Pazartesi, 28 Safer 1446 | 2024/09/02
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Küfür Ülkelerinin Kalplerini Dolduran Bu Hangi Korkudur?!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Küfür Ülkelerinin Kalplerini Dolduran Bu Hangi Korkudur?!

Haber:

İki ABD'li yetkili, ABD Başkanı Joe Biden’ın Yahudilerin Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan Gazze’de bir ateşkes anlaşması yönünde derhal harekete geçmesini ve bölgedeki gerilimi durdurmasını istediğini söyledi. (RT)

Yorum:

İran’ın, İsmail Haniye suikastına karşılık vereceğini düşünen kâfir ülkelerin kalplerinin dolduran bu hangi korkudur?!

Amerika’nın Netanyahu’ya savaşı iki hafta içinde durdurması veya olayların gelişmesi halinde kendilerini kurtarmaları emrini vermesine neden olan bu hangi korkudur?!

Dünyayı bu korku sararken İran, karşılık verme niyetinde olduğunu gösteren ciddi bir adım atmadı. Peki ya şayet tehdit doğrudan ve gerçek olsaydı ve Müslüman orduları gerçek bir değişim yönünde ciddi bir adım atsaydı nasıl olurdu acaba?!Ancak Müslümanların uyanışı için çalışan bu adımın korkusuyla herhangi bir olağanüstü durum ve herhangi bir olaya karşı hazırlık yapıyorlar; zira Hilafetin hayali onların peşini bırakmıyor, neredeyse hiç akıllarından çıkmıyor ve Hilafetin kaçınılmaz olarak geleceğine dair inançları, bildikleri İslam’ın doğruluğundan ve İslam Devleti’nin tarihinden geliyor.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Suzan el-Mücerrat – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Erdoğan’dan, Kıbrıs’la İlgili Müzakerelerin Yeniden Başlatılması Talebi

  • Kategori Makaleler
  •   |  

El-Raye Gazetesi

Erdoğan’dan, Kıbrıs’la İlgili Müzakerelerin Yeniden Başlatılması Talebi

Üstad Esad Mansur’un Kaleminden

Kıbrıs’ın Raşid Halife Osman bin Affan Radıyallahu Anh döneminde fethedildiği ve böylece İslami bir ada haline geldiği bilinmektedir. Sonra Haçlılar tarafından işgal edilmiş, daha sonra Müslümanlar tarafından kurtarılmış, Osmanlı yönetiminin altına girmiş ve orada Müslüman Türkler ikamet etmeye başlamıştır. İngiltere, 1876 yılında olası bir Rus işgaline karşı koymak bahanesiyle burada geçici bir askeri üs kiraladığında Osmanlı Devleti’ni aldatmış ve Rus tehdidi ortadan kalktığında da kira sözleşmesi sona ermiştir.Ancak 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte İngiltere adayı ilhak ettiğini duyurmuştur.

1924’te yürürlüğe giren Lozan Antlaşması’nda Mustafa Kemal, İngiltere’nin ada üzerindeki mülkiyetini/sahipliğini tanımıştır. Bunun üzerine İngiltere, 1925 yılında bir İngiliz valinin atanmasıyla adayı yönetmeye başlamıştır. Dolayısıyla Kıbrıs’ta kalmak isteyenlerin İngiliz tabiiyetini kabul etmeleri ve diğer tabiiyetlerden vazgeçmeleri gerektiği yönünde bir yasa dayatmış, bu nedenle birçok Müslüman Kıbrıs’ı terk etmiş, onların yerlerini Ortodoks Rum olan Yunanlılar almış ve böylece çoğunluk onlara ait olmuştur.

Ancak Amerika İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzletinden çıktıktan sonra eski dünyaya girmeye ve sömürgeci Avrupalılarla rekabet etmeye başladığı gibi 1955 yılından bu yana da adayı Yunanistan’a ilhak etmek ve İngilizleri oradan çıkarıp yerlerine kendisi geçmek için Yunan Rumlarını İngilizlere karşı kışkırtmaya başlamıştır. Bunun üzerine İngiltere, 1960 yılında Kıbrıs’ın bağımsızlığını ilan edip Rum Başpiskopos Makaryos’u Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak atayarak isyancı Rumları aldatmıştır.

Amerika, İngiltere’yi adadan çıkarıp onun yerine geçmek için şu projeleri geliştirmiştir: Adanın Türkiye ve Yunanistan arasında bölünmesi veya Türkiye ve Yunan devletleri olarak ikiye ayrılması ve aralarında federal bir yönetimin kurulması.

Amerika 1974’te adada Makaryos’u devirecek askeri bir darbe düzenledi; bunun üzerine İngiltere, ajanı Ecevit’in başkanlık ettiği Türkiye hükümetini harekete geçirdi; nitekim Türk ordusu 20/07/1974’te harekete geçti, adanın yaklaşık üçte birini ele geçirmeyi başardı, böylece Amerika'nın İngilizleri adadan sınır dışı etme veya adanın üslerini kontrol edebilmek için onları NATO’ya devretme planı suya düşmüş oldu. Nitekim İngilizler, adadaki bölünmeye odaklanarak Amerika’ya yönelik fırsatları boşa çıkarmak için ajanlarından biri olan Denktaş’a 1983 yılında Kuzey Kıbrıs devletini ilan etmesi talimatını verdi.

Nitekim 2003 yılında Kıbrıs'ta yapılan seçimlerde Erdoğan, İngiliz ajanı Danktaş’ın düşmesini sağladı, onun yerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak Amerikan ajanı Mehmet Talat geldi ve Erdoğan, 2004 yılında Annan Planı’nı kabul etmeleri için Kıbrıslı Türklere baskı yaptı; işte bu, Kıbrıs’ın iki kesimi arasında birlik oluşturmaya ve Kıbrıs’ı Avrupa Birliği’ne girdirmeye yönelik bir Amerikan planıdır ki 2004 yılında Türkiye kesimi olmaksızın Avrupa Birliği’ne girdi; çünkü İngiltere, oradaki referandumda planı reddeden Yunanlılar vasıtasıyla planı engellemişti.

Sonraki yıllarda, Kıbrıs sorununa müdahil taraflar arasında 2017 yılında İsviçre’de müzakereler yapılana kadar bir çözüm olmaksızın müzakereler yapıldı ve Amerika, iki taraf arasında “federal” bir yönetim kurma ve İngiltere’nin Kıbrıs’taki iki üssü üzerindeki egemenliğini ortadan kaldırma yönünde bir çözüme ulaşma konusunda ciddiydi ancak İngiltere müzakerelerin başarısız olmasını sağladı.

ABD şu ana kadar Kıbrıs’ta, güneydeki nüfuzunu genişletip İngiliz üslerinin kontrol etme planını gerçekleştirememiştir. Ancak Amerika’nın kazancı, ajanı Erdoğan aracılığıyla Kuzey Kıbrıs’ta nüfuzunu yerleştirmek oldu; zira Kuzey kesiminin başkanlığı Amerika’nın ajanları tarafından yönetilir hale geldi. Nitekim iki yıldır Erdoğan, Türk devleti ve Yunan devleti şeklindeki diğer bir Amerikan çözümü olan, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün propagandasını yapmaya başladı. Diğer bir ifadeyle Güney Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de uluslararası olarak tanınmasının propagandasını yapmaya başladı; bu da Yunanlılara baskı yapmak ve federal çözümü kabul etmemeleri halinde adada ebedi bölünmenin olacağı konusunda onları korkutmak içindi. Bu nedenle Erdoğan, Türk Harekatı’nın ellinci yıldönümünde 20/07/2024 tarihinde Kuzey Kıbrıs’ı ziyaret ederek, “Kalıcı bir barışa ulaşmak için Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs Rum tarafıyla eşit olarak masaya oturması” talebinde bulundu. Buna paralel olarak Türkiye parlamentosu, "Adada iki devletli çözüm" kararını kabul ederek bunu “bölgede istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın yegane yolu” olarak değerlendirdi.

AB, Türkiye’nin üyeliği için Kıbrıs dosyasının tek bir yönetim altında birleştirilerek kapatılması da dâhil olmak üzere birtakım koşullar öne sürdü ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola’nın 17/07/2024 tarihinde ifade ettiği gibi “Kıbrıs iki kesimiyle, Avrupa Birliği üyesi olduğu için bir Avrupa meselesi olup iki toplum ve iki bölge arasında ancak tek bir egemen devlet altında ikili bir birlik kurularak çözülmelidir” değerlendirmesinde bulundu.

Ancak mesele, İngiltere ve onun adadaki üslerini korumak için her türlü çözümü engelleyen ada üzerindeki nüfuzuyla bağlantılıdır. Bu nedenle adayı şu ya da bu tarafın istediği gibi birleştirmek, oradaki İngiliz nüfuzuna darbe indirmek dışında kolay değildir.

Gerçek şu ki Kıbrıs’ın tamamı bir İslam beldesi olup komşu olmasından dolayı özellikle Türkiye olmak üzere Müslüman ülkelere ilhak edilmelidir; çünkü Kuzey Kıbrıs’ın sakinleri Müslüman Türklerden oluşmakta ve orada yaklaşık 30.000 Türk askeri bulunmakta olup Yunanlılar ise, İngiliz tabiiyetini taşımayı reddeden Türklerden ayrılmak zorunda bıraktığı İngilizlerin kötü niyetiyle çoğunluk haline gelen yabancılardır; bu yüzden Müslüman Türklerin orada çoğunluğu oluşturması ve adanın tamamının onların ülkesi sayılması için adanın Türkiye’ye entegre edilmesi ve diğer Müslüman ülkeleriyle birlikte İslam ile yöneten tekbir devlerin altında birleştirilmesi gerekir.

Dolayısıyla Erdoğan’ın bunu uygulaması beklenmemeli ki zaten bunu yapmak için de çalışmayacaktır; aksine o, milliyetçi bir unsur olarak adanın kuzeyindeki Türk varlığının korunması kapsamında Kıbrıs’ta Amerika’nın politikasını uygulamaktadır. Zira İngilizlerin Amerikan hesabına üslerinden kovulmasının gerçekleşmesi halinde Türklerin federalizm altında Yunanlılar tarafından yönetilmesi Erdoğan’ın umurunda değildir. Nitekim Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye rejimine benzer laik bir küfür sistemi kurulmuştur. Bu nedenle Türkiye’deki samimi Müslümanların Laik rejimi değiştirmek ve İslami sistemi kurmak için çalışması gerekir ki böylece Türkiye, Kıbrıs da dahil olmak üzere tüm İslam beldelerini birleştirmek için Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin irtikaz noktası olsun.

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 507. Sayı - 31/07/2024

Devamını oku...

Düşmanın Eli Uzun Ancak Müslümanlar Elsiz ve Başsızdır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Düşmanın Eli Uzun Ancak Müslümanlar Elsiz ve Başsızdır!

Haber:

İsmail Haniye suikastı (Allah rahmet eylesin)

Yorum:

Sözlerime, İsmail Haniye’nin sonunun bu şekilde olmaması garip olurdu diyerek başlıyorum. Bu sondan dolayı onu ve onun gibileri tebrik ediyorum.

Haniye suikastının, düşmanın işlediği bir dizi suikastın uzantısı olduğunu söylemek isterim. Nitekim mübarek topraklardaki suikastların dışında Yahudi varlığı, Dubai’de Mahmud el-Mabhuh'u, Malta'da Fethi el-Şikaki’ye ve Tunus’ta Halil el-Vezir’e de ulaştı…

Böylece Yahudi varlığı Gazze’yi talan etmek, katletmek ve yıkmakla yetinmediğini, aksine onun istihbaratçı ve ajan adamlarının gezip dolaştığını ve istediği zaman istediği kişiye suikast düzenlediğini görüyorsunuz!

Birçok kişi suikast sahnesi ve onun sonuçlarının ayrıntıları hakkında konuşuyor ancak ben bir hakikati tekrarlamak istiyorum; Müslümanların tamamen bu hakikatin farkında olmaları ve ona azı dişleriyle sımsıkı sarılmaları gerekir ki dikkat edin o; İslam ümmetinin tamamen ihlal edilmesidir.

Allah’ın yarattıklarının en aşağılık olanları, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmete el uzatmaktadırlar; bunun sebebi ise iki milyar ümmetin, kendisini temsil edecek ve onu İslam nizamıyla yönetecek bir kişinin olmayışıdır ki böylece azalarından biri şikayet ettiğinde diğer azaların ona yardım etmeye koşacağı siyasi olan tek bir ümmet olabilsin.

Hayır! Kesinlikle bu, bir idealizm ve bir “ütopya” değildir; aksine bu, ayrıntıların, trajedilerin ve karmaşıklıkların ortasında unutmamamız gereken bir hakikattir. Kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bizlere şu kavliyle açıklamış olduğu bir hakikattir:إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِİmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” “جُنَّةٌ - cünnet”, yani kalkan ve koruyucu demektir.

Ya Allah, bizi düşmanların elinden koruyacak, hatta o eli kıracak ve onu hareket ettiren başı parçalayacak bir kalkana ne kadar da ihtiyacımız vardır.

Hilafetsiz bir ümmet, tutsak bir beden gibidir; böylece Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve gaspçı varlık onu, parçalamak, öldürmek, taciz etmek ve yağmalamak için çalışmaktadır.

Vakıanın haykırdığı, ne yazık ki bazılarının işitmediği ya da işitmek istemediği hakikat işte budur!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt

Devamını oku...

Hegemonyanın Son Sahneleri!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Hegemonyanın Son Sahneleri!

Haber:

Federal Rezerv Sistemi (ABD Merkez Bankası), faiz oranlarını sabit tuttu ancak enflasyonun bankanın %2’lik hedefine doğru ilerlemeye devam etmesiyle birlikte Eylül ayındaki bir sonraki toplantısında borçlanma maliyetlerini düşürmenin kapısını açtı. (El Cezire Net, 01/08/2024)

Yorum:

Fed’in açıklamasının ardından Fed Başkanı Jerome Powell’ın basın toplantısı düzenlendi ve Powell’ın söylediklerinin hiçbiri beklenmedik bir şey değildi; aksine piyasayı şaşırtmamak için çok dikkatli davrandı, dahası net olmamaya çalıştı ve tahminleri yatırımcılara ve analistlere bıraktı; nitekim ön plana çıkan şey, Federal Merkez Bankası’nın Eylül ayında faiz indirimine gideceğiydi ancak bu konuda tek kelime etmedi. Eski New York Federal Rezerv Başkanı William Dawley şunları söyledi: “Bugünkü açıklama ve basın toplantısındaki değişiklikler size, ekonomik beklentilerde önemli bir değişiklik olmadığı takdirde Eylül ayında faiz indirimine gidileceğini haber veriyor”; dolayısıyla o, temel değişikliklerin gerçekleşmesinin zor olduğunu biliyor. Ayrıca KPMG (Klynveld Peat Marwick Goerdeler) şirketinin Baş Ekonomisti Diane Swonk şunları söyledi: “Eylül ayında yapılacak bir faiz indirimini hem bizim hesaplarımızdan hem de Fed’in hesaplarından uzaklaştırmamız için verilerde şiddetli ve köklü bir değişime ihtiyacımız vardır.”

ABD Merkez Bankası’nın, Mart 2022’de para politikası sıkılaştırma döngüsünün başlangıcından bu yana art arda sekizinci kez faiz oranlarını sabitlediği bilinmektedir.

Amerikan ekonomisi, ciddi bir çöküş yaşıyor; zira onlar, şu ana kadar enflasyonu kontrol edemiyorlar ve faiz oranlarını düşüremiyorlar. Ayrıca sabitlik, yatırımcıların güveninin istikrarsızlaşmasına yol açacak ve böylece büyük bir kriz meydana gelecektir; ABD olarak son seçim olabilecek benzeri görülmemiş bir seçim aşamasında Amerika’nın yaşadığı siyasi gerçeklikten bahsetmiyorum bile.

Aynı şekilde bu, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu ve bugün tüm küstahlıkla ihlal ettiği dünya düzeninin çöküşüdür; zira halklar artık Amerika’nın dünya liderliğine güvenmiyor ve ülkeler her şeyden önce kendi halklarını memnun etmek için bu hegemonyadan kurtulmak istiyor.

Amerika için tek çıkış yolu, dünyadaki “yaratıcı kaos” alanını genişletmek ve çatışmaları daha önce görülmemiş bir şekilde arttırmaktır; bu da Üçüncü Dünya Savaşı’na yol açabilir ya da kendisine daha fazla zaman kazandıracak yeni bir salgını dayatmaya çalışabilir! Bu nedenle önümüzdeki günler kara bulutlarla kaplı olup siyasi, sosyal ve ekonomik hava şartlarını Allah’tan başka kimse bilemez; yani dünyanın yaşadığı en kötü günler olabilir.

Bütün bunlar, tadı ve rengi olmayan cezbedici ve yankılı sloganlar taşımasına rağmen her şeyi zehirleyen, insanları ve hayatlarını kontrol eden ve onların her türlü özgürlüklerini ellerinden alan bu kapitalist sistemin bir sonucudur.

Bugün dünyanın, insanlığın insanlığını yeniden tesis edecek, insanlarının durumlarını yeniden düzenleyecek ve onların işlerini Rabbani bir sistemle gözetecek yeni bir dünya düzenine ihtiyacı vardır; bu nizam ise, sadece insanları içinde bulundukları sıkıntılı bir geçimden ve kölelikten İslam’ın adaletine ve merhametine kavuşturacak, insanlığı Allah’ın insanı onun üzerine yarattığı fıtratına geri döndürecek İslam ideolojisi ve onun Rabbani metodunda vardır; böylece dünyanın dört bir tarafına Allah’ın şeriatı yayılacak ve yeniden bir kalkınma olacaktır.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىKim Benim zikrimden yüz çevirirse, o takdirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim dar bir hayat vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.” [Taha 124]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dareyn Eş-Şanti

Devamını oku...

Türkiye: Basın Açıklaması: Yöneticilerin İhaneti Gazze’yi Öldürüyor!

  • Kategori Türkiye
  •   |  
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti
Basın Açıklaması:
“Yöneticilerin İhaneti Gazze’yi Öldürüyor!”
 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti, Diyarbakır, Ankara ve Van’da, cuma namazına müteakiben “Yöneticilerin İhaneti Gazze’yi Öldürüyor!” başlıklı basın açıklamaları düzenledi.

Diyarbakır Hz. Süleyman Camii’nde düzenlenen ve Burhan Ercan’ın okuduğu basın açıklamasında;

"Ey yüreği Gazze ile birlikte atan Müslümanlar; Gazze’yi sahipsiz bırakıp ölüme terk eden, Yahudi varlığına zaman kazandıran, mukaddes beldelerimizi işgalini meşrulaştıran sözde çözümleri, boş lafları reddedin. Haydi ayağa kalkın ve yeniden tarih yazın. Allah’ın vaadine ve Rasulü’nün müjdesine güvenin." dedi.

Basın açıklamasının ardından Molla Nihat Çam tarafından yapılan dua ile program sona erdi.

Alanda bulunan Müslümanlar sık sık tekbirler getirip, “Ordular Aksa’ya, Mehmetçik Gazze’ye” sloganları attı.

Ankara’da Melike Hatun Camii’nde düzenlenen program, Tahran’da şehit edilen Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye için kılınan gıyabi cenaze namazı ile başladı.

Ardından İslam Boztepe’nin Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti adına okuduğu basın açıklamasında işgalci ‘İsrail’in 11 aydır Gazze’de sürdürdüğü barbar saldırılarda, 40 bin Müslümanın vahşice katledildiği, 10 bin civarında Müslümanın cesedinin enkaz altında olduğu, hastalıklar ve açlık nedeniyle hayatını kaybedenler de hesaba katıldığına yaklaşık 85 bin Müslümanın hayatını kaybettiği ifade edildi.

30 Temmuz’da Beyrut ve birkaç saat sonra da Tahran’da İsmail Haniye suikastinin gerçekleştiği ve şaibeli bir şekilde şehit edildiğine dikkat çekildi.

“Ey, ‘İsrail haritadan silinmelidir’ masalıyla onlarca yıldır Müslümanları uyutan İran!” ifadesiyle İran’a seslenilen kısımda, Tahran yönetiminin söz konusu Müslümanlar olunca Irak’ta yıllarca savaştığını ve yüz binlerce kayıp verdiği fakat söz konusu ‘İsrail’in alçak saldırıları olunca sessiz kalıp gerilimi azaltacak zillet dolu açıklamalarla yetindiğine işaret edildi.

İran yönetimine seslenilen bölüme, “Artık maskeleriniz düştü ve gerçek yüzünüz ortaya çıktı” ifadesiyle son verilirken ardından insan haklarından bahseden Sömürgeci Batı’nın ikiyüzlülüğüne dikkat çekildi ve Müslümanlara seslenildi:

“Kıymetli Müslümanlar; aylardır oynanan tiyatronun bir tarafında iyi yüzlü batı var iken diğer tarafında ise İslam ülkelerinin yöneticileri, kralları ve başkanları vardır. Bu işbirlikçi, ikiyüzlü ve ihanet içerisinde olan yöneticiler, aylardır Batılı efendilerinin kendilerine verdikleri rolleri oynamaktan başka bir şey yapmadılar.”

Basın açıklamasında, İslam beldelerindeki 57 yöneticinin Gazze’yi 11 aydır bir çare olmayacağı bilindiği halde Birleşmiş Milletler’e havale edip, kınama mesajları yayımlayarak işgalci Yahudi varlığına zaman kazandırdığın vurgulandı ve şöyle devam edildi:

“Kıymetli Müslümanlar; Bu ikiyüzlü ve işbirlikçi yöneticilerin ihanetleri artık apaçık ortaya çıkmıştır. Bu 57 rejimin ve sözde liderlerin 9 aydır devam eden tiyatroda figüran oldukları iyice ifşa olmuştur.

Evet, Gazze’de akan kanların, devam eden katliamların ve Gazze’deki ölümlerin yegâne sebebi ihanet ve işbirliği içerisindeki rejimler ile İslam ümmetinin sahipsizliğidir.”

Basın açıklamasının son bölümünde, gasıp Yahudi varlığına seslenildi ve ihanet içerisindeki rejimlerin gölgesinden başka bir şey olmadıkları, o rejimler ortadan kalktığında gölge olan varlığının da ortadan kalkacağı ifade edildi.

Son olarak “Artık bu yaşananlara son verecek, orduları harekete geçirecek ve zulüm düzenlerini yerle bir edecek Raşidi Hilafeti kurmak için harekete geçin” çağrısı ile işgal ve zilletin çözümü vurgulandı.

Melike Hatun Camii avlusunda toplanan Müslümanlar basın açıklaması okunurken sık sık tekbirler getirdi ve “Ordular Aksa’ya”, “Hilafet Kurulsun ‘İsrail’ Yok Olsun”, “Hilafet Hilafet”, “Kahrolsun ABD, Kahrolsun ‘İsrail” sloganları atıldı.

Van

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti'nin hazırladığı ortak basın açıklaması metninin okunduğu Van’daki program Hz. Ömer Camii’nde Cuma namazına müteakiben gerçekleştirildi. “Gazze’yi Yöneticilerin İhaneti Öldürüyor!” başlıklı basın açıklamasını Köklü Değişim yazarlarından İlahiyatçı Yaşar Sami Tarhan okurken, meydanda toplanan Müslümanlar tekbirler getirdi.

Program, Sami Lenk'in duası ile sonlandırıldı.

Cuma, H. 27 Muharrem 1446 - M. 2 Ağustos 2024

turkiye vilayeti

turkiye vilayeti

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

turkiye vilayeti

İlgili Bağlantılar:

Devamını oku...

El-Vakiye TV: Yayında Halaka Programı; İslam Nizamı Kitabı (40.) Bölüm - Doğru Kalkınma

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye Televizyonu
"Yayında Halaka” Programı
 
"İslam Nizamı Kitabı (40.) Bölüm"
[Doğru Kalkınma]
Programı Sunan: Üstad Ahmet El KASAS
Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Üyesi
H. 26 Mübarek Ramazan 1439 El-Muvafık M. 11 Haziran 2018

El Vakiye sitesindeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ
Websitemizdeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ

Devamını oku...

Pakistan Vilayeti: Müslüman Ülkelerin Yöneticileri, Maskeleri Artık Tamamen Düşmüş Olan Ucuz Sömürgecilik Ajanlarıdır!

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Müslüman Ülkelerin Yöneticileri, Maskeleri Artık Tamamen Düşmüş Olan Ucuz Sömürgecilik Ajanlarıdır!

Pakistan'ın yöneticileri, diğer Müslüman ülkelerin yöneticileriyle birlikte, maskeleri artık tamamen düşmüş olan ucuz sömürgecilik ajanlarıdır!

#خلافت_نیا_عالمی_آرڈر

#Khilafah_New_World_Order

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

26 Zilhicce 1445 Hicri 4 Temmuz 2024 Miladi

Basın açıklamasını okumak için Tıklayınız

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde Alkışlanması!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde Alkışlanması!

 

Haber:

İşgalci Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu 24 Temmuz günü ABD Kongresi’nde bir konuşma gerçekleştirdi ve Amerikan halkının seçilmiş temsilcileri tarafından ayakta alkışlandı.

Yorum:

Bir mahkûmiyet ve ölüm kampına hapsedilmiş, mahrum ve yoksun bırakılmış Gazze halkına, gasıp Yahudi varlığı tarafından uygulanan dünyada eşine az rastlanır katliam, mezalim, soykırım, yıkım, insanlık ve savaş suçlarının üzerinden dokuz aydan fazla zaman geçti.

Bu süre içerisinde insanlık, yenilmez denilen Yahudi varlığı efsanesinin ne kadar kırılgan ve zayıf olduğuyla birlikte bir avuç mücahidin ve Gazze halkının efsanevi direnişine tanık oldular.

Gerek Müslüman halklar gerekse Müslüman olmayan halklar, dünyanın her yerinde Yahudi varlığını lanetleyen, Filistin halkını destekleyen büyük gösteriler düzenlediler.

Yahudi varlığının, onu destekleyen sömürgeci Batılı devletlerin ve Müslüman halkların başındaki yöneticilerin maskeleri düştü.

Yahudi varlığının ezilen ve soykırıma uğrayan halk algısı yerle bir olurken, onun yerine dünyadaki nihai kötülüğün referansı olduklarına yönelik Yahudi karşıtlığını ve nefretini besleyen yeni bir kamuoyu ortaya çıktı.

Amerika’nın liderliğini yaptığı dünya düzeni, Uluslararası sistem, kurum ve kuruluşlar ile sömürgeci Batı medeniyetinin değerleri sorgulanmaya başladı.

Yahudi varlığı sömürgeci Batı tarafından kendisine yapılan büyük desteğe rağmen Gazze’deki hedeflerini gerçekleştiremedi.

Yahudi varlığına ve Netanyahu’ya karşı içerde ve dışarda baskı artmaya başladı.

Bütün bunlar karşısında sıkışan, iktidarını korumakta zorlanan, Yahudi varlığının geleceği ve sömürgeci Batının desteğinden endişeye kapılan güvensizlik içindeki Netanyahu onaylanma arzusuyla Amerika’nın yolunu tuttu.

ABD Kongresinde, dünyanın en aşağılık ve en büyük yalancısı olarak yaptığı konuşma Amerikan halkının seçilmiş temsilcileri tarafından ayakta alkışlandı.

Konuşmasında, “İsrail Batı medeniyetini koruyor, İsrail sizi ve medeniyetinizi savunuyor, bizim savaşımız sizin savaşınızdır, zaferimiz sizin zaferinizdir” ifadeleriyle gasıp Yahudi varlığını Amerika ile özdeşleştirmeye çalıştı.

Konuşma, Gazze'ye yönelik soykırım savaşının devam ettiğinin teyidi ile savaşı genişletme yönünde destek sağlama girişimini temsil ediyor.

Konuşma aynı zamanda en güçlü silahlarla donanmış bir orduya sahip olan gasıp Yahudi varlığının inanmış bir avuç mücahit karşısında başarısız olduğunun, Amerika’nın desteği olmaksızın bu savaşı yürütemeyeceğinin de teyidi.

Soykırımcı bir savaş suçlusunun Amerikan Temsilciler meclisinde konuşturulması ve ayakta alkışlanması, yüzyıllar boyunca insanlığın kolektif bilincinde Amerika’nın, Yahudi varlığının Filistin’de gerçekleştirdiği soykırımı kutlaması olarak hatırlanacak.

Amerika’nın Yahudi varlığını koruma ve destekleme pahasına kendisini dünya liderliğine taşıyan, Amerika’yı Amerika yapan değerlerini ayaklarının altına alması ve değerlerinden vazgeçmesi artık onun dünyaya liderlik yapamayacağının önemli bir göstergesidir.

Medeniyetlerin kendilerini var eden değerlerden uzaklaşmaya başlamaları yıkılışlarının yakınlaştığının işaretidir.

Amerika’nın liderliğini yaptığı sömürgeci kafir Batı medeniyeti kendi intiharına doğru sürüklenirken, dünyanın ve insanlığın yükselen değeri yeniden kendisinden başka alternatifin olmadığı İslam olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Remzi Özer

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER