Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Devrimin Onuncu Yıldönümünde (4) 30 Haziran ve Darbe Hareketine Amerikan Desteği

بسم الله الرحمن الرحيم

Devrimin Onuncu Yıldönümünde

(4)

30 Haziran ve Darbe Hareketine Amerikan Desteği

Başta Sisi olmak üzere darbeciler, bu hareketlerini özellikle Amerika olmak üzere Batı’nın her türlü etkisinden uzak tamamen “ulusal” bir hareket olarak tasvir etmeye çalıştılar. Zira onlar, ülkeyi Amerika’ya ipotek eden ve Mısır’daki iktidarlarının devem etmesi için onunla iş birliğine giren Müslüman Kardeşlerin iktidarına son verdiklerini iddia ettiler. Sonra Sisi, Mısır’daki Amerikan nüfuzuyla savaşan birinin kılığına girmeye çalıştı ama bu komik hikâyeyi çok uzun sürdüremedi. Zira açık bir şekilde bu darbe hareketinin sadece Amerika’nın rızasıyla değil, bilakis aylar öncesinden tertip edilip koordine edilen bir hareket olduğunu açıkladı. Ardından rejim, 30 Haziran’dan kısa bir süre sonra, Sina’da Mısır askeri hareketlerine izin veren Yahudi varlığıyla en üst düzeyde güvenlik koordinasyonu gerçekleştirdi. Ayrıca Yahudi varlığı radyosu, -geçici Cumhurbaşkanı yardımcısı görevinde olan- El-Baradey ve Yahudi varlığının bazı askeri liderlerinin yaptığı gizli bir ziyareti açıkladı. O zamanki Cumhurbaşkanlığı ise, geçici cumhurbaşkanının siyasi danışmanı Mustafa Hicazi’ye hızla ret cevabı verdi. Bu reddiye, bizzat El-Baradey tarafından ifade edilmedi. Ayrıca bu, kategorik bir reddiye değil de bir algı oluşturmak için yapılmıştı. Zira Hicazi, şöyle demiştir: “Gazetelerin yayınladığı şeylerin doğru olduğunu düşünmüyorum.”

Bu ziyaret, 15 / 07/ 2013 Pazartesi günü açıklandı ve hemen ardından 16 / 07 Salı günü şafak vakti, Yahudi varlığının Mısır’ın Sina’da silahlı kuvvetlerden iki taburu konuşlandırmasına izin verdiğini onayladığı haberi geldi. Nitekim Kuzey Sina’daki güvenlik kaynakları, cihatçı unsurları ve grupları çevrelemek için Şeyh Zuweid'in güneyindeki bölgeler ile Sina’nın orta kesimindeki Bağdat bölgesine yeni takviye güçlerinin konuşlanacağına dikkat çektiler.  

Yahudi varlığının Savunma Bakanı Moshe Ya'alon, varlığın resmi radyosuna şöyle dedi: Mısır “son günlerde terörizmle mücadele etmek için Mısır takviye güçlerinin girişine izin verilmesi amacıyla bize birkaç talepte bulunmuştur.” Ve şöyle ekledi: “Bu güçler, terörizmle mücadeleye katıldığı ve iki ülke arasındaki barış anlaşmasının baltalanmamasına ek olarak bize danışıldığı sürece, Sina’da terörizmle mücadele etmeye yönelik taleplerini kabul ediyoruz.” Şöyle devam etti: “Teröristler yenilgiye uğradığında, durum eski haline geri dönecektir.”

Mursi’nin görevden alınmasının ardından, Mısır’ın Amerika’nın hegemonyasından kurtuluşu hakkındaki bu konuşma, Sisi’nin, felaketin sebebinin Amerika olduğunu anlayan Mısır halkının gözünde bir kahraman olarak görünme girişimiydi. Oysa o, sadece Amerika’nın Mısır’daki politikasının takipçisi ve uygulayıcısıdır. Şimdi aşağıda, darbecilerin Amerika ile olan ilişkilerinin ve bağlılıklarının boyutunu açıklayacağız:

1- (Mısır Sivil Hareketi) sitesi, 22/04/2013 tarihinde "Amerika’nın Ordunun Müdahalesini Askeri Bir Darbe Gibi Görünmeyecek Şekilde Onaylama Koşulları" başlığı altında, John Kerry’in, insanlar sokağa indiği zaman olayları kontrol etmek ve farklı akımlar arasında bir iç savaşın patlak vermesini engellemek için Mısır ordusunun önemli bir rol oynadığından bahsettiğini, sonra Kerry’in konuşmasına “Müslüman Kardeşlerin zayıf yetenekleri ve konuşmalarındaki karışıklık karşısında şok olduğu ve uygun zamanda ordunun üzerine düşeni yapacağına güvendiği” şeklinde devam ettiğini aktardı. 

2- Reuters, 02/07/2013 tarihinde Beyaz Saray’ın şu açıklamasını aktardı: Obama, “mevcut krizin sadece siyasi bir süreçle çözülebileceğini” vurguladı. Obama, Cumhurbaşkanı Mursi’den, Cumhurbaşkanının görevden alınmasını talep eden göstericilerin taleplerine cevap vermesini istedi! Darbe olduğunda ABD Başkanı Obama’nın Mısır’da yaşananlarla ilgili olarak Beyaz Saray’daki üst düzey danışmanlarıyla görüşeceğini açıkladı ve ardından şunları söyledi: “Mısır Silahlı Kuvvetleri, bir sivil hükümetin tam otoritesini mümkün olan en kısa sürede geri almak için hızlı ve sorumlu bir şekilde hareket etmelidir.”

3-Amerikan (Washington Post) Gazetesi 17/07/2013 Salı günü, kendi web sitesinde Burns’tan aktardığı bir raporda, Silahlı Kuvvetler Başkomutanı ve Savunma Bakanı Abdül Fettah Sisi’nin de aralarında olduğu yeni geçiş hükümeti üyeleriyle geçen görüşmelerle dolu bir günün ardından bir dizi gazetecinin sözlerine yer verdi: “ABD, ikinci devrimin başarıya ulaşması için Mısır’a yardım etmeye ve taleplerini gerçekleştirmeye kararlıdır.” Burns, şöyle ekledi: “Saf biri değilim. Bazı Mısırlıların Amerika hakkında şüpheleri olduğunu biliyorum ve bunun kolay olmadığını da biliyorum.” Gazete şöyle dedi: “Burns’un lehçesinin, ABD yönetiminin son iki hafta içinde Mısır’daki mevcut durumla başa çıkma konusundaki tutumunun, demokratik olarak seçilmiş bir başkanın görevden alınmasına karşı uyarıdan, tüm ağırlığıyla devrim destekçilerinin arkasında durmaya dönüştüğünü vurguladığı görünüyor.” 

William Burns, 16/07/2013 Pazartesi günü Kahire’de düzenlediği basın toplantısında Mısırlıların son iki yılda yaptıkları hataları düzeltmek için ikinci bir şansa sahip olduklarını söyledi. Bu da Washington’un Sisi’ye ve darbe hareketine verdiği desteği yansıtıyor.

4-Sisi’nin bu adımı, Amerika ile koordinasyondan uzak bireysel bir kararla attığını veya ondan yeşil ışık almadığını düşünen bir kişinin aklından zoru var demektir. Zira böyle ciddi bir kararın, Amerika için bir sürpriz olması ve bunu gazetelerden okuması imkansızdır. Zaten vay be Sisi yaptı diye haykırıyor! Nitekim Sisi’nin kendisi bir televizyon röportajında, Mart 2013’te, yani darbeden üç ay önce, üst düzey bir Amerikalı yetkiliye Mursi’nin yönetimini devirme niyetini olduğunu açıklamıştı. 

5- Sisi, 2006 yılında ABD Savaş Koleji’nden burslu olup ABD ordusunun Sisi ile olan ilişkisi, 1981 yılında Gürcistan’daki bir eğitim kursunun ardından otuz yıldan fazla bir süredir güçlenmiştir. Kendisi, 12 Ağustos 2012 tarihindeki görev seçiminden önce Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin en genç üyesiydi. O zaman Mursi, kendisini Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi’nin yerine geçmesi için tümgeneral rütbesinden korgeneral rütbesine terfi ettirme ve onu Savunma Bakanı ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı olarak atama kararı vermişti. Bunun öncesinde de Askeri İstihbarat ve Keşif Şefi olarak görev yapıyordu. Nitekim 05/08/2012 tarihinde, Mısır’ın Refah kentinin girişindeki Mansura bölgesinde bir güvenlik kontrol noktasına yapılan silahlı kişilerin saldırısında Mısır güvenlik güçlerinin on altı üyesi öldürülmüş ve yedi kişi de yaralanmıştı. O sırada General Sisi, Askeri İstihbarat ve Keşif Şefi’ydi, yani olanlardan ilk sorumlu kişiydi. Zaten askeri istihbarat ve savaş keşif güçleri, böylesine korkunç bir suçun onun hiç haberi olmadan nasıl meydana geldiğine şaşırdılar?! Bu olayın akabinde Mareşal Tantavi görevden alındı ve Tümgeneral Sisi, Korgeneral ve ardından da Savunma Bakanı rütbesine yükseltildi. Şayet Sisi, bu suçu kimin işlediği bilmiyorsa bu bir felakettir, yok eğer biliyorsa -ki bu hususta varsayılan budur– bu daha büyük bir felakettir! Sisi, şu ana kadar hiç konuşmadı. Dahası Tantavi’yi azledip yerine Sisi’yi atamak için güçlü bir gerekçe olan bu olay hakkında bilgi edinmek için ne o zaman, ne daha sonra, ne de şimdiye kadar kimse de ona bir şey sormadı.  

6- Wall Street Gazetesi, 13/07/2013 Cumartesi tarihli sayısında, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın General Sisi’yi iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir odak noktası olarak gördüğünü söyledi. Ayrıca gazete, ABD Savunma Bakanı Hagel’in Washington ile Mısır ordusu arasındaki ilişkiyi ilerletmek istediğini de sözlerine ekledi.

7- Mursi’nin görevden alınmasından önceki günlerde, Sisi ile Hagel arasında birkaç telefon görüşmesi oldu ve bu görüşme iki saatten fazla sürdü. Ayrıca Wall Street Gazetesi, ABD Savunma Bakanlığı’ndaki üst düzey bir ABD yetkilisinin şu sözlerini aktardı: “Sisi’nin ekibi, çok doğru ve açık sözlüdür. Bu da Amerikan yönetiminin onunla olan ilişkisini kolaylaştırıyor.”

8- Dr. El-Baradey, New York Times’a verdiği bir röportajda, askeri darbeyi desteklemek için ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile temasa geçtiğini açıkladı.

O zamanlar gözlemlediğimiz şey buydu ve bu sayede anladık ki bu darbe hareketinin arkasında Amerika vardır. Bundan sonraki günlerde, Sisi’nin sınırsız Amerikan desteğinden nasıl yararlandığı ve ABD Başkanı Trump’ın onu en sevdiği diktatör olarak tanımladığı ortaya çıktı.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Hamid Abdulaziz

1. bölüm | 2. bölüm | 3. bölüm | 4. bölüm | 5. bölüm | 6. bölüm |
7. bölüm | 8. bölüm | 9. bölüm | 10. bölüm | 11. bölüm | 12. bölüm |
13. bölüm | 14. bölüm | 15. bölüm | 16. bölüm

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER