudi varlığına karşı Gazze halkına destek vermek ve onlara yardım etmek için kılını dahi kıpırdatmadı ve bir kenarda durup izledi; dahası Yahudi esirlerin serbest bırakılması için Yahudi varlığı ile Hamas arasında arabuluculuk yapıyor! Bu da gösteriyor ki bu rejimler, şerrin başı olan suçlu Amerika’nın liderliğindeki Batılı efendileri tarafından kendilerine biçilen belirli bir rolü yerine getiren işlevsel rejimlerdir.

Başta Müslüman ordulardan oluşan güç ve kuvvet ehli olmak üzere İslam ümmetinin güçleri, bu rejimleri kaldırıp atmak ve işgal altındaki İslam beldelerini özgürleştirecek, Gazze, Şam, Doğu Türkistan, Keşmir, Burma, Sudan halklarını ve tüm insanlığı kapitalist sistemin zulüm ve adaletsizliğinden kurtaracak, insanlığın izzet ve onurunu yeniden tesis edecek ve zulüm ve adaletsizlikle dolmasının ardından yeryüzünü hakkaniyet ve adaletle dolduracak olan, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak amacıyla otoriteyi ümmetin muhlis evlatlarına teslim etmek için derhal harekete geçmelidir; bu ise aziz olan Allah’a hiç de zor değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Sıddık Ebdussettar – Irak

Devamını oku...

İngiltere’de Müslümanlara Karşı İsyan Eylemleri Tommy Robinson Ve Tilkinin Pirelerinden Nasıl Kurtulduğu!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İngiltere’de Müslümanlara Karşı İsyan Eylemleri Tommy Robinson Ve Tilkinin Pirelerinden Nasıl Kurtulduğu!

Haber:

Birleşik Krallık, 29 Temmuz 2024'te üç genç kızın öldürülmesinin iftirayla Müslüman bir göçmenin üzerine atılmasından bu yana 37 kasaba ve şehirde bir hafta boyunca şiddetli isyan eylemlerine ve kaosa sahne olmaktadır. Bunun üzerine Southport’ta: 53, Rotherham’da: 51, Hull’de: 11, Sunderland’da: 4, Plymouth’ta: 3, Stoke-on-Trent’te: 3, Liverpool’da: 2, Weymouth’da: 2 ve Tamworth’da: 1 olmak üzere onlarca polis memuru yaralandı. Yüzlerce isyancı tutuklandı ve isyanlar sırasında şiddet olaylarına karışmaktan ya da şiddeti teşvik etmek için elektronik medya kullanmaktan suçu sabit olanlar hapis cezasına çarptırıldı. Şu anda isyan eylemleri yatışmış olsa da, toplumdaki büyük hoşnutsuzluk hâlâ yüzeyin altında kaynamaya devam ediyor.

Yorum:

Ancak bu neden meydana geldi?! İki karşıt bakış açısı var ama her ikisi de ortada yok; birincisi; hiçbir şeyin Müslüman karşıtı ırkçılığı haklı çıkaramayacağı, ayaklanmaların “aşırı sağ” tarafından verilen yanlış bilgilerden kaynaklandığı ve bu ayaklanmalara, çözülmüş İngiliz Savunma Ligi’nin başkanı Tommy Robinson tarafından saygınlık kazandırıldığı şeklindeki bakış açısı. İkinci bakış açısına gelince; isyan eylemlerine eşlik eden şiddetin yanlış olduğu ancak bunun, tehlikeli Müslüman göçmenlerin ülkelerini ele geçirmesinden ve İngiliz değerlerini reddetmesinden korkan sıradan beyaz İngilizlerin meşru hayal kırıklıklarından kaynaklandığı yönündedir. Ancak Tommy Robinson, yürüyüşler düzenleyerek ve İngiltere’deki Müslüman toplulukların “taciz cihadı” adı altında İngiltereli kızları taciz ettiğini iddia ettiği “İngiltere’ye Taciz” serisi gibi uzun propaganda videoları yayınlayarak kesinlikle önemli bir rol oynamıştır. Dolayısıyla onun korku çığırtkanlığı propagandası son derece kışkırtıcıydı ancak insanların onun mesajını bu derece kabul etmesine neden olan başka bir şey olması gerekiyordu. Nitekim isyan eylemleri devam ederken destekçilerine barışçıl davranma çağrısında bulundu ancak konuşmasının doğası aciliyet doluydu ve sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Müslümanların İngiltere’yi “ele geçirmesine” izin verdiğini iddia ettiği İngiliz polisi, siyasetçileri ve medyası için de kötü bir tablo çizdi. Kışkırtıcı sözler evet ama neden insanlar ona inanmaya istekli oluyorlar ki?!

Diğer görüşe gelince; Birleşik Krallık’taki çoğu insan zaten giderek yoksullaşıyor ve böyle zamanlarda Müslümanlar gibi diğer yoksul insanları suçlamak kolaydır. Müslümanların İngiltere’yi ele geçirmesine gelince; bu tamamen hayali bir şeydir. Ancak isyanın kışkırtıcıları ve onları destekleyenler böyle düşünüyorlar! Bu görüşe göre Tommy Robinson insanları buna inandıramadı, aksine kendisi bunun doğru olduğunu iddia etti ve birçok beyaz insanın inandığı ama söylemeye korktuğu şeyleri tekrarlayıp durdu.

Bazıları Tommy’yi suçluyor ama Tommy de insanları suçluyor; Tommy’nin, insanların, İslam’ın ve Müslümanların çok kötü olduğu ve bir şeyler yapmaları gerektiği konusunda haklı olduklarını söylemesine rağmen İngiliz siyasetçiler ve medya organları sorunu görmezden geldiler.

Medya organlarında ve hükümette İslamofobi ve Müslüman karşıtlığı nedeniyle birilerini suçlamaya çalışanlar bize çocukların eski “Tilki ve Pireleri” hikayesini hatırlatıyor. Bu hikayede kurnaz bir tilki, bir yün parçasını ısırıp suyun içinde yavaşça yürüyerek pirelerinden kurtulur. Tilki ağzında yün parçası ile suda ilerlerken su derinleştikçe pireler kendilerini boğulmaktan korumak için tilkinin vücudunun üzerinden giderek daha yükseğe tırmanırlar; ta ki su tilkinin vücudunu tamamen batırana ve tüm pireler tilkinin kafasına yapışana kadar.Daha sonra tilki, sadece burnu suyun üzerinde kalana ve tüm pireler üzerine yerleşene kadar başını yavaşça suyun altına indirir.Nihayet tilkinin burnu su seviyesinin altına girince pirelerin sığınabileceği tek yer, dişleriyle kavrayabildiği bir yün parçası olur ve pireler de onun üzerine atlarlar; işte o zaman tilki artık pirelerle birlikte yüzen yünü bırakır ve pirelerden arınmış bir şekilde kuru toprağa geri döner.

İşte şu anda parmaklarıyla Tommy Robinson’u işaret eden politikacılar ve medya organları bu tilkidir. Zira yirmi yıl önceki Tony Blair hükümetinden bu yana İslam’a ve Müslümanlara karşı nefretin çoğalmasına verimli zemin hazırlayanlar bizzat onlardır. Dolayısıyla bu ırkçılık, isyan eylemlerinden sonra kendilerini bir kez daha temizlemek ve daha önce yaptıkları gibi İslam’a ve Müslümanlara saldırmaya devam etmek için her ne kadar bu konuda istekli olsa da kasıtsız olarak bir araç olan Tommy Robinson ve takipçilerine atmak istedikleri pirelerdir.

Nitekim Blair 2001 yılında Başbakan seçildiğinde David Blunkett’i İçişleri Bakanı olarak atadı ve o yıl Bradford’daki Müslümanlar, aşırı sağcı faşist İngiliz Ulusal Partisi (BNP) tarafından düzenlenen bir yürüyüşe tepki olarak ayaklanmışlardı. Bunun üzerine Blunkett, isyan eylemlerinin suçunu kültürel farklılıklara dayandırdı ve bu da Müslümanlara yönelik sürekli bir kültürel karalama yağmuruna kapı araladı. Zira BBC’ye şunları söyledi: “Bizim kabul kriterlerimiz var; nasıl ki bizim başka bir yere gittiğimizde yapmamız gerektiği gibi ülkemize gelenlerin de -şu anki durum gibi- bu kriterleri kabul etmeleri gerekiyor.” Bu durum, Müslümanların Irak savaşına karşı çıkmasıyla daha da kötüleşti ve her yıl İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti’den olan İngiliz siyasetçiler Müslümanların “İngiliz değerlerini” benimsemeleri gerektiğini vurguladılar. Bunun üzerine yeterince İngiliz olmadıklarını veya aniden sakal bıraktıklarına dair herhangi bir işaret olup olmadığını araştırmak için özellikle okullarda Müslümanları gözetlemek amacıyla sözde bir “engelleme” politikası uyguladılar. Nitekim Müslümanların yasalara uymaları ve çevrelerindekilerle barış içinde yaşamaları yeterli olmadı; aksine kabul edilmeleri için “entegre olmaları”, diğer bir ifadeyle İngiliz değerleri denilen şeyleri benimsemeleri ve kafalarında dolaşan düşünceleri ve kalplerinde dolaşan duyguları değiştirmeleri gerekiyordu.

“Beyaz” isyan eylemleri öncesinde, Filistinlilere yönelik sömürgeci Siyonist soykırıma karşı düzenlenen barışçıl protestolar iftirayla “nefret yürüyüşleri” olarak yaftalandı ve Filistinliler işgale direndikleri için iftirayla terörist olarak damgalandılar. Bu suçlamaların medya organları ve hükümet tarafından vahşice yayılması, İngiltere tarihinde eşi benzeri olmayan bir olaydır. Hizb-ut Tahrir, terörle mücadele yasası kapsamında neredeyse hiçbir kamuoyu tartışması olmaksızın yasaklandı ve çok sayıda kişi, yalnızca Filistinlilerle dayanışma ifadelerinde bulundukları için antisemitizm suçlamasıyla tutuklandı ve işlerinden kovuldu.Müslümanlar kendilerine yönelik bu saldırı nedeniyle acı çektiler ancak peki ya toplumun geri kalanı üzerindeki etkisi nasıl oldu?Bu propagandanın aydınlanmamış zihinler üzerindeki etkisi hafife alınmamalıdır. Zira bütün bir beyaz kuşak,Müslümanların iyi bir vatandaş olamayacakları ve İslami değerler İngiliz değerlerinden farklı olduğu için yaşadıkları ülkeye ihanet edecekleri yönündeki bir bakış açısıyla medya organları ve siyasetçiler tarafından bombardımana maruz kaldılar. Şüphesiz bu, Müslümanları derhal en alt bir sınıf olarak tasvir ediyor; çünkü onlar, cömertçe ülkesini Müslümanlara açan beyaz adamın misafirleridir. Tabii ki onlar, herkesin ülkesine gelip yerlilerin ne düşündüğünü umursamadan istedikleri her şeyi alan “iyi, beyaz” İngilizlerdi ama bu başka bir konu!

Peki İngiliz değerlerinin hangi hal üzerinde olduğunu gerçekten kim tanımlayabilir? Zira bu değerler her zaman çok sayıda olmuştur ve zaman içinde de değişmektedirler. Dolayısıyla Tommy Robinson’un yaptığı şey, Siyonistleri, Hindu milliyetçilerini ve diğer İslamofobik grupları, geleceklerinden korkan pek çok apolitik-siyasi olmayan beyazın kolayca sindirebileceği "İngiltere’ye Taciz" anlatısı ekseninde çevrimiçi bir harekette birleştirmektir. Şimdi ise takipçileri hapse girecek ve yakında o da onlara katılabilir; ancak önümüzdeki yıllarda İngiltere’deki Müslümanlar İslam’a olan inançları nedeniyle daha az değil daha fazla düşmanlıkla karşı karşıya kalacaklardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اصْبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَEy iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.” [Al-i İmran 200]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Abdullah Rubin

Devamını oku...

Pakistan Vilayeti: Haber Yorum 07/08/2024

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Haber Yorum 07/08/2024

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu'nun Haber Yorumu.

Gerçek Değişim İçin... Demokrasiyi reddedin... Hilafeti kurun.

Allah'ım, Nübüvvet yolunda kalkanımız olan Raşidi Hilafeti yeniden tesis et... Allahumme Âmin.

#BringBackKhilafah

Çarşamba, 03 Saferu'l Hayr 1446 H. - 07 Ağustos 2024 M.

pakistan vilayeti

1. İsmail Haniye'nin Şehadeti Ümmete Ordularını Seferber Etmesi İçin Bir Hatırlatmadır

1 240801fb pk fb Haniya EN

Yahudi varlığı, İsmail Haniye'yi 30 Temmuz'da İran'da ümmete ve ordularına karşı küstahça meydan okuyarak şehit etti. Onun şehadeti ümmete ve ordularına Mescid-i Aksa'yı özgürleştirme görevini hatırlatmaktadır. Ümmet, ordularından Siyonist varlığa karşı açık savaşı engelleyen suçlu yöneticilerin kökünü kazımalarını talep etmelidir. Ordular, Gazze, Yemen, Suriye ve İran'da dökülen Müslüman kanının intikamını alacak olan Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir'e nusretlerini vermelidir. Allah Subhanehu ve Teâlâ, وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.” [Âl-i İmrân: 169]

Perşembe, 26 Muharrem 1446 Hicri, 1 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

2. Hilafet, Riba'yı (Faiz) Kaldırarak İslam Dünyasını Borçtan Kurtaracaktır

2 240802fb pk fb Riba EN

28 Temmuz 2024 tarihinde Maliye Bakanı, “Kısa vadeli rahatlama ve hedefler için geçmişte yaptıklarımızı yapmaktan başka seçeneğimiz yok” dedi. Geçmişte yapılanlar işe yaramadı, çünkü Riba (faiz) Pakistan'ın borç tuzağında kalmasını sağlıyor. 1990-2000 yılları arasında ödenmemiş toplam borç 15,451 milyar dolarken, aynı dönemde geri ödenen toplam miktar 36,111 milyar dolardı.  Aralık 2023 itibariyle Pakistan'ın toplam dış borcu 131.159 milyar dolardır. Pakistan'ın toplam borcu Mayıs 2024 itibariyle rekor seviyeye ulaştı. Açıkçası, borç servisindeki faiz ödemeleri Pakistan'ın artan borçtan kaçmasına izin vermiyor. Bununla birlikte, bir seçenek var: Müslümanlar, Riba (Faiz) günahını ortadan kaldıracak Raşidi Hilafeti yeniden tesis etmelidir.

Cuma, 27 Muharrem 1446 Hicri, 2 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

3. Raşidi Hilafet, Mübarek Toprakların Şehitlerinin İntikamını Alacaktır

3 240803fb pk fb Gaza EN

31 Temmuz 2024 tarihinde Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Pakistan, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesini kınamaktadır” denildi. Müslümanların yöneticileri içi boş kınamalar yayınlarken, Siyonist düşman aktif olarak Müslümanların topraklarını, kanlarını ve onurlarını ihlal ediyor. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, tek bir Müslüman kadının namusuna el uzatan ve tek bir Müslüman erkeği şehit eden Yahudi kabilesi Kaynuka'yı kovmak için askeri güç seferber etmiştir. Nübüvvet Metodu üzere Hilafet, orduları ve mücahitleri, fitneleri ortadan kalkıncaya kadar kâfirlerle savaşmak için seferber edecektir. Allah Azze ve Celle buyurdu ki; وَقَـٰتِلُوهُمۡ حَتَّىٰ لَا تَكُونَ فِتۡنَةࣱ وَیَكُونَ ٱلدِّینُ كُلُّهُ “Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.” [Enfâl: 39]

Cumartesi, 28 Muharrem 1446 Hicri, 3 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

4. Hükümet, Siyasi İstikrarsızlığa Neden Olsa Bile Bağımsız Elektrik Üreticileri (IPP'ler) ile Yapılan Anlaşmaları İptal Etmeyecektir

4 240804fb pk fb IPPs EN

31 Temmuz 2024 tarihinde Federal İçişleri Bakanı, “Herkesin IPP'lerle ilgili çekinceleri var ve Başbakan bu konunun çözümü için istişare sürecini başlattı” açıklamasında bulundu. Hükümet elektrik krizini kapitalist sistem çerçevesinde ele almaktadır. Kapitalizmde, elit kesimin bir bölümü önemli bir servet biriktirdiğinde, çözüm ya kârlarını geçici olarak azaltarak ya da sübvansiyonlar sunarak kârlarının bir kısmını halka yeniden dağıtmaktır. Bu yaklaşım kapitalist sistemin ayakta kalmasını ve devam etmesini sağlar. İslam enerji konusunda açık bir Şeriat hükmü getirdiği ve enerjiyi devlet tarafından yönetilecek bir kamu malı olarak belirlediği için istişareye gerek yoktur. Bu Şeriat hükmüne göre, enerji sektöründen elde edilen gelirler yalnızca kamu ihtiyaçları için kullanılmalıdır ve özelleştirilmesi gayri meşrudur.

Pazar, 29 Muharrem 1446 Hicri, 4 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

5. İşgal Altındaki Keşmir'in Kurtarılması Pakistan Silahlı Kuvvetleri Üzerine Şer'i Bir Yükümlülüktür

5 240805fb pk fb Kashmir EN

İşgal altındaki Keşmir'in özel özerk statüsünün 5 Ağustos 2019 tarihinde kaldırılmasından beş yıl sonra, Hindistan güvenlik güçleri keyfi gözaltılar, yargısız infazlar ve diğer ciddi suiistimaller de dâhil olmak üzere baskıcı politikalar uygulamaya devam etmektedir. Bununla birlikte, Amerikalı efendilerinin emirleri doğrultusunda Pakistan yöneticileri silahlı kuvvetlerimizi dizginleyerek korkak Hindu askerlerine İslam Topraklarında Fitne yayma fırsatı vermektedir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَٱقۡتُلُوهُمۡ حَيۡثُ ثَقِفۡتُمُوهُمۡ وَأَخۡرِجُوهُم مِّنۡ حَيۡثُ أَخۡرَجُوكُمۡۚ وَٱلۡفِتۡنَةُ أَشَدُّ مِنَ ٱلۡقَتۡلِۚOnları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür.” [Bakara: 191] Ümmet ve orduları ajan yöneticilerin kökünü kazımalı ve Raşidi Hilafeti kurmalıdır. Raşidi Hilafet, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak için orduları ve mücahitleri harekete geçirecektir.

Pazartesi, 30 Muharrem 1446 Hicri, 5 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

6. Amerika, Yahudilerin ve Müslümanların Yöneticileri Arasındaki Ajanlarının Yardımıyla Gazze'ye Savaş Açtı

6 240806fb pk fb American War EN

2 Ağustos 2024'te ABD Savunma Bakanlığı, “İsrail'in savunmasına desteği arttırmak ve ABD'nin çeşitli beklenmedik durumlara yanıt vermeye hazır olmasını sağlamak” amacıyla Amerikan savaş gemilerinin Orta Doğu'ya konuşlandırılacağını açıkladı. Gazze'deki savaş sadece Filistinli Müslümanlar ile Yahudi varlığı arasında değildir. Amerika Yahudi varlığına silah ve finansman sağlamaktadır, bunlar olmadan Yahudi varlığı kaybedecektir. Amerika, Müslümanların yöneticilerine orduların ve mücahitlerin Yahudi varlığını yenmesini engellemelerini emretmektedir. Amerika, ajanlarına karşı bir tehdit hissettiğinde askeri varlığını artırır. Müslümanların orduları ve mücahitleri, Amerikan haçlılarını yenmek için Raşidi Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir'e nusretlerini vermelidirler.

Salı, 1 Safer 1446 Hicri, 6 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

7. Bangladeş'teki Değişimden Pakistan Müslümanları İçin Çıkarılacak Dersler

7 240807fb pk fb Bangladesh EN

5 Ağustos 2024 tarihinde Bangladeş Başbakanı, silahlı kuvvetler içindeki unsurların desteğiyle haftalarca süren ölümcül halk protestolarının ardından bir helikopterle Hindistan'a kaçtı. Ordu mensupları sivil protestoculara destek vermeseydi, çok büyük kan dökülürdü. Pakistan Müslümanları, Bangladeş'teki Müslüman kardeşlerinden daha az baskı, sefalet ve aşağılanmayla karşı karşıya değildir. Müslüman siviller, Allah'ın indirdikleriyle hükmedilmesi yoluyla zulmün sona erdirilmesi için seslerini yükseltmelidir. Müslüman askerler Raşidi Hilafetin kurulması için maddi desteklerini vermelidirler. Nusret beyatlarını Hizb-ut Tahrir'e vermelidirler ki gerçek değişim için eylemler organize edilebilsin, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in imameti altında Ensar savaşçılarının izinden gidilebilsin.

Çarşamba, 2 Safer 1446 Hicri, 7 Ağustos 2024 Miladi

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Tunus: Yürüyüş; “Kuzey Afrika Orduları Filistin'in Kurtuluşundaki Rollerini Tekrar Üstlenmelidir”

  • Kategori Tunus
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti: Yürüyüş;

“Kuzey Afrika Orduları Filistin'in Kurtuluşundaki Rollerini Tekrar Üstlenmelidir”

Hizb-ut Tahrir/Tunus Vilayeti'nin çağrısıyla bu yıl 44'üncüsü düzenlenen yürüyüş, Tunus'un başkenti Tunus'taki El-Feth Camii'nin önünden Sevra Caddesi'ne ulaştı. “Kuzey Afrika Orduları Filistin'in Kurtuluşundaki Rollerini Tekrar Üstlenmelidir” başlığıyla düzenlenen yürüyüşe daha önce olduğu gibi Yeşil Tunus'tan çok sayıda kişi katıldı ve yürüyüşe katılanlar başkentin Sevra Caddesi'ne çıkan sokaklarını dolaşarak şu sloganları attı: “Ey utancın hükümdarları, Gazze ateş altında”, ‘Ey ümmetin orduları, karanlığı kaldırın’, ‘Bekir, Bekir, seste Bekir, ordular ölü değil diridir’, ‘Cihat, cihat, ordular hazır.’ Yürüyüşün ana başlığı, bazıları şehit sayısı, bazıları da başka pankartlardan oluşan yazılı pankartlar açıldı. Yürüyüş, Hizb-ut Tahrir gençlerinden birinin Kuzey Afrika ordularına mübarek Mescid-i Aksa'nın savunulmasındaki onurlu tarihi rollerini ve Müslüman kardeşlerine destek olma görevlerini hatırlattığı ve Kudüs'ün Haçlılardan kurtarılması sırasında Mücahit Selahaddin Eyyubi'nin (Allah ona rahmet etsin) Kuzey Afrika halkını yerleştirdiği Fas Mahallesi'ni kurtarma görevini hatırlattı, Filistin'in özgürleştirileceği, Müslümanlara yönelik baskı, işkence ve cinayetlerin durdurulacağı, İslam ümmetinin insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak geri döneceği ve İslam'ın mesajını âlemlere rahmet olarak taşıyacağı ikinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmaya çağırdı.

İşte Hizb-ut Tahrir, bulunduğu her yerde hakkı söylemekten, Allah'ın Kitabı ve Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetinden çıkardığı ilkelere sımsıkı sarılmaktan ve Allah'ın izniyle zafere ulaşıncaya kadar onlardan sapmamaktan başka bir şey yapmamaktadır.

[وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ، بِنَصْرِ اللَّهِ ۚ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ]

"O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir." (Rûm 4-5)

Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Merkezi Medya Ofisi Delegesi

Cuma, 4 Saferu'l-Hayr 1446 H. 9 Ağustos 2024 M.

 

#طوفان_الأقصى

#الجيوش_إلى_الأقصى

#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı

#OrdularAksaya

#ArmiesToAqsa

#AqsaCallsArmies

Devamını oku...

Suriye: Gece Protestosu; “Bir Müttefik İle Yalancı Bir Hilekâr Arasındaki Fark Nedir?”

  • Kategori Suriye
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti: Gece Protestosu;
“Bir Müttefik İle Yalancı Bir Hilekâr Arasındaki Fark Nedir?”

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti'nin, Suriye'nin El Bab şehrinde düzenlediği gösteride Abdul Dilli'nin (Ebu Munzir) yaptığı konuşma.

#منتهك_الحرمات_عراب_المصالحات

#ماضون_حتى_إسقاط_نظام_الإجرام_وإقامة_حكم_الإسلام

Çarşamba, 05 Safer-ul Hayr 1446 Hicri, 07 Ağustos 2024 Miladi

suriye vilayeti

İlgili Bağlantılar:

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER