Saygıdeğer âlimler, Allah Subhânehu ve Teâlâ din bilginiz nedeniyle size yüksek bir makam vermiştir. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
يَرۡفَعِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنكُمۡ وَٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ دَرَجَٰتٖۚ وَٱللَّهُ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ “Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [Mücadele 11] Bu yüce makamınızdan dolayı size sesleniyoruz, çünkü daha yüksek bir makam, daha büyük sorumluluklar getirir. Hakkın bayrağını dalgalandıran ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar arasında yer almanız umudu ve duasıyla size sesleniyoruz.
Hilafetin yıkılışından sonra yüz yıldır yaşanan ardışık olaylar ve İslam inancı temelinde ümmette meydana gelen uyanış, herkes için açıkça ortadadır. Sosyal medyadan günlük buluşmalara kadar İslami yönetimin geri dönüşü tartışma konusu haline gelmiştir Müslümanların yöneticilerinin kayıtsızlığı ve ihaneti nedeniyle Yahudi varlığının Filistin’de işlemekte olduğu katliamı, her bilinçli Müslümanı Mübarek Toprağın kurtuluşu ve Batılı devletlerin saldırganlığından korunmanın yolları üzerine düşünmeye sevk etmiştir.
Bu durumda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in mirasçıları olarak, camilerde bugün İslam ümmetinin karşı karşıya kaldığı hayat-memat meselesi hakkında bahsetmeniz boynunuzun borcudur. Bu hayat memat meselesi, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulmasıdır. Hilafet, İslam ümmetinin birliğinin sağlayacak, mazlum Müslümanlara yardım edecek ve İslam dünya düzenini tesis edecektir.
Bu konuda, hakkı söylemekten dolayı hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan, Pakistanlı Müslümanları aşağıdaki konulara çağırmak için bizimle birlikte hareket etmenizi istiyoruz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، أَوْ لَيُسَلَّطَنَّ عَلَيْكُمْ شِرَارُكُمْ، ثُمَّ يَدْعُو خِيَارُكُمْ فَلَا يُسْتَجَابُ لَكُمْ “Ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, hayra teşvik edersiniz ya da Allah başınıza en şerlilerinizi musallat eder. Bu durumda iyileriniz dua eder de duaları kabul olmaz.” [Taberani El Mücemü’l Evsat]
1- Allah’ın Vahyettiği Emirlere Göre Hükmetmek Farzdır:
Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanların yönetimlerinin yalnızca İslam’ın emir ve yasaklarına göre olması gerektiğini farz kılmıştır. Devletlerinin anayasası ve yasaları, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e vahyettiği Şeriattan türetilmelidir. Bu ise, ancak İslam Devleti Hilafetin kurulmasıyla mümkündür. Şeri biat yoluyla atanan Halife, halka İslam’ı uygulayacak, Allah’ın emirlerini hayatın tüm alanlarında infaz edecek, Müslümanların kaynaklarını birleştirecek ve dış politikayı davet ve cihat temeli üzerine oturtacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse fasıkların ta kendileridir.” [Maide 47] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
فَاحكُم بَينَهُم بِما أَنزَلَ اللَّهُ ۖ وَلا تَتَّبِع أَهواءَهُم عَمّا جاءَكَ مِنَ الحَقِّ“Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma!” [Maide 48]
Peygamberin mirasçıları olarak Pakistanlı Müslümanları mevcut seküler demokratik sistemin yerine Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sisteminin koyulması gerekliliğiyle bilinçlendirmek için Hizb-ut Tahrir gençleriyle el ele vermeniz en önemli görevinizdir. Onların bunu hayat-memat meselesi olarak anlamaları, bıkmadan ve yorulmadan bu uğurda mücadele etmeleri için bunun yapılması kaçınılmazdır
2- Doğası Gereği Tâğût Sistemi Olan Bu Küresel Dünya Düzenini Reddetmek Farzdır:
Allah Subhânehu ve Teâlâ bize her türlü tağutu (batıl ya da zorbalık) reddetmemizi emretmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ “(Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Putlarının önünde muhakeme olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla emr olunmuşlardı.” [Nisa 60]
Allah’ın vahyettiği emirlerin aksine yasama yapan herhangi bir kişi veya kurum Tâğût olarak kabul edilir. Pakistan yöneticilerinin Müslümanlarla ilgili kararları Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi, IMF, Dünya Bankası ve FATF gibi kurumlara götürmesi, Tağut’a itaat etmektir. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ “Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar.” [Nisa 60]
Peygamberin mirasçıları olarak, Pakistanlı Müslümanlara bu çağrıyı iletmek için Hizb-ut-Tahrir gençleriyle el ele vermelisiniz. Kâinatın yaratıcısı olan Allah’a inanmak, tüm iç ve dış Tâğût türlerinin egemenliğini reddetmeyi gerektirir. Allah’ın yasalarının üstünlüğü Hilafet sisteminin kurulmasını gerektirir.
3- Milliyetçilik ve Vatanseverlik Putlarını Kırmak Farzdır:
Milliyetçilik ve vatanseverlik kavramları, ümmetin birliğini parçalamak ve İslam inancına dayanan kardeşlik bağını koparmak için Müslümanlar arasında teşvik edilmiştir. Bu düşünceler, bir bölgede yaşayan Müslümanları hatta inanmayanlar o bölgedeki Müslüman çocukları, kadınları ve yaşlıları acımasızca öldürseler bile dünyanın diğer bölgelerindeki kardeşlerine yabancılaştırıyor. Oysa İslam, Filistin’de gerçekleşen katliamın sadece Filistin halkının meselesi olmadığını, Keşmir’de yaşanan zulmün yalnızca Keşmirlilerin sorunu olmadığını ve Sudan’da yaşanan iç savaşın yalnızca Sudan halkının sorunu olmadığını kabul eder. Aksine bunlar, tüm İslam ümmetinin sorunlarıdır ve bu sorunları çözmek, tüm ümmete farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar meselesi olduğunu din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize bir borçtur.” [Enfal 72]
Milliyetçilik ve vatanseverlik, asabiye (kabilecilik) türlerindendir. Asabiye hakkında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
مَنْ قُتِلَ تَحْتَ رَايَةٍ عُمِّيَّةٍ يَدْعُو عَصَبِيَّةً أَوْ يَنْصُرُ عَصَبِيَّةً فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ “Kim de körü körüne çekilmiş cahillik bayrağı altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için öfkelenir veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse cahiliye ölümüyle ölmüş olur.” [Müslim] Milliyetçilik ve vatanseverlik tehlikeli düşüncelerdir. Bu düşüncelerin benimsenmesi, İslam’ı tüm insanlığa yaymak için cihat farzının terk edilmesine neden olmuştur.
Ey Sevgili Alimler! Allah’ın emrini Pakistan Müslümanlarına iletmek için Hizb-ut Tahrir gençleri ile işbirliği yapmalısınız ki asabiyete yönelik tüm çağrılardan uzak dursunlar Afganistan, Pakistan ya da Filistin’de olsun hiçbir Müslümanın milliyeti nedeniyle diğer Müslümanlardan üstün ya da aşağı olmadığını anlamalıdırlar. Ayrıca onları bölme girişimlerinin sömürgeci bir gündemin parçası olduğunu ve Belucistan’ın diğer Müslümanlardan ayrılmasının, ümmeti daha da zayıflatacağını da anlamalıdırlar. Irk veya etnik üstünlük düşünceleri, ümmeti bölerek, kâfirlerin Müslümanlar üzerindeki hakimiyetini güçlendirir.
Pakistan Müslümanlarına İslam akidesinin evrensel bir akide olduğunu vurgulamanız üzerinize farzdır; böylece ırk, renk, dil veya bölge farkı gözetmeksizin kalpleri birleşecektir. Müslümanlar, İslam toprakları arasında çizilen yapay milliyetçi sınırları silmek için seferber edilmelidirler.
4- İşgal Altındaki Toprakları Kurtarmak ve Mazlum Müslümanlara Yardım Etmek İçin Orduların Seferber Edilmesi Farzdır:
Hiç kimse İslam topraklarının herhangi bir parçasını kafirlere peşkeş çekme veya kâfirlerin Müslüman toprakları üzerinde hakimiyetini kabul etme hakkına sahip değildir, çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ bunu yasaklamıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Allah, kafirler için müminler üzerinde asla bir yol kılmayacaktır.” [Nisa 141] İslam, kâfirlerin işgalinin askeri güçle sonlandırılmasını ve İslam topraklarından çıkarılmalarını emreder. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ“Seni çıkardıkları yerden onları da çıkar.” [Bakara 191]
Yetenekli ve cesur Pakistan silahlı kuvvetlerinin, ezilen Gazzeli Müslümanlara yardım etmek için gönderilmesi farzdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِی اللَّهِ وَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيرًا “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75] Bu farzın yerine getirilmesini engelleyen herhangi bir engelin ortadan kaldırılması da farzdır, çünkü Şeri kaide şöyledir: مَا لَا يَتِمُ الْوَاجِبُ إِلَّا بِهِ فَهُوَ وَاجِبٌ “Bir vacibin kendisiyle tamamlandığı şey de vaciptir.”
Ey onurlu alimler! En büyük engel, orduların bu görevi yerine getirmesini önleyen, Pakistan dahil Müslüman topraklarındaki hükümdarlardır. Filistin meselesi konusunda Allah’a, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e ve ümmete ihanet etmişlerdir. Ey alimler! Sizler, Tatarların ve Haçlıların istilaları sırasında ümmete cihat görevini hatırlatan ve Müslüman orduların düşmanla savaşmak üzere seferber edilebilmesi için yöneticileri hesaba çeken İbn Teymiyye, İzzeddin ibn Abdüsselam ve Kadı Muhyiddin b. El Zeki gibi büyük alimlerin halefisiniz. Onlar, Müslüman toprakları kafirlerin pisliğinden temizleyinceye kadar orduları ve ümmeti cihada teşvik etmeye devam etmişlerdir. Öyleyse, içinizden, sizlerin atalarınızı hatırladığı gibi gelecek nesillerin de hayırla yad etmesi için değerli atalarınızın izinden gidecek biri yok mu?
5- İslam’ın Diğer Tüm Dinler Üzerindeki Üstünlüğünü Tesis Etmek Farzdır:
İslam, diğer dinlerle uzlaşmak veya küfür sistemlerini sürdürmek için indirilmemiştir. Aksine, diğer tüm dinlere, kanunlara ve yaşam sistemlerine hâkim olmak ve batılı ortadan kaldırmak için indirilmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” [Tevbe 33] Bugün, İslam, yalnızca Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulmasıyla mevcut dünya düzenine ve diğer sistemlere üstün gelecektir. Bu Hilafet, ulus-devlet modeline dayanmaz, dış politikası, davet ve cihat üzerine kuruludur. Pakistan, çeşitli nedenlerden ötürü İslam Devletinin kurulması için uygun bir destek noktasıdır.
Bugünün Müslüman gençlere, son Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem tarafından kendilerine emanet edilen görevin hatırlatılması farzdır ve bu hatırlatma, camilerden gelmelidir. Ey alimler! Bu hayati görevi sizden başka yerine getirebilecek biri var mı? Ey değerli alimler! Yüz yıl önce İngiliz kâfirler, Mustafa Kemal aracılığıyla Müslümanların Hilafetini yıktılar. Ancak çark tersine döndü ve Allah’ın izniyle bu yüzyıl, ümmetin uyanışı ve İslam’ın yeniden bir yaşam biçimi olarak yükselişi çağıdır.
Artık ümmete, kâfirler tarafından dayatılan baskıcı fikirler ve sistemlere karşı bir kalkan olmanızın zamanı gelmiştir. Pakistan Müslümanları da dahil olmak üzere İslam ümmetini, Batı dünya düzeninin dayattığı zillet ve rezaletten kurtarmanın zamanı gelmiştir. Bunu, Nübüvvet metodu Hilafetin yeniden kurulması yoluyla yapabilirsiniz. Hilafeti kurarak Allah’ın mübarek Şeriatını uygulamak ve Müslümanların gücünü kâfir düşmanlarına karşı birleştirerek ümmetin haysiyetini ve büyüklüğünü restore etmek için şimdi ümmetin samimi ve dürüst evlatlarıyla birlikte çalışma zamanıdır. İslam’ın dünyaya liderlik etmesi ve tüm insanlığı kapitalist sistemin suçlarından ve zulmünden kurtarması için zaman gelmiştir.