Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Bir İslam Düşmanı Olan Trump’ın Sudan Halkına Hiçbir Hayrı Olmayacaktır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Bir İslam Düşmanı Olan Trump’ın Sudan Halkına Hiçbir Hayrı Olmayacaktır!

Haber:

7/11/2024 Perşembe günü El Arabiya, Amerikan başkanı Trump’ın zaferinden beklentileri konusunda Sudanlılarla yapılan bir anketin videolarından kesitler yayınladı; ankete katılanlardan bazıları Trump’ın Sudan'daki savaşı durduracağı ve insani yardımların girişine izin vereceği konusunda iyimser olduklarını ifade ettiler.

Yorum:

Bu anket iki önemli noktaya işaret etmektedir; birincisi, ankete katılan video yayıncılarda siyasi bilincin olmamasıdır; zira haberleri takip eden ve Trump'ın ilk başkanlık dönemindeki biyografisini inceleyen herkes, onun seçilmesinin biz Müslümanlar için iyi olmayacağını tamamen fark edecektir. Onun Müslümanları kısıtlama konusundaki düşmanlığını ve ülkemizdeki yöneticiler ve politikacılar arasındaki Amerika'nın ajanları aracılığıyla servetimizi yağmalama konusundaki cesaretini gösteren açıklamaları da meşhurdur... Nitekim Müslümanların yüz milyarlarca Dolarlık parasının Suud Hanedanı yöneticilerinden çekip aldığına dair haberler yayılmıştır. Müslümanların Amerika’ya girişini engelleyen kararları da meşhur ve malumdur.Bu onun 20 Ocak 2017 Cuma günü Amerika Birleşik Devletleri'nin kırk beşinci Başkanı olarak resmen göreve başlamasının ardından yaptığı konuşmasındaki ilk tehlikeli açıklaması değildir; zira şöyle demişti: “Eski ittifakları güçlendirecek, yeni ittifaklar kuracak ve yeryüzünden tamamen sileceğimiz radikal İslami terörizme karşı medeni dünyayı birleştireceğiz.” Yorumu, psikolojisi ve zihniyeti böyle olan birinden Müslümanlara ya da onların ülkesine ne hayır gelir Allah aşkına?!

İkinci noktaya gelince; tüm bunların içindeki en önemli mesele budur ki o da akidevi bakıştır; Zira Allahu Teala, kâfirlerin Müslümanlara karşı düşmanlıklarının hakikatini açıklamış ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوّاً مُّبِيناً Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.” [Nisa 101] Ayrıca Allahu Teala, kâfirlerin psikolojisinin genel olarak İslam ümmetine bir hayır olarak geri dönmesini reddettiğini açıklamış ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَاللَّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَن يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ (Ey iman edenler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.” [Bakara 105]

Sonuç olarak: Trump’ın zaferinin Amerika’nın Sudan’a ya da her nerede olurlarsa olsunlar Müslümanlara yönelik suç politikasını değiştirmeyeceği açık ve net bir şekilde bilinmesi gerekir;aksine sadece bazı Amerikalı yöneticilerin, kiralık ve işbirlikçi medya ile yanlış bilgilendirme ve akıl oyunları politikasıyla Müslümanlardan gizlemeye çalıştıkları küfrün gerçek yüzünün yanı sıra ülkemizdeki yöneticiler ve politikacılar arasındaki ajanlarının suçlarını ortaya çıkaracaktır.

Eğer bu iyiyse Trump'ın zaferi sömürgecilerin İslam'a ve halkına karşı nefretini ve kibrini arttıracak, bu da alemlerin Rabbi olan Allah'ın izniyle ümmeti uyandıracak ve ümmete, kendisine, dinine ve akidesine karşı yürütülen açık savaş gerçeğini gösterecektir; bu da Allah’ın izniyle güçlü bir ayaklanma için yeterli olacağı gibi İslam Devleti’nde dini ikame edecek ve şeriatı tatbik edecek Raşid bir Halife’ye şerî bir biat olması amacıyla halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir’e nusret vermek için de bir hediye olacaktır; bu devlet ise Allah Subhanehu’nun vaadi ve şöyle buyuran ثًمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِSonra, Nübüvvet Metodu üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır” Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan Nübüvvet Minhaci üzere Raşidi Hilafettir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Cami (Ebu Eymen) - Sudan

Devamını oku...

Türkiye Vilayeti: Gündem Değerlendirme Toplantısı 12/11/2024

  • Kategori Türkiye
  •   |  
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti: Gündem Değerlendirme Toplantısı 12/11/2024
 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

- Riyad'taki Arap-İslam Zirvesi
- 10 Kasım ve 5816 Sayılı Kanun

 

H. 10 Cumâde'l Ûlâ 1446 El-Muvafık M. 12 Kasım 2024

turkiye vilayeti

İlgili Bağlantılar:

Devamını oku...

Tunus Parlamentosu Neden Hizb-ut Tahrir’e Saldırıyor?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Tunus Parlamentosu Neden Hizb-ut Tahrir’e Saldırıyor?

Haber:

9/11/2024 Cumartesi sabahından bu yana hükümet heyetiyle ve Bölgesel ve Yerel Ulusal Konseyi'nin de katılımıyla parlamentoda yapılan genel tartışma oturumu sırasında Milletvekili Necla Lahyani, Hizb ut-Tahrir’in Tunus'ta neden hala aktif olduğunu ve Belediye Tiyatrosu önünde eylem yapma izni aldığını sorgulayarak partiyi şu şekilde nitelendirdi; “Her türlü demokrasiye ve cumhuriyet ilkelerine düşmandır.” Lahyani Hükümet Başkanlığı’na bir yazı gönderdiğini, onun da yazıyı İçişleri Bakanlığı’na gönderdiğini ve açıklamasına göre İçişleri Bakanlığı’nın da Adalet Bakanlığı ile irtibata geçtiğini ancak Aryana’daki cumhuriyet savcısının, kendi deyimiyle hiçbir işlem yapmadığını vurguladı.

Yorum:

Habere göre hükümet, milletvekiline cevap vererek İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'na Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerine ilişkin bir yazı göndermiş ve özellikle partinin Cuma günü Belediye Tiyatrosu önündeki yürüyüşü ve eyleminden bahsetmiştir. Partinin yürüyüşünün katledilen Gazze’ye destek olmak ve hükümetin Filistin ve Lübnan'daki halkımızı katleden düşmanla işbirliği yaptığının ifşa etmek için olduğu bilinmektedir. O halde milletvekilinin partiyle ne alıp veremediği var? Başkanın hükümetini, partinin yürüyüşü hakkında endişelendiren nedir ki onun yürüyüşünü kovuşturmaya çalışıyor?! Yoksa onları, hükümetin Tunus’un topraklarını, subaylarını ve askerlerini ABD’nin gündemine hizmet etmek için kullanmadaki suç ortaklığını ifşa eden sloganlar mı endişelendiriyor?!

Daha da kötüsü milletvekili Hizb-ut Tahrir’e saldırdığı sırada ABD Altıncı Filo Komutanı Jeffrey Andersen, Tunus topraklarındaki bir komutan ve hatip edasıyla Tunus, Libya, Cezayir, Fas, Moritanya ve Türkiye'den subayların komutası altında “Phoenix Express 24” tatbikatının başladığını duyuruyor ve Yardımcısı Amiral Jason Nidehorski de övünerek şöyle diyordu: “Tatbikat katılımcılarının güney Akdeniz'deki denizcilik yeteneklerimize kattığı kalite ve beceri düzeyi benzersizdir.” Evet, Tunus düşmanın kabiliyetlerinin gelişmesine ve kontrol etme ve hükmetme gücüne katkıda bulunurken Hizb-ut Tahrir ise bizimle savaşan ve halkımızı öldüren düşmanla işbirliğini ifşa edip ret etmek için ortaya çıktığında, onu kovuşturmaya ve faaliyetten men etmeye yönelik sesler yükselmeye başladı; peki bunun kimin çıkarına olduğunu düşünüyorsunuz acaba? 

Aynı zamanda Amerikan büyükelçisi Tunus'ta gezip dolaşarak Tunus'un yeteneklerini ve tarımsal zenginliğini kontrol altına almak için çalışıyor. Zira ABD Büyükelçiliği yaptığı bir basın açıklamasında şunları yayınladı: “ABD Tarım Bakanlığı İlerleme İçin Gıda programı, Tunus hurma sektörünü desteklemek üzere 76.5 milyon dinar (24.85 milyon Dolar) destek vereceğini açıkladı. Beş yıllık program, hurma üretimini önemli ölçüde arttırmayı ve geleneksel vaha tarım sistemlerini güçlendirmeyi amaçlıyor!” Amerika’nın hegemonya ve kontrol etmek dışında tek bir dolar dahi vermediği herkes tarafından biliniyor ama görünen o ki vekilin ve başkanın hükümetinin gözü Amerika'yı düşman olarak görmediği gibi topraklarımızda at koşturan savaş suçlularını ve halkamızın kanlarını emenleri de görmüyor; aksine onlar sadece Hizb-ut Tahrir'i ve onun Gazze ve Lübnan halkının katili Amerika'ya karşı durarak Gazze'yi destekleme çağrısını görüyorlar ve onun sesinin susturulması çağrısında bulunuyorlar.

Onlara diyoruz ki: Siz hangi taraftasınız?Hizb-ut Tahrir’in ülkesinin, dininin ve ümmetinin yanında olduğu bilinmektedir; ama sizler Tunus’un, ümmetin ve İslam’ın düşmanlarını dost edinenlerin yanında yer aldınız; hiç utanmıyor musunuz?!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Ali İbn Salim - Tunus

Devamını oku...

Açılım ve Kayyım Bir Arada: İktidar Ne Hedefliyor?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Açılım ve Kayyım Bir Arada: İktidar Ne Hedefliyor?

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin çağrısıyla ilgili, "Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail'in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz" dedi. Erdoğan ayrıca, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kardeşlik projesine destek olduğu gerekçesiyle teşekkür ettikten sonra, “Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin.” ifadelerini kullandı. (30.10.2024 TRT Haber)

Yorum:

Erdoğan, ittifak ortağı Devlet Bahçeli’nin PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı örgüte silah bırakma çağrısı yapması için TBMM’ye davet etmesinin ardından ilk kez konuştu. Konuşmasında Kürt seçmeni mücadelenin dışında tutmaya çalışırken siyasi muhaliflerine karşı hem havuç hem de sopa siyasetini bir arada kullandı. Yeni sürecin sözcülüğünü üstlenen Devlet Bahçeli, Erdoğan tarafından özel olarak taltif edildi. Zira süreç toplumsal zeminde karşılık bulmaz ve akamete uğrarsa Bahçeli’nin günah keçisi ilan edilmesi söz konusu olacaktır. Erdoğan, buna karşı erkenden ön alarak sahiplenme mesajı vermiş oldu. Erdoğan’ın konuşmasından bir gün sonra ise İstanbul’un en büyük ilçesi ve ağırlıklı olarak Kürt nüfusun yaşadığı Esenyurt’un CHP’li belediye başkanı görevden alınarak yerine kayyım atandı.

İktidarın yeni Kürt açılımı veya Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle Terörsüz Türkiye Planı’nı, Erdoğan’ın açıklamaları ve sonrasında yaşanan gelişmeler çerçevesinde şöyle değerlendirebiliriz:

Hatırlayalım!

1. İktidar cephesi tarafından, Türkiye’ye yönelik dış tehditlerin arttığı bahane edilerek, iç barışı sağlamak ve iç cepheyi güçlendirmek amacıyla Öcalan üzerinden yeni bir toplumsal mutabakat çağrısı yapıldı.

2. Bu mutabakatın gerçekleşebilmesi için anayasanın değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilebilmesi hedefleniyor. Bu nedenle kilit parti konumundaki DEM Parti’nin CHP’den koparılması ve DEM Parti üzerindeki Kandil etkisinin Öcalan aracılığıyla tasfiye edilerek toplumsal mutabakatın bir parçası haline getirilmesi planlanıyor.

3. Kandil ya da PKK, kendilerini tasfiye etmeyi amaçlayan bu gelişmeler karşısında; masada kendilerinin olmadığı, onaylamadıkları bir sürecin gerçekleşemeyeceğini, Abdullah Öcalan’ın örgüt nezdinde artık bir etkisinin kalmadığını, müzakere ve sürecin kendileriyle birlikte yürütülmesi gerektiğini hissettirmek için, iktidara ve DEM Parti’ye bir mesaj niteliği taşıyan TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında bulundular.

4. TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırının toplumsal mutabakatı sağlama yönündeki azimlerini daha da güçlendirdiğini, ayrıca Kandil’deki terör baronlarına çağrıda bulunmadıklarını, çağrının muhatabının Kürt halkı olduğunu dile getirdi.

5. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 29 Ekim’de yaptığı konuşmayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hedef alarak bir belediye başkanı değil de sanki CHP’nin başkanı ve cumhurbaşkanı adayı niteliğinde bir konuşma yaptı.

6. Bu gelişmeler sonrasında CHP’nin Esenyurt Belediye Başkanı, terör soruşturması kapsamında tutuklanarak yerine kayyım atandı.

İktidarın yeni açılım süreci bağlamında anayasa havucuyla kayyım sopasını bir arada kullanarak şunları hedeflediği görülmektedir:

  • Toplumsal mutabakata yanaşmayan ve Kandil etkisinde siyaset yapanlara fırsat verilmeyecek; Kandil’in siyaset üzerindeki etkisi tasfiye edilmeye çalışılacak.
  • DEM Partisi toplumsal mutabakatın bir parçası haline getirilerek CHP’den koparılmaya ve CHP siyasette yalnızlaştırılmaya çalışılacak.
  • Ekrem İmamoğlu, siyasetten tasfiye edilerek cumhurbaşkanlığı adaylığının önüne geçilmeye ve CHP içinde kriz üretilmeye çalışılacak.
  • DEM Partisi’nin desteği sağlanarak anayasa değişikliğinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin önü açılmaya çalışılacak.

Elbette tüm bunlar, Müslüman Türk ve Kürt halkının kardeşliğini tesis etmek için değildir. Bu sadece meselenin kılıfıdır. Zira ajandasında laiklik, milliyetçilik ve menfaatçilikten başka bir şey olmayan, siyasete “La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah” zaviyesinden bakmayanlar, ne ümmeti birleştirebilir ne de Türkiye’nin sorunlarını çözebilir. İster iktidar ister muhalefet olsun, bu tür siyasi yapılar sömürgeciliğin esiri olmaktan kurtulamaz. Arap Baharı ve hali hazırda devam eden Aksa Tufanı’ndaki tutumları gibi, sadece koltuklarını korumak için sömürgeci kâfirlerin çıkarlarına hizmet ederler. Onların tek amacı, İslam ümmetinin hilafete yönelişini engellemek, hilafetin gerçek birleştiriciliğine karşı sahte, yapay birliktelikler üretmeye çalışmaktır. Ekonomik kriz ve toplumsal çöküş sarmalındaki Türkiye iç siyasetinde son yaşananlar bundan başkası değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım

Devamını oku...

Trump’ın Zaferi ve Hayali Barışın Sonu!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Trump’ın Zaferi ve Hayali Barışın Sonu!

Haber:

ABD başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump kazandı.

Yorum:

Amerika şeytani bir devlet olup sunmuş olduğu tüm çözümler, girişimler ve izlediği politikalar da tamamen şeytanidir;bu noktada ister cumhuriyetçi ister demokrat olsun Beyaz Saray'da oturan kişi arasında hiçbir bir fark yoktur; şayet bir fark varsa o da sunuş yöntemindedir. Örneğin Demokrat Parti'nin yaklaşımı, (adamı öldürüp cenazesinde yürümek) deyiminde olduğu gibi hile ve aldatma ağırlıklıdır;Gazze'deki halkımızın maruz kaldığı durum Demokratların hilekarlıklarının ve kötü niyetlerinin bariz bir örneğidir. Zira onlar, silah ve teçhizat açısından neredeyse kesintisiz bir destek vererek cani Yahudilerin katliam üstüne katliam ve soykırım üzerine soykırım işlemeleri için yeşil ışık yakarlarken aynı zamanda saldırganlığı durdurmaya ve Gazze halkına yardım sağlamaya çalışıyormuş gibi davranıyorlar.

Cumhuriyetçi Parti’ye gelince;Trump’ın dış politika hedefleri Demokratlarınkiyle büyük ölçüde aynı ancak bu hedefleri gerçekleştirme yaklaşımı kibir, barbarlık ve küstahlıkla karakterize olmuştur ve Trump’ın ilk döneminde bu yönün çirkinliği eşi benzeri görülmemiş bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Gazaba uğramış olan varlığa gelince; Amerika'nın İslam ümmetinin kalbindeki ileri üssünü ve taviz verilmesi imkansız stratejik çıkarı açısından her iki partiyi de temsil etmektedir. Bu nedenle Amerika, Yahudi varlığını Müslüman ülkelerde pekiştirmek ve onun varlığını normalleştirmek için Müslümanların başındaki Ruveybida yöneticileri görevlendirip onlarla Yahudi varlığı arasında barış anlaşmaları yaparak Yahudi varlığını koruyup kollamak için çalışmaktadır. Bu yüzden Amerikan yönetimi hâlâ sözde iki devletli çözüm ve barış karşılığı toprak çağrısında bulunarak aldatmasını uygulamaya devam etmekte ve utanç verici ve aşağılık yöneticilerin halkları evcilleştirmesine ve boyun eğdirmelerine yardımcı olmaktadır.

Ancak Trump’ın Amerika’da iktidara geri dönüşünün, ümmetin bugün yaşadıklarından çok daha karanlık bir yankı uyandırması beklenmektedir. Zira bu kibirli yaşlı adam Müslümanları hor görmekte ve aşağılamakta, onları sadece kötü yöneticilerden oluşan köleleri tarafından güdülen koyun sürüleri olarak görmektedir.Ayrıca Trump, daha önce de belirttiği gibi Yahudi varlığının alanını arttırma niyetinde olup daha önceki başkanlığı sırasında, sözde iki devletli çözümün bile “uygun olmadığını ve gerçekleştirilmesinin zor olduğunu” açıklamıştır.

Bu karanlık sömürgeci manzarası, sadece İslam'ın geri dönüşünün ve onun devletinin kurulmasının, ümmetin hayati davası ve Müslümanların uğrunda ve temelinde değişim için çalıştığı tek siyasi proje haline getirilmesiyle ortadan kaldırılabilir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel

Devamını oku...

El-Vakiye TV: Yayında Halaka Programı; İslam Nizamı Kitabı (46.) Bölüm - Genel Özgürlükler Mi Yoksa Şeriata Göre Disipline Olmak Mı?

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye Televizyonu
“Yayında Halaka” Programı
 
“İslam Nizamı Kitabı (46.) Bölüm”
[Genel Özgürlükler Mi Yoksa Şeriata Göre Disipline Olmak Mı?]
 
Sunan: Üstad Ahmet El KASAS
Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Üyesi
H. 24 Zilkâde 1439 El-Muvafık M. 06 Ağustos 2018

El Vakiye sitesindeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ
Websitemizdeki diğer bölümler için TIKLAYINIZ

Devamını oku...

Mirziyoyev, Müslümanlara Yönelik “Kara Listeleri” Yeniden Canlandırıyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Mirziyoyev, Müslümanlara Yönelik “Kara Listeleri” Yeniden Canlandırıyor!

Haber:

Popüler Özbek blog yazarı Mirahmet Muminov, ülkedeki camilerde namaz kılanların tam gözetim altına alınması ve izlenmesi hakkında bilgi sahibi olduğunu duyurdu. Bunu Facebook sayfasında şöyle ifade etti:

“Din İşleri Komitesi ve Özbekistan Müslüman Kurulu, İçişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde, camilerde düzenli olarak namaz kılanların listelerini derlemekle görevlendirilmiştir.Karar, gençler arasında artan dini aşırıcılık ve dini fikirlerin popüler olmasıyla bağlantılı olup amaç, gençlerin radikalleşmelerini önlemektir. Ayrıca imamlar, gençleri radikalleşmekten alıkoymak, onlara rehberlik etmek ve saldırgan namaz kılanların listesini tutmakla görevlendirildi.Yine camilerin kolluk kuvvetlerine güvenlik kamerası verilerini temin etmesi gerekmektedir.

Ayrıca cami imamları sakallı gençlere rehberlik etmek, mezheplerini karakterize eden dini hoşgörü fikirlerini teşvik etmek ve küresel dini çatışma vakalarına karşı uyarıda bulunmakla görevlendirildi.İmamların, cami görevlilerini eleştiren veya eleştirel bir şekilde konuşan saldırgan gençler için ayrı listeler hazırlamaları gerekiyor.

Buna ek olarak tüm camilerin güvenlik kameralarını kaydetmeleri ve kayıtları kolluk kuvvetlerine teslim etmeleri talimatı verilmiştir. Ayrıca imamlara, görevlerini sevmelerine rağmen yetkililere itaat etmemelerinin ceza, kınama ve diğer vahim sonuçlara yol açacağı hatırlatıldı.”

Yorum:

Dini aktivistlerin "kara listesinin" eski Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov tarafından ülkede İslami ve siyasi uyanışı önlemek için verdiği eşi benzeri görülmemiş bir mücadelenin parçası olarak oluşturulmuş olduğu hatırlanmalıdır.Mirziyoyev 2017’de iktidara geldikten sonra İslamcı faaliyetlerden şüphelenilen veya bundan dolayı hüküm giyen kişilerin yer aldığı “kara listeleri” resmen iptal etmiş ve ardından 16.000 kişinin listelerden çıkarıldığını da resmen duyurmuştu.2019 yılında, İnsan Hakları Komiserliği Sekreterliği temsilcisi Saidbek Azimov, Özbekistan’ın artık bu tür dini aktivistlerin kayıtları tutmadığını ve artık “kara listenin” olmadığını belirtmişti.”

Camiye gidenlerin bu listelerinin derlenip takip edilmesi uygulaması, sadece geçmişe dönüş anlamına gelmeyecek, aksine Kerimov dönemiyle karşılaştırıldığında bile insanlar üzerindeki baskının önemli ölçüde artması anlamına gelecektir.Bu önlemlerin hedefinin, genel olarak camilere gelmeyi en aza indirmek, dolayısıyla İslami bilince geri dönüş hızını yavaşlatmak için insanlar arasında bir korku atmosferi oluşturmak olduğu açıktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazar
Muhammed Mansur

Devamını oku...

Trump’ın Yeniden Seçilmesi: Sonu Gelmeyen Bir Demokratik Düşüştür!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Trump’ın Yeniden Seçilmesi: Sonu Gelmeyen Bir Demokratik Düşüştür!

Haber:

6 Kasım 2024’te, hüküm giymiş bir suçlu olan Donald Trump’ın, bir kez daha Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinin galibi olduğu teyit edildi. Bu olay sadece önemsiz bir kişisel mesele değil, aksine Batı’daki demokratik sistemin derin bir şekilde kötüye gittiğinin bir belirtisidir.Bu arada dünya izlerken, Trump'ın yeniden seçilmesi Batı demokrasisinin yıllardır dünyaya sattığı birçok yanılsamayı da ortaya çıkarıyor.

Yorum:

Demokrasinin çözülmesi:Trump her zaman kibir, elitizm ve bencilliğin timsali olmuştur. ABD’de iktidara dönüşü, sadece Amerika'yı tehdit etmekle kalmayıp aynı zamanda tüm Batı demokrasisi kavramının altını oyan daha geniş ölçekli bir liderlik krizini teyit etmektedir. Hüküm giymiş bir suçlu ve açıkça ahlaksız bir kişinin dünyanın en güçlü ülkesini yönetmek üzere atanması, demokrasinin ne kadar yetersiz, yozlaşmış ve manipüle edilebilir olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Sözde halkın yönetimi, halkın gerçek ihtiyaçlarına bile saygı duymayan bencil, kapitalist ve elit çıkarlar için bir platform olarak her zamankinden daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Seçkinler anlatıyı ve para akışını kontrol ederken, insanlar gerçek bir güce sahip olduklarına inandırılarak yanıltılmaktadır. Sözde demokratik değerler, halkları ve ulusları manipüle etmek, onlara kontrol etmek ve sömürgeleştirmek için kullanılan vehimlerden başka bir şey değildir.Bu sadece Amerika’ya özgü bir olgu değil, Batı’da demokrasinin genel çözülüşünü ve ciddi bir liderlik krizini de yansıtıyor.

Nitekim özgürlük, adalet ve insan onuru uzun zamandır Batı'nın sloganlarıydı ancak gerçeğin çok daha karanlık bir şeyle karakterize olduğu kanıtlanmıştır.Batı hiçbir zaman adaletin ya da haysiyetin garantörü olmamış, bunun aksine tarihsel olarak gücünün araçlarını diğer ülkeleri ezmek, onlara tahakküm etmek, onları sömürgeleştirmek ve yok etmek için kullanmış olup bugün de hâlâ kullanmaya devam etmektedir. Bu sistem zayıfları koruyan ya da insanlığın ortak iyiliğini önemseyen bir sistem değil, aksine hem ayrıcalıklı elitleri korumak, hem de Batı'nın dünyanın diğer kısımlarına egemen olmasını sağlayan statükoyu korumak için tasarlanmış bir sistemdir.

Bizim yeni bir siyasi sisteme ihtiyacımız vardır: İslam ümmeti açısından bu olay bize, maalesef bazılarımızın inandığı gibi, umutlarımızı ve geleceğimizi Batılı güçlerin ya da onların liderlerinin ellerine bırakamayacağımızı hatırlatmaktadır. Zira Gazze’deki Müslümanlar soykırımla karşı karşıya kalırken Batı her seferinde görmezden gelmektedir.

Eğer Filistin’deki Müslümanlara yardım edeceksek, bu Beyaz Saray aracılığıyla olmayacaktır!Artık kendimize güvenmemizin ve adalete, merhamete ve vahdete dayalı kendi sistemimizi yeniden inşa etmemizin zamanı gelmiştir.Hilafet bir hayal değildir, aksine şayet bu dünyada adalet ve insan onurunun öncelikli olduğunu görmek istiyorsak Hilafet ilahi bir vacip ve pratik bir gerekliliktir.Kaderimiz Washington ya da Paris’teki seçimlerin sonuçlarına bağlı olmamalıdır; aksine kendi gücümüz ve inancımız üzerine inşa edilmelidir.

Batı kendi çelişkilerinin ve krizlerinin ağırlığı altında ezilirken Müslümanlar olarak bizim, Hilafetin tüm dünya için bir adalet, haysiyet ve kalkınma feneri olduğu altın çağı yeniden canlandırmak için eşsiz bir fırsatımız vardır.Filistin'in kurtuluşu ve Gazze ile diğer yerlerdeki mazlumların korunması ancak Hilafet liderliği altında birleşmiş İslam ümmeti yoluyla gerçekleşebilir.Bu ise sadece Müslümanlar için değil, Batı sisteminin hegemonyası ve adaletsizliği altında giderek daha fazla acı çeken tüm insanlık için bir çözümdür. Nitekim İslam ümmeti, liderliğin dizginini üstlenmek için tüm temel gereksinimlere sahiptir. Bu yüzden artık ümmetin ayağa kalkıp mevcut siyasi sistemi reddetmesinin ve Allah Subhanu'nun hükümlerine ve ahlaki nezahete dayalı adil bir toplum yolunda insanlığa rehberlik eden bir ışık olmasının zamanı gelmiştir.

وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاًAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” [Nur 55]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İbrahim Atraş

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER