Cuma, 27 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Toprağın Özgürleştirilmesi, Fikirle Başlayan Bir Farzdır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Toprağın Özgürleştirilmesi, Fikirle Başlayan Bir Farzdır!

Haber:

Taliban hareketi, son Amerikan askerinin Afganistan'dan ayrılışının 3. yıl dönümü münasebetiyle eski Bagram askeri üssünde büyük bir tören düzenledi ve törende, ülkede yönetimi teslim almalarının gölgesinde yönetim ve dış politikaya ilişkin görüşlerini ifade ettiler; ayrıca El Cezire bunu şu başlık altında aktardı: “3 yıl sonra Taliban… Güç gösterisi ve yönetimin zorlukları.”

Yorum:

İnsan; hayat, kâinat ve insan hakkında sahip olduğu fikirle kalkınır ve külli fikir olmadan bir kalkınma olmaz. Dolayısıyla halkların ve milletlerin kalkınması, dışarı taşımak ve içeride uygulamak için sahip oldukları ideolojiler sayesinde olur. Bu yüzden ümmet, inanmış olduğu şeyden başkasını tatbik ederse kalkınamayacağı gibi bir halk da dünya ile ideolojisinin cinsinden olmayan bir sistemle muamele ederse kalkınamaz.

İslam siyasi bir din olup o, mütekâmil bir ideolojidir; yani kendisinden bir nizamın kaynaklandığı bir akidedir; yani hayat, kainat ve insan hakkındaki fikirlerin toplamı olup her şeyi detaylandırmakta ve bunları bireye, gruba, topluma ve bir bütün olarak insanlığa taşımanın ve uygulamanın metodunu göstermektedir. Nitekim Allah Subhanehu, her şeyi açıklayan Kitab’ı indirerek bizleri nimetlendirmiştir. Zira Subhanehu şöyle buyurmuştur: الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِيناًBugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.” [Maide 3]

Yönetim hayatın bir parçası olup İslam, iç ve dış siyaset ve diğer insanlar dışında bir ümmet olmaları vasfıyla Müslümanlar arasındaki ilişkiler gibi yönetime dair özel hükümler getirmiştir. Bu nedenle İslam, tek hak ve onun dışındakinin batıl olduğu bir ideoloji olarak fikir ve metoduyla taşınmadıkça, yönetimi teslim alır almaz İslam derhal uygulama konumuna getirilmedikçe ve İslam hayatın tüm işlerinin yürütülmesi için tek referans yapılmadıkça İslam’ın yönetime ulaşması kesinlikle İslami hareketlerin yönetime ulaşmasıyla bağlantılı değildir.

Ama İslam, vahyin ruhundan yoksun bir slogan haline geldiği, referans noktası hareketin büyük ülkeler tarafından kabul edilip reddedilmesi olduğu ve Müslümanların meseleleri sadece sempati ve duaya bağlılık meselesi haline geldiği zaman işte ne yazık ki burada, bir hareketin İslam olmadan yönetime ulaşması tuzağının, bu hareketi avlamayı başardığını görmekteyiz!

Üç yıl, işgalcinin askerleriyle birlikte çekip gittiği uzun bir dönem ama Afganistan’da hâlâ milliyetçilik ve ulusal sistem bakış açısı referans olmaya devam ediyor. Hâlâ Batı'dan medet umma zihniyeti hükümet sözcülerinin kafalarında yuvalanmış durumdadır!Filistin’e gelince; Taliban hükümetinden birinin söylediği gibi halkı onu özgürleştirecektir; bu şekilde söyleyerek ümmetin mübarek topraklara karşı sorumluluğunu ortadan kaldırdığı gibi iki milyar Müslümanın Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sını kurtarmak için cihat etme farzını da düşürmüştür!

Vatancı fikirler hâkim olduğu zaman durum işte böyledir; zira bu fikirler, başörtüsü takmaya zorlamanın farz olduğunu düşünürken sınırları kaldırmak ve ümmeti birleştirmek için cihadın talep edilmeyen bir farz olduğu düşünen hükümetler ortaya çıkarmaktadır! Bu yüzden ümmetimize dua ederek yardım etmekle yetinirken dünya ülkelerinin bize egemen bir devlet gibi muamele etmeleri ve bizleri resmi olarak tanımaları için yalvarıyoruz! Neden İslami hareketler, iktidara geldikleri Müslüman ülkelerde hep aynı tuzağa düşüyorlar? “Hâlâ akıllarını kullanmayacaklar mı?!”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal

Devamını oku...

Müslümanlar, Diğer İnsanların Dışında Tek Bir Ümmettir Onların Savaşları da Birdir, Barışları da Birdir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Müslümanlar, Diğer İnsanların Dışında Tek Bir Ümmettir
Onların Savaşları da Birdir, Barışları da Birdir!

Haber:

El Cezire’nin Facebook internet sitesi, Gazze’deki direniş operasyonları odasındaki bir kaynaktan, onların, İngiltere’nin işgal lehine Gazze’deki istihbarat çalışmalarına katkıda bulunduğuna ve İngiltere’nin katılımının Gazze Şeridi’nde binlerce kadın ve çocuğun öldürülmesine doğrudan katkıda bulunduğunu dair açık kanıtlara sahip olduklarını aktardı.

Yorum:

Sadece İngiltere değil, tüm kâfir ülkelerin on ayı aşkın bir süredir Gazze’ye ve halkına karşı yürüttükleri soykırım savaşında Yahudilerin yanında yer aldıkları, bu kirli savaşa gizliden değil açıktan fiili olarak katıldıkları ve Yahudilere her türlü hizmeti sağladıkları iki gözü olan herkes için bir sır değildir; zira savaş, baştan sona onların savaşı olup Yahudileri her türlü tehditten korumak onların en büyük çıkarlarından biri olarak kabul edilmektedir. Dahası ölüm kalım meselesi olarak benimsedikleri hayati konulardan birinin Yahudi varlığının korunması olduğunu söylersek abartmış olmayız. Dolayısıyla şayet onların bu ipleri olmasaydı, Yahudi varlığından hiçbir iz kalmazdı. Sadece bu da değil; aksine istisnasız tüm Arap yöneticiler de Yahudilerin yanında yer almakta, Yahudi varlığının hayatta kalması için aktif ve pratik olarak çalışmakta ve bu varlığın bekasını tehdit eden herkese karşı durmaktadırlar. Bu ise onlar için hiç şaşırtıcı değildir; zira bu mutant varlığın İslam ümmetinin kalbine dikilmesine yardım edenler de bizzat onlardır.

Asıl tuhaf olan şey, kardeşleri koyun kesilir gibi katledilirken hâlâ bir kenarda durup izlemekte ısrar eden Müslümanların evlatlarının, özellikle de orduların evlatlarının tutumlarıdır; zira onlar, hâlâ tek bir ümmetin evlatlarını bölüp parçalayan Sykes-Picot sınırlarının arkasına barikat kuruyorlar. Herhangi bir Müslümana karşı savaşı tüm Müslümanlara karşı savaş haline getiren İslam’ın mefhumları kaybolmuştur. Oysa Müslümanların savaşları da birdir barışları da birdir. Şüphesiz Allah Subhanehu, Gazze ve diğer yerlerdeki kardeşlerine yardım etmek için onların gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkmalarını farz kılmıştır. Peki Müslüman ordular daha ne zamana kadar ümmetin düşmanlarının ve onların ajanlarının elinde rehin olarak kalmaya ve Allah’ın yolu ve İslam’a ve Müslümanlara destek olmak dışında her yere hareket etmeye devam edecekler?!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ebu Hişam

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi: "Ey Ümmet; Özbekistan'daki Siyasi Mahkumlardan Bir Çağrı!" Başlıklı Küresel Kampanya DVD'si

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Küresel Kampanya:

"Ey Ümmet; Özbekistan'daki Siyasi Mahkumlardan Bir Çağrı!"
Başlıklı Küresel Kampanyasının DVD'si

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi, takipçilerine ve ziyaretçilerine "Ey Ümmet; Özbekistan'daki Siyasi Mahkumlardan Bir Çağrı!" Başlıklı Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisinin Düzenlediği Küresel Kampanyasının DVD'sini sunmaktan mutluluk duyar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Arşiv ve Yayıncılık Bölümü tarafından hazırlandı.

CMO UZBEK CAMP 1446 2024 COVER

DP

DVD'yi indirmek için:TIKLAYINIZ

CMO UZBEK CAMP 1446 2024 STICKER

DP

Kampanya Sayfası İçin TIKLAYINIZ

Diğer CD/DVD'ler Sayfası İçin TIKLAYINIZ

 

ETİKETLER

#صرخة_من_أوزبيكستان

#PleaFromUzbekistan

#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД

Devamını oku...

Merkezi Medya Ofisi: "Ey Ümmet; Özbekistan'daki Siyasi Mahkumlardan Bir Çağrı!" Başlıklı Küresel Kampanya

  • Kategori Kampanyalar
  •   |  

Özbekistan güvenlik güçleri, 23 Hizb-ut Tahrir üyesini yeniden tutukladı ve bu yıl 9 Mayıs’ta, ölü diktatör Kerimov döneminde yargılandıkları ve 1999-2000 yıllarından bu yana yaklaşık 20 yıl hapis yattıkları ve işkence gördükleri aynı suçlamalarla yargılanmalarına başlandı.

Devamını oku...

Gazze Halkı Mısır’da Mülteci değillerdir Bu Şekilde Olmaları Caiz Olmadığı Gibi Onlar İle Mısır Arasında Sınır ve Vizelerin Olması da Caiz Değildir

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Gazze Halkı Mısır’da Mülteci değillerdir Bu Şekilde Olmaları Caiz Olmadığı Gibi Onlar İle Mısır Arasında Sınır ve Vizelerin Olması da Caiz Değildir

Haber:

Amerikan Foreign Policy Dergisi 15/8/2024 Perşembe günü “Sınırı geçmek için birikimlerini ödedikten sonra… 100 bin Filistinli Mısır’da “mülteci” statüsü almadan nasıl yaşıyor?” başlığı altında, Gazze halkının Mısır'daki durumu ve sınırların kapatılmasına, Gazze halkının kuşatma altında olmasına ve Mısır’ın onları mülteci olarak kabul etmemesine rağmen Mısır’a nasıl girebildikleri hakkında bir rapor yayınladı. Arabic Post da şöyle dedi: Bazı Filistinliler hayatlarını tehdit eden vakaların tedavisi için Mısır’a ücretsiz tıbbi nakil imkanından yararlanabiliyor. Ancak Gazze’den kaçanların çoğu, Gazze’den Mısır’a geçişi sağlayan tek şirket olan Hala Danışmanlık ve Turizm Şirketi’ne ücret ödemek zorunda kalmaktadırlar.Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile yakın ilişkileri olan İbrahim el-Organi’nin sahibi olduğu Hala Şirketi, sınırı geçenlerden kişi başına 2.500 ila 5.000 dolar ücret alıyor; bu ise Filistinlilerin çoğunun karşılayabileceğinin çok ötesinde olan bir miktar olup rapor, Gazze halkının Mısır’da çektiği acılara ve herhangi bir desteğe erişimlerinin olmadığına işaret ediyor.

Yorum:

Gazze ve tüm mübarek topraklardaki halkımızdan özür diliyoruz; zira yöneticilerimiz sadece sizi yardımsız bırakmakla kalmadılar, aynı zamanda kuşatma altında olmanıza ve sizin öldürülmenize ortak oldular ve işgalci gâsıp varlığa destek verdiler. Dolayısıyla onlar, öfkeli halklara karşı sınırlarının bekçileridirler. Onların başında da ikilemi çözecek ve tüm Filistin’i birkaç saat içinde özgürleştirecek bir orduya sahipken Yahudi varlığı için bir emniyet supabı olan Mısır rejimi gelmektedir! Mübarek topraklardaki halkımızdan özür diliyoruz; zira diğer tüm rejimler gibi bu rejim de, size ve bir bütün olarak ümmetin davası olan Filistin davasına yönelik her türlü sempatiyi engellemekte, bu meseleyi gündeme getirmeye çalışan herkesi bastırıp tutuklamakta ve Filistin meselesine yönelik doğru çözüme, yani onu özgürleştirmek ve halkına yardım etmek için orduların harekete geçmesinin vacibiyetine işaret eden tüm ağızları susturmaktadır.

Gazze halkının başına gelenler, rejimin ve onun araçlarının işlediği tam teşekküllü bir suçtur; zira bırakın Mısır'ın Gazze’yi kuşatma halini ve halkına yönelik sürekli ve kasıtlı kısıtlamalar uygulamasını, Mısır ile Gazze arasında bir sınırın bulunması bile kesinlikle caiz değildir. Peki ya gerek Yahudilerin zulmünden kaçmak için gerekse savaş durumu ve Mısır’ın büyük bir kısmını temsil ettiği kuşatma nedeniyle, Gazze’de sağlanması imkânsız olan bir tedavi umuduyla ve ülkemizi yöneten rejimlerin sağlamayacak olduğu, ancak uluslararası kuruluşların sağladığı desteği alabilmek ve belki de bu desteği onlarla paylaşabilmek için mülteci kimliği elde etme umuduyla, Mısır’a girebilmeleri için onlardan zorla ve cebren alınan paralara ne demeli! Şayet onlarla şerî hükümlere ve bunun Mısır ve ordusuna yüklediği şeylere göre muamele edilmiş olsaydı ne bu kimliğin ne de beraberinde getirdiği desteğin bir değeri olmayacağı gibi şayet mesele çektikleri acılara rağmen Mısır halkına bırakılmış olsaydı Gazze halkının bu desteğe ihtiyacı olmayacaktı.

Mısır ve ordusunun yapması gereken şey,Mısır ile Gazze arasındaki bu duvarı ve Mısır'ı Filistin'den ayıran tüm sınırları yıkmak, Gazze halkını mülteci olarak değil, aksine üzerimizde hakları olan, yardım edilmesi vacip olan ve iyi bir şekilde gözetilmesi gereken kardeşleri olarak kabul etmektir. Duvarları yıktıktan ve sömürgecinin çizdiği sınırları kaldırdıktan sonra Kenane ordusunun, Yahudi varlığını ve onu Kahire’den koruyan ajan rejimden başlayarak onun kökünden sökülmesini engelleyen her şeyi kökünden sökerek tüm mübarek toprakları özgürleştirmek ve halkına tam destek vermek için harekete geçmesi gerekir; Kudüs’ün kurtuluşunun Kahire'nin kurtuluşuyla başladığını söyleyen ne kadar da doğru söylemiştir.

Kahire'nin kurtuluşu, Mısır’a hükmeden bu kapitalist sistemin tüm araç ve sembolleriyle birlikte kökünden sökülüp atılması, Amerika ve Batı’ya bağımlılığın tüm şekil ve tezahürleriyle ortadan kaldırılması ve bu sistemin enkazı üzerine Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulması anlamına gelmektedir. Zira bu devlet; Allah Azze ve Celle’nin razı olmasının yanı sıra ümmeti bölen sınırları ortadan kaldıracak, ümmetin çabalarını birleştirecek ve topraklarını geri almak, kutsallarını kurtarmak ve Filistin ve Aksa'dan başlayıp Irak, Keşmir, Burma, Endülüs ve işgal altındaki diğer İslam topraklarına geçerek buralardaki mustazaflara yardım etmek için ordularını seferber edecek olan bir devlettir. İşte Mısır ve ordusunun yerine getirmesi gereken şerî vacip bu olup bu da ancak İslam’ın ve onun devleti olan Nübüvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında gerçekleşebilir.

Ey en hayırlı askerler olan Kenane askerleri: Allah’ın üzerinize vacip kıldığı şerî vacibi işte önünüze koyuyoruz; şayet ümmeti desteklemekten geri durur, onun yanında yer almaz ve devletini kurmak ve otoritesini yeniden tesis etmek için çalışanlara yardım etmezseniz hem ahiret günü Allah’ın huzurunda bunlar hakkında hesaba çekileceksiniz hem de Mısır ve mübarek toprak halkı, hatta bir bütün olarak ümmet boğazlarınıza yapışacaktır. O halde fırsat elinizde olup hayır da sizi çağırıyorken acele edin ve ellerinizi, İslam’ı tatbik etmek ve onun otoritesini yeniden tesis etmek için çalışan muhlis kişilerin ellerinin üzerine koyun; umulur ki Allah geçmiş günahlarınızı affeder, sizin ellerinizle bir hayır yazar ve böylece sizin sayenizde, ümmetin beklediği, Allah’ın vaat ettiği ve Nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olarak müjdelediği devlet kurulur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ   “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER